Aha de diyorum!.. Ki daha önce de, çok söylenip, durdum.. Ama velakin; hakikate her ne hikmetse, göz kapatan çok!.. 2023ün başından buyana; yazıyoruz-çiziyoruz, sorguluyoruz!.. Bu hayat pahallılığı, bir yerde fena patlayacak?.. Ki o zaman da iş içten geçmiş olacak?! Önlem ve tedbir şart..
***
Bir önceki yazımda, Belediyeler pazara inmeli önerimi, yenilemiştim!? Ki yılın ilk ayında dile getirmiştim, belediyeler sosyal belediyecilik anlayışı ve ilkeleri doğrultusunda, çarşı-pazardaki fahiş fiyat soygununu frenleme adına, görev üstlenmeli Sahaya inmeli; çarşı pazarda temin edici olmalı?
***
Niye olmasın ki, başlıklı yazımda bunu detaylandırmış ve şu ifadeyi not düşmüştüm.. çiftçinin sıkıntısı nedir; pazar alanı.. Satıcının sıkıntısı ve tepkisi nedir; nakliye maliyeti!.. Vatandaşın veryansını nedir; ikisinin bütünlük kazanan sıkıntısının kendisine, fahiş fiyat olarak, yansıyıp, cebini ve mutfağını alev, topuna çevirmesi!..
***
Belediyelerin yapması gereken şu!.. Sebze ve meyveyi arz ve talep noktasında, ürünü birebir çiftçiden, tarladan alıp pazara getirecek.. Hatta, kabzımalları devre dışı bırakacak.. Böylece belediyeler sosyal belediyecilik anlayışını icra etmiş olacak, üretici de, satıcı da nihai olarak tüketici de kazançlı çıkacak!..
***
Bu misyonunu yerine getiren bazı belediyeler var.. Özellikle, Karadeniz ve Ege bölgesinde; icra ediliyor.. Lakin, İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde pek alaka gösteren yok!.. Nitekim sosyal sorumluluk noktasındaki bu keyfiyetten dolayıdır ki, belediyeler parti noktasında, isim noktasında sürekli el değiştirmektedir.. Yani istikrarı bir belediyecilik yok..
***
Neyse!.. İstikrar dedik de, hayat pahalılığı istikrarsızlığı, kamuda çalışan tayinlileri hayli kara kara düşündürmeye başladığı gibi; olan da çok!.. Memurlar!.. Ki son zamanlarla görüştüğüm, ziyaretime gelenlerden sıkça duyduğum bir serzeniş, kaygı, endişe ve tepki var.. O da şu İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya gibi kentlere tayini çıkanlar.. Bu hayat pahalılığında, bu büyük şehirlerde ne yapacağız abi, nasıl gecineceğiz abi diye dert yanıyorlar..
***
Bir de, nasıl bir iltimas ortamı bulsak ta, hangi siyasetçi, hangi kurum yetkilisini bulsak da, tayinimizi durdursak, buralarda kalsak, oralara gitmezsek?.. Gitsek vallahi per-ü perişan olacağız.. çoluk, çocuk, okul parası, servis parası.. Hayat oralarda çok daha pahallı!.. Ev kiraları, almış başını gidiyor. 2 odalı bir evin kirası 10-15 bin lira. Bulmak bile zor..
***
Bunları tayinci memur dostlardan duyarken, bir kaç yıl önceki iltimas arayışlarını, hatırladım.. O zamanlar da, bu saydığım büyükşehirlere tayinlerini yaptırmak için; nice kişilerin kapılarını aşındıranlar vardı?.. Meclis koridorları, milletvekili yazıhaneleri dolup taşardı; aman abi, tayinimi İstanbula, Ankara veya İzmire yap diye
***
Hayat pahalılığının yarattığı handikapla herşey tersine döndüğü gibi; tayinci memurların tercihleri de tersine döndü!.. Şimdi, Anadolunun hangi ili, ilçesi, beldesi hatta köyü dahi olsa; gitmeye razı, bunun için de iltimas geçilmesini istiyor!.. Ki, sözünü ettiğim büyükşehirlerden ciddi bir de kaçış var.. Buralardan gideyim de; neresi olursa olsun diyenlerin sayısı arttı?!
***
Nedeni işte bu hayat pahallığı Biliyorum diyeceksiniz ki, oralarda var da buralarda hayat pahalılığı yok mu? Elbette var, elbette büyük ve vahim bir fahiş fiyatlı soygun var. Bu elbette heryerde var.. Ama sözü edilen kentlerdeki soygun beterin beteri, iliklerinize kadar soygun olduğu gibi, koşullar sizleri perişan ediyor?...
***
Peki, çözüm!.. Ya da bu iş nereye varacak?.. Doğrusu, dur deme, engelleme, çözümsel bir tavır hal-i hazırda devlet mekanizması tarafından, ortaya konulmuş somut eylem yok!.. Yapılan bir şey yok.. Kaldı ki, elden ne gelir biat edicilikle vatandaşta, kuzu kuzu soyguna, soygun etiketine, fahiş fiyata boyun eğiyor..
***
Hep söylerim!.. İster üretici, ister nakliyeci, ister toptan satıcı, ister perakende, çarşı-pazar, manav, market yekün şekilde bu soygun organizasyonuna karşı, neden bireysel veya toplumsal bir noktada boykot hakımızı kullanmıyoruz!?.. Neden, alternatif bireysel çözümler üreterek, bunlara gerekli ders verilmiyor?!.. Arz, talep noktasında; frene azıcık bassak, çok şey yapılır.. Ama yapılmıyor?
***
İyi de, hep böyle mi gidecek?.. Sanmıyorum.. Bu böyle gitmez?.. Ancak denir ya iş bıcak kemiğe dayandı noktasına gelirse, ki gelmiştir.. İşte o zaman çok şey olur!.. Belki, halk doğa dökülmez, ama velakin çarşı-pazara iner!.. Açlığın da, sefaletin de, ekonomik dar boğazın, işsizliğin, yoksulluğun da yaratacağı tetiklemeyle, yağma başlar!.. İş hınç almaya döner!?.
***
Soygunun en sinir bozucu, en tiksindirici, en acı yönü ise; bile bile etiket operasyonuyla, vatandaşın aptal yerine konularak, söğüşlenmesidir Asgari ücretliye zam geliyor, etiketler katlanıyor, Memura maaş artışı, daha yansımadan reyonlardaki etiketler otomatiksel yüzde 100 artıyor Emekli ha keza!..
***
Fakirin tek gıdası olan ekmek bile bugün lüks tüketim ürünleri arasında yerini almaya başladı.. Bir ayda, ekmeğe üç kez zam mı olur?!.. Yakıt, zamsız gün geçirmiyor?!.. Ev kiraları.? Konutlardaki artış.. Bir bardak çayın 10 ila 50 liraya kadar çıkar olması.. Sebze-meyve kraliyet ailesine mensup.. Memurunu, emeklinin, işçinin, emeklinin; koklaması bile yok!?..
***
İşte bu korkunç insan psikolojini tetikleyen tehlikeye kötü bir gidişatla, ürkütüyor!.. Daha önce de dile getirmiştim!.. Şu cep, çarşı-pazar, mutfak yangını; infiale dönüşürse, toplu tepkili eylemler vücut bulursa, önü alınamaz hadiselere evrilir ki mazallah!.. Asıl korkulması gereken, bu noktadır!
***
Niye derseniz!.. Yönetimsel acziyetle önlenemeyen soyguna karşı sokaktaki insan, iş başa düştü deyip, kendi hakkımı kendim ararım düşüncesine kapılmaya başlarsa; kıvılcım yangına döner!.. Ve birileri de, yangına körükle giderse.? Kaldı ki, iç ve dıştaki pusuda yatanlar kan emiciler tetikte iken.. Kendilerine göre organize olursa; gerisini siz düşünün?..
***
Özetle, demem o ki!.. Bu işin önü alınmalı, hem de tez elden alınmalı.. Devlet sahada nüfuz edici, görevini yerine getirmelidir!.. çünkü, iş zıvanadan çıkmış, beterin beteri bir hale gelme aşamasında!.. Ve bu beter; en büyük tehdit ve tehlikedir!.. Benden, artık sayısını bilemediğim uyarıyla, hatırlatarak yeniliyorum.. Yarın demedi demeyesiniz; çarşı-hazardaki fırsatçıların çıkardığı yangının alevinin herkesi sarması!?
***
GÜNÜN SÖZÜ
Gördüğün yangına, dökecek suya meyil etmiyorsan sen yanmışsın zaten!
Failed to load the video