Çözüm, Meclis çatısıdır!
Eklenme: 6/27/2011 12:00:00 AM

Malumunuz üzre, Salı günü Meclis "mesai" yapacak! Milletvekillerinin, "Yemin" ederek, Yasama hakkını elde etmeleri için. Bildiğiniz gibi, "Yemin" etmedikleri zaman Milletvekilleri "Yasama Dokunulmazlığı" elde edemezler. Meclis, çatısı altındaki "faaliyetlere" katılıp, fikir ve çalışma üretemezler. Bu nedenle, Kaçınılmazdır Milletvekilleri için "yemin" etme ve törenine katılmak. Zorunlu. Ancak, oluşan ve giderekte büyüyen arıza bir durum var, Partilerin ve seçilmiş bağımsızların "katılımıyla" alakalı. İlkleri, yaşatan ve "zihinleri kilitleyen" hadiseler ekseninde, geçen seçimle ilgili, "siyasi mülahazalar" malum. YSK ve Yargı cephesinde tırmanış gösteren "kararların" yarattığı, "düğümler". AK Parti, Dışındaki MHP, CHP ve BDP bölgesinde, derdest olan Milletvekilleri var. Hiçbirine de, tahliye verilmediği için, hepsi tutuklu. BDP'de 6, CHP'de 2, MHP'de ise 1 Milletvekili.

* * *

Evet, Partiler ve Bağımsızlar, Salı günü Meclis'teki "yemin törenine" katılacak mı? MHP  dün "katılmama" anlamındaki arızanın, kendi cephesinde pek oluşmayacağını açıkladı. Bahçeli, "Yemin" törenine katılacağız. Ancak, Engin Alan'ın tutukluluk haliyle alakalı, "mücadele" sürecek. CHP ise, Haberal ve Balbay için, "Meclis" tez elden çözüm bulmalı, Anayasa değişikliğine gitmeli diyor? Kılıçdaroğlu, dün benzer ifadeler kullandı, ancak "katılıp-katılmamayla" alakalı, kesin tavır koymadı. Gidebiliriz de, gitmeyebiliriz de. Neyse. Onu, Salı günü göreceğiz. Kılıçdaroğlu, Parti kurmaylarıyla "fikir" birliği yaptıktan sonra, net konuşacak. Malum, Şuan başı parti içerisindeki "muhalefetle" hayli, dertte. Çünkü dün Önder Sav "Kurultay" için, istenilen rakamdaki imzayı sağladı. Bu saatten, Sonraki siyasi hamleler ekseriyetiyle, "tabana" ve teşkilatları "dik duruşlarına" yönelik olacak. Ama öyle hissediyorum ki, "yemin törenine" katılacak. Sonrasında, hükümeti Anayasa değişikliğiyle alakalı "köşeye" sıkıştırıp, "hemen şimdi" işi bitirelim diyecek. Ki, Kurultay'da "biz Sivil Anayasayı" vücuda getirdik diyebilsin diye.

* * *

Gelelim, BDP'ye ve desteklediği Bağımsız Milletvekilleriyle alakalı "gelişen" mevzulara. Zaten, benim en çok üzerinde durmak istediğim de, BDP'nin koyacağı tavrın kesinliği. Dicle'nin, Milletvekilliğinin düşürülmesiyle alakalı, hukuki süreç hala da devam ediyor. Her ne kadar, YSK Milletvekili kesin "listesini" yayınladıysa da. Yasalara göre, konumu "haksız zenginliğe" giren Oya Eronat mazbata alıp, yarın da Meclis'te "muhtemelen" Milletvekilliği yemini edecekse de. Hamuru, uzun süre su alacak olan bir mevzu olarak, "siyasi mülahazalara" konu olacak. Dicle'nin, avukatları "bir umut" diye, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapacak. YSK'nın, Milletvekilliğini düşürme kararına "yetkili" olmadığı ve Dicle'nin vekilliğinin "iadesi" açısından. Tabi bu, "Umut"ta, önceki gün Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın, "bir iki güne kadar bizimde bir fikrimiz olabilir" açıklamasıyla gelişti. Anayasa'nın, 85'inci maddesinin "muhtevasına" yönelik. Buarada, KCK davasında Dicle'nin dışında tutuklu bulunan diğer 5 Milletvekili. Selma Irmak, Faysal Sarıyıldız, Kemal Aktaş, İbrahim Ayhan ve Gülser Yıldırım. Diyarbakır 5. ve 6. Ağır ceza Mahkemeleri, cumartesi ve pazar günü, "tahliye talepleriyle" ilgili karar verdi. Tahliye yok, Tutuklu hallerinin devamına, hükmetti. Gerekçe de, kaçabilirler, delilleri karartabilirler(!). 18 aydır tutuklular. Ve şuana kadar daha "savunmaları" dahi alınmış değil. "Kürtçe savunma" talebi yüzünden. Muamma bir dava. Denildiği gibi, "siyasi".

* * *

İşte, BDP'de "siyasi" kararlar deyip, "Meclis'i boykot" kararı aldı. Kesin kararlılar. Öcalan'ın da, "destek" mahiyetiyle fikri gelince, kaçınılmaz bir kesinlik, "boykot". Peki, "çözüm mü" bu! Ya da, var olan sorunların "çözümüne" yönelik çözüm mü? Sokakta, "eylemde" bulunmak, meseleyi buraya havale etmek, çözüm mü? Hayır! Demokratik tepkiye evet. İlerici demokrasiye evet. Ama, meşru olmayan, "zemin" bulmayan, tepkiler "çözümsüzlüğe" katkıdır. Bir önceki yazımda ifade ettim. Her şerde bir hayır var diye. Bakınız, Tutuklu milletvekilleri her halükarda "tahliye" olup, Meclis'e gidecekler. İster, bir gün sonra, ister bir ay sonra, ister bir yıl sonra... Tabi, 4 yıl daha onları "cezaevinde" tutacak değiller ya. Böyle bir, Kör düğüme ilmik atma gayesi varsa. Ki birçok düşünce ülkenin geldiği bu durumda, "gizli ellerin" varlığından söz ediyor. Anayasa ve yasal düzenlemeyle, "bertaraf" edilir. İçerdeki vekiller de, "tahliye" olup, Meclis'e gelirler. Tabi bu, Partiler için "uzlaşı" sağlanması halinde, bir günlük "meclis" mesaisidir. Hiç kuşkusuz ki, Bu yöntem ve atılacak adım, aynı zamanda herkesin hemfikir olduğu "Sivil Anayasa" için de, ilk adım olma özelliğini taşır.

* * *

İşte, Bunun için de, BDP'nin de, MHP, CHP ve salt çoğunluğu sahip AK Parti'nin "ilerici demokrasiyi" içlerinde barındırarak. Hasımane değil, Uzlaşı zemini oluşturma performansıyla "ellerin" güçlendirilmesine gidilmeli. BDP, Boykot kararından vaz geçip, Meclis'te bu mücadeleyi vermeli. Ki, diğer baskı güçlerini de yanına alsın. Sonuç itibariyle, AK Parti, CHP, MHP ve BDP ile diğer Bağımsızlar. Yani, 550 Milletvekilinin tümü. Terk etmeli, Eski paslanmış politikaları, refleksleri, aşağılamaları, dışlamaları, üsten bakmaları, bizden başkasını karıştırmayız hallerini. Çünkü, Çözüm meclis çatısıdır ve tek Meşru zemindir.