CIRDONLAR…CARDINLAR...
Eklenme: 9/19/2018 12:00:00 AM

Kim ki bunlar?

Yabancı değil; farelerin ağababaları..

Asıl isimleri; cardın..

Cardon da diyen var?

Yabani fare diye de tanımlanır....

Ama bizdeki isimleriyle, yani halk diliyle; Cırdon-lar!

Eee...

Ne olmuş ki?

Ahmet Beşenkin dediğine göre...

Diyarbakırı istila etmeye kalkmışlar...

Sokaklara

Caddelere

Kendilerini salmışlar

Her köşeyi ele geçirip, recon kesiyorlar..

Yok ya demeyin!

Vallahi de öyle imiş?

Beşenk söylüyor..

İddiası da var?

Aha da sor; kim nerde hangisiyle yüz yüze gelmiş

Yenişehir mi?

Bağlar mı?

Kayapınar mı?

Aha da Sur ilçesi mi?

Hangisini sayarsanız sayın; cırdonlar hepsine dadanmışlar...

Ordu misali geziyorlar..

Yol kesiyorlar..

Sokak kapatıyorlar..

Bina..

Ev demiyorlar..

Kat kat, çıkıp harac alıyor diyorlar mış?

Tabi ki..

Büyükşehir..

İlçe belediyeleri de..

Hatta cırdonların reconuna yakalanmamak için diyorlar mış ki?

Sokak mücadelesi bize ait..

Ama; evlerde, dairelerde mücadele bize ait değil..

Sakın ha; tufaya geliriz!

Evinize gelirlerse; bizden söz etmeyin diye tembih ediyorlar...

Neyse!

İşin ironi yönünü bir kenara bırakırsak..

Hakikaten..

Surdaki yıkımlar..

Kanalizasyondaki patlamalar..

Yeni yapıların oluşumuyla..

O cırdonlar, kendilerine yeni yerleşim alanları bulmak için, sokak sokak geziniyorlar?

Yani, Surdan; göç etmişler!

Şimdi; yiyecek bulamadıkları için sokağa dadanmışlar..

Yani, iş ciddi..

Siz siz olun; cırdonlara dikkat edin..

Sakın yüz yüze gelmeyin..

Sakın racona racon kesmeyin..

Yoksa!

Virüs kaparsınız..

Eee..

Onun sonucunu da siz kestirin!

***

HATİPOĞLU KULİSİ...

Kulis bilgisi..

Ki siyasi kulislerden akandır..

Konuşuluyor..

Fısıltı misali

Tabi ben işi biraz sesli konuşmak istiyorum..

Ki fısıltıdan, herkesin kurtulması için..

Duyan duysun babında..

Adı geçenin bile, durumdan be haberder olabileceğini düşünüyorum..

Neyse!?

Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu..

Diyarbakıra..

Diyarbakırın siyasetine..

Daha açık ifadeyle; Şehr-i Amede ısınmaya başlamış..

Isınma turu; siyasi imiş..

Kulis konusu olması..

Birilerinin bu kanıya varmasındaki neden de şu imiş?

Dicle Üniversitesine yardımcı doçent-doçent olarak girerken..

Profesörlük unvanını kaparken..

Pek, Diyarbakıra giden-gelen değilmiş?

Ama şimdilerde; hep burada..

Hayırdır..

Yoksa, denildiği gibi..

Sürekli hayır dediği siyasete göz kırpma noktasında ikna mı edildi?

Büyükşehire varım deme niyetinde mi?

Konuşulanların özeti bu...

Doğrusu

Kulisler bunları konuşuyor

Ki genel kanı vaki..

Ama diyorum ki, Hatipoğlunun bir haftadan bu yana Diyarbakırda oluşu; ailevidir...

Taziyelerdendir

Siyasi bir niyet hsıl oluşundan değil

Yani; fısıltı hakikatten uzak...

Kente gelişinin bu minvalde; yorumlanması da abesle iştigal derim!

Ama bir siyasi tercih vaki olursa..

Derim ki..

Yerelde adı gecen bir çok isimin önünde ilk tercih olur..

Fena da olmaz yani

Tabi; troller, troykalar bırakırsa!

***

EĞİTİM MİLLİ Mİ?

Dedik!

Ama ne dedik?

Eğitim milli mi?

Eğitim ahlaki mi?

Eğitim yerli mi?

Eğitim tarihsel kültürü içeriyor mu?

Dini ve iktisadi bir inanmışlığı var mı?

Velhasıl!

Eğitim yerli ve millli inancı içeriyor mu?

Ya da cevap verebilme kabuliyeti ve imkanına sahip mi?

Yıllardır diyoruz...

Peki, dedik de ne oldu?

Havanda su misali..

Dövüldüğümüzle kaldık...

Bakınız Yeni Eğitim ve Öğretim Yılına..

Yine törenlerde büyük laflar edildi..

Hedefler denildi..

Vizyonlardan söz edildi..

Yeni stratejiler..

15 Ekime dair; merak uyandırılan söylemler icra edildi..

Ama kimse!

Ülkenin ve milletin hakikatin eğitimine eğilmedi?

Konuşmadı

Ne diplomalı işsizlerden..

Ne atama bekleyen binlerce öğretmenden..

Ne tüm gün eğitimden..

Ne karma eğitimin açmazlarından..

Ne de; din ve inanç, ibadet müfredatından söz eden olmadı..

Öğretmenim aç mı?

Sosyal güvencesi nedir?

Eğitimde kafası rahat mı?

Öğrenci ve öğretmen diyaloğu neyin üzerine kurgulu?

Okul müdürü..

Okul hademesi ne yapıyor?

Kim neyle geçiniyor?

Öğrenci, huzurlu ve sağlıklı mı?

Sınav maratonu..

İkilem içeren; müfredat mı?

Yani; enva-i açmazlar vaki iken; ilgili ve yetkili zevatın ağzından dökülen zerre-i miskal maneviyat yok!

Eee..

Maneviyatını yitirmiş bir eğitim..

Maneviyattan yoksun bir nesil..

Maneviyetini, maddiyata kurban etmiş bir milletin hali ne olur?

Cevap mı?

Hal-i lem ortada..

Görünen köy kılavuz ister mi?

***

FELSEFESİZ EĞİTİM

Şimdi..

Felsefesiz..

Geleneksiz..

İnançsız..

İbadetsiz..

Örfsüz..

En önemlisi; milli kültürsüz bir eğitim sizce milli? kimliğini taşır mı?

Ya da diyebilir miyiz millidir diye?

Ne mümkün..

Vaki olan; trjikomik olur..

Eee..

Boşuna debelenip durumyoruz..

Ah ki ah diyerek..

Şu Milli Eğitimi; yamalı bohçadan kurtarın diye..

Sabah biri..

Akşam biri..

Öğlen biri; hikmete gelerek; dizayn yaratıcı olursa..

Özü itibariyle..

Ustadın ifadesiyle; eğitim herşeydir..

Amma velkin..

Muhtavası kifayetsiz ise; hükmü hiçbir şeydir..

***

DE HELE DURSUN!

CHPli Dursun çiçek

Yine dursunlaştı

Baksanıza; racon kesiyor..

Hem de ekran karşısında..

Diyor ki..

Onları iktidardan indirin..

Bakın biz onları nasıl yargılıyoruz..

Peki, nasıl indirelecek..

Peki iktidar nasl alt edilecek

Eee..

Söyleyen Dursun çicek olunca..

Yine illegal bir durum...

Cevap ne olur bilmem?

Ama!

Diyeceğim o ki..

Ey savcılar!

Ey hkimler!

Ey hak, hukuk ve adalet nizamının başında bulunan başsavcılar!

Dursun bey!

Hele bi gel...

Ben başsavcı olursam yargılarım diyen kim?

Bi de hele bakalım..

Neyse!

İzmirde ahali suç duyurusunda bulunmuş..

Kim kimi, yargılayacak? göreceğiz

Tabi, Dursun çiçek ne diyecek?

Öyle ya..

Kendisi de savcılık yapmış biri

Ne kumpaslar organizeli..

***

SIKIYSA KES

Okur..

Fikri takip noktasında sormuş..

DEDAŞ

Şanlıurfa OSBdeki elektrikleri kesti mi?

Hani önceden aba altından sopa göstermişti ya..

Ya geçmişin borçları ödenecek..

Ya da fabrikaların şarteli indirilecek?

Aldığım bilgiye göre

Kentin iş dünyası.

Fabrika sahipleri..

OSB yönetimi..

Özellikle de, kentin siyasileri resti çekmiş?

Sıkıysa kes..

DEDAŞ geri adım atmış