"Gerillayı durduruyoruz."
Kim diyor?
KCK Eş Başkanı Cemil Bayık!
Ne için?
çözüm sürecindeki "seyre" karşılık.
Gerekçesi de;
Siyasal iktidar "istenilen" adımları henüz atmış değil.
Atmadığı için de;
"PKK'nın Kandil'e çekilme işlemini durduruyoruz" diyor.
***
Silahların susması.
"Ateş" kesin, sağlanılması.
Ve tabi ki,
Ülke içerisindeki silahlı PKK'lıların, Kandile çekilmesi.
Hiç kuşkusuz ki;
çözüm süreci açısından "en kritik" aşamaydı.
Özellikle; "taraflar" açısından.
***
Malum.
Silahın olduğu,
çatışmanın yaşandığı,
Kan ve gözyaşının, yürek yaktığı,
Belirsizlik.
Ve Kaotik bir ortamın varlığında; "mülahaza" söz konusu olabilir miydi?
Hayır.
***
çünkü.
Atılacak her bir adım.
Söylenecek her bir söz.
Tarafların cephesinde; "farklı" algılar geliştireceği gibi.
Var olan; "ateşin" tepkinin ve öfkenin de dozunu artırırdı.
Nitekim 30 yıllık zaman dilimi içerisinde "tekkerürlerde" yaşandı.
***
Ama ilk kez!
Böylesi kapsamlı "çözüme" inanış oluştu.
Abdullah Öcalan'ın 21 Mart Nevruzu'ndaki "Barış" mesajı.
Kandil'in "uyması".
BDP'nin "aktif" rol alarak, konuşur olması.
Ve tabi ki.
Siyasal iktidarın da aynı meyanda, "çözümü" istediğini göstermesi.
Tüm siyasi, "baskılara" rağmen, cesaretle eğilime geçmesi.
Ve tabi ki karşılıklı "elleri" güçlendiren jestler!
***
Hepsi.
Ama hepsi bir bütünlük ikmaliyle; "çözüme" güveni getirdi.
Batıda yüzde 70'ler.
Güneydoğu'da yüzde 95'ler.
Huzur, güven, istikrar ve samimiyet havası "hasret ve özlemle" esmeye başladı.
***
Birçok tabu yıkıldı.
Sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel "kazanımlar" arttı.
Kısacası; "Bölgede normal hayata" dönüş oldu.
Ne silahlar patlıyor.
Ne dağdan cenazeler geliyor?
Ne gözyaşı, ne ağıt ne çaresizliği ikmal eden bir hadise.
Yaşanmadı.
İnşallah bundan sonra da yaşanmaz!
***
Şimdi.
Oluşan ve sağlanan bu ortam!
Bayık'ın ifadesiyle;
"Kandil'e çekilmeyi durduruyoruz?" çıkışı.
Ve tabi ki; "Eğer operasyon olursa meşruu savunmamızı yaparız."
İşte bu beyanlarla, "hal-i vaziyet" ne olacak?
Göreceğiz.
***
Doğrusu.
Ne olacak sorusundan çok.
Bayık'ın bu çıkışını; "nasıl" görmek gerektiği önemli.
Şöyle ki PKK'dan bir süredir, "benzer" çıkışlar geliyordu.
Onun için, Bayık'ın bu çıkışı "şaşırtıcı" görülmemeli.
Ama bu demek değildir ki.
Ciddi ve üzerinde "durulmaması, konuşulmaması" gereken bir çıkıştır.
***
Öncelikle.
"çekilmeyi durduruyoruz" sözü!
Aslında son günlerde özellikle hükümet çevresinden.
Ki basına yansıyan; "MİT" raporları.
Denline göre;
PKK.
Bölgedeki "silahlı gerillalarını" tam teşekkülü çekmiş değil.
Oran da, "yüzde 20" olarak telaffuz ediliyordu.
***
Ancak.
Kandil bu rapor ve söylemlerin aksine.
"çekilme" büyük ölçüde tamamlandığını.
Hatta son grubun da Eylül ayı içerisinde, Kandil'e geleceği söylendi.
Bu haliyle.
Hükümet, devlet kurumları.
Ve tabi ki PKK.
"çekilmeyle" alakalı kim haklı, kim doğru söylüyor, henüz kamuoyunda tam "anlaşılmış" değildi.
***
Yani.
çekildik, çekilmeyi durduruyoruz!
Ya da, "çekilme çok düşük".
Profesyonel "gerillalar" halen Türkiye içerisinde.
Örgüt kırsaldan çok "şehirde" örgütlenmeye başlandı.
Bir dizi soru ve ikilem getirici görüntü.
O nedenle Bayık'ın bu çıkışı.
Süreç açısından şu şekilde ifade edebiliriz;
"Süreç duraklama" evresine girebilir.
***
Tabi, "sarsıntı' olacak.
Hele ki.
çözüm açısından, tabiri caizse "dengeler" değişecek.
Şöyle ki.
Hükümet hali hazırda, "Dış Politikaya" odaklanmış.
Suriye'nin akıbeti noktasında.
Dikkat ve enerjisini buraya "kanalize" etmiş durumda.
***
Tam da bu evrede.
Ki, Ankara'nın PYD'nın Kuzey Suriye'deki faaliyet yapısına.
Ve oradaki; "siyasi" aksiyonuna karşı, "alerjik" halini de düşünürsek.
PKK'nın bu "çıkışıyla".
Birçok hesap ve planı, "altüst" olmuş olacak.
***
Malum.
Bir de "Kürt sorunun" çözümünü istemeyenler var.
Sürecin "başarısız" olması için.
İç güçlerin dışında.
Özellikle uluslararası düzeyde, "diş bileyen" güçler açısından keyif yaratacak.
Esed, İran, en önemlisi Bağdat yönetimi.
Yani Malik'i.
Beri yanda Cuntanın hegemonyasındaki Mısır!
Haliyle süreci akamete uğratmak için;
Kendi eksenlerinde "yarayı" kaşıma adına "boş durmayacaklar?"
***
İşte burada.
İki önemli, hamle ve "aktör" hsıl oluyor.
Birincisi Ankara!
"Dış siyasetteki" dikkat ve enerjisindeki dozajı biraz; "iç siyasete' çekmeli.
çözüm sürecine ilişkin "yürütülen" faaliyet.
Ki bunun Ak Parti kurmayları tarafından, "uğraş" verildiğini biliyoruz.
Özelliklen de hazırlandığı söylenilen "demokratik paketi" bir an evvel kamuoyuyla paylaşmalı.
***
İkincisi.
Bir kez daha sürecin kaderi Öcalan'da olacak!
Şöyle ki.
Kandil'in bu çıkışını,
çekilmeyi "kesintiye" alan bu adımını "durduracak" olan Öcalan dır.
Sürece.
Siyasal bazda yeni rota verecek olan da.
***
Hal-i vaziyet "kaygı" uyandırıcı.
Ama "panik" yaratacak dozda değil.
çünkü Bayık'ın bu ifadesine karşı Selahattin Demirtaş'ın da bir analizi oldu.
Şöyle dedi.
"Anladığım kadarıyla kastettiği şey 'biz gerillayı zor tutuyoruz, zor durduruyoruz' anlamında bir cümle kullanmış.
Geri çekilmenin durdurulması söz konusu olursa, bunu resmi bir açıklama ile yapacaklarını düşünüyorum.
Yanlış anlaşılmalara yol açabilir basının veriliş tarzı"
***
Tabi malumunuz üzre
Demirtaş Diyarbakır'da iken bir açıklaması daha oldu.
Hafta başında.
Özellikle, İmralıya yeni bir heyetin gidip-gitmeyeceği noktasında.
Şöyle demişti.
Gün için; "Bugün Adalet Bakanlığına başvurduk, İmralı'ya gitmek üzere.
Sanırım, 10 gün içerisinde cevap gelir."
***
Bu açıklama ve başvuruya takvimsel bakarsak.
Muhtemelen de hafta başı, ya da ortasında BDP'nin üçlü heyeti İmralı'ya gidecek.
Öcalan'la görüşecek.
Son siyasi gelişmeleri aktaracak.
Ve tabi ki, kendisinden de mesaj alınacak.
Tahminim odur ki;
Öcalan gerek Kandili, gerek Ankarayı "zora" sokmayacak.
Aynı noktada; "kendi gücünü" hissettirerek.
Diyecektir ki; "çözüm yoluna devam".
***
Sonuç itibariyle!
çözüm sürecini her kim "akamete" uğratırsa.
İster, siyasal iktidar olsun.
İster, PKK, Kandil ve İmralı.
İsterse, BDP olsun.
Kürtlerin de,
Türklerin de, bu ülkede yaşayan tüm kimliklerin.
Yani, 76 milyon "nüfusun" öfke ve bedduasını alır ki "altında ezilir".
Bilinlemidir ki;
Kimsenin bu saat itibariyle bir can kaybetmeye "teamülü" yoktur!
Hiç kimsenin.
Hayırlı cumalar.