BÜYÜK RESİM ve RİSKLERİ!
Eklenme: 11/15/2013 12:00:00 AM

Dün de, ifade ettim.

Bugün de, dikkat çekerek diyorum ki.

Başbakan Erdoğan-Mesud Barzani buluşması.

Her yönüyle.

Siyasal.

Sosyal.

Ekonomik temelde, "bölgesel-ulusal ve uluslararası" öneme sahip.

Yani; "tarihseldir"

***

Ama ne var ki;

Zihin ve siyaset "kısırlığı" yaşayan bazı niyetler var ki, onları "anlamak" zor.

Ne, arıza-i bir fikir batağıdır bilemiyorum.

Saplantı.

Klasik, ucuz siyaset üretiliyor, hadise üzerine!

Deniliyor ki; "Buluşma seçim, malzemesi-imiş-".

***

Bir de, kehanet üretenler oldu.

O da şu!!!

"Bu görüşme, Kürtlerde ayrışmaya neden olur?"

Daha neler?

Şu hakikat görülmüyor, "büyük fotoğrafa" bakılmıyor.

"At gözlüğüyle", kehanet üretiliyor.

***

Dün;

"çözüme katkı sağlayacak" başlıklı yazımda, birçok ayrıntıya değinmiştim.

Görüşmenin "muhtevası" ve konu başlıklarının neler olduğuna ilişkin!

Tekrara gerek yok!

Evet, "tarihi" buluşmanın, "olumlu" havasına bir bakalım.

***

Buluşma, "çözüm süreciyle" ikmale gelen normalleşmeye, katkısı yüksek olacaktır.

Tartışılmaz da!

Seçime ve hele ki, "iç siyasete" zerre-i miskal, katkısı olmayacaktır.

Bilakis, "risk" teşkil eder yönü vardır.

Ki, daha gelmeden bu "hissiyat" körüklendi.

MHP'nin, hele ki, CHP'nin "yarattığı" hava, malumunuz.

"Bir bardakta fırtına!!!"

***

BDP. Beri yan da, Kandil ne diyor?

Ne talihsizliktir ki; "geri" kalır yanları yok.

Onlar da eleştirisel bakıyor.

"Biz davet ettik, gelmedi, neden AK Parti çağırdı da geliyor?"

Akıl-karı değil bu sav.

Şu hakikat görülmüyor.

"Kürt siyasal hareketi" aktörleri olma noktasında.

***

Bu buluşma bir ölçüde "coğrafik" ittifaktır.

Daha açık ifadeyle.

Bölgesel;

Türk-Kürt ittifakı açısından "hayat-memat" bir hamledir.

Hala Türklerin ekseriyeti.

Batıdaki Türkler..

Ki, MHP ve CHP'nin "ulusalcı" düşünce üretenleri dhil olmak üzere.

Hepsi; "Kürtleri" bir millet olarak görmüyor.

Barzani'ye "eşkıya, aşiret" gibi akıl arızası, yakıştırmaları sürdürenler bile var.

***

İşte "bu hakikat" göz ardı ediliyor.

Sormak lazım.

"Kürt sorunun" çözümüne soyunan bir hükümet varken,.

Muhatap görürken,

Kuzey Irak'taki yapıyla, "siyasi-ekonomik" stratejiler inşa ederken,

Tabuları yıkılırken,

Türkiye var olma gayreti içerisinde iken.

Bu tarihi buluşmaya politik ucuz "siyasi" oy hesabı, inşa etmek, ne kadar doğru?

Sizce de yanlış değil mi?

Hem de, bir bütünlük içerisinde yanlış.

***

Ya Şiwan Perwer'in, Diyarbakır'a gelmesi!

37 yıl sonra.

Dile kolay.

Bir ömür, "vatan" hasretiyle yaşamak!

Yasaklar.

Ve "inkr" asimilasyonuyla, inşa edilen tabular.

Anneden, babadan, yardan uzak kalmak.

Hasretler silsilesi!

***

"Balık aklıyla" hadiselere bakıyoruz.

Dünü "unutarak".

Adını anmak.

Şarkısını dinlemek.

Kasetini bile "bulundurmak" suç olarak görüldü yıllarca.

İnsanlar bu uğurda, cezaevine konuldu.

O dönemden bugünlere!

***

Ahmet Kaya.

Vatan, memleket hasretiyle "vefat" etmedi mi?

Nedeni neydi?

Bir avuç "zihin" bunağının provokasyonu..

Kahreden bir hayat öykü.

Ki, Türkü, Kürdü, Lazı, çerkezi herkes onun şarkılarını dinliyor, onu seviyordu.

Peki, Suçu neydi?

"Eşit bir Kürt vatandaşı" olduğunu ifade etmesi.

Ve bir "Kürtçe" şarkı besteleyip, televizyonda yayınlayacağını, söylemesi!

***

Vay sen misin diyen.

Linç "politikasıyla" memleketinden edildi.

O günden bugüne.

Ona çatal-bıçak atanlar bugün "özür" diliyor.

İşte o tabular, bugün bir bir yıkılıyor.

Yerine "eşitliğin ve özgürlüğün" binaları inşa ediliyor

***

Şiwan'ın gelmesi.

Dileğimiz odur ki,

"Onun" gibi vatan hasreti çeken "tüm" yasaklılar ülkesine, toprağına dönsün.

Öyle inanıyorum ki O yıllarda yakın.

***

Kısacası.

Hem Bölgesel açıdan, "yeni bir adım",

Hem, "sallantıda" olduğu söylenilen, "çözüm süreci" açısından yeni bir sinerci.

Hem de, İran, Irak ve Suriye üçgenindeki "Kürtlerin" varlığı ve ortak aklı için önemli.

Pek tabi ki, "uluslararası" stratejik hal-i vaziyet açısından, "yepyeni" bir adım.

Anlayacağınız!

Bu tarihi "resmiyet" içeren, buluşma birleştirici olacak.

Öyle iddia edildiği gibi; ayrıştırıcı olmayacak.

***

BARZANİ PYD İLE çATIŞIR MI?

Hiç kuşkusuz ki;

Bu görüşmenin en büyük konu başlığı meselesi de "PYD" olacak?

Niye mi derseniz?

Dün kısm-i olarak, "gerekçeleri" ifade etmiştim.

Ama bugün, yaşanan "son dakika" gelişmeleri, bu "meseleyi" daha bir "aksiyonlaştırdı"

"Dikkat" çektirerek.

***

Şöyle ki.

Barzani akşam saatlerinde, "yazılı" açıklama yaptı.

PYD'nin, Suriye kuzeyiyle alakalı, "Özerklik" ilanı için.

Tepkili.

Yani, "devrimsel" bir yönetim oluşturulduğuna ilişkin.

Barzaninin yazılı açıklaması sert.

Diyor ki;

PYD Rojava'da devrim yaptığını iddia ediyor.

Kime karşı kazanılmış bir devrim bu?

Tek yaptıkları şey, rejimin onlara teslim ettiği yerlerde söz sahibi olmak"

***

Yani, "Devrim yok, Esed var"

İşte bu çıkış ve karşı söylem.

Özellikle; Kürtler'in 11 Temmuz 2012'deki "Erbil" anlaşması açısından, "ciddi" bir mesele!

"Gerilimli".

Dün akşam, bu mevzuuyu bir iki dostla mülahaza ettim.

Ki kendi alanlarında "uzmanlar".

Bölgeyi, hele ki, Kuzey Irak yönetimi ile PYD'yı yakından tanıyan kişiler.

***

Şuna dikkat çektiler.

PYD.

Rojava bölgesinde "tekçi" bir duruş sergiliyor.

Diğer "Kürt" yapıları kabul etmiyor, baskı altında tutuyor.

"Tehlikeli" durum bu duruştan kaynaklı.

İşte buna müdahale "söz" konusu olabilir?.

Yani, PYD'ye, Suriye'nin "kuzeyine" müdahale, "tarihi buluşmada" masaya gelebilir.

Özellikle; "askeri" açıdan.

***

Denildi ki.

Bu müdahalenin de "aktörü" Barzani ve himayesi olacak.

Türkiye bir adım geride duracak.

Doğrusu.

"Olabilirlik" noktasında, tam evet demem güç.

"Sakıncalı" durumu hayli yüksek!

Özellikle, "Türkiye" açısından.

Rojavada oluşan ve sadece PYD'nin "var olduğu" söylenen yönetimsel yapıya askeri bir müdahale zor.

Kuzey Irak "noktasında" nasıl bir süreç geliştirir onu bilmem.

***

Ama Türkiye için; "intihar" olur..

Hem, ulusal düzeyde.

Hem de içte ciddi bir gerilim atmosferi yaratır.

Ankara tam da seçim arifesinde; "böyle" bir riski göze almaz.

Malumunuz üzre,

PYD'ye Güneydoğu'dan farklı bir bakış ve destek ver.

Böylesi bir gerçek karşısında; "askeri" müdahale mantık dışı..

Biraz zor görünüyor.

Özellikle "çözüm sürecine" ülke ve millet olarak bu kadar "sımsıkı" sarılmış iken.

***

Şu olabilir mi diyebiliriz?

Barzani'nin "olası" müdahale düşüncesi.

Belki, Diyarbakır'daki "tarihi buluşmada" farklı bir stratejiyle, çözümlenebilinir.

Askeri değil.

Siyasi noktada, "o bölgede" bütünlük-yeniden görüşme ortamı yaratmak!

Tüm "Kürt Partilerinin" tek çatı altında toplanması.

Esed'e bağlı kalmadan.

Boyundurluğunda "hareket" etmeden.

Kısacası, PYD"yi Erbil anlaşmasına "riayet" edecek noktaya getirmek.

Neyse.

Yarına 24 saat kaldı.

Göreceğiz meramın ne olduğunu!

Hayırlı Cumalar.