Görünen o ki, Eğitimde dibe vurmuşuz!.. İşte LGS sonuçları.. Diyarbakırın hal-i perişanlığı, tam puan alan öğrenci sayısında görüyoruz..
Koca kentte, o kadar anlı şanlı özel okullar, dershaneler, yere-göğe sığdırılamayan öğretmenler..
Ve pek tabi ki, Devletin okulları, müdürler ve idareciler..
***
Nasıl oluyor da; suratımıza gurur diye övünerek, söz ettiğimiz 7 öğrenci şamarı inmesine razı olabiliyoruz?.. Ki, 4 öğrenci, özel okullardan, 3 de devlet okullarından..
Onun ötesi yok..
Peki bunun hikmeti mucibesi nedir.. Elbette ki, bir önceki yazımdaki detaylardan kaynaklıdır.. ..Ve Milli Eğitim başlıklı yazım, bunu deşifre ediyor..
***
Kaldı ki, Diyarbakır 81 il içerisinde, LGS sınavında kaçıncı sıradayız?!.. Denir ya bari onu açıklayın da gurur duyulur mu, duyulmaz mı, bilelim?
Bağların ya da Kayapınarın nüfusuna tekabül eden, Büyükşehir statüsünde olan iller de dahil, kasaba mahiyetli iller bile, LGSde Diyarbakırın fersah fersah önünde; başarılarıyla gurur duyuyorlar..
İşte Denizli.. 17 tam puan alan ve ekseriyeti de, devlet okullarından öğrenciyle gurur duyuyor.. Ya Midyat ilçesinde.. Üç öğrenci ve her üçü de İmam Hatipli ve de devlet okullarından!?.. Bizdeki fark!
***
Evet, Eğitim dibe vurmuştur! Bu dibe vuruş, salt devlet okulları ile sınırlı değil.. Özel okullar da; aynı şekilde diplerde gezindiğini sorgulamak gerekir.. çünkü; eğitim ve öğretim ticari düşünülüyor?!..
Ben ne kazanabilirime odaklanan anlayış, ben öğrenciye eğitim ve öğretimde nasıl başarı sağlayabilirim aklını devre dışı bıraktırıyor!..
Diyarbakırda onlarca özel okul var; peki neden sadece 4 özel okulda tam puan alan öğrenci var? Ki o okullardan da birer öğrenci..!
***
Hasılı; diplerdeyiz!.. Bu dibe vuruş; bu güne ve bu döneme, ya da hal-i hazırdaki mevcut idarecilerden kaynaklı, veyahut tek sorumlu onlar değil.. Bu bir silsile meselesidir..
Her gelen idareci, yolsuzluk ve usulsüzlüklerle anılıp, görevden alınıyorsa.. Sistem çökmüştür..
çünkü, eğitim ha denilince eğitilmiyor, öğretim de ha keza.. Zaten ve süreç, işleyiş, samimiyet, ehil ve liyakat ölçülerinden ırak
***
Ne veliler, ne öğrenciler kimsenin umurunda!.. Ne de öğretmenler?.. Ki onlar da , kendileri umursanılmadıkları için; umursamaya da pek, hevesli değiller..
Ki, bu da genel bir sorun ve mevzu; adil, güvenilir ve seçici, eşit bir sınav sistemi işlenilmediği gibi; öğretmenler de soru ve sınav noktasında, yeterli değil!
***
***
Tabi salt Diyarbakıra dair eleştirim ve tepkim yok!.. Ülke genelinde, durum değişmiyor, aynı.. Nitekim, LGS sınavlarında toplam 500 puan alan öğrenci sayısı, sadece 562..
Peki, sınava giren öğrenci sayısı, kaç?! 1 milyon 30 bin..
Yüzdelik oranı kaç!.. İfadeye bile değmez?..
Özel okullar dahil, devlet okullarında öğrenim gören öğrencilerden takdir almayan, teşekkür almayan var mı yok, sınıfta kalan var mı
yok?!
***
Kolay sınav, yüksek puan, herkese diploma.. Oh ne ala.. Belki kısa süreliğine öğrenciyi de velileri de mutlu edebilir, peki ama sonra!.. Sürdürülebilirliğin olmamasıyla, hayal kırıklıkları.. Elde var olan sıfır.. İşte bu yüzden umut tacirliğine yönelik sınav odaklı bu eğitim sisteminden artık vazgeçmeliyiz.
Hiç bilenle, bilmeyen bir olur mu diyen bir kültürden geliyoruz. Bileni onure etmezsek yol alamayız.
Hem devlet hem de millet olarak eğitim için çok büyük fedakarlıklar yapıyoruz.
Ama karşılığını alamıyoruz çünkü; öğretim var ama eğitim yok!..
***
GARİBANLAR ÖLÜYOR
Ne diyeceksin, yalan dünyanın hakikati!.. Birileri sessiz sedasız ölür, umursayan olmaz.. Ama biri ölür, dünya alem ayağa kalkar; vah ki vah? diyerek..
Hele bir de; ölümler üzerine bir kıyaslama var ki o da; ayrı bir dünya ruhu.. İşte o büyüleyici!..
***
çünkü, sosyal sınıf farkı var.. Ve bu sınıfsal fark, vicdani ve insani yönde, etkiler, sarsar, iç çektirir!.. Ah ki ah dedirtir.. İşte Titanik gemisiyle alakalı, son günlerde konuştuklarımız!.. Ya da yazılan çizilenler ve sosyal medyada, esen rüzgar!..
***
Beş kalburüstü zengin, 700 mültecinin ölümüyle sonuçlanan batan gemiyi denizaltında macera mahiyetiyle ararken, öldü.. İşte iki yüzlü, yüzsüz ve yalan dünya, günlerdir bu meseleyi, saniye saniye konuşuyor, tartışıyor, sorgulamada bulunuyor..!
***
Peki bu dünya, o 700 insanın bir çırpıda yaşamını yitirdiği, hadiseyi konuşuyor mu, ya da ilgilenen oldu mu?.. Ne mümkün?.? Bakıyorum, sorgulama yapılıyor.. Ama iki yüzlü, dünya bir anda insani ve vicdani, rahmani bir kimliğe bürünerek protesto ediyor!..
***
Diyeceksiniz ki bir o mu!?. İşte, Akdeniz.. Deriz ya, ah bir dile gelse de konuşsa, ah bir yuttuklarını, alabora ettikleri bir kussa!.. Nice yüzlerce, binlerce insan sessiz sedasız ölüp, denizdeki canlılara yem oldu.. Ki hal-i hazırda her günümüz böyle değil mi?!
***
Nerde, hafızalara kazınan kıyıya vurmuş Aylin bebeğin cesedi!.. Ya da Ege kıyılarında, kıyıya vuran onlarca-yüzlerce can yeleği!.. Bu can yelekleri kime ait?!.. Nerde sahipleri?.. Soran, konuşan var mı?.. Kayıtsızlığımız bu!.. Olan, ölen garibana oluyor başka da yok!
***
İLKELİ SİYASET!
Hep ifade ederiz; ilkeli ve ahlaklı siyaset elzemdir diye.. Ne yazık ki, mevcut siyasi atmosferde pek nadirdir; ahlaklı siyasetin ikmali.. Varsa da, parmakla gösterilebilecek düzeyde!..
Ama bazen, sadece bir hareket, çok şeyi ifade edebiliyor.. İşte onlardan biri diyebileceğim; Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan!.. Aynı mahallede yürümüyorsak da; zikzaklı bir siyasi ve yaşam anlayışına sahip olsa da, son hamlesi, ahlaklı idi..
***
Hatırlarsanız, seçimden önce iddialı bir konuşma yapmıştı!.. Demişti ki; Erdoğan bu seçimi de kazanırsa, Boluya heykelini dikeceğim.. Seçim bitti, Erdoğan bir daha seçimi kazandı..
O da, birileri gibi çamura yatmadı, kaytarmadı, döneklik yapmadı.. Sözünün arkasında, durarak Heykelin dikilmesi yönünde ön görüşme trafiğine girdi.. Bravo kendisine..
***
Vaki mi, muhalefet kanadında olan, Erdoğan düşmanlığı, kindarlığı, husumet yaratıcılığı üzerinden, siyaset devşirilen bir ortamda, heykel dikmeye, hamle yapmak!.. Er kişinin değil..
Buna siyasi ahlak ve ilkeli duruş, gerek.. İşte Özcan sözünde durdu, Erdoğandan onay almak için de, resmi yazışmada bulundu.. Heykeli nereye dikelim diye!
***
Bu yanıta, gelen cevap daha bir güzel ve anlamlı; işte siyasi ahlak, işte devlet adamlığı dedirten hamle!.. Erdoğanın yanıtı; net!.. Devlet adamlarının heykellerle değil, yaptığı hizmetlerle anılması daha doğru olur?..
Ve o heykel masrafları da hayır kurumlarına, işlerine harcansın diye de, tavsiye de bulunuyor Cumhurbaşkanı Erdoğan!!!
***
Mevzuyu kim nasıl, yorumlar bilmem!.. Ama bu karşılıklı uygar tutum, siyaset dünyasının şirretli ve çatal dilli, ayrıştırıcı anlayış ve diline örnek olması babında; diyorum ki azıcık ahlaklı siyasete meyil edin!..
Tabi heykel, Özcanın bulunduğu siyasi camiada önemli bir figür.. Neyse ki; devşirilmedik!..
***
GÜNÜN SÖZÜ
Öğretimin olduğu ama eğitimin olmadığı toplumlar salih olamazlar!?..
Failed to load the video