Ne diyor HDP Lideri Demirtaş…
Darbe tehlikesi bitmiş değil…
Çünkü…
Toplumun tabanında; geniş mağduriyetler" yaratılarak "yeni bir darbe" planı organize ediliyor…
Bunu da FETÖ'cü kriptolar ve Erdoğan düşmanları yapıyor…
***
Doğru bir tespit…
Katılmamak elde değil…
Bu noktada, hükümeti uyarıyor…
Kamuoyunu da, olası gelişmeler noktasında, "hassasiyete" davet ediyor…
Zaten sivil siyasetin özü de bu…
***
Ama velâkin!
İş HDP'nin içindeki "kriptolara" gelince…
Kürt düşmanı…
HDP düşmanı…
Barışın…
Kardeşliğin…
Milli sorunun çözümüne dair; "kumpas" besleyenlere, pek bakılmıyor…
***
Diyorum ki!
Aynayı bir kendilerine tutsalar da..
HDP'nin, dünüyle bugününe dair…
Biliyorum..
Kendisi dahil olmak üzere..
HDP'ye oy vermiş herkes..
Özellikle Kürtler..
Yani Doğu ve Güneydoğu'da, ikamet edep oy verenler!
***
HDP'nin hiçte "asli görevini" yerine getirmediği gibi..
Bilakis; "Sivil siyasetten" uzak…
Güdümlü.
Hasımlık üreten..
Çözümsüzlüğü "körükleyen", itici bir faaliyetin içerisinde olduğunu söylüyor..
Ki bunu, HDP'nin bir çok eski kurmayı da" ifade ediyor..
"Şiddetin ipoteği altındayız" diye!
***
Ne diyor, Altan Tan!
Parti "Türk solu" hâkimiyeti altında…
Herkes soruyor..
İşte bu Türk solu…
Ve O'nun akıl hocaları..
Tepe beylerinin, "inkâr ve asimilasyonuyla" bugünlere gelmedik mi?
Yani, "baba düşmanı, evlat dostu" olur mu?
Zor...
***
Dikkat edin!
Bu cenahın partideki sözcülerine!
Diyebilir misiniz ki…
Ağızlarından..
Kürtler için..
Bölge ahalisi için..
Kürt coğrafyasının yekunu için..
Milli bir "mutabakatla" çözümün istendiğine dair, bir sözcüğün çıktığını..
***
Ya da "sivil siyaset" mekanizmasını işletmek..
Siyasal iktidarla..
Veyahut, Devlet-i Âliye’yle..
Muhataplar noktasında; "iyi niyet" hasılı, bir masada buluşma gayretinde olduğuna dair..
Ne mümkün?
Biri "kaçak çay içip gider" der..
Diğeri; "gücümüzü silahtan alırız" der..
***
İşte tablo bu..
Hendeğin,
Barikatın,
Öz yönetim,
Öz savunmaya dayalı; "siyasetin sonucu!"
Gelinen aşama!
Kürtler açısından "sivil siyaset" üretilemez olundu..
***
Netice itibariyle!
Sivil siyaset zemininde HDP kendileri açısından vahimin de ötesinde; "kan kaybediyor.."
Tabanda, erimeyi hızla yaşıyor..
En sıradan bir sivil "protesto" eylemine dahi taraftar bulamaz hale geldi...
İşte kayyum atılan 24 Belediyelerle alakalı eylemler!
Kimse yok..
***
Seçilmiş, seçimle gitmeli..
Varsa suçu da; o da "bireysel", işlem görmeli..
Seçilen iradeye "ipotek" konularak değil..
Bunu bile ifade etmede "aciz" bir siyaset var…
Ki ahalinin "tepkisizliği de" onlar için, ayrı bir handikap durum…
Anlayan için…
***
Velhasıl!
Demirtaş, "siyasi hasmına" öneriler sunarken..
Akıl tavsiyesinde bulunurken..
Sivil siyasetin, gereğini icra ettiğini beyan ederken..
Diyorum ki; biraz da özeleştiriye yönelmeli..
Ki "Biz nerde yanlış yaptık" demek için..
***
40 milletvekili..
102 Belediye'ye sahip bir siyasi akıma sahip iken…
Yüzde 13 oranında bir iradeyi elde etmişken..
6 milyonun üzerinde oy alan bir parti olmuşken…
Ki mecliste, 3 parti konumunda iken..
Bugün "yalnızlık" duvarının dibinde, neden çömelen bir parti oldu?
Neden; "tek başına" kalındığının, sorgusu lazım değil mi?
***
Tarih ifade ediyor…
Türk solunun "ana hedefinin" ne olduğuna dair…
Kemalist, Seküler anlayışın kalesi olarak..
Der ki; "inkarcı ve yıkıcı ol.."
Ne yazık ki, HDP'nin şuan düştüğü girdapta; "inkar ve yıkıcı"..
***
Ne diyoruz?
Kürtler birleşmedikçe..
Kürtler kendi içlerindeki bölünmüşlüğü gidermediği sürece...
Kürtler ayrıştırıcı fikriyatından vazgeçmediği sürece…
Birbirlerine dayalı "güç çatışmasını" körükleyen fikri terk etmediği sürece…
Silahı, şiddeti, terörü…
Amasız bir şekilde; "ortadan" kaldırmadığı, karşı durulmadığı sürece..
Bilinmelidir ki; herkes bulunduğu "kulvarda" yalnızlaşmaya mahkumdur..
***
Demirtaş…
Ve beraberinde kalabalık bir milletvekili heyeti üç gündür; "Kuzey Kürdistan" coğrafyasında..
Görüşmeler yapıyor..
Dediklerine göre, KCK ile görüşmeyecekler..
Peki görüşmelerin, muhtevası nedir..
İşte can alıcı nokta…
Yukarıda ifade ettiklerimin bir ölçüde; "işte hakikati" diyen, nedenler?
Kutuplaşma ve tarafları "yalnızlaştıran" sivil siyasetsizlik!
***
Bakınız.
Barzani ve Demirtaşlı heyetin görüşmesine..
Bugüne kadar ki; görüşmelerin en uzun zaman dilimine sahip..
Saatlerce sürmüş…
Barzani Başkanlık bürosundan, görüşmeye dair açıklama..
Ne diyor?
"Şimdi kazanımları garantiye alma ve milletimizin sorununun gelişme dönemindeyiz, onun için savaşa değil barışa ihtiyacımız var.
Savaş tahribatla sonuçlanıyor.
Bir an önce savaşın durdurulması herkesin menfaatinedir.
Eğer geçmişte süper güçleri eleştirdiysek, artık kendimizi eleştirme zamanı gelmiştir"
***
Barzani.
"Barışın sağlanması için" herkesin desteği şart derken…
Türkiye cephesi için…
"Türkiye'de barış sürecinin yeniden başlamasını destekleyeceğiz, bunun için elimizden geleni yapacağız"
Barzani bir de; "Kürt medyasına" tepkisi var…
"Kürt medyası kardeşliğe, siyasi partiler arasındaki iş birliğe hizmet etmiyor"
Yani Kürt medyası; "sorunun" bir parçası diyor.
***
Yani, "sorunun parçaları" asıl olarak; herkes..
Çünkü "sivil siyaset, sivil irade" ortaya koyulmadığı için; "silah hep üstünlük" sağlıyor..
İşte o silahı susturmak için de; "Türk soluyla" değil, kendi öz sivil siyasetiyle, mümkün..
Kayıtsız, şartsız, amasız!
Diyecek ki, "savaşa değil, barışa ihtiyacımız var"
Barzani işte bunun "asil" örneği…
***
Görüşme'deki hitap şekliyle ilgili beyan da var..
Erdoğmuş açıklıyor..
Barzani Demirtaş'a şöyle hitap etmiş..
"Kardeşim" diyerek..
Demirtaş da Barzani'ye şu şekilde hitap etmiş..
"Ağabey" diyerek…
İyi o zaman biz de Demirtaş'a diyoruz ki biraz "Ağabeyinin" sözünü dinlesene!
Hayırlı cumalar…