Allah aşkına! Şöyle derin bir nefes alın. Ve sonra da geriye yaslanın. Zihninizi meşguliyetten de bir an için arındırın. Tamamen 'düşünme' moduna girip, odaklama gösterin. Tüm bunları icra ettikten sonra Danıştay'ın şu 'Katsayıyla' alakalı verdiği kararı; 'Analiz' etmeye başlayın. Toplumda mağduriyet ve gerilim yaratan 'Eşitliliği' kaldıran 'eşitsizlik' kararı neyi ifade ediyor? Bu kadar dehşetengiz bir şekilde milyonlarca kişide 'infial' yaratan; karar adil mi? Yani özü itibariyle! Danıştay bu kararıyla 'adil' anlayış noktasında; Eşitliği mi, yoksa eşitsizliği mi 'gençlerimize' reva gördü.
* * *
Şuan için sizde hadisenin yarattığı travmanın 'derecesini' kesin bilemiyorum. Ama son 72 saatten buyana 'yansıyan' tepkilerin de ışığında; oluşan bir his var. O da ekseriyetinizin duruma karşı 'bu nasıl adalet' anlayışı diyor olmanızdır. Çünkü Adaletin de, Yargının da 'yaşam' felsefesi ve temel ilkesi 'adil' olmaktır. Ve toplumsal menfaate yönelik 'eşitliği' koruyup-kollamaktır. Bu yönde hükümler vermektir. Hepimizin de beklentisi ve isteği de budur. Ama gel gör ki; YÖK'ün 'Katsayı eşitliğini' benimseyen düzenlemesine Danıştay 'yok' diyor.
* * *
O nedenle; Adil olmayan Danıştay'ın kararını net okumak lazım. Mağduriyet cephesi; bir hayli geniş ve kalabalık. Öyle salt bir kaç kişiyle alakalı değil. Daha doğrusu bir zümreye yönelik olmadığı gibi 'ideolojik' bir kesimi de içermiyor. Derin mi derin bir 'mağduriyet' söz konusu. Çünkü 1,5 milyon genci kapsıyor. Bunların ailelerini de hesaba kattığınızda öyle dört-beş milyon da çıkmıyor. Karşınıza 72 milyon Türkiye çıkıyor. Ama hükmü veren?
* * *
Kararın hikmetine(!) bi bakın! İstanbul Barosundan bir-kaç avukatın açtığı davanın sonucu. Dün 'kararı' etkileme noktasında 'basına yansıyan' bir de çarpıcı haber vardı. 'Emir büyük yerden' diye! Yani Danıştay'ı bu kararı' vermeye zorlayan düşünce? 29 Ağustos 2009 tarihinde 'gizli' ibareli bir doküman Genelkurmay'dan gidiyor. Bakın 'Katsayı' eşitliği sağlanırsa, 'nasıl bir tehlike oluşabilir diye; yapılan istihbarat andıç. Yazık! Bunu da mı görecektik. Bakın ne hikmetler üretiliyor.
* * *
Yüksek Öğretim Kurulu'nun aldığı kararın İmam Hatip Liseleri'nin önünü açacağı Üniversiteye girişte bu okulların avantajlı hale geleceği ve dolayısıyla muhafazakâr kesimin bu okullara ilgisinin artacağı Düzenlemenin iptali istemiyle açılan davanın ve gelişmelerin takip edilmesinin uygun olacağı ifade ediliyor.
* * *
Vay be! Aslında Danıştay bu alanla alakalı verdiği ikinci kararıyla bir ölçüde 'kendisiyle de' çelişmiş oldu. Ama 'emir' büyük yerden gelmiştir ki; 'çelişki' hâsıl olmuştur. Bakınız; o gün için kararında 'bu durumun' yetkili kurumu YÖK demişti. Lakin bugün; 'bu yetkiyi' göz ardı ediyor. Ve şikâyete münhal böylesi 'eşitsizliği' ifade eden kararıyla; 'katsayı eşitliğini' yerinde görmüyor. Böyle bir 'eşitlik'(!) olamaz! Üstüne üstlük bu kararı da; Üniversiteye Giriş sınavı arifesinde veriyor. Şuan için ciddi bir karamsarlık var. Sınav 'zamanında' yapılacak mı? Katsayı 'eşitsizliği' uygulanacak mı? Ardı arkası kesilmeyen yüzlerce 'kaos' körükleyici soru. Her ne kadar; YÖK dün toplanıp bir şeyler söylediyse de. Zihinler bir hayli 'muğlâk'!
* * *
Düşünebiliyor musunuz? İnsanların 'eğitimdeki' eşitlik ilkesine; 'Adaleti' dağıtmakla hükümlü kurum 'hayır' diyor. Meslek lisesiyle-düz lise ve Anadolu Lisesi öğrencileri arasında 'Katsayı' eşitliği olamaz. Hangi çağdayız bilemiyorum. Anlayacağınız! 'Özü itibariyle' bir kez daha derin bir ayırımcılık söz konusu. Bir tarafta 'insanlar' neyi istiyorsa onu okumalı diyeceksiniz. Tercihlerinde 'özgürdürler' diye havari kesileceksiniz, ama 'uygulamaya' geldiğinde; dur diyeceksiniz. Sen bu okuldasın, sen bu okulu okudun 'farklısın' Üniversite sınavında 'size' eşitlik yok.
* * *
15 yaşındaki gence diyeceksiniz ki; Sen Meslek lisesini okuduğun için 'Hukukçu olamazsın'! Hele Mimar ve Mühendis. Doktor mu? Yok, çünkü 'sen' bu sınıftan değilsin. İmamsan imam. Teknisyensen teknisyen. Adaletsizliğin ve eşitsizliğin daniskası. Olamaz! Bir de düz liseyi okuyan ve fen bölümünü seçene diyorsun ki; 'Başka şey' okuyamazsın. Hiç bir hakkın yok branşından başka.
* * *
Doğanın dengesini bozan bir 'eşitsizlik'! Günah! Ne özgürlükle, ne eşitlikle, ne adaletle, ne hukukla 'bağdaşır' bir yanı yok. Akla ziyan bir durum. Aslında genel itibariyle 'yaşın yanında' kuruyu yakmaktır. Başka da; gerekçesi olamayacağı gibi. Bu ayıp içeren ve yazık dedirten 'karar'. Bir kez daha toplumda 'derin' mağduriyet yaratmıştır.