DİYARBAKIR'A BERLİN DUVARI MI(!?)
Eklenme: 9/8/2020 12:00:00 AM

Selmün aleyküm

.. İki hafta sonra yeniden birlikteyiz! Nerde kalmıştık diyerek, mevzulara dalalım!..

***

İlk hadisemiz, Diyarbakırın gündemini meşgul eden, hatta Mecliste soru önergelerine neden olan; Berlin Duvarı diye tartışılan mevzu Devlet Demir Yollarının şehir içerisinden geçen 12 kilometrelik geçiş güzergahı ağına yapılan panel çit..

***

Doğrusu, işin özü, yani meselenin aslı ile siyasetin dillendirdiği, bazı medyanın ve sosyal medyadaki tartışmalar ile STK temsilcilerinin beyanlarının, birbiriyle zıt kutupta seyrettiğini karşılaştırdığım da.. Şu tarihi vecizeyi hatırladım.. Gaye üzüm yemek mi, yoksa bağcıyı dövmek mi?..

Tabi önemli olan da; meseleye nereden bakıldığıdır?..

***

Şöyle ki.. Herkesin malumudur ki, Demir Yollarının hal-i hazırda şehir içerisindeki geçiş güzergahı; hiç bir şekilde güvenlik tedbirleri ağında değil.. Tehlike ve risk yüksek.. Özellikle yaya geçişleri ve bazı noktalarda okulların yakın çevrede bulunması, büyük risk oluşturmaktadır Ne bir bariyer, ne de bir geçiş kontrolü; yok!

***

Nitekim, 7 kişinin ölümü, 32 kişinin yaralanması, 53 kazanın meydana gelmesi de; şehir içi güzergahın ne kadar tehlikeli ve risk içerdiğini görmeye yeter de artar bile. Ray üzerinden yaya ve araç geçişleri, gelişi güzel olması tehlikeye davetiye çıkarıyor.. Hele ki, Yenişehir ve Bağların kesiştiği 2-3 kilometrelik bölüm, ölüm kuşağı gibi

***

Peki, Devlet Demir Yolları ne yapmak istiyor?.. Yani projenin muhtevası nedir?.. 30 ila 50 santimetre yüksekliğinde dökülen beton üzerine panel çit kurulacak. Ayrıca yaya ve araç trafiğinin rahatlaması, mağduriyetlerin yaşanmaması için de; 6 hemzemin ile 7 alt ve üst geçit, ayrıca bölgeye 7 de üst geçit yapılacak.

***

Bu da demektir ki, insan hayatını önemseyen, kazalara, ölümlere neden olabilecek vakaları minimize edecektir?. Peki çözüme yeterli mi?.. Ya da kentin, yaşam koşullarını rahatlatır mı?.. Riskleri ortadan kaldırır mı.. İşte biraz tartışılır?.. çünkü; bir istişare ortamı yok?.. Gönül ister ki, kentin tüm bileşenleriyle ortak aklın oluşturacağı bir konseptle çözüm bulunması?..

***

Mevzu bu iken!.. Gelelim; bağcıyı dövme meselesine.. 28 Temmuz 2020 tarihinde İl Valisi Münir Karaloğlu, Oda ve STK Temsilcileri, Bölge Esnafına katılımcılarla, proje hakkında bilgilendirme yapılmış Ve yine, 10 Ağustos 2020de ise, DTSO Başkanı ile diğer Sivil Toplum Örgütü temsilcileri, Demir Yolu aracı ile ihata yapılacak güzergah gezdirilerek, bilgilendirme yapılmış..

***

Hal bu iken; bağcıyı dövme durumu neyin nesi?.. DTSOnun tavrı denir ya; Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?.. Nitekim, Diyarbakır Söz bu minvalde manşet atmıştı.. Hem tedbir, güvenlik isteyeceksin, hem projeye vakıf olacaksın, sonra tu kaka diyeceksin?.. Ya, siyasilerin işe tuz biber olma hallerine ne demeli? Yok Diyarbakırı ikiye bölüyorlar, varoş, gelişen kent ikiye bölünüyor.. Berlin Duvarı örülüyor.. İki metrelik, üç metrelik beton blok duvarlar inşa ediliyor gibisinden; uçuk beyanların attığı ciritler?

***

Kerameti kendinden menkul olanların attığı naralar da ayrı bir dert.. Neymiş; biz söyledik, biz yazıp-çizdik, Berlin duvarı örülmekten vazgeçildi, çalışmalar durduruldu?.. Yok öyle bir şey.. çalışmalar tam hız devam ediyor..

***

Velhasıl.. İşte Diyarbakırın yıllar yılıdır bir ileri iki geri misali, yaşadığı travmatik hal bu.. Birileri bir iş yapmaya kalkar, birileri de iş bilmezliklerine kılıf uydurma gayesiyle, yapılan işe çamur atmakla mahirlik yapar.. Kimse, ortak aklın işleyişine önem vermez?. Hep benim doğrum der?..

***

Sonuç itibariyle, yapılanlar kentin ve yaşayanlarının huzuru, güvenliği, sağlığı içindir.. Siyasi ve ideolojik hesaplaşmaya bu kentin yarınları heba edilmemeli, birilerine de malzeme edilmemelidir; diyerek istişareye davet ediyorum tüm tarafları...

***

HEM SAPIK, HEM SAHTEKAR!..

Lafı hiç evirip, çevirmeye gerek yok!.. Sakaryadaki utanmaz adamın rezilliği ve utanmazlığı tartışılamaz!.. Savunulamaz!.. Zerre-i miskal bir gerekçeyle; olabilirlik kulvarına da sokulamaz.. çünkü, vahim bir iğrençlik, vahim bir aşağılık cinsel sapıklık söz konusudur..!? Ötesi yok!.. Hem sapık, hem de sahtekar!

***

Ancak, her mevzuda olduğu gibi ahlak yoksunu bu utanmaz adamı ve rezilliği yine siyasi, ideolojik ve inanç, din kulvarına sokularak, birileri tarafından hadise; yönetim iktidar arızası haline getirilip tartışılıyor olması da ayrı bir garabet?.. Öyle böyle bir tepinme de değil; bu intikam hasetti!..

***

Bir kere utanmazın, rezilin, sapığın, katilin, caninin, dini, inancı, mezhebi, partisi, rengi, ırkı, cinsiyeti olmaz, olamaz da!.. Olmadığı gibi sınıfsal bir kategorize kulvarına da sokulamaz.. Böyle bir libasta giydirilerek potansiyel muamele gösterilemez!.. Sapık sapıktır, katil katildir?..

***

Ama gel gör ki, Fatih Nurullah isimli ucube adamın sapık ruhluluğu ve sahtekarlığı 28 Şubatın önemli aktörlerinden medya ayağı, tıpkı o süreçteki Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı ve Fadime Şahin senaryoları gibi bu hadisede de, İslami kesim açıkça hedef alınarak, kin ve intikam duygusuyla saldırıyor..

***

Öyle ya, bu minvaldeki senaryolar 28 Şubatta yer bulup zemin elde ederek iktidar devrilebildi, hükümet değiştirildi.. Aynı, strateji bugün, bir süredir sahte şeyhler, sahte tarikatlar, kiralık ve satılmış isimler üzerinde; hamle geliştirmek istenildiğini açıkça görüyoruz..

***

Lakin şu iyi bilinsin ki!.. Bugünkü Türkiye o günkü Türkiye değil.. İktidar da, halkta, devlet-i aliyenin kendisi de; bu güruh beyinli fikir sahiplerine, ve onları kendilerine emellerine kiralık adam olarak kullanan kesimlere yem olacak değil.. Olmaz da!.. çünkü, organize edilen senaryolar bayatlamıştır; kep düşmüş, kel görünmüştür?

***

Ki kendileri de çok iyi biliyorlar.. Bu senaryoların artık yer bulamayacağını, prim almayacağını Kimseyi ikna edemeyeceklerini de biliyorlar.. Halktan, ki kendilerine yakın kesimden bulamazlar; hadi oradan sizi gidi yalancılar denileceğini biliyorlar..

***

Kemalistlerin, laikçilerin, seküler ahlakın mihmandarlarının, her dönemde, her fırsatta sıkıştıklarında, iktidar gücünün ellerinden gittiğini gördüklerinde; dindar kesimi hedef alan, alçaklıklarının karşılığının olmayacağını da öğrenmeye başladılar... Nitekim, Sakaryadaki sahtekarın cinsel sapıklığının ilk gününde, hayli homurdandılar ama sonra, maskeleri düşünce şimdi süt dökmüş kediye döndüler.? çünkü, mal kendi malları.

***

Türkiye hızlı bir şekilde dini hassasiyetleri koruyan, ancak dini kullanan zümrelere karşı, tavizsiz mücadele ettiği herkesin malumudur.. Bu kesim de biliyor.. Sakaryadaki utanmazın utanmazlığına gelen tepkiler de gösteriyor.

***

Denir ya; Mümin aynı delikten iki defa girmez, ısırılmaz.. Nitekim, Sakaryadaki bu şarlatan adamı, Uşşaki tarikatı diye ifade edilen Vakıf bile bu bizden değil, bize yamandırılmak isteniliyor diyerek, tepki koyuyor.. Dini hassasiyeti olan kesimler de, eskisi gibi değiller.. Olup-biteni sineye çekmiyorlar?...

***

Dini istismar eden melun kişilere tepki veriyor, lanet getiriyor devlet-i aliyeden böylesi alçaklıklara prim verilmemesi ve onları şarlatan olarak kullananlara, göz yumulmamasını arka güçlerinin ortaya çıkarılmasını istiyor.

***

Ve yine, dini hassasiyetler noktasında her kafasına sarık sarıp, cübbe giyen, sakal bırakan kişinin ben şeyhim diyerek kendince müritler oluşturan, tinetli yapılara gereken sillenin vurulmasını ve ahalinin kanmaması gerektiğini, yüksek sesle dile getiriyorlar..

***

Ne diyor, Diyanet İşleri Başkanlığı?.. İlim ve irfan ile alakası olmadığı halde, kendilerine menfaat devşiren din istismarcılarına karşı aziz milletimizi bir defa daha uyarıyoruz. Hem dini duygu ve değerlerimizin hem de gözbebeğimiz olan çocuklarımızın istismara karşı korunması için herkesi sorumluluk almaya davet ediyoruz...

***

Velhasıl, utanmaz adamlar üzerinden kendilerine kapı aralamak, ekmek elde etmek isteyenler diyeceğim şu; siz o utanmazlardan beter utanmazlarsınız be gafiller? diyerek, Sakaryadaki çirkefliğe nokta koyup, ivedi önlemler şart diyorum!

***

TEDBİR, TEDBİR YİNE TEDBİR?..

Telefonla, hekim dostumla konuşuyorum!.. Diyarbakır birinci dalganın pikinden nasıl kurtulabilir diye?. çünkü, vaka sayısı, ölümler hız kesmeden artıyor.. Sosyal medya Diyarbakıra özelde şu günlerde; covid-19dan hayatını kaybedenlerin acılı paylaşımı var?

***

Bakan Fahrettin Kocanın Diyarbakıra dair son haftalardaki tavizsiz müdahaleler sonucunda, yüzde 49 düşüş var demesine rağmen! Vaka sayısı yine de artışta. Yoğun bakımlar dolu.. Yatak boş yok Tanıdık siyasilerin ifadesiyle, artık seçmenler covid-19a yakalanan yakınlarına yatak bulmak için, torpil istiyorlar

***

Hekim dostun dediği gibi!.. İşi önce Diyarbakır olarak çok sıkı tuttuk Ama sonra, normalleşmeyi bildik normalleşme olarak algılayıp, tedbirleri elden bırakınca, düğün, dernek, nişan, taziye, mevlit, tokalaşma, kucaklaşma, öpüşme; bizlere covid-19un okları olarak geri dündü?.. Ne yazık ki?

***

Peki çözüm.. Hekim dostun önerisi şu oldu?.. Diyarbakır kadar Türkiye bir bütün olarak; iki hafta süreyle evde, çarşıda, pazarda, işte, alış-verişte, hatta tuvalette bile, maskemizi takalım.. Temastan kaçınalım. Dezenfektan kullanalım. Temizliği elden bırakmayalım.. Bu sürede, virüs kapanlar ya da yapmış olanlar bulgularla ortaya çıkar. Tedavi altına alınırlar. Asempotik olanlar da, maske taktıkları için, taşıcıyı ve bulaş olamayacaklar.. Başka da çıkış yok

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Gönül gözüyle bakanın kandıranı olamaz!