Davutoğlu'nu izlerken çok not aldım..
Şehr-i Diyarbekir'i turlarken…
Yaptığı hasbıhal… Fiziki, temaslar… Kent ahalisiyle kurduğu diyalog..
Ve Sur'a dair beyanları…
Doğrusu; bıraktığı intiba, bende yarattığı "izlenim", hayli etkileyici oldu.
***
Özellikle… Sur'a dair… Sur ahalisine ilişkin…
İş, aş, kentin yarınlarına dair "vaatlerin" sadeliği…
İçten ifadeler… Her kesimin "anlayabileceği" anlaşılırlığı yüksek cümleler…
Tarih ve kültürel değerlerin "üst ve alt yapı" noktasındaki "bağlarını" tarifte oldukça netti..
***
Hele ki… İnsan'ı "öne çıkaran"…
Deriz ya, "İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın" gerçeğiyle..
Kadim toprakların.. Tarihsel "yürekten gelen" bağlarını, öne çıkarması..
Hakikatten Davutoğlu, "ardından" çok etkileyici bir algı bıraktı…
Ki bu algı Cuma namazı sonrasındaki, Ulu Camii önündeki kalabalıkla yapılan görüşmelerde ortaya çıktı…
***
Çağrısız.. Duyurusuz.. Siyasi "Parti üyelerini" taşımasız bir kalabalığın ortada bulunması..
Ulu Cami önündeki ahali..
Miting gibi.. İnanın o kalabalık..
Oradaki sadelik arz eden "coşku", 21 Mart Nevrozundaki, HDP'nın programına dair katılımı hatırlattı..
Görüntü ifadesi şu oldu..
Dengeler.. Siyasi "çantada kekliklik" artık değişiyor..
***
Hatırlarsanız..
Önceden, "yüz binler, milyonlar toplanırdı?"
Ama.. Sur'u virane eden "siyasi düşünce, şiddet, terör ve hendek-barikat" politikası..
Kürtlerin "hayrına değil" bilakis hayırsızlığına dair olduğu gerçeğiyle kopuş var.
"Yeter artık" deniliş var..
Nitekim, Cami önündeki coşkunun yarattığı sel, bunu ifade ediyordu..
***
Açılan dövizler. Belki ki, vatandaş kendisi yazmış..
Diyor ki; "Hoş geldin Serok Ahmet.."
Gör bizi… "Surlar gibi, dimdik ayaktayız.?"
Kardeşlik vurgusuyla, atılan çığlık; "Kardeşliğimize helal getirtmeyiz.."
Cuma Namazı esnasında..
Bir çok basılı ve görsel medyada yer alan o kare..
80'lik dediğinin açtığı kucağa Davutoğlu'nun "sımsıkı" sarılışı…
***
Davutoğlu.. İşte bu karenin, duygusuyla..
Sur'ların… Gökyüzünden bakılışıyla ortaya çıkan "yüreğe" benzeyen görüntüsünü birleştirdi…
"Diyarbekir'in yüreğini anlayan, İnsanlığı anlar"
Ama diyerek… Cümlesini şöyle tamamlaması dikkat çekiciydi… "İnsanlarda yürek yoksa…
Yüreklerdeki insanlık birikimine saygıyı kaybetmişlerse "o yüreği" parçalamaya kalkarlar."
Ne yazık ki, hal böyle…
***
Sur ilçesi… İnşası da… İhyası da… Varlığı da… Yarınları da; "bizim namusumuzdur" diyen Davutoğlu…
Herkesin kafasındaki, birçok kişinin, kurgu yarattığı spekülasyonların...
Yani enva-i soruları ikmale getiren…
Sur'daki "rehabilitasyonu", madde madde, "aktarırken", altı çizili şu sözü oldu..
***
Kul hakkına riayet edilecek… "Mülkiyet" hakkı korunacak..
Rantta.. Kayırmaya.. Usulsüzlüğe… Yandaş "müteahhitleri" zenginleştiren…
Yani, Sur içi "rant sahası" olmayacak, vurgusu..
Kafalardaki bir çok, "soruya" cevap mahiyetliydi..
***
Özellikle.. Bir önceki yazımda da ifade ettim…
Sur'u harap eden.. Şiddet, terör, barikat, hendek…
Yani "çatışmaların" yaşandığı dönemlerde "sesleri" çıkmayanların…
Keyif çatanların.. Sur'un inşasına, rehabilitesine yönelik atılacak adımların gündeme gelmesiyle; "arzı-endam" etmeleri…
"Sur'u kimseye kaptırmayacağız" diyen, troller…
"Ne yazık ki, organik" değiller. Ki Davutoğlu bunu kast ederek, şöyle bir tanımda bulundu.
"Organik aydınlar" istiyoruz.
***
Sur'a dair "vaatleri" sıralarken.. Doğrusu güven verici olan; "kesin kararlılığı"
Ve bunlar "bizim kırmızıçizgilerimizdir" sözü…
En önemlisi de.. Rantı, usulsüzlüğü, yolsuzluğu…
Peşkeşi.. Kul hakkının gaspı… Siyasi nüfuz kullanımı gibi bir gaflet söz konusu ise…
Davutoğlu bunun için; "Benden hesap sorabilirsiniz?"taahhüdü..
***
6 bin 642 parselin "acele kamulaştırması" kararıyla..
Yaratılan; alevlendirilen "karşıt" algıları…
Kamulaştırma kararını;
"AK Parti terörün yarattığı yıkıntılardan nemalanacak….
Yeni rant alanları açılarak yandaş müteahhitler ihya edilecek.
Özel şirketler, kamulaştırmaya dahil olacak..
Bu şirketler mülkleri satın alacak"..
Şeklinde okuyan, algı operasyonu üreten..
Kameralar karşısında, bunları deklare eden "organik" olmayan Aydınlara da yanıt verdi..
Davutoğlu.. Zerre-i miskal "kul hakkı" yenilmeyecek..
Taahhüdünde bulurken.. "Aksi halde benden hesap sorun…"
***
Davutoğlu'nun bir isteği oldu.. Sur'da "bir evim olsun.."
Bu isteği karşılanır mı, bilmem. Ama isterim ki; "bir gönül köprüsü" noktasında..
Başbakan'a bir ev ikramı, Büyükşehir'den gelsin…
Ne diyoruz ki.. Beşeriyetin huzuru "yüreklerin birleşmesinden" geçer..
Bir öneri.. Yerine gelir, gelmez bu HDP/DBP, yerel idarenin insiyatifinde..
Ama gönül ve yürek bağları için; "Davutoğlu'na" Diyarıbekir’den bir ikamet, sağlanmalı.
***
Evet. Peki, Sur'un ihyasında neler var.
Ne yapılacak.. Nasıl yapılacak? Süreç nasıl işleyecek, kim neden, hangi kriterlere göre "rehabilitasyondan" yararlanacak?
Davutoğlu bunları da madde madde sıraladı.. Ki, Sur'un yeni şekline dair hazırlanan animasyonu…
Hakikaten görenler için; "insanın içini bir hoş eder" vaziyette idi..
***
Başbakan Davutoğlu'nun ağzından..
Sur'un "ihyasına" dair, yürütülecek süreci içeren, 10 maddelik adım…
*UNESCO mirası çerçevesinde Diyarbakır Surları korunacak.
* Hevsel Bağları hem korunacak, hem de tanınır, bilinir kılınacak.
* Ulu Cami ve civarı, Hasan Paşa da dâhil olmak üzere bir inanç turizmi alanı olacak.
* İç Kale ve Hazreti Süleyman civarı korunacak. Kilisesi, camisi ile örnek bir tarihi mekân olacak.
* Fatih Paşa, Dört Ayaklı Minare, Ulu Cami ve İç Kale arasındaki mahalleler yeniden tanzim edilecek.
* Gazi Caddesi üzerindeki binalar restore edilecek.
* Esnafın mağduriyetlerini gidermek için faizsiz kredi dâhil her türlü aracı devreye sokulacak.
* Özgün Diyarbakır mimarisi olmasına özen gösterilecek.
* Dicle Vadisi Projesi ile Diyarbakır nefes alacak.
* Ali Emiri adına kütüphane inşa edilecek.
***
Davutoğlu'nun… Sur'a dair "yapacaklarına" dair taahhütlere ek..
İl Başkanlığı ziyaretinde; "iki müjde" daha verdi..
Diyarbakır'dan Erbil'e, Diyarbakır'dan Ercan Havalimanı’na yani KKTC’ye "direk" uçak seferleri başlıyor.
Erbil uçuşları 10 Nisan'da başlıyor. Kıbrıs uçuşları ise 1 Mayıs'ta…
Hiç kuşkusuz ki, "bu iki" uçuş, bir çok değerlerin "pekişmesi ve zenginliğini" sağlayacaktır.
***
Velhasıl… Sur'u bir sembol olarak, "ayağa kaldırıp" ihya ederse..
Güneydoğu'daki, "ateşi" söndürüp..
Yeniden "kardeşlik" rüzgârını, teröre, şiddete, çatışmalara rağmen "ikmale getirirse"
İnanıyorum ki…
Davutoğlu'nun "satın alacağı.."
Ya da kadim şehirden hediye edilecek, Diyarbakır'ın bazalt taşlı evinde "daha huzurlu" anlar ve günler geçirmiş olur…
İşte bu uzanan samimi el ve kucağı, yüreği "iyi kavramalıyız"
Ki yarınlarımız, ecdatlarımızın bıraktığı "mirasla" bütünleşebilsin.
Aksi söz konusu değil…
Pek tabi ki, olup bitenlerin de "yakın" takipcisiyiz..
Özellikle, "ne idüğü" belirsizleri, "rant ve menfaat teminine" dair, avuç ovanlara dair…