ÇİFTÇİ PARALARI…
Eklenme: 4/7/2017 12:00:00 AM

Dicle Edaş…

Ve Ziraat Bankası yetkilileri…

Size soruyorum…

Sizler…

Hangi yasa,

Hangi kanun,

Hangi yönetmenlik,

Ve hangi Bakanlar Kurulu kararına "istinaden" çiftçilerin hesaplarını "bloke" ediyorsunuz?…

Deyin bakalım…

***

Bir önceki yazıma henüz cevap vermiş değilsiniz.

Bakalım…

Bu soruma ve muhtevasına, "yine ketum mu" kalacaksınız?...

Neyse…

İş tamamen; "zıvanadan" çıkmış durumda.

Çünkü "uygulama ve işlem" hiçbir şekilde "hukuki" değildir…

Hukuk dışı…

Gayri resmi bir işlem...

***

Ziraat Odası yetkilileri.

Birlik Yönetimi.

Ve binlerce çiftçi; "Dicle Edaş" keyfiyet içerisinde, "ceberuti" bir anlayışla, hüküm ediyor…

Denilen şu…

Dicle Edaş, 2014 tarihindeki "Bakanlar Kurulu'na" istinaden "bu uygulamayı" her yıl, gerçekleştiriyor…

Ki bu karar, 2013 yılına ait, "destekleme ve primler" için geçerli idi…

***

İyi de…

Hükümet değişti.

Bakan değişti…

Başbakan değişti, Cumhurbaşkanı bile değişti.

Ki o karar da, 2014 için geçerli…

Ama hala "onun" gölgesinde ferman icra ediliyor.

Biliyoruz ki, bu karar da, "Dönemin Tarım Bakanı tarafından" Dicle Edaş'a özeliydi.

Nasıl bir ilişki "var" idiyse…

***

Ama!

Şunu net ifade edebilirim ki?

Dicle Edaş…

Diyarbakır,

Şanlıurfa,

Mardin,

Batman,

Siirt ve Şırnak'taki onbinlerce çiftçiye şu anki "uygulamasıyla" per-ü perişan etmiştir..

Hesaplarına "el konulması."

Paraların "bloke" edilmesi.

Elektrik borcu "var mı yok mu" belgesine mahkûm ettirilmesi.

Ve buna dair "şartlardaki" keyfiyeti" dayatması…

Tek kelimeyle…

İş, "hukuk dışı işlemin ötesinde, hakkın gaspıdır."

Her çiftçi için; "hukuki" bir işlem doğurmaktadır…

***

Dikkat çeken vaziyette…

Tüm bunların…

Referandum'a çok kısa süre kalırken yapılıyor olması da ayrı bir garabet durum…

Hele ki.

"Evet" ve "Hayır" noktasında; "bölgede" kararsızlık vaki iken.

Dicle Edaş icra ettiği uygulamayla; "despot" bir yönetimi çağrıştırıyor.

Bu da, "Evet" adına bir kumpas girişimi…

***

Çünkü.

Tepkisini ifade eden bir çok çiftçinin ağzından çıkan ilk sözcük.

Dicle Edaş…

Bizim sandıkta; "Evet" demememiz için, bunu yapıyor…

Yani, Hükümete ve "Evet" aleni bir suikast var…

Bilmem.

Hadisenin geldiği aşamaya; ilgili ve yetkililer ne der?

Göreceğiz…

***

DENİZE DÖKMEYİZ BE!

"Hayır" diyen vatandaşı, tenzih ederek…

Fikrinde de,

Zikrinde de; "özgürdür…"

Ama Referandum'a dair, siyasi "hayırcıları" korku saldı…

Özellikle; "karşı tarafı" düşman billeyenler için...

Hani;

Evet, çıksa da,

Hayır, çıksa da,

"Evet, çileri" yedi sülalesiyle denize dökeceğini söyleyen siyasiler var ya..

İşte onları kast ediyorum.

Şimdi diyorlar ki.

"Evet" çıkarsa, "vallahi billahi" evetçiler bizi denize dökeceklermiş…

Biz değil…

Yedi sülalemizi "top ekün" İzmir'de denize dökecekler…"

Ve daha bir çok hezeyan.

Yani, yok daha neler?!

***

Neyse.

Buradan ben sesleneyim o zevata…

Merak etmeyin.

Sizi bilmeyiz.

Ama "evet" gönüllüleri olarak bilmeniz gereken şu…

Evet, çıksa da…

Hayır, çıksa da…

Biz her daim olduğu gibi diyeceğiz ki; "bu vatanın evlatlarıyız."

***

O'nun için; müsterih olun.

Korkmayın… Endişe etmeyin.

Kültürümüzde.

İnancımızda…

Değerlerimizde, "denize düşene" el uzatanlarız…

Velev ki, "bizi düşman" bellese de…

***

Ama şunu bilin ki…

Sizin "var olmasına" mücadele ettiğiniz zihniyet yıkılıyor.

Vesayetçi,

Tekçi,

Jakoben,

Seküler,

Ve Kemalist fikriyatınıza ait anlayışın tabuları "yerle yeksan" oluyor…

***

Riyaset ettiklerinizin hali ortada…

Bizde sabır çok…

Ne demiş bir düşünür.

Sabrın sonu selamettir…

Siz sabrımızı zorlasanız da…

Siz bizi "düşman" belleseniz de...

Envai tiynete sahip ruhi karakteri taşısanız bile…

Bizden; "size uzatılacak" el, yine insani el olacaktır.

HELE Bİ AÇIKLAYIN!

Bilmem!

Vakıf oldunuz mu?

Şu Barolar Birliği'nin "Hizmetlerimiz" bültenine.

Dün, elime ulaştı…

Avukatlar Gününe "özgü", hazırlanmış…

Kasketli Feyzioğlu "imzalı" bir takdim "bilgilendirme" broşürü…

***

Seküler yaşamı…

Kemalist fikriyatı…

Atatürk sevdalılığı…

Yasakçı ve vesayetçi zihniyet, buram buram kokuyor.

"Başörtü" alerjisine sahip, bir bülten…

Yani muhteva; "muhtevasızlık."

***

Tipik…

Bir CHP kültürüyle "dizayn" edilmiş; hizmetler manzumesi.

İçeriğinin detayına girmiyorum…

Ama bir başlık var.

O pür dikkatimi çekti;

"Anayasa Değişikliğine" dair, "avukatlardan" görüş alındığına dair…

***

Teklif'e "dair" ne düşünüyorsunuz…

100 bin avukatın görüşü…

Ama velâkin…

Ne hikmetse, "görüşlerin" genel muhtevası.

Hayır'ı da, "Evet'i de hangi oranda…

İşte orası; "meçhul.'

Kaç avukat "evet" demiş.

Kaç avukat "hayır" demiş, belirtilmemiş…

***

Gizlilik niye?

Yoksa…

Anadolu’ya "hayır" oylarını artırmaya dair gezen Feyzioğlu…

Her gittiği yerde; "aldığı zılgıt" gibi…

Kasketinin de, "hayır" sağlamadığı gibi…

Avukat görüşleri de; "hayır" olmadığı için mi; "gizliyorlar."

Ne menem bir şey…

***

KEMAL'DEN İNCİLER…

Vallahi ne dersiniz bilmem.

Ama.

Kemal bey'ler…

Tam bir âlem…

Seyirgâh gibi bir haleti ruhiyata sahip…

Tiyatro...

Baksanıza…

Muhtarlık kapanacak…

Kahvehanelere…

Lokantalara kilit vurulacak.

Taksiciler…

Nakliyatçılar "ruhsatları, ehliyetleri" elinden alınacak.

İki baş.

Çifte yönetim.

Başbakan.

Ya Cumhurbaşkanı.

İki parti, "ya seçilirse."

İşte tüm bunlar; "referandum'da" evet çıkarsa olurmuş…

Başbakan Yıldırım'ın ifadesiyle; "Yalan üreten makine bu adam…"

Peki, düne özgü "döktüğü" inci nedir?

Bu kez diyor ki…

Evet derseniz.

Eee.

Erdoğan gelecek.

"Tarlalarınıza, arazilerinize el koyacak."

Yani "cıbıldak" kalacaksınız…

Hayyalelsela!

Bence.

CHP tez elden; referandum evresindeki "Kılıçdaroğlu’nun" bir demet inciler skecini, kayda almalı.

Ve bunları; "sinema" filmine dönüştürmeli.

İnanın ki.

Recep İvedik "bile yanında", fos olur.

Hayırlı cumalar…