ÇÖZÜM SEYRİ İSTENİLEN MİLDE GİDİYOR MU?
Eklenme: 4/9/2013 12:00:00 AM

Barışçıl çözüme yönelik hamleler!

Yani kardeşlik süreci.

Şuan ki,

Yol trafiğinde seyir istenilen milde gidiyor!

Kaygılar yok değil.

Ama kırılgan, durum da gözükmüyor.

Halk desteği.

Ve toplumsal bir inanış var...

Seyrin hedefine bir an ulaşılarak; bu sorun artık çözülsün deniliyor.

***

Ki son gelişmeler, sürece taze kan!

Özellikle;

İmralı-Kandil arasındaki silah bırakma çekincesi.

Malum, Öcalan Nevrozda bunu deklare etti.

Ki, BDPlilere de mektup verdi son görüşmesinde.

Ülkedeki, iç barışın sağlanması için ön koşul olan silah bırakma.

Ve silahlı militanların; ülke dışına çıkması!

***

Dün bu meyanda;

BDPlilerin Kandille 48 saat içerisinde iki kez görüşmesi oldu.

Ve İmralı mektubuna cevap mahiyetiyle, Kandilin yazdığı mektup iletildi.

Bilindiği gibi;

Kaç günden buyana, Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder Kuzey Irakta.

Her ne kadar, mektubun içeriği resmi olarak açıklanmış değilse de.

Gelen bilgilere göre;

Kandil yönetimi Türkiye'deki silahlı PKK'lıların geri çekilmeleri yönünde talimat verme eğilimi içinde olduğu!

***

Sevindirici bir gelişme.

Mektup şuan Demirtaş ve Önderde.

Önceki gün,

Neçirvan Barzani ile görüşmüşlerdi.

Muhtemelen, dün akşam Ankaraya geldiler.

Hiç kuşkusuz ki;

Kandil mektubu Adalet Bakanı Sadullah Ergine verilecek.

Ki, içerik düzeyinde, hükümetle hemfikir olunarak, Öcalana ulaştırılsın diye.

Öyle görünüyor ki,

Hemen akabinde BDP bir kez daha İmralıya gidecek.

Tabi, Pervin Buldanın Avrupadan getireceği mektup da ayrı.

***

Ama genel, itibarıyla.

Özellikle,

24 saat önce Murat Karayılanın kaygı geliştiren açıklaması göz önüne alınmazsa.

BDP.

Ve Kandile ikinci görüşmesinden çıkan sonuç; sevindirici.

Yani;

Ankaradaki strateji,

Akil Adamların program startı,

Beri yanda, BDP, PKK ve İmralı ile Avrupa.

Özetle Barışçıl çözümde, olumlu gelişmeler yaşanıyor.

***

Ama velkin; iç siyasette.

Özellikle, Muhalefet bu hal-i sevinç yaşanmıyor...

Bilakis, kışkırtma var.

Dikkat ediyorum!

Siyasi aktörler yani zihin eforu sarf edenler muhalefet kanadı!

CHP.

Ve tabi ki MHP.

Beri yanda arka bahçeleri de yok değil.

Pusuya yatmış, kurt misali.

Sürece, çomak gayretkeşliğiyle, kime yarar-zarar getirir hesabı içerisinde, provoke ediyorlar...

***

Halis bir niyetle.

Kimse;

Bütünlük noktasında, çözümün kazanımına bakmıyor.

İlla ki, işi kim başarırsa, ne kazanır.

Ya da, kaybettirmek için kim üstünlük sağlarsa, o ne kazanır, düşüncesindeler.

***

Onlar gibi.

Bu da haliyle, çözümsüzlüğün batağında yeşerenlerin, iştihanı kabartıyor.

Biliyoruz ki;

Yıllar yılıdır, bu zihniyet hep şu yapıya karşıdır...

İnsanca,

Özgürce,

Bir arada yaşamanın,

Demokratik çerçevede,

Eşit ölçüde,

Hakların ve halkların hürriyetine kavuşabilmenin.

***

İşte;

MHPnin hal-i vaziyeti ve ortaya koyduğu siyasi, kavga.

İnkrcı,

Asimilasyoncu ve tekçi zihniyetle, sürece karşı.

Daha da ötesi;

Sokağı, meydanları, Üniversiteleri, gençliği provoke ediyor.

Vur de vuralım, öl de ölelim savaş çığırtkanlığıyla.

Tehlikeli bir fitne.

***

İyi de nereye kadar.

Yetmedi mi, kardeş kavgasına, heba olan canların sayısı.

50 bin ölü,

Yüzbinlerce gazi-sakat mağdur,

Evinden,

Yurdundan edilen milyonlarca insan.

Dağlara,

Taşlara, ovalara atılan 400 milyar dolar.

Ve kaotik ortamla geçirilen; 30 yıllık zaman dilimi.

Kazanan kim, hiç kimse?

Ama kaybedeni çok, hepimiz.

***

Sonuç ne;

Daha kavgacı, daha şiddet ve ölüm kusan bir tablomu olsun!

Demek ki;

Öldürmeyle,

İnkr etmeyle,

Asimilasyonla,

Silahla,

çatışmayla bu işin üstesinden gelinmez.

Ya.

O zaman, zararın neresinden dönülürse kardır misali.

İki yanlış bir doğru etmez diyerek; bu inkrcı ve tekçi anlayıştan uzak olunmalı.

***

CHP.

Anlaşılmaz, kabulü mümkün olmayan bir zihin bunalımı içerisinde.

Barışı da,

Özgürlüğü de,

çözümü de,

Kardeşçe yaşamayı da,

Bencil siyaset ahlakına kurban eder hale geldi.

Muhalefet olsun.

İktidara eleştiri, kabul görsün yeter.

Erdoğan mı,

AK Parti mi, hükümet mi tepki görsün, fikri bunaklığıyla, her şeye karşıyım diyor.

İnkarcı bir düşünceyle.

***

Yok, sen değil, ben.

Aslında,

Ülke ve millet olarak,

Yıllardır kayıpları yaşamamızın ana temel nedeni de bu; sen-ben kavgası.

Bir türlü;

Biz, siz, onlar bütünlüğüyle, hepimiz olamadık.

Aşamadığımız;

Lanetli hal-i durum işte kemirgen güruh yapı.

***

Evet,

Artık liderlerin iktidar arzusuna millet olarak hassasiyet koymalıyız!

Şu parti,

Bu parti önemli değil, doğru olan nedir?

Ya da; toplum için fayda getiren, hamle neleri bize kazandırır?

İnanarak, halis niyetiyle, savunmalı, arka çıkmalı.

Tabi ki tamaha da düşmeden!

Hele ki,

76 milyon insanı ilgilendiren, ulusal kanayan meselemiz olarak görülen bu hadise!

***

Aslında;

Ahali olarak, onların arzu ve şehvetlerine, gelmezsek!

Göreceklerdir ki;

Yaptıkları iş, bindikleri dalı kesmektir.

O zaman, bencil, güruh yapılarından, geri dönerler.

çünkü

Onların yaşam iksiri de,

Sorunun çözüm anahtarı da,

Barışı da,

Kardeşliği de,

Birlik ve bütünlüğü de, sağlayacak bizler, sizler ve onlardır.

Yoksa liderler değil.

***

Onun için; bizim bunlara ders-i ibret tokadını bu milli meselede vurmalıyız.

Ki tabiri caizse; akılları başına gelsin!

Nasıl olacak?

Elbette ki, sandıkta. Ama şimdiden onları yalnızlığa itmeliyiz.

İzole ederek; ışığı yüzlerine vurmalıyız!

Bakın,

AK Parti 45 milletvekiliyle, bölgeye geldi.

Halkla bütünleşme, kaynaşma!

Yani teveccühle, hasb-i hal edilerek, uğurlandı.

CHP gördü.

Bölgedeki hal-i vaziyeti şimdi kendisi 11 milletvekiliyle geliyor.

Mesela bu gelişlerinde; duygular ifade edilebilinir.