Velhasıl... Gelip çattı şu 12 Haziran seçim günü. Artık, Sandık ve oy kullanmak için gün değil, süreç için saat işliyor. Çünkü, 48 saatten daha az bir zaman kaldı. Evet, YSK'nin seçim yasakları, yarın mesai bitimiyle başlıyor. O nedenle; Seçimle alakalı bugün "son analizimiz" olsun. Ta bi; yarın zaruri bir durum hâsıl olmaz ise. Biliyorum ki; Sizler artık "bir an önce" sandık gelse de oyumuzu kullansak diyorsunuz. Hem, Bizlerin hem de partililerin seçimle alakalı "mülahazalarından da" bıktınız.
* * *
Ne var ki zor! Pek, Tez be tez kurtuluş yok. Lakin bu işin bir de seçim sonrası var ki, "en hassasiyet" yanı da bundan sonrası. Birinci parti, Ana muhalefet, Milletvekili sayısı, Hükümet kurma yetkisi. Kabineye kimler girecek. Yerini koruyacak olan kimler? Ve yerel zeminde, "oy kaybına hangi" bölge maruz kaldı. Eski vekiller, Kimi destekledi, hangi bölgede hangi aday ne kadar oy aldı. İşte tüm bunlar, Seçim sonrası "hayli beyin" meşguliyeti içerecek.
* * *
Neyse! Zamanı geldiğinde, sonuçlara ilişkin "çetin" bir noktada hasb-i halimiz olacak. Tabi, Önem arz edici olan da, seçimin demokratik ortamda, huzur ve güven tesisiyle geçmesi. Hiç bir irade, Bir başka iradeye "üstünlük" sağlama noktasında, ant-i demokratik yollara tevessül etmeden. Çünkü Çağdaş, özgürlükçü, hür ve vicdanına danışan bir anlayışın icra ettiği sandıkla. Türkiye, Ve seçmeni, milleti, ahalisi ancak, "demokratik" ve eşitlikçi bir, hayat bulabilir. Aksi takdirde; "Vesayetlere" dayalı, iradeler gelişirse. İşte o zaman; alınan mesafe. Kazanılan haklar "heba" olur. Üstadın ifadesiyle; "her oy bir namustur". Ona çıkmakta, "Namus borcudur".
* * *
Şimdi; Dönelim seçimin harareti yüksek arenasına! Günün menüsünde ne var, ne yok diye? Hiç kuşkusuz ki! Dünün en sıcak ve beyin yoran meselesi, KCK Tutuklusu, Bağımsız Milletvekili adayı Hatip Dicle'nin akıbeti... Çünkü, Dicle'nin "Milletvekili Adaylığı" bir kez daha risk altına girdi.
* * *
Evet, Bu meselenin "detayına" dahil olmadan önce, seçimin son bir profilini çizmek istiyorum. Pazar günü, Diyarbakır için ne olur, sonuç neyi içerir, o'nu sandıklar açıldıktan sonra göreceğiz. Malum, "Fakirin ekmeği" umut olunca, haliyle partilerin ve adayların da umudu "sandık" olur. Bakalım, 806 bin civarındaki Diyarbakır seçmeni, 11 Milletvekili için, sandığa gidecek. Yani, Hakem ve karar merci olma noktasında "kime" mührünü basacak. Şunu şimdiden ifade etmek istiyorum. Sonuçlar, V seçmenin kararı neyi "hükmederse etsin", herkesin saygı göstermesi gerekir. Sağduyu, Demokratik olgunluk içerisinde karşılanmalı. Ki, Diyarbakır ahalisi ve seçmeni bir kez daha, "örnek" teşkil etsin.
* * *
MAHKEME SÜRECİ?
Şimdi gelelim; Seçim atmosferini "bozan", Hatip Dicle'nin akıbetiyle alakalı meseleye. Mesele; Ne derseniz. İsterseniz, önce hikâyesini anlatayım. Şöyle ki. İddiaya göre, Hatip Dicle 23 Ekim 2007'de bir ajansa, PKK'nın ateşkesiyle alakalı, TSK'nin operasyonlarına atıfta bulunarak şöyle demiş: "Bu ateşkes fiilen geçersiz hale geldi. Ordunun operasyonları durmadığı takdirde onlar da meşru müdafaa haklarını kullanırlar"
* * *
Bu ifade, Bir ajansta haber ve açıklama olarak yer alınca, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılıyor. Mahkeme de, 18 Şubat 2009 tarihinde, Dicle'yi Dicleyi "PKKnın propagandasını yapmak" suçundan 1 yıl 8 ay hapse mahkûm ediyor. Ve dosya, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ne gönderiliyor "kararın" onayı için. Geçtiğimiz, Mart ayının 22'sinde Yargıtay bu hükmü onadı. Dicle'nin avukatlarının itirazı, reddedilince, karar kesinleşti. Nitekim Karar geçen hafta Mahkeme'ye ulaştı. Tabi; Yerel mahkeme "cezanın" dışında bir de, "hakların kullanımı" noktasında bir hükmü var. O da, TCKnin 53'üncü maddesinde düzenlenen ve "siyaset yapma" yasağının da içerisinde yer aldığı, hükümler.
* * *
Peki, Bu ceza onaması ve TCKnin 53'üncü maddesi. Bunlar, Hatip Dicle için "ne anlam" içeriyor. Özelliklen de, Milletvekili adaylığı ve seçimi noktasında. İşte bu "çizgide", ciddi bir hukuki "mülahaza" söz konusu. Dün, Bunla alakalı birçok hukuk adamı, görüş belirtti. Hatta, Diclenin avukatları dâhil. Fethi Gümüş. Dicle'nin avukatı ve bir ölçüde şuan seçim çalışmalarını yürüten isim. Ona göre, YSK bir kez "resmi noktada" kararını vermiştir, "sakıncalı ve yasak" bir durum yok. O nedenle, Seçime girer, kazanıp, mazbatasını alarak, Meclise gider.
* * *
PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK?
Ancak, Bir başka görüşe göre... Şayet, Dicle hakkındaki "ceza hükmünü onayan" yazı, seçimlerden önce ulaşması durumunda "konuyu" değerlendirecek. Yok, eğer seçim sonrası; o karar kendilerine ulaşırsa. O zaman; Diyecek ki "tasarruf yetkimiz yok", kararı Meclis'e bırakacak. Malum, Dicle'nin seçilmesi halinde milletvekili sıfatını kazanması için "Meclis'te yemin etmesi" gerekiyor. Bu da, Doğal olarak tutuklu bulunduğu cezaevinden tahliyesi ya da özel izinle Meclis'e gitmesi lazım. Tabi; Milletvekili olması da Diclenin bu sıfatını sürdürmesi için yeterli olmayacak. Çünkü "Milletvekilliğin düşürülmesi"ne ilişkin Anayasa 84. maddesi buna engel. Bu maddede, "Milletvekilliğinin, kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinde düşmesi, bu husustaki kesin mahkeme kararının Genel Kurula bildirilmesiyle olur" hükmü bulunuyor.
* * *
Evet, Seçime üç gün gibi kısa bir zaman kala, "ortaya çıkan" bu durum, hiçte hayra alamet değil. Çünkü, Hamuru ciddi manada "su almaya" müsait bir mevzuu. Aklıselim, Bir seyir ve düşünce, hâkim olması lazım. Tabi, Bende akıl kilitlenmesi yapan "karar ve onay" sürecinin yanı sıra. Bu kararın, 22 Mart'ta verilmesine rağmen, neden seçime üç gün ala, kamuoyuna yansıtıldı. İlginç. Ve ciddi mana da, manidar bir durum.
* * *
Ne diyelim; Burada, tabiri caizse "top" artık bir kez daha Yüksek Seçim Kurulu'nda. Hatırlarsanız; YSK Leyla Zana ve Hatip Dicle için, "sakıncalı" demişti. Evraklar, tanzim edildikten sonra "sıkıntı kalmadı" dedi. Ve, Bismil'de İbrahim Ok adlı gencin "ölümüyle" tırmanış gösteren, o günkü olaylar son buldu. Şimdi, Güneydoğu bir kez daha "o atmosferi" solar hale gelen bir meseleyle yüz yüze. Onun için; Hukuk camiası da, toplumun diğer katmanları da YSK'dan karar bekliyor. Süreci, 12 Haziran'ı, Ve kamu vicdanını "gören" bir, hüküm vermesi gerekir. Bekleyip göreceğiz. Hayırlı Cumalar.