Dicle Üniversitesinin yönetim felsefesine dair..
Ki bugün değil, yıllar yılıdır, kent ahalisi adına ifade ederim..
Ve gelip-giden tüm rektörlere de, elim-kalem tuttuğu günden beri, hep çağrım olmuştur..
Özellikle, beklenti ve temenni noktasında!
Ne olursunuz, Üniversite yönetiminde felsefeniz şu olsun diye!
Halkıyla, STKsıyla, esnafıyla, iş adamıyla, kamu kurum ve kuruluşlarıyla barışık olun
Bünyesinde çalışan, hasta bakıcıdan, en tepedeki akademik kadroya kadar..
Bir bütün olarak, üniversite camiası içerisinde; huzur ve istikrar olsun..
Paydaşlar noktasında ise; istişare olmazsa olmaz, olarak görülüp eyleme dönüştürülsün..
***
Ne yazık ki!..
Bu beklenti ve bu ifadeler; bıkkınlık ve dilde tüy bırakmadı, seyrinden ödeye gitmedi?.
Üniversite yönetimleri, beterin beteri var anlayışını dikte ederek, yaşattı
Denir ya, gelen gideni hep aratır oldu..
Ne kent halkıyla barışık bir ortam yaratıldı..
Ne de, esnafıyla, işadamıyla, kamu kurumlarıyla, bürokrasiyle samimi ve şeffaf bir diyalog geliştirildi?..
Kesintisiz köprüleri yıkan oldu!
Onun için de, Üniversite Diclenin diğer tarafı diye anılır hale geldi?
Bırakın akademik faaliyetleri!..
Ya da topluma, öncülük edecek, ilim, irfan ve bilgi aktarımı!..
Veyahut, ilin, bölgenin, ülkenin temel sorunlarına dair; beyin yormayı!..
Akademik faaliyetlerde bulunmayı..
Araştırmalar, tezler, konferanslar, sempozyumlar, düzenlemeyi!..
Ya aile şirketi, ya siyasi düşünce arenası ya da ideolojik membanın mekanı olarak kullanıldı!..
Ya sen veya ben!
***
NERDEN NEREYE GELİNDİ.
Ve en acı tarafı da, şu sen ve ben kavgası, Üniversite camiasında, enva-i huzursuzluğu inşa etti
Böl de böl.?
Kamplaşma..
Kutuplaşma ve Hizipleşme!..
Halk deyimiyle; alabildiğine körüklenerek, üniversite öz kimliğini kaybederek, sözde bir Üniversite görünümü aldı..
Hak, hukuk, adalet, eşitlik hak getire!..
Kadrolar, ünvanlar, yetkilendirmeler hep rant odaklı oldu!
Hak edene değil, bizim adamımız olana, anlayışı sözde huzurun ve şeffafın adı edildi..
Dile kolay!..
Bağrından, Batman, Mardin, Şırnak, Siirt gibi üniversiteleri çıkaran, ama bir tekine dahi kurucu üniversite olabilme yetkisi alamadı..
Dicle Üniversitesinde olup bitenlere dair fetret devri mi dersiniz, gerileme devri mi dersiniz? Ne derseniz deyin; yaşananları anlatmaya, yetmez!
Yüzlerce bilim adamı vahşi yönetimler yüzünden, tasını-tarağını alıp kaçtı?
Sağcısı, solcusu, liberali, demokratı, muhafazakarı, seküleri, ayırt etmeden her kaçış, Üniversiteye kan kaybı yaşattı!...
***
Hazin olan da; gidenlerin büyük kesimi de yerli yani bu kentin, evlatları!..
Bugün, İzmir, İstanbul, Ankara gibi kentlerdeki üniversitelerde ya da, emekli olup özel klinik veya yazıhanelerinde bulunuyorlar.. Ama, yetiştiği kentte, yetiştiği üniversiteye, coğrafyaya vefa hasretiyle, ah ki ah deyip, iç çekiyorlar!..
Ağızlarından çıkan sözcük; Üniversitemiz bu hale düşmemeliydi!
Dile kolay!..
Ülkedeki mevcut üniversiteler içerisinde, en köklü üniversite Dicle Üniversitesi..
Ama bugün, bırakın akademik kadro sayısalını!..
Okuyan, eğitim ve öğretim gören, öğrenci sayısı en sıradan bir İldeki Üniversitedeki öğrenci sayısından bile az!..
Bugün; 20-25 bin civarında!..
50 ila 60 binlerde olması gerekirken, düne kadar Dicle Üniversitesinin Yüksek Okul-Fakültesi olarak faaliyet gösteren, Artuklu Üniversitesindeki öğrenci sayısında bile değil
***
Ki 2 milyonluk bir kent Diyarbakır..
Güneydoğunun da, odak ve geçiş merkezi..
Siyasal iktidarlar tarafından, İstanbul, Ankaradan sonra, Diyarbakır diye stratejiler belirlenir..
Ama; Üniversite açısından, 81 il değil, mevcut 206ya yakın üniversite içerisinde en sonlarda..
Biliyorum, bazı kesimler üniversitenin kısa da olsa ortaya koyduğum; resme dair, itirazı ve gocunmaları olacak..
Her mevzuda oldukları gibi; toz pembe hesabı var ya; çöpü halının altına süpürme misali!..
Evet, bilinen gerçekler, saklı kaldıkça üniversitenin hal-i perişanlığı kronikleşti!..
Ne tedavi eden oldu, ne de şifa arayan oldu?..
Gelen; yarayı kanatmaktan öte, faaliyet icra etmedi?..
Velhasıl!..
Üniversitenin barış ve huzur açısından yaşadığı travmayı, anlatmaya ne köşeler ne sayfalar ne de günler yetmez!
Her şey bir enkaz! Diyeceksiniz ki, bu enkazı kaldırmanın yolu ya da reçetesi nedir?..
Yazının bir bütünlüğüyle çözüm reçetesi barış ve huzurun istikrarlı, adil, eşit, kucaklayan, istişare odaklı yönetim anlayışıdır..
Yoksa; ne mümkün?!
***
KARAKOçUN HEDEFİNDEKİ ÜNİVERSİTE?...
Gelirsek, tüm bu anlatımlarımın meramına!..
Dün, Dicle Üniversitesinin yeni Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakoça hayırlı olsun ziyaretinde bulunduk..
Söz Gazetesinin Başyazarı sayın Mehmet Ali Altındağla birlikte gittik..
Her ne kadar, maske ve sosyal mesafe kuralı hasıl idiyse de, uzun uzadıya, samimi, sıcak ve istişare odaklı bir sohbet gerçekleştirdik!
Yukarıda dilimin döndüğü kadar, Üniversitenin hal-i durumunu ortaya koyan resmini Rektör Karakoç ta dillendirdi!..
çözüme dair; işte o sihirli iki sözcüğü ifade etti..
Kentle barışık, üniversite camiasında ise huzur ve istikrarı sağlayabilmek!
Ana ilkemiz bu olacak dedi
***
Üniversite sadece kuru bilgi veren kurum olmayacak!?..
Bilimin, ilmin, irfanın; membası olacak
Kendi içinde ve dışında geniş kitlelere hitap eden sosyo-kültürel etkileşimin yanısıra, halkla içice beklentileri gözetecek..
Nitelikli, fikri hür, irfanı hür bir neslin oluşmasına öncülük edecek..
Şehrin ekonomisine, sosyal gelişmesine, sanayisine, tarımına, temel sorunlarının çözümünde, STKsıyla, Esnafıyla, İş adamıyla bir bütünlük içerisinde yol gösterici rehber bir rol üstlenilecek..
Kamuyla köprü olacak..
Tarihine, kültürüne, medeniyetine, sahip çıkacak..
Tarihsel zenginliklerini öne çıkaracak..
Araştıran, soruşturan, tezlerle öneriler sunan bir üniversite olunacak?..
***
Karakoç!..
Yönetim kadrosuna dair de, ehil, liyakat, bilgi ve birikim bizim olmazsa olmazımız olacağı gibi; her fikrin de kucaklayıcısı olacağız!..
Yeter ki, sorun üreten değil, çözüm üreten olunsun?
İnsana değer veren, onur ve erdemin öne çıktığı, her türlü ayırımcılıktan uzak, kimsenin düşüncesinden ötelenmediği, sorgulanabilir ve hesap verebilir, olabilmek!
Ortak çalışmayı, istişare odaklı benimseyen, duyarlı, yenilik getiren, proje üretebilen bir üniversite kadrosunu oluşturmayı hedefliyoruz..
Ortak akıl!?..
Sonuç itibariyle!..
Karakoç yüksek bir profilde, üniversitenin yarınları açısından ümit verici bir intiba bıraktı
Sevindim, gururlandım ve umutlandım!..
Dicle Üniversitesi ortak aklı işleterek, dışarıda barışı içerisinde de huzur ve istikrarı temin etmesi halinde; yeniden filizlenip, dal budak saracaktır
Küskünlüklerin, kırılganlıkların, ötekileştirmelerin de sonunu getirip, asli vasfı olan Bilimin, İlmin ve İrfanın yuvasına dönecektir.. Karakoçun yürüyeceği bu yolda, elbette ki şehrin tüm yaşayanları kadar, dinamikleri de; omuz verici olması gerekir..
Yani, sorumluluk şart..
***
GÜNÜN SÖZÜ
Dışarısında barışın olmadığı içerisinde de huzurun bulunmadığı her oluşum çökmeye mahkumdur!?.