Yolsuzluk...
Rüşvet...
Ve Suiistimaller diyoruz ya!..
17 Aralık operasyonun rüzgrı malumunuz.
Fırtına misali.
Ülke'de yer yerinden oynuyor.
7 şiddetindeki depremden de beter!
Her ne kadar sarsıntı geçtiyse de ama geride bıraktığı "tahribat" çok büyük.
Etkisi sürüyor.
***
Neyse!
Ama şu bir hakikattir ki "çin şişeden" çıktı.
Yani Pandora'nın kutusu açıldı.
Artık "geri dönüş" yok, dönülemez de.
Ne yolsuzlukların çarkı,
Ne siyasilerin içerisinde yer alışı,
Ne de, kumpas içerisinde kumpas organizasyonu.
Anlayacağınız bir taşla "çok kuş" vurmak gerekiyor hal-i hazıra!
***
Ortaya çıktı;
Paralel devlet yapısı,
Paralel yolsuzluk icrası,
Paralel siyasi müdahale,
Paralel millet dokusuyla oynama gayreti.
Kısacası birçok "paralel" yapı birden inşa oldu.
Ancak, "koruma" kalkanıyla şimdi her biri kendisine has "güç özerkliği' gayretinde!
***
Doğrusu.
Sonuç ülkeyi ve milleti nereye götürür bilmem?
Ama bu işte "bir hayır" çıkacağını umut etmek istiyorum.
çünkü Türkiye "zorunlu" bir istikamet almıştır.
"Ya temizlenecek, ya temizlenecek.?"
çürümeyeceğine göre.
O zaman kirliliklerden "temizlenecek/temizlenmelidir"?
***
Hukuku,
Adaleti,
Devlet nizamını.
Hakkı, hakkaniyeti, emeği ayaklar altına alan "yapılar" ber taraf edilmelidir.
Yerine baş tacı yapan, kutsal kimlik getirilmeli.
İnsanı insan "gören" yapılar, ikmal edilmeli..
***
Siyasal iktidar!
Eğer bugün paralel devlet yapısı diyerek;
Yüzlerce savcıyı,
Binlerce polisi,
Bürokratı "diskalifiye" edip, görevden alıyorsa.
Kendi içindeki "kirli" yapıları da, temizlemeli.
Özellikle; "şaibeli" siyasetçiyi bağrında tutmamalı.
Başbakan "oğlum" dahi diyorsa.
O zaman bunun "gereğini" her alan ve kurumda yerine getirmeli.
***
Ki millet;
Evet, bu hükümet "Milli iradeyi" koruyup-kollayandır.
Yapılanlar da "paralel" zihniyetin intikamıdır.
İçten, dıştan ve küresel alandan gelen; "fitne-fesat ve çıkar" yapılardır hükümeti tuzağa düşürmek isteyen.
"O zaman biz de, bu hükümetin yanındayız" der.
Ama değilse.
***
Sonuç itibariyle.
Diyorum ki, 30 Mart birçok sonuca gebe!
İktidar için de,
Cemaat için de
Paralel yapı için de,
Küresel pusu kurucu kurtlar için de.
Demokrasi için de,
Yarınları aydınlık Türkiye içinde, "önem arz" edici!
Bekleyip-göreceğiz!
***
DOĞRUDAN ALIM YOLSUZLUKLARI!
Söz;
Yolsuzluk ve rüşvet çarkından açılmışken!
Yerelleşelim diyorum.
Dikkatlerinizi bu alana çekmek istiyorum!
Yerelde, yolsuzluk ne alemde?
Aslında, buradan birçok kez "konu" edilmişliğim var.
"çarkın" nasıl döndüğüne ilişkin.
Evet, "doğru'dan alım" açık ifadeyle "doğrudan yolsuzluktur" hal-i hazırda...
***
Nasıl mı?
Malumuzdur;
'Doğrudan alım', ihalesiz, şartsız, şurtsuz sadece 'piyasa' araştırması ve teklifle 'işlem' görüyor.
Dairenin 'yetkilisinin' iki dudağı arasında!
'Ben bunu tercih ettim!!!'
***
Aslında, 'mevzuat' öyle demiyor.
Ama 'Minareyi çalan kılıfını uyduruyor'
Kendisine has 'uygulama' icra ederek, 'iş adrese' teslim ediliyor.
Kamu İhale Kurumu'nun 22. Maddesinin 'D' bendine göre!
Der ki; 'Aciliyete binaen' diye.
Doğrudan alımın bir kere için maksimum;
3040 bin lira!
***
Kurumun;
Yıllık bütçesinin yüzde 10'nu teşkil ediyor..
Bir ölçüde yıl içerisindeki alımlar bütçenin yüzde 10'nu geçmeyecek?
Ne diyeyim.
'Yolsuzluğun ve usulsüzlüğün' doğrudan icra edildiği bu 'Doğrudan alımla' alakalı, şikyetler bugüne münhasır değil.
Daha önce de onlarca kez 'gündeme' geldi.
Buradan da mülahaza ettik.
***
Bakınız!
Son günlerde yine revaçta bu durum.
Hem de; "gemi azıya" vuracak düzeyde.
Dizgin kaçırılmış.
çok sayıda telefon alıyorum.
Tabi ki, e-maillerde.
Birçok kurumdan 'örnekler' sıralanıyor.
***
Özellikle;
Kamu Hastaneler Birliğinde,
Bağlı Hastanelerde,
Hele ki, ilçe hastanelerinde,
Milli Eğitim,
Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü,
İl Özel İdaresi.
Ve daha sayabileceğim çok sayıda, kurum.
***
Tabi ki, "Bölge Müdürlükleri de" yok değil.
Hepsinde çark aynı!
Maşallah!!!
"Doğrudan alım" en üst seviyede icra ediliyor.
Diyeceğim!
Bir komisyon kurulsun ve neşter atılsın.
"Aciliyete binaen, hangi ürün doğrudan alımla" satın alınıyor?
***
Benzer malzemeler!
Yıl içerisinde;
Nasıl oluyor da peş peşe.
Hatta bazıları "aynı gün" içerisinde sadece ihale saati farkıyla, alınıyor?
Bu nasıl Aciliyete binaen mal alımıdır.
***
Gel gelelim!
Şu yemek,
Temizlik ve güvenlik,
Hatta otomasyon ihaleleri!
Hayrola!
Moda haline geldi, "üç ayda bir" doğrudan teminle iş alımı.
***
Bakıyorsun ki.
Birçok benzer kurumda bu hizmetler en az "iki yılığına" ihaleye çıkarılıyor.
Ama "doğrudan temin" bağımlısı kurumlar "ihaleye" çıkmıyor.
Bunu; "üç ayda birle" sınırlandırıyorlar.
***
Nedeni de "adrese" teslim!
çünkü, iki yıllık ihaleye çıkarılsa.
Birçok firma katılacak.
Hatta kırıma gidilecek, "devletin" kazancı olacak.
Ama yapılmıyor.
Gaye el altındaki "firmadan" başkası işe girmesin.
***
Biliniyor ki;
İkişer,
Üçer
Altışar aylık "ihalelere" pek firmalar girmez.
Teminat mektubu.
Malzeme.
Tesisatın döşenmesi, "büyük masraf" ister.
Bu nedenle; kimse yanaşmaz!
***
Haliyle.
El altındaki, diğer firmalara oranla yüzde 75 karda!
Kurulu bir tesis var.
İşleyen bir mekanizma, söz konusu!
İdare'de "yan cebe" düşüncesinde ise, "oh ne ala".
Devlet kazanacağına "birileri" kazansın!
"Mal adrese teslimdir."
***
Tabi.
Bir çark var burada.
O da; "ihale şikyetleri".
Birbirlerini şikyet etme!
Velhasıl!
Haftanın ilk günü böyle bir mevzuuyu mülahaza ettik.
Tabi "ahali içinde, etkili ve yetkili zevat için de".
Durum "mülahaza" konusu olsun.
çünkü "çar çok kirli" dönüyor.
***
Zaten önümüzdeki günlerde; "bu konuda" fena hadiseler vuku bulacak.
Onun için şimdiden söylüyorum.
Siz bizi takip etmeye devam edin.
çünkü burnuma çok kötü kokular geliyor?
Neler, çıkacak neler?
Siparişli dosyalar,
Siparişli iş teminleri,
Siparişli ihale organizasyonu,
Siparişli, "makam baskısı" görenler?