Malum! Dün Dicle Üniversitesinin 20092010 Eğitim ve Öğretim Yılı açılış töreni vardı. Tören öğleden sonra idi! Yer de; üniversiteye yeni kazandırılan ve görenleri de hayran bırakan; 'Kongre Merkezi' salonuydu. İç donamımı tamamen bitmiş! Ancak dış ve yan alanları henüz bitmiş olmamakla birlikte; Salon gelen konukların fazlalığıyla hınca hınç doluydu! İki bine yakın insan vardı! Yer bulmak mümkün değil! Tabi 'akademik' yılın açılışı özellikle 'Rektörler' açısından bir gövde gösterisi niteliğindedir. O nedenle; 'büyük önem' verilir, yılda bir kez yapılan bu 'törenlere'!
***
Nitekim dünkü 'akademik' açılış töreni ses getirici bir düzeydeydi. Çünkü herkes vardı. Sadece 'Askeri' erkân yoktu! Davetli olmamız nedeniyle, katılım gösterdik. Tabi katılmamdaki bir başka gaye de; Bülent Arınç idi! Özellikle 'Açılım' arifesinde ve Meclis'te önceki gün 'yaşanan' çirkin tablo noktasında; Arınç'ın 'altı çizilecek' tarihi bir konuşma yapacağını bekliyordum. Ki bunun sinyalini de sabah almıştım. Özellikle; Tarım Bakanı Mehdi Eker'le birlikte Belediye Başkanı Osman Baydemir'i ziyaret etmesi. Ve yine; günlük program içerisinde 'Sivil Toplum Örgütü' temsilcileriyle bir araya gelecek olması. Parti İl Başkanlığını 'ziyaret' edip, burada partililere 'hitap' edecek oluşu!
***
Anlayacağınız hazırlıklı idim! Taktir edersiniz ki; Arınç'ta 'öyle' sıradan bir siyasetçi değil. Siyasetin 'duayenlerinden!' Tabi kendi tabiriyle 'kaşarlanmış siyasetçi' değil... Beyni ile dili arasındaki sinirleri üstün nitelikle 'kontrol' edebilen ve sözcükleri 'vicdanı' terazisinden çıkaran bir kişi. Nitelikli bir vasfa sahip! Herkese haiz değil! Kelime seçimi, cümle düzenleme estetiği! Hadiselerle 'hızlı' ama duyguları okşayan üslupla 'yoğurup' isabetli vurgularla, göz yaşartan bir; hatip! Nitekim dün bunu 'konuşmasının' her satırında, hissettirdi. Ve bizlere de; 'can alıcı' konuşma bu dedi. Bakın! Uzun uzadıya 'alkış' alan kimi zaman da ayakta alkış iltifatı gören Arınç'ın konuşmasından, aldığım not satırları! Özellikle; 'halen' faili-malum kalan 'Küçük Ceylan'ın, cinayeti!
***
Ceylan'dan 'söz ederken' gözyaşlarına hakim olamayan Arınç! Çünkü yüreğinde 'evlat' sevgisi var. Bilir 'candan' can gittiğinde; yüreklere nasıl 'kör' ateşi düşer. Onun için de; Büyük düşünür Diyarbakırlı Cahit Sıtkı Tarancı'nın 'Memleket isterim' şiirine odaklandı. Çünkü Rektör Prof. Dr. Jale Saraç 'Kürt Açılımıyla' alakalı konuşmasının bir bölümünde; bu şiiri seslendirmişti. "-12 yaşındaki Ceylan, neden nasıl vuruldu bunu tartışmıyorum. Artık Ceylan'lar ölmesin diyorum. Ceylanlar ölmesin demek, memleket isterim şiiri ile eş anlamlıdır. Ceylan olayı ile ilgili araştırmalar yapılacak, sorumlulardan hesap sorulacaktır." Cümlelerinin satır araları bir hayli geniş tutan Arınç, 'Derin Devlete' ve önün maskeli yüzüne sesleniyordu. "Asit kuyuları fazlasıyla gerçektir. Faili meçhuller, kaçırmalar oldu, keşke olmadı diyebilseydim. Ama faili meçhuller ve yargısız infazlar oldu". Ve ekliyordu! "Devletin yüzü tektir. Çünkü ikiyüzlü devlet olmaz. Derini, merini hiç olmaz. Tek yüzü olur oda hukuktur. Kardeş kavgası son olsun, gözyaşı olmasın, insanlar kendi kimliğiyle kendini özgürce ifade etsin istiyoruz."
***
Arınç konuşmasının can alıcı bir başka bölümünde de, 'Meclis'teki tarihi çirkinliğe atıfta bulundu. Ve bunları yapanların 'kaşarlanmış' bir kaç 'mürteci' olduğunu söyledi. Yani CHP ve MHP'yi kast ederek. Özellikle Meclis'te 'Atatürk'e atıfta bulunarak açılan pankartları da, 'bir hayli' sert eleştirdi. Yazıya tam nokta koyacakken; Sivil Toplum Örgütleriyle yapılan görüşmenin ayrıntıları önüne geldi. Güneydoğu'nun '40 yıldır' yürek yakan hadisesiyle ilgili; ciddi ve bir hayli detaylı bir tartışma olmuş. 41 Sivil Toplum Örgütü temsilcisi 'konuşmuş' ve Arınç'ta dinleyip, notunu almış. Gazeteciler görüşmeden çıkanlara sormuş; 'günü ve Arınç'ın konuşmasını' nasıl gördünüz diye? İşte o cevaplardan bir kaçı!
***
Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, ''Biz Kürtler devlete ilk defa kendimizi bu kadar yakın hissettik'' Mazlum Der Diyarbakır Şube Başkanı Selahattin Çoban: ''Özellikle yetkili ağızlar tarafından bu kadar umut verici konuşulması gerçekten bizi de umutlandırıyor. Sürecin devam etmesi noktasında ciddi bir destek sunuldu'' İnsan Hakları Derneği Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erbey: "Herkes akan kanın durmasını istedi. Çatışmaların, operasyonların durmasını, tartışma sürecinin devam etmesini ifade etti. Hükümet'in Demokratik Açılımı bölge tarafından destekleniyor.' İşte dünkü gelişmelerin özeti bu! Tabi bu 'olup-biten' atmosfer, önceki günkü yazımda ifade ettiğim gibi! Meclis'teki 'O kötü' tablo, CHP ve MHP'nin sergilediği 'üslup', bende 'Kürt Açılımı' noktasında büyük bir kırıklık yaratmıştı. Yani 'umutlu' duygumu zedelemişti. Ve şöyle demiştim; 'ürküyorum' diye!
***
Ama Diyarbakır'da gelişen sinerci! Arınç'ın 'tarihi nitelikteki' konuşması. STK'ların 'edindiği' intiba. Ve özelliklende; 'Islak İmzanın' sahibi Albay Dursun Çiçek'in 'dokunulmaz' zırhının, kaldırılarak tutuklanması. Erdoğan, Başbuğ ve Gül üçgenindeki 'görüşme'! Bende yaratılan o kırılgan durumu; bir ölçüde 'dağıttı' diyebilirim. Şu inancımı da bir kez daha ifade edeyim! 'Türkiye'de önemli değişimler ve iyi işler olacak?'! Yeter ki; 'demokrasiye' inanabilelim. Yeter ki; 'kardeşliğimize' ve haklarımızın bütünlüğüne inanabilelim. Ve hepsinin arkasında 'dün olduğu gibi' bugün de 'dik' durabilelim. Sayın Arınç'ın dediği gibi; 'Artık sorunlar sumen altına süpürülmeyecek! Çözümlenerek, bitirilecek"!
***
KAÇMAZ VE EMİNAĞAOĞLU!
Ne hikmet ama! Şans mı, kısmet mi, yoksa 'yönlendirme mi' bilinmez! Ama 'dört ayak' üzerine düşmek te sanırım buna denir! Kim için derseniz; 'YARSAV' başkanı için derim! Şöyle ki! YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu hakkında açılan iddianame tamamlandı. Ve mahkeme 'iddianameyi' kabul etti. Peki, kararı kim verecek? İşte burada 'durun'! Hakkında soruşturma açılan Sincan 1 Ağır Ceza Mahkemesi Osman Kaçmaz karar verecek. Kaçmaz kim? Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 'yargılansın' diyen hâkim! Yani; Adalet Bakanlığı müfettişlerinin 'raporları' doğrultusunda 'meslekten' ihracı istenilen zevat!
***
Garip bir durum! Devam edelim! Kaçmaz hakkındaki iddianame de mahkemeye sunuldu. 'Görevi kötüye kullanmak ve hazırlık soruşturmasının gizliliğini ihlal etmekle' suçlanıyor. Tabi 'iddianame' avukatına göre 'hukuksuz bir biçimde' dinlenilmiş! Dikkat edin bu soruya! 'Yasaya uygun olmayan bir dinleme yapılmış?'(!). Ve iddianamede delil olarak gösterilen telefon dinlemelerinin yasaya uygun olup olmadığı tespitinin Kaçmaz'ı yargılayacak mahkeme tarafından yapılması isteniyor.
***
Peki! İhracı istenen diğer isim YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu. Onun hakkında da iddianame hazırlandı ve hazırlanan iddianame Sincan Birinci Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Yani ihracı istenen Osman Kaçmaz'ın başkanlık ettiği mahkemeye. YARSA Başkanı'nın yargılanıp yargılanmayacağında son sözü Osman Kaçmaz söyleyecek. YARSAV Başkanı Eminağaoğlu hakkında Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu adil yargılamayı etkileme, görevi kötüye kullanma ve görevi ihmal suçlamalarıyla adli soruşturma açılmasını talep etmişti.
***
Şimdi gelin 'işin' içinden çıkın! İfadelere de 'kol-kola' gidiyorlar! Sonuç ne olur? Valla ben sonucun ne çıkacağından ben çıkamadım, siz bir 'çıkış' yolu buldunuz mu bilmem! Neyse; akıbetini göreceğiz; 'çıkmazdan' nasıl çıkıldığını. Ancak aklıma; Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya geldi! Tabi; 'onun' ne arkasında birileri vardı? Ne de; 'Hukukta' mangalda kül bırakmayan gruplar! Gitti! Hem de bir daha 'sesi' çıkmazcasına! Ama hafızalara kazındı, uğradığı akıbeti!