Az sonra;
Kürt Siyasal ve Silahlı Hareketiyle alakalı.
Yani.
PKK eksenli bazı muhatapların çok farklı mesajlarını aktaracağım.
çünkü bu mesajlar dün ajanslara ve kamuoyuna yansıyan mesajlar.
Tabiri caizse; ter-ü taze haberler!
İçerik.
Ve gelişime kaydedici anlatımları üzerinde düşünce fırtınası geliştirdiği gibi zıt alanları da kapsamıyor değil.
Kimi;
PKKyı nasıl kendi amacına yönelik kullandığı,
Kimi de,
Yanan ateşin kendisini de yakabileceği düşüncesiyle, tavır koyması.
Kimi de;
Top yekn imhayı öne çıkaran, zihni geliştirmek.
Kimi de, geçmişteki güvensizlikleri atıf yapıyor.
Bakalım; kim ne demiş?
Dediğindeki, meram neye atıf ve kime hizmet ediyor?
***
Evet, Neçirvan Barzani.
Bölgesel,
Kürt Yönetimi Başkanı.
Erbilde yayımlanan Hewler gazetesine verdiği bir mülakat var.
Türkiyenin,
Tüm dinamiklerine seslenerek şöyle soruyor;
Türkiye gerçekten PKK sorununu çözmek istiyor mu?
Bu soruya;
Cevap ve kendi cephelerinde yol haritasını da ekliyor.
Eğer istiyorsanız!
O zaman;
PKK ve hatta başkanı Abdullah Öcalan ile görüşmelisiniz.
***
Barzani,
Türkiyenin, özellikle Türk siyasetinin klişeleşmiş talebi olan;
PKK kayıtsız şartsız silah bırakması gerekir. sözüne de tepki koyuyor.
Bu mayandaki istemi,
Mantıklı ve çözüm üretici olarak görmediğini söylüyor...
Diyalog geliştirmek.
Hatta taraflar açısından, arabuluculuk yapma noktasında da; ev sahipliği yapmaya hazırız diyor.
Tabi bunun birinci koşulu;
İlk başta PKK ve Türkiye çatışmaları durdurmalıdır.
Barzani de,
Öcalanın hapishane şartlarının iyileştirilmesi gerektiğine atıfta bulunuyor.
***
Not düşersek;
Bilmeliyiz ki Kuzey Irak Bölgesel Yönetim ile
Ak Parti Hükümeti sıcak bir diyalog içerisinde.
***
Iraktan yükselen bir başka mesaj var.
Tabi bu mesaj, Bağdattan.
Malikiye ait.
Burada,
Parantez açarsak, malum, Maliki Irak Devlet Başbakanı.
Türkiyeyle pek yıldızı barışık biri değil.
Özelliklen de; AK Parti hükümetiyle.
***
Süleymaniyede,
Haftalık yayınlanan Awene Dergisi'nde kendisiyle alakalı yer alan bir haber var.
Haberde denildiğine göre;
PKKnın,
Üst düzey iki yetkilisi, KYBnın yani Celal Talabaninin lideri olduğu partinin aracılığıyla, Bağdatta görüşmüş.
Görüşmede;
Türkiyeye yönelik stratejide, Suriye şartı ortaya konulmuş.
Maliki,
Görüşmede demiş ki; Beşar Esed rejimine destek veriyoruz.
PKKdan da,
Esede destek vermelerini istemiş.
Yani, düşmanımın, düşmanı dostum misali.
Buna karşılıkta;
Irak Hükümeti, PKKya her türlü yardımda bulunacakmış?
***
Bu görüşme haberi doğrusu,
Geçtiğimiz günlerde, El Cezire muhabirine röportaj veren Murat Karayılanın beyanatını hatırlattı.
çünkü Karayılan, şöyle demişti.
"Suriye'de tek bir PKK mensubu yok.
Türkiye Suriyeli Kürtlerin haklarını elde etmesini istemiyor.
O yüzden Suriye'de bir savaşa hazırlanıyor.
İşte biz bu yüzden Türkiye'nin Suriye'ye müdahale etmesine karşıyız" demişti.
Karayılana,
Şöyle bir soru da o röportajda yönetilmişti.
"Yani PKK'nın Suriye hükümeti ile ayaklanmanın başından beri hiçbir teması yok öyle mi?"
Bu soruya cevabı da şöyle olmuştu;
"Kürtler ve PKK Ortadoğu'daki ana oyunculardan biri.
Dolayısıyla PKK'nın birçok devletle temasları var.
Ancak Suriye ile düzenli bir temasımız yok"
***
Bir başka mesaj.
Oslo
Görüşmeleri ve arabuluculuk tartışmalarına PçDKda katıldı.
Kuzey Irak ta faaliyet gösteren Kürdistan Demokratik çözüm Partisi.
Eşbaşkanı Diyar Garip diyor ki;
20052007 yılları arasında PKKnın silah bırakması için arabulucu olarak devreye girdik.
Ve ekliyor;
PKK arabuluculuğumuza olumlu yanıt verdi.
Ne yazık ki bizimle ilişki geliştirenler, sözlerinde durmadı ve bu ilişkiyi sürdürmediler.
Şu anda PçDK olarak sorunun barışçıl ve demokratik yollarla çözümü için üstümüze düşenleri yapmaya hazırız, bu konuda gelecek taleplere de açığız dedi.
Buarada;
Dün Ankarada gazetecilerle bir araya gelen ABD'nin Ankara Büyükelçisi Frank Ricciardone de çarpıcı bir iddiada bulundu.
Ricciardone, Türkiye'ye terörle mücadelede işbirliği konusunda yeni bir öneri getirdiklerini söylüyor.
Bu öneri de;
Usame Bin Ladin'i yakalamak için uyguladıkları askeri operasyon.
Ricciardone,
Bu operasyonun TTP (Taktik Teknik Usuller) adını taşıdığını belirterek, tek kolluk ve özel kuvvetlerin ortaklaşa gerçekleştirdikleri bir operasyon olduğuna dikkat çekiyor.
***
Başbakan Erdoğana bu öneri dün Bakü dönüşü soruldu.
Anlık istihbarat paylaşımının George W. Bush döneminden beri yapıldığını hatırlatırken, şöyle konuştu:
Birisi evde, öbürü dağın mağaralarında.
Dağlarda çok sayıda mağaralar var.
Bu mağaralar biliyorsunuz 100150 metre oluyor.
Bu mağaraların olduğu yerleri ancak gördüğünüzde, dersiniz ki buranın şartlarıyla Bin Ladinin bulunduğu aynı değil.
Bin Ladinin yeri, tüm resimleri video görüntüleri ortaya çıktığında bir ev, yani şartları farklı
***
Dün;
BDPnin grup toplantısı vardı.
Kışanak konuşuyor.
İki gün önce yapılan parti kongresiyle ilgili başlatılan soruşturmaya değinerek.
Diyor ki;
"Bu, Türkiye klasiğidir. Açılan soruşturmanın bizim için hiç anlamı ve kıymeti yoktur."
Konuşmasının sonunda, okumak istediği bir mektup var elinde.
Açlık grevini sürdürenler arasında bulunan Mazlum Tekdağa ait bu mektup.
Kışanak kürsüde;
"Bu mektubun bir kısmını sizinle paylaşmak istiyordum ama yapamayacağım" diyerek ağlıyor.
Tabi ki, buz gibi kesen salondakilerin de gözlerinden yaş akıyor.
***
Sebebi,
Gayesi ve fikri mücadele ne ise,
İnsani,
Noktada baktığınızda, 35 günden buyana bedenini açlığa mahkm eden bir kesim var.
Ölüm orucu!
Onun için;
Ölümlere ve ölüm oruçlarına, basiret kilidi yaratmamalıyız!
Sesleri duyalım ki;
Barış ve uzlaşı zemin ve ortam yakalayabilsin.
Boşuna denilmemiş;
Birlikte ağlayamazsak, birlikte nasıl gülebiliriz ki?
***
Sonuç itibariyle;
Kürt meselesinin çözülmesi, kaçınılmaz ulusal bir mevzu!
Bunun için de;
Her grup yani taraflar açısından ifade ediyorum.
Ulusal.
Ve Uluslararası düzeyde; kendi öz dinamiklerini harekete geçirmeli.
Yani içlerinde;
Demokratikleşmeyi,
çoğulculaşmayı yaratıp-geliştirmelilerdir.
En önemlisi de,
Devlet mekanizmasını elinde tutan hükümet, üretmeli.
***
Yani,
Yol risk taşır,
Meşekatlidir,
Dikenli ve toz dumanlıdır, fedakrlık ister.
Ama bilinmelidir ki; yolun berisi, barıştır, huzurdur, kardeşliktir.
Birlikte; gülebilme atmosferidir.
Yoksa
Bizim üzerimizde asırlardır hesap kitap yapanların, her daim yemliği olmaya mahkum kalırız.