Diyarbakırspor! Ve ekseninde körüklenen hadiseler zinciri. Yani sezon başından buyana olup-bitenler. Hepimizin malumu! Her geçen gün; 'vuku bulan' hadiselerin damlaları bardağı taşırıyor. Nitekim şuan oluşan hali-durum kelimenin tam anlamıyla; 'Çıkmaz sokak'! Etkenlerin 'üreme' gösterdiği 'dar alanda' vahim organizasyonlar icra edilmekte. Ki bunun da 'ateşi' ötekileştirme oluyor. Dikkat ederseniz bu yönde hızlı bir şekilde 'hizipleşme' ateşi gürleşmekte. Ve üzerine benzinle gidilmekte.
* * *
Bakınız! Diyarbakırspor üzerine 'kurgulanan' konsept 'Ergenekon' var-i bir yapılanmadır. Şöyle ki; Bir ülke 'sokak çatışmalarıyla' bölünmez. Ya da; zor olur. Ama bir ülkeyi 'futbol' ve tarafgirlik düşüncesi götürebilir. Sanırım geçtiğimiz haftaydı. Diyarbakırspor-Bursaspor maçıyla alakalı; Ahmet Çakar yorum yapıyordu. Fikirlerini ve üslubunu benimsemediğim biri. Ama 'bu yöndeki' tespitine 'hak vermemek' elde değil. Ki bu durumu, sporla iç içe olan Saffet Azbay'la da dün tartıştık. Hani derler ya 'aklın yolu birdir' diye; aynı düşüncede buluştuk.
* * *
İşte İspanya! Yıllarca vuku bulan huzursuzluk ve bölünmeye götüren en büyük etken futbol idi. En basit ifadeyle; Bask bölgesi takımları ile Real Madrid-Barcelona çekişmesi. Bunlar olağan olaylar olup İspanyayı uzun yıllar 'ötekileştirmeye', etnik kimlik çatışmasına sürükledi. Ve gelinen; sonuç! Bu örnekleri neden verdim? Çünkü sözün başında da belirttiğim gibi Diyarbakırspor 'üzerinde' çok derin hadiseler 'inşa' edilmekte! Vakaların zincirlerinin neresinden bakarsanız bakın; hep bir karanlık el hasıl. Bu 'görünmez' sinsi el Diyarbakırspor'u 'ligden' düşürmeye. Ülkeyi de 'bölünmeye' sürüklemektedir.
* * *
Önce Fenerbahçe! Ardından da Bursa. Demokratik Açılım 'evresiydi'. 30 yıldan buyana; Güneydoğu'da yaşanan ve yaşatılan 'şiddet' ortamının sona ermesi. Kürt sorunuyla alakalı 'çözüm' adımlarının atılması. 'Kardeş kanının' dökülmesine son verilmesi. Daha çok demokrasi, daha çok insan hakları, daha çok özgürlük ve yaşam kalitesi. Kandil'den, Mahmur'a. Buradan Habur'a ve Türkiye'ye yayılan 'çözüm umudu.' Türkiye'de 'değişimin' rüzgârını yaratan tüm bu 'hayati' etkenler bir anda; sabote edildi.
* * *
Karşı odaklar; 'Ergenekon' var-i bir yapılanmayla Diyarbakırspor'u 'linç' etmeye başladı. Tabi bu 'provokatif' yapılanmalara; 'içimizdeki' Ergenekoncular da 'katkı' sununca. Zincirleme; gelişti. Bursaspor deplasmanındaki 'vaka'. Az-buz değildi. Ama Futbol Federasyonu, Diyarbakırspor yönetiminin de 'zaafiyetiyle' adalet duygusunu, adaletsizleştirdi. Bursaspor'a 'ceza verip' oluşan duyguyu yatıştırması gerekirken; tam aksine 'ödüllendirmeyi' tercih etti. Bu da var olan 'gerginliği ve tansiyonu' daha bir yükseltti. Ki geçen hafta bu filmin 'bariz' senaryosunu bir kez daha okuduk. Ve figüranları olduk. Bölge insanının 'duygusunu' iyi analiz etmiş olan senaristler 'kışkırt' ve çekil politikasıyla; Diyarbakır'ı ve Diyarbakırlıları 'yakışmayan' bir alana çekti.
* * *
Ve dün! Çekilen filmin 3'üncü bölümü sahneye konuldu. Barış ve kardeşlik duygularının öne çıktığı. Centilmenlik 'arz eden' görüntülerin yaşandığı maç; bitimine iki dakika kala 'sahnelendi'. Hakem'in yanlı tutumu ve son dakika serbest vuruş kararının ardından gelen gol. Duyguları 'körükledi'! Bir grup sahaya atıldı. Ve maç tatil edildi. Şimdi tüm bunları ve hadiseler zincirini 'normal spor' olayları olarak görmek. Olabilirlik bakışında karar kılmak 'saf dillik' olur. Ne hazindir ki; 'at gözlüğüyle' bu olaylara bakıldığı içindir ki; bu 'ateş' sürekli var oluyor.
* * *
Bu olaylar kesinlikle; Diyarbakırspor 'üzerinden'. Kürtler ve Güneydoğu insanı 'üzerinden', barbarlık yaratmaktır. Özellikle de; 'Kürtleri' şiddet, terör ve bölünme taraftarı olarak göstermektir. Sorunların 'çözümünü' engellemek; 'ötekileştirip' dar alanda; çıkmaza sokmaktır. Yani; 'vahim' bir ateş yakılmaktadır. Eğer tedbirler alınmazsa; bu süreç 'öylesine' bir noktaya gelecek ki; 'dumanlı havayı seven kurt' misali pusuda bekleyen 'şer' odaklar 'Kürt-Türk' çatışmasını alevlendirecek. Allah korusun! Aslında; tüm bunlar herkes tarafından bilinmekte, idrak edilmektedir. Ama ne hazindir ki; 'herkes' duruma 'sessiz, suskun ve sorumsuz' kalmakta.
* * *
Bakınız; benim bu 'vahim' tabloyla alakalı 5 tespitim var. Bakalım; bu tespitlere siz ne diyeceksiniz? BİR: Vuku bulan olaylar sıradan 'spor' olayı değil. Diyarbakırspor da, sıradan bir kulüp değil. Temsiliyet vasfı 'önem' arz ediyor. Özellikle de; demokratik açılımla yakından alakalı. Bu nedenle; olabilecek 'olumsuz' kurgular kaos getiricidir. Son iki maçta kimler olay çıkarmış. Bunlar 'kimlerin' aklıyla oluşuma katkı sunmuştur. Bunun 'dibi' kazınmalı.
İKİ: Diyarbakırspor'un başındaki yönetim! Başarısız ve topluma güven vermeyen bir yönetim. Nitekim bu olaylar ve siyasi körüklemeler 'onların' başarısızlığını gündemden düşürüyor. Ve Diyarbakırspor yönetimi 'ne yapıyor, ne ediyor? Sorusuna cevap verme anlamında sorgulanmıyor. O nedenle; Diyarbakırspor yönetimi ciddi manada 'irdelenmeli' ve hesap vermelidir. Öyle 'topu' taca atıp; 'suçlu' taraftar demekle 'iş yürümez'. Borç-harç, bakkal-manav. Ve futbolcu alacakları.
ÜÇ: Futbol Federasyonu ve MHKnın içinde; 'vahim' bir yapılanma var. Ki bunlara futbolun 'Ergenekoncuları' deniliyor. Diyarbakırspor üzerinden 'ülkeyi' karıştırmak; 'Kürt-Türk' çatışmasını alevlendirmek. Nitekim sporla ilgilenenler bilirler; bu konseptin uygulayıcılarının başında Levent Kızıl ile Yunus Egemenoğlu'nun geldiğini. MHK Başkanı Oğuz Sarvan. Kendisine sormak lazım; İstanbul BB-Diyarbakırspor maçına atanan hakem Hüseyin Göçek! İstanbul bölgesi 'hakemi' değil mi? Böyle bir maça böyle bir hakemin atanmasına 'nasıl bir izah' gelebilir?
DÖRT: Futbol Federasyonu, MHK, Kulüp Yönetimi ve Uluslararası mafya var-i yapılar? Her biri kendisine özgü bir 'açılım' içermekte. Ancak 'şifreli' kelimelerle kalıp; bunların açılımını ilgili birimlerin yapması gerekir. O zaman 'oyun' bozulur.
BEŞ: Peki şimdi ne olacak? Diyelim ki; Bursa ve İstanbul BB maçları yarıda kaldığı için Diyarbakırspor hükmen mağlup ilan edilirse! Ki böyle bir durum hasıl olursa TFF Müsabaka Yönetmenliğine göre Diyarbakırspor 'otomatikman' kümeye düşecek? İşte burda 'ikinci' bir kıyamet kopuyor. O da; gerek Diyarbakırspor'da, gerekse Türk Futbolunda? Şöyle ki; bu karar başta da ifade ettiğim gibi 'etnik' bölünmeyi ciddi manada körükler. Bir de işin Türkiye'nin 'genelini' alakadar eden boyutu var. O da şudur! UEFA normlarına göre; Türkiye'deki takımların Avrupa Kupalarından 'men' edilmeleri. Bunun nedeni de; UEFA'ya üye bir ülkede bir sezonda birden fazla takım ihraç edilirse 'o ülke' Avrupa Kupalarına katılamıyor? Peki, Futbol Federasyonu Diyarbakırspor'u ihraç etmese ne olur? O zaman ya Bursaspor maçı 'tekrar' edilir ya da İstanbul BB maçı 88. dakika itibariyle tescil edilir. Ve iki maç üst üste hükmen 'mağlup' olma kuralından sıyrılır. Bu durumda da ligde kalma mücadelesi veren diğer takımlar işin peşini bırakmaz. Gelişmeler 'Yargıya' kadar uzar gider.
* * *
Velhasıl! Şuan Diyarbakırspor üzerinden esen rüzgâr 'spor' olayından çıkarak Devlet meselesi haline geldi. O nedenle; ilk başta da ifade ettiğim gibi 'Devlet' erkânının duruma el atması lazım. Çünkü Diyarbakırspor 'karanlıktan' beslenenlerin kucağına bırakılmayacak kadar önemlidir. Siyasi otoriteler. Kentin 'kanaat önderleri'. Sivil yapılanmalar. Yekvücut bir şekilde 'el koymalı'. Özellikle Diyarbakırspor'u 'ihraçtan' kurtaracak formül bulmalı.
* * *
Ve Diyarbakırspor'u sürekli 'batağa' sürükleyen Yönetim'den uzaklaştırmalı. Sağlıklı bir yapılanmayla 'taze' ve pak bir düşünceyi hayata geçirecek oluşumla. Diyarbakırspor'a alet olan 'Ergenekon var-i' karanlık senaryo bozulmalıdır. Aksi taktirde; 'derin oyunun zehri' hepimizi zehirleyecek. Burda dikkatimi çeken bir ayrıntı da; Diyarbakırlı siyasetçiler ve STKların sessizliğidir. Sıradan bir olayda bile mangalda kül bırakmayanlar acaba neden bu kadar sessiz? Bugün bir şeyler yapmayacaksanız sahi neye yarıyorsunuz? Anlayacağınız; Diyarbakırspor şuan için 'Çıkmaz Sokak'ta. Ve 5 bilinmezin 'tuzağı' içerisinde bulunuyor.