Belki,
Ağır bir ifade olacak ama!
Görünen köy kılavuz istemez misali.
Hal-i vaziyet ortada!
Tanımlama, mecburu istikamette bu ifadeyi, vücuda getiriyor!
Hizipleşen siyasi hesaplar yüzünden; "CHP" tabiri caizse "şamar oğlanına" döndü!
Gelen vuruyor. Giden, "mum gibi" eritiyor.
Son dönemlerin sıkça ifade edilen bir sorusu; CHP'de neler oluyor?
Soruya muhatap kaldığımda, verdiğim cevap net!
Diyorum ki; "neler olmuyor ki?"
Partiden "dışarıya" yansıyan, iç resmin ifadesiyle bunu söylüyorum.
Her ne kadar şuan sayısal anlamda, "ana muhalefet" partisi olarak görünüyorsa da, şahsen ben öyle görmüyorum.
çünkü hızla "küçülen" büyük bir parti!
***
Dikkat edin;
CHP ülke "siyasetiyle" ve devlet yapısıyla alakalı, "fikri beyan-ı" olmadığı gibi, prese sahibi de değil!
Tek, meşguliyeti var, o da parti içi "iktidar" davası ile hizipçi düşünce!
Enva-i senaryoların organize edildiği, bir parti konuma geldi!
Kim kimi, nasıl kolduk ve yetki makamından edebilir?
Bir de;
"Toplumun" inanç ve dini değerleri başta olmak üzere, "genel yapısıyla" oynamak!
Onu da;
Ne yazık ki birilerinin nam-ı hesabına yaparcasına, prim kazandırmaktadır.
Zaten bu zafiyet yüzünden değil midir ki; CHP 1950'den itibaren "tek başına" iktidar olamıyor.
Tipçik dışında, "ısmarlama" iktidar hsıl edilmedikçe!
Siyasal anlamda olsa da; koalisyonlu, bir "iktidar" ortaklığı oluyor, o da kısa süreliğine.
***
Zihniyeti.
Ve icra ettiği politika.
Beri yanda ülke nizamına yönelik, "devlet politikası", ne yazık ki hep "arıza" ihtiva etmiştir.
Tabi, bu salt şuan ki, "zevata" münhasır değil.
Cumhuriyet tarihinden.
Hatta daha evveliyatıyla, bu "arıza" düşünceyle, ülkeye "acı faturalar" ödetmiştir.
Daha geçtiğimiz haftaydı; "tüzük kurultayında", ortaya çıkan tablo!
Kılıçdaroğlu ve Baykal ile Önder Sav çekişmesi.
İstanbul.
Ve Anadolu grubundaki "parti iktidar" hesabı.
Benim akıl-sır erdiremediğim;
CHP'nin "bu silik" siyasi ikmaline, gönül veren tabanın rıza hali!
Her şeyi; sineye çekmiş.
Kuzu misali, körü körüne bir inanmışlıkla, CHP'ye oy "tabanı' yaratıyor.
Sorgusuz-sualsiz!
***
Bir okurumun dediği gibi.
Sol'da, alternatif kalmadı.
SHP. DSP ve diğer sol patentli partiler.
Eğer, alternatif olmuş olsaydı.
Bugün Kılıçdaroğlu'nun, Baykal'ın, İstanbul-Anadolu çekişmesinin, "tozu-dumanı" kalmamıştı.
İktidar da; kendini sorgular olurdu?
Ama maalesef yok.
İşte bu yokluğu ganimet gören CHP'ye sızmış siyaset erbapları, yakaladıkları bu boş alanda, "istedikleri" oyunu, kendilerince sergiliyorlar.
Boşuna AK Parti,
CHP'nin ana muhalefetliğine "Allah eksikliğini vermesin?" demiyor.
***
Şimdi;
Demokrasiye sahip çıkmayan,
İnsan Haklarına, birey özgürlüğüne, eşit yaşam alanlarına, "min" demeyen!
Açılımlar.
Yeni Sivil Anayasa.
Kürtlerin talep ve isteklerine, "hoşgörü" getirmeyen, CHP nereye kadar gidebilir.
Galiba;
Kılıçdaroğlu ve himaye ettiği kadro, "bu hal-i vaziyetle".
Ki ortaya çıkan, "araştırma ve anketlere" göre de, şunu gösteriyor; "alınacak" mesafe bir arpa boyu kadar ileri değil.
***
Gelelim;
CHP'nin Diyarbakır'daki "hal-i durumuna".
Ne yazık ki;
Ülke genelindeki "profilinden" geri kalır bir yanı olmadığı gibi, fazlası var.
Artık; "İntikamcı ve kindar" bir siyasi hesaplaşma var, CHP'nin Diyarbakır cephesinde!
Malum;
Diyarbakır cephesinde, "kıvılcımı" çakan, "Dersim Tartışması" idi.
Her ne kadar;
Evveliyatında, Sezgin Tanrıkulu ile Mesut Değer'in "çekişmesi" hsıl idiyse de!
"Bardağı taşıran damla" oldu!
***
Hatırlarsak!
Başbakan Dersim katliamına karşı tarihi bir "duruş" sergileyerek; "özür" dilemişti.
CHP'nin,
Tek Parti, Dipçik döneminde, Dersimde" yaptığı katliama atıfta bulunarak.
Erdoğan'da,
"Devlet adına ben özür diliyorum" diyerek ülke ahalisinin takdirini almıştı.
Ve "işte demokrasiye ve devlet adamlığına yakışan duruş" denildi.
O gün;
CHP Diyarbakır İl Başkanı Muzaffer Değer'de "ilkeli siyasi duruş" sergiledi...
Bir Kürt olma.
Bir Güneydoğu insanı olma noktasında; "Başbakan'a destek" verdi!
Ve "Dersimdeki yaşananların sorgulanıp, hesap sorulmasını" istemişti.
***
Vay sen misin diyen?
Dersimli,
Parti Lideri Kılıçdaroğlu "kendini" inkr edercesine, Tanrıkulu'nun da, "ateşlemesiyle", infaz kararı verdi.
Değer görevden alındı.
Yerine birini atadılar!
Durum böyle gelişince;
Kılıçlar keskin bir şekilde, çekilmeye başlandı, "parti içi iktidar" savaş için!
Akabinde mahkeme kararıyla "İl Başkanlığı Kayyuma" devredildi.
Tüzük gereği;
45 gün içerisinde "İl Yönetim Kongresi" yapılması lazım idi.
Nitekim geçen hafta kongre yapıldı.
***
İl Başkanlığına, Medeni Seyrek seçildi.
Herkes;
Artık CHP'deki bu koltuk savaşı, bir süreliğine durur diye beklerken.
Önceki gün;
Seyrek'in de görevden alınmasına karar verildiğini öğrendik.
Hem de,
Daha seçildiğine ilişkin "mazbatasını" alalı, 4 saat olmamışken; "görevden" alındı.
Nedenine gelince?
Dün,
Seyrek kameraların karşısına geçip, sıraladı gerekçeleri?
Tabi, Tanrıkulu'na "verip-veriştirerek".
***
Wikileaks belgelerinde;
"TR705" koduyla "ajanlık" iddiasından de söz eden Seyrek'in şu soruyu dikkatimi çekti.
Diyor ki;
Kendi köyünden, Annesinden dahi "oy alamayan".
Diyarbakır yerine,
Garantili olarak İstanbul'dan aday gösterilip, Milletvekili seçilen biri!
Ben de;
Demokratik bir şekilde "kongrede" aday olup, seçildim!
Şimdi;
Diyarbakır üzerinde "ne hakkı var ki", kin ve nefret duygularını, icra ediyor!
***
Seyrek;
Şimdiye kadar Kürt sorununun çözümüne,
Ülkeye ve toplumsal barışın sağlanmasına, Ne katkısı olmuştur?
Partime.
Parti Liderime hiç bir kırgınlığım yok diyen Seyrek; Takdiri ve kararı camiamıza bırakıyorum.
Buarada;
Görevden alınmaya ve hakkındaki iddialara ilişkin; "Tanrıkulu'ndan" henüz bir açıklama yok.
Gelir mi-gelmez mi bilmem.
Ama şunu ifade edebilirim ki;
CHP'deki "kin ve intikam" duygusu, önümüzdeki zaman dilimi içerisinde daha "alevli bir hal" alınacak.
çünkü sinyaller hayli, "sıklaştı".
***
Bakalım,
CHP eski Diyarbakır İl Başkanı Muzaffer Değer "ne diyecek?"
Neden derseniz?
Dün, Basın kuruluşlarına kendi imzasıyla, bugün yapacağı "basın toplantısıyla" alakalı, basın kuruluşlarına davet faksı çekti.
Davette,
"İl yönetiminin görevden alınması ve partiyle ilgili güncel konular hakkında çarpıcı açıklamalarda bulunacağım" diyor.
Anlayacağınız;
CHP'deki "kazan" daha uzun bir süre kaynamış olacak.
Sonuç derseniz bu da şunu tanımlamaktadır, CHP her alanda; "eldeki avuçtaki, evdeki bulgurdan olmaktadır"