DERSLER ÇIKARABİLİRSEK…
Eklenme: 3/19/2022 12:00:00 AM

Malum Gazete pazar günleri çıkmıyor.. Diyarbakıra özgü bir gelenek halini aldı.. Önceleri çıkıyorduk, sonra ortak kararla vazgeçildi..

Yıllardır da devam ediyor, bu durum.. Ki itirazım olmasına rağmen..

Neyse, zorunlu olarak Pazar yazıları noktasında, ekseriyetiyle bu alanda ırak kalıyorum..

Ki, gündemin yoğun ve sıcak mevzuları da, nefes aldırmayınca, rota maalesef değişmiyor?..

***

Bugün uzun uzadıya bir yazı ve tek konuya odaklı, hasbi halin içerisine girmek içimden gelmedi!

Onun için de sizleri, yaşamın her alanını ilgilendiren, pozitif ve negatif yönden dersler veren, çıkartılan, düşünce mekanizmasını işleten bir kaç bilgelik, hikayesine götürmek istiyorum!?..

***

Hiç kuşkusuz ki, her hikayenin bir anlam ve önemi söz konusu!..

çünkü, tarih ve tarihin derinliklerinde yaşanan ve yaşatılanların not düşülmesindeki temel gaye; ders-i ibret alınsındır..

Ne diyor bilge, geçmişini bilmeyen, geleceğini temin edemez!.. Ve ekliyor; atasını tanımayan it peşinde gezer!..

***

Neyse hava soğuk, sözü fazla uzatmayalım!!.. Zaten, kar yağıyor Hava sıcaklığı mevsim normallerinin çok altında olacak.. Meteoroloji uyarı veriyor.. Aman ha aman diyerek.. Anlayacağınız hal-i hazırdaki durum Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır sözünü tescillemiş durumda!

***

HAN VE YOLCU..

Günlerden bir gün, zamanın ünlü bir bilgesi hükümdarın sarayının kapısına gelir..

Muhafızların hiçbirisi saygıları nedeniyle onu durdurmaya çalışmaz..

Bilge, sonunda hükümdarın tahtında oturduğu odaya girer..

Ziyaretçisini hemen tanıyan kral saygıyla ayağa kalkıp sorar..

***

Ne istiyorsun? Sana nasıl yardım edebilirim?..

***

Bu handa uyuyacak bir yer istiyorum cevabını verdi bilge.

***

Ama burası han değil ki der kral.. Hafif kızgınlıkla, Benim sarayım burası..

***

Bilge Sorabilir miyim: Senden önce bu sarayda kim yaşıyordu? diye sorar...

***

Babam. O öldü ama der kral!

Bilge yine sorar; Ondan önce kim yaşıyordu?

***

Kral, büyükbabam. O da öldü diye cevap verir

***

Bilge o ders-i ibret verici cümleyi kurar ve der ki;

O zaman burası insanların kısa bir süreliğine gelip kaldığı, sonra da terk edip gittiği bir yer demek ki. Neden ona han demeyeyim?

***

DENİZ KIZI

Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar.

Biraz daha yaklaşınca bu kişinin, sahile vurmuş deniz yıldızlarını denize attığını fark eder ve;

Niçin bu deniz yıldızlarını denize atıyorsun? diye sorar.

***

Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi; Yaşamaları için yanıtını verir

***

Adam şaşkınlıklar içerisinde: İyi ama burada binlerce deniz yıldızı var. Hepsini atmanıza imkan yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki ? der.

***

Yerden bir deniz yıldızı daha alıp denize atan kişi, Bak onun için çok şey değişti, karşılığını verir...

***

İSKENDERİN ARİSTOYA MEKTUBU!

Büyük İskender, büyük filozof Aristoya bir mektup yazıp sorar:

Zaptettiğim topraklardaki insanları tahakkümüm altında tutabilmek için neler yapmalıyım?

BİR.. Ülkenin ileri gelen insanlarını sürgüne mi göndereyim?

***

İKİ... Ülkenin ileri gelenlerini hapse mi atayım?

***

Üç Ülkenin ileri gelenlerini kılıçtan mı geçireyim?

***

Aristodan cevap gelir:

BİR.. Sürgünde toplanıp sana karşı başkaldırırlar.

***

İKİ Hapishaneler militan yuvası olur, kontrolden çıkar.

***

Üç... Onlardan sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür, tahtını sallar.

***

Aristo, çözüm olarak şu tavsiyede bulunur: İnsanların arasına nifak tohumları ekeceksin. Birbirleriyle savaşınca, hakem olarak kendini kabul ettireceksin. Ama anlaşmaya giden bütün yolları tıkayacaksın!

***

TAŞ ATAN çOCUK HİKAYESİ

Genç işadamı, yeni lüks arabasıyla bir mahalleden geçerken yola aniden bir çocuk çıkabilir diye yavaş gidiyordu.

Bu esnada arabasının kapısına biri taş attı.

Arabasını durdurdu, taşın fırlatıldığı yere geri döndü. Arabadan indi, küçük bir çocuk taşı atmıştı.

çocuğu tuttu ve onu iterek bağırmaya başladı:

Neden arabama taş attın? Ne yaptığının farkında mısın? Bu taş bana çok pahalıya mal olacak.

***

çocuk yalvararak cevap verdi:

Lütfen efendim. çok üzgünüm ama başka ne yapacağımı bilmiyordum. Eğer taşı atmasaydım kimse durmayacaktı.

Park etmiş bir arabanın arkasını işaret etti. çocuk gözyaşları içinde dedi ki:

Ağabeyim tekerlekli sandalyesinden düştü. Kaldırımın kenarından yuvarlandı, benim için çok ağır onu kaldıramıyorum. Lütfen onu tekerlekli sandalyesine oturtmam için bana yardım edin.

***

İşadamı son derece duygulandı. çocuğa yardım etti. Genç adamı kaldırarak, tekerlekli sandalyeye geri oturttu. Mendiliyle, çizik ve yaralarını sildi ve genç adamın ciddi bir yarası olup olmadığını kontrol etti. Küçük çocuk işadamına teşekkür etti:

Teşekkür ederim efendim, Allah sizden razı olsun.

***

Genç işadamı, küçük çocuğun, ağabeyini götürmesini uzun süre izledi. Arabasının kapısını hiç bir zaman tamir ettirmedi. Kapıda oluşan çöküğü, hayatta başkalarının da yardıma ihtiyacı olacağını hatırlatması için öylece bıraktı.

***

Demek ki, Hayat akarken, insanlar sizin yardımınıza ihtiyaç duyabilirler. Fark etmek için birilerinin taş atmasını beklemeyin

***

BABA-OĞUL HİKAYESİ

Adam, bütün hafta işte çok yorulmuş, hafta sonu iyice dinlenirim diye düşünüyordu.

Pazar sabahı kalktığında, eşi güzel bir kahvaltı hazırlamıştı.

Gazetesini aldı, keyif içinde bütün gün dinlenip evde oturacağını düşünürken oğlu koşarak geldi:

Baba, sinemaya ne zaman gideceğiz?

***

Baba, oğluna sinemaya götüreceğine daha önce söz vermişti ama tamamen unutmuştu.

Dışarıya çıkmak istemediğinden nasıl bir bahane uydursam diye düşündü.

Sonra gazetedeki dünya haritası gözüne ilişti.

Dünya haritasını küçük parçalara ayırıp, yapboz haline getirdi.

Oğluna dedi ki:

Bu haritayı eski haline getir, ondan sonra seni sinemaya götüreceğim.

***

Nasılsa, en iyi coğrafya öğretmeni bile bu haritayı akşama kadar düzeltemez. Akşama kadar rahatım diye düşündü ki on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi

Baba haritayı düzelttim hadi artık sinemaya gidelim.

***

Adam önce inanamadı ve haritayı göster bakalım dedi. Hayretler içindeydi ve bunu nasıl yaptığını, sordu. Oğlu yanıt verdi:

Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı. İnsanı düzelttiğimde dünya kendiliğinden düzeldi

***

GÜNÜN SÖZÜ

Doğallığını yitirmiş hayatın insanları olarak kimseyi kınayabilecek durumda değiliz. Kendi ellerimizle bozduk bu düzeni. Kınayacaksak eğer ihtiraslarımızı, nefislerimize esaretimizi kınayabiliriz.