Diyarbakır'ın, Matematiksel seçim verilerine bakıyorum! Kim, Ve hangi parti "seçmenden" nasıl teveccüh gördü diye. Ve tabi ki; Seçimle "alakalı", pusuda bekleyenlerin, beklentileri oldu mu? Doğrusu, Diyarbakır enva-i siyasi aksiyon yaşadıysa da. Yaşatılması için de, Senaryolar üretildiyse de, ortaya çıkan tablo "bir tek gerçeği" ifade etti. O da; AK Parti cephesinde siyasal istikrar! BDP için de, Kürt harekâtının artık "Mecliste" çözüm bulması için, aktif rol üstlenmeli.
* * *
AK Parti... 2002, 2007, 2009 ve tabi ki, referandumdaki sonuçlar. Alt alta, Sıraladığımızda, toplamda hatırı sayılır bir artış var görünüyor 2011 seçim sonuçlarında. Her ne kadar, Seçmen "sayısında" etkili bir artış var ise de. Yüzdelik açısından, "oyarı koruma" var. Pazar günü, Alınan 230 bin civarındaki "oyla" ilgili düşünüyorum. Ve acaba diyerek, empati kuruyorum. Şayet, AK Parti'de "umduğunu" bulamayıp, sırt dönenler... Üzeri çizilenler. Vekil, Vekil aday adayı, Ve diğer siyasi kulvardaki zevat... Pusuda, Yatıp parti düşük oy alsın, "benim gücüm ortaya çıksın" zafiyeti içerisinde olan. Velhasıl, "Ucuz" siyaset anlayışını, benimseyenler. Yani, Tüm bunlar AK Parti mensubu olma noktasında "samimiyet" ihtiva etmiş olsaydı. Dik duruş sergileseydiler. Bakan Eker'in, "Şiddet ve baskı" içerikli, atmosfer içerisinde siyaset yaptıkları sözünü de katarak. Hepsi, Topyekûn "artılar" olarak, AK Parti hanesine su taşımış olsalardı. Öyle inanıyorum ki; 230 bin oy, iki katına çıkmış olurdu. Ama olmadı.
* * *
Ama şu da olmadı; "Beklenti içerisinde" olanların, beklentileri gerçekleşmedi. Hevesleri, Kursaklarında kaldı, alınan 230 bin civarındaki oyla "ense" kaşıdılar... Seçmen, Başbakan Erdoğan'a "evet" dedi. Yazdım, Bakan Eker, Galip Ensarioğlu ve Cuma İçten. Her ne kadar, Seçilemediyse de Prof. Dr. Mehmet Akın'ın Eğil'deki fırtınası. Ergani, Seçmeninin "Erdoğan ve istikrardan" yana tavır koyması. Önem arz edici. İl teşkilatı, Ve tabi ki ilk günden itibaren seçim koşusundan ayrılmayan Kutbettin Arzu. Haklarını yememek lazım alınan sonuçtaki payları.
* * *
Bunları, Niye özetle buraya aldım sorusuna gelirsek? Şunun için. Kimse, Sonucu, alınan oyları "kendi hanesine" yazdırmasın. Ve tabi ki, "başarısızlık" diye, kulis icra ederek "kendisine" has pay çıkarmasın. Bir de, AK Parti Güneydoğuda. Diyarbakır da; Daha fazla "oy kaybına" uğrayacağını ümit eden. Hatta, Seçim sonrası "daha fazla düşük oy bekliyorduk" açıklamasında bulunan zevat dahi. Diyorum ki, Tarafsız bir gözle bakın. Sizlerin, Siyasi "ayak oyunları ve seçmen üzerindeki diretmelerinize" rağmen. Gerileme olmadı. Bilakis; Artı ve gittiğiniz için de, parti kazandı.
* * *
Aslında, Tavsiyem var onlara! Terk etmeleri gerekir "siyasi ayak" oyunlarını. Ve seçim bölgelerine, güçlü oldukları ilçe ve köylerle alakalı olarak. Sonuçları, Önlerine almaları lazım. Engellemelerine rağmen "sandıktan neden" oy çıktı, diye düşünmeleri gerek. Sormak lazım kendilerine. Kendi döneminizde kaç aldınız? Bugün, o sandıklarda kaç çıktı. Misyon, İsim ve güç noktanıza rağmen. Özellikle, AK Parti Genel Başkanı Erdoğan ve Parti kurmayları görmeleri lazım. İnanıyorum ki, Seçim ve sandık analizine ilişkin rapor. Ve seçim sürecindeki "aktivitelerin" muhtevasını, doğru minvalde okurlar. Okumaları lazım. Çünkü; Seçimi kazanmanın birinci koşulu "Teşkilatın" samimiyeti ve icrasıyla, mümkündür. Varın gerisi sizin; değerlendirmeniz.
* * *
Gelelim oylara! Kim ne almış. AK Parti, 5 milletvekiline karşı aldığı oy 230 binin üzerinde. Yüzde 32.88'e tekabül ediyor. Her ne kadar, "yüzde" rakamıyla, polemik yapanlar var ise de. Önem arz edici olan; "oy" ve yaşanılan sürec. Bağımsızlar. Hatip Dicle... 78 bin 220 oy'la yüzde 11.17. Leyla Zana. 71 bin 231 oy'la, yüzde 10.17 Altan Tan... 69 bin 292 oy'la yüzde 9.90 Şerafettin Elçi... 66 bin 119 oy'la, yüzde 9.44 Nursel Aydoğan... 65 bin 138 oy'la yüzde 9.30 Emine Ayna. 61 bin 232 oy'la yüzde 8.74. 2007'deki, Oy oranı ve yüzdeliğe baktığımızda bir de, 200 bin oranında artan seçmen. Diğer yandan; Kürt harekâtı ve BDP'nin "seçim süreci" içerisindeki, "özerklik" kampanyası. Oyların, Ciddi anlamda "artmasına" vesile olmuştur. Leyla Zana, Hatip Dicle ve Şerafettin Elçi gibi, "Kürt" halkı açısından, öncü isimler "oy taşımıştır" BDP'ye.
* * *
Gelelim; AK Parti ve BDP'nin bağımsızları dışındaki siyasi aktörlere. Bu seçimde, İki isimle alakalı ciddi bir beklentim vardı; "kim ne yapacak?" diye. Birincisi; AK Parti'de şans bulamayıp, bunu Bağımsız aday olarak elde etme uğraşına giren Devlet eski Bakanı M. Salim Ensarioğlu. AK Parti'de, Yeğen Galip Ensarioğlu'na "karşı" cephe. Seçimin, En ilginç ve renkli siyasi çekişmesine sahne oldu, Amca-yeğen'in seçim kampanyası. Zaten, Herkesin cevap aradığı soru şu oldu. Ensarioğlu ailesi, Seçimde kimden yana tavır koyacak diye? Amca, Ensarioğlu'nun aldığı oy oranı, hatırı sayılır bir rakam. Kendi tabiriyle, BDP ve AK Parti'ye rağmen aldığı oy, normal koşullarda bir Milletvekili çıkarabilecek sayıda.
* * *
İkincisi; CHP'ye Sezgin Tanrıkulu ve birinci sıra adayı Devlet eski Bakanı Salih Sümer faktörü, ne getirir idi? Ve tabi ki; Bu seçimde CHP'nin Kürt açılımına soyunması. Erdoğan'ın zorlamasıyla, Güneydoğu'da miting organize etmesi. Hatta BDP'nin son hafta içerisinde, "alaka" göstermesi. Hepsinin; CHP'ye Diyarbakır'da getirisi şu oldu. Alınan oy 15 bin 222. Yüzdelik ise 2.17. Artış var mı? Yoksa söz konusu mu? Tartışılır. Nitekim; CHP'li Mesut Değer sonuca "tepkisel" açıklama getirdi. Sümer'i kast ederek. Kendi ilçesinde, seçim bürosu açamayan. Oy getirmeyen. Tanrıkulu'na da atıfta bulanarak. Kulp ilçesinden, doğup-büyüdüğü köyden "sıfır çeken" bu oluşum bir önceki seçime göre 2 bin oranında "oy artırması", başarılı mı? Bilemiyorum. Ama üstadın ifadesiyle; "söylenecek söz yok".
* * *
Sadet Partisi'ne gelince. Abdullah Arzakçı, "renkli" ve sempatik haliyle, "katkı" sağladı, seçim sonucuna. MHP derseniz. "Umduğunu" bulamadı. 16 yıl aradan sonra ilk defa miting yapan Bahçeli "getiri" sağlamadı. MHP'nin oyları düştü. 2007'de yüzde 2,86 oy almıştı. Ama şimdi; yüzdelik oranı 0.67'ye geriledi. Lakin burada Arzakçı faktörünü unutmamak lazım. Çünkü; 2007'de MHP'nin adayı Arzakçı'ydı. Tabi, MHP'nin bölgede aldığı oylar "MHP'nin siyasi misyonuna" değil, gösterdiği adayın şahsiyetinedir. Böyle bilinmeli. Evet, Genel itibariyle Diyarbakır'ın "seçim sonucu" ve matematiksel veriler böyle okunuyor. Katılır mısınız, katılmaz mısınız bilmem. Ama gerisi sizin yorumunuz.