Öyle ya; gözler Şehr-i Azam'da!
Nefesler tutulmuş.
Dikkatler de, projektörler de çevrili.
Eee.
Olmasın mı?
Olmalı.
Hem de, "pür" dikkat olunmalı!
Türkiye'nin.
Kuzey Irak'ın.
Hatta Ortadoğu'nun
Daha ilerisi, Dünyanın "siyaset" nabzı, buradaki gelişmelere göre atacak.
Yani, Diyarı-Bekiri "dinleyecekler".
***
Pek tabi ki, Amed konuşacak.
Dinleyeceği gibi, konuşacak.
Ortaya da tavır koyacak.
Tavrı, pozitif mi, negatif mi olacak?
Doğrusu. Onu hep birlikte göreceğiz.
Ancak, "sinyaller" pozitif bazda. Ki öyle de olmalı.
***
Şehir olarak. Misafirperverliğimiz
Elbette ki, siyasi ağırlığımız, tartışılmaz.
Hele ki; "Kürt siyasal" hareketinde.
Stratejik önemi büyük.
Ev sahibi de. Geleni-gideni de "bunu" çok iyi bilir.
Bilmeli de.
***
Gelirsek, pür "dikkatin" nedenlerine.
Malumunuz üzre, haftasonu Başbakan Erdoğan geliyor.
Yanında, 10 kadar Bakanı. Bölge milletvekilleri.
Ve eşi Emine Erdoğan. Hayli kalabalık olacaklar.
Başbakan 16 ay aradan sonra geliyor.
İki gün süreyle Şehr-i Amed'e konuk olacak.
***
Peki, ne yapacak derseniz?
Programının, klasik, dökümüne bakarsak.
Mahalli seçimler öncesi; "bir aksiyon" icra edecek.
Hükümet olarak.
Şöyle ki bin 308 yatırımın, toplu açılışı yapılacak.
Toplu nikh töreni düzenlenecek.
Bismil ve Ergani'ye gezi yapılacak.
Tarihi ve turistik yerler gezilecek.
Bir de, "tarımsal" yatırımlara bakacak.
STKlar. Kentin kanaat önderleriyle buluşacak.
***
Tabi bunlar her ziyaret ettiği il için, "muttad" bir program seyri.
Ha buarada, kesin olmamakla birlikte, "adaylar" açıklanmayacak.
Özellikle, "Büyükşehir" belediye başkan adayı.
Bilahare açıklanacak mış.
Bu da demektir ki.
Diyarbakır'a gelişi "mahalli seçim" turu değil.
Özeldir.
***
Onun için de;
Tüm bunlar "bahane" diyebileceğimiz bir, "siyasi" aksiyon gelişecek.
O da, bu "gelişin" ilkleri barındırmış olacağıdır.
Şöyle ki; Başbakan, "çözüm sürecinin" başlamasından sonra ilk kez geliyor.
Öyle ya en son 16 ay önce Diyar-ı Bekir'e gelmişti.
Gelişi de, "gerilimli" olmuştu.
Ki o tarihte gelirken, "şehir" ikiye bölünmüştü.
Özellikle; STK'lar açısından. BDP'de duruma müdahil olmuştu.
Başbakan "Diyarbakır'a niye geliyor" diye?
Ki o günkü gelişi de Partisinin "kongresi" için idi.
***
Diğer bir ilk ise.
Kürtler için. Özellikle Kuzey Irak'taki Kürtler için.
"Serok" denilen, Mesut Barzani'nin de aynı gün, Diyarbakır'a geliyor olması.
Kimine göre; "davet" edilmiş.
Kimine göre, "görüşmeyi" o istemiş.
Velhasıl nasıl olmuşsa "iyi" olmuştur...
***
Barzani Amed şehrinde, Başbakan'la bir araya gelecek.
Molla Mustafa Barzani'nin oğlu.
Kürdistan Federal Bölge Başkanı.
İlkler bunla sınırlı değil.
Bir ilk daha var.
O da; 37 yıldır vatan hasreti yaşayan, Şivan Perwer.
Diyarbakır'a geliyor. Açılış ve nikah törenine katılmak üzere.
Eşlik edecek.
***
Şivan bir de;
Diyarbakır'da hemşerisi, İbrahim Tatlısesle, "düet" yapacak.
Hasreti,
Kardeşliği,
Sevgi "muhabbetiyle" barışa ses verecekler.
Vermeliler.
Diyorum ki, dünden daha "samimi ve sıcak" bir elbirliğiyle.
***
Gelirsek Erdoğan ve Barzani'nin "yapacağı" ikili görüşmeye.
Hiç kuşkusuz bu görüşme, "sıradan" olmayacak.
Gündemi hayli ama hayli ağır olacak.
Konu başlıkları çok.
Ve her biri kendi ekseninde "hassasiyet" ihtiva eden mevzuular!
***
Şöyle ki.
En önemli ve birincisi;
"çözüm süreci".
İkincisi, Suriye-Rojavadaki yapılanma.
Üçüncüsü, Bağdat-Kuzey Irak diyalogu,
Dördüncüsü; Kerkük.
Beşincisi; İran diye sıralayabiliriz mevzuları ön başlık olarak.
***
Hepsi coğrafik yönde, "hayat memat" meselesi diyebiliriz.
Sosyal, siyasal ve ekonomik bazda, "aşılması" gerekiyor.
Hiç kuşkusuz ki.
Bir "çırpıda", halk deyimiyle "ha" deyince, çözümleri mümkün değil.
Zaman-mekan ve ortam müsaitliği gerekli.
Tıpkı, bizim durumu burada "mülahaza" etmemiz gibi.
***
Yani.
Konu başlıklarının hepsini "burada" konuşabiliriz!
Ama çözümü hemen, mümkün değil.
Biz birinci ve ikinci "şıktan" başlayarak, "görüşme ve ziyareti" konuşursak.
Barzani Hükümetin icra ettiği çözüm sürecine "desteği" tartışılmaz.
çözüm siyasi olsun. Her yol kullanılsın!
Muhtemelen de bu mesajları daha bir "yüklü" olarak beraberinde getirecektir.
Haliyle bu tavrı da; "sürece" pozitif yansıyacağı gibi "hızlandırıcı" rol olacak
***
Ki bu da.
Hükümetin olduğu gibi,
BDP'nin, İmralı ve Kandil'in dillendirdiği;
"Süreç kalıcı olmalı" beklentisine "katkı" sağlayacak.
Önemli bir noktada.
Türkiye'nin Kuzey Irak Yönetimiyle "ilişkisinin" çok üst seviyede, "bütünleşmesi".
Sorun yaratıcı olarak değil.
Bence tam aksine; "fırsat ve yeni bir süreç" ikmali olarak görmek gerekir.
***
BDP'nin "ziyarete" mesafeli durması.
Hele ki, "biz çağırdık gelmedi".
Ak Parti "çağırdı geliyor" algısı da, doğru da değil.
çünkü "bu davet ve görüşme" bir parti düzeyinde görülmemeli.
Hükümet ve devlet "icraatı" diye görülmeli.
Hadiseye; "duygusal" değil.
Siyasi "gelecek" noktasında bakılmalı.
Yani, "resmi büyük" görmeli.
***
Ki en önemlisi.
çözüm sericini başlatan mevcut hükümet.
Yani Başbakan Erdoğan.
Öcalan.
BDP ve Kandil "süreç" seyrinde üstlendiği rol var.
Görüşmeler.
Birebir, "temasların" sağlanması.
Elbette ki "anlam" ifade ediyor ve etmesi de gerekir.
***
Her ne kadar.
Hükümet siyasetten "demokratikleşme" adımlarını atarken.
Diyorsa ki.
"Örgüte endekslenerek" yapılmış değil.
Diyebilir.
Ama resmin bütünlüğüne baktığımızda, "öyle" görünmüyor.
Bu bir adımdır.
***
Süreç temasları da var.
Özellikle.
Meclis çözüm Süreci Komisyonu.
Ki geçen hafta bölgedeydiler.
Görüşmeler yapıldı.
Şimdi tüm bunları göz önüne aldığımızda.
Yani büyük resmi ortaya koyduğumuzda; "Diyarbakır buluşması" birçok yönüyle; "Kürtlerin" yol seyrine yeni ivmeler kazandıracaktır.
***
Evet.
Daha haftasonuna çok var.
Konuşacağız.
Diğer konu başlıklarını da, detaylandırarak.
Özetle bu buluşma ve kucaklaşma.
Umudum odur ki; yeni, "buluşmaları" ve çözüm süreçlerini beraberinde getirecektir.