Diyen kim?
Ahmet Türk…
Ne diyor?
"Dürüst olmak lazım…"
Hani, "kelepçeli" görüntü diye hepimiz tepki koymuştuk ya!
74 yaşındaki "birine" bu yapılır mı diye?
İşte, Türk bu durumun perdesini, kaldırmış.
Beyanat vermiş…
Diyor ki;
Resimdeki şekil; "hiç de göründüğü gibi değil.."
***
Yani…
O resim "kötü bir resimmiş gibi" oldu…
"Yerde buz vardı…
Kaymamak için de koluma girdiler, kelepçe takılmadı…
İki kez beni, Diyarbakır'a ring arabası ile getirmediler…
Bir araba ile getirdiler…
Yolda sigara da veriyorlardı…
Şimdi kalkıp desem bunlar "hakaret etti" gerçekten hoş olmaz…
Dürüst olmak lazım!"
***
Aynen de öyle…
"Dürüst olmak lazım…"
Çünkü "O resim" üzerinden çok konuşuldu…
Ben bile "inanmıştım" resmin "kelepçeli" haline…
Çünkü…
Bu resmin çekilmesi…
Tek elden servis edilmesi…
Kelepçe var gibi görüntünun oluşturulması…
Ve kamuoyunda "algı" üretmeye dair provokatif söylemler…
Birçok kişinin "kafasının tasını" atmıştı…
***
Nitekim…
Bahçeli bile,
AK Partinin bir çok siyasetçisi dahil..
O resme…
Ve oluşan intibaha dair "hoş olmadı, kabul edilir değil" dedi…
Neyse!
Türk bir kez daha, "siyasi güven" noktasında farkını ortaya koydu…
***
Birileri gibi…
Devlet-i Âliye'yi kötüleyeyim…
İktidarı yereyim…
Kendi siyasi değirmenime bir şeyler devşireyim…
Kısacası "hasımlık" üreteyim, keyfiyet içerisinde olayım değil…
Aymazlığı…
Gammazlığı içerisinde olmadan; "samimiyetini" konuşturdu…
Takdire şayan bir duruş…
***
Türk…
Kürt siyasal hareketinde; "büyük bedeller" veren…
Ömrünü "zindanlarda' geçiren…
Enva-i işkenceye geçmişte maruz kalan…
Baskılar gören…
Ama her devrin, her siyasi akımda; "uzlaşılan, ulaşılabilinen"
Konuşulan…
Ortak payda geliştirilebilinen "biri oldu…"
***
Hiç kuşkusuz ki…
O'nun gibi "güven" tesis edebilen..
Samimiyet ortaya koyabilen..
Yanlışa yanlış, doğruya doğru diyebilen..
Devşirme..
Politizelik…
Provokatif "gayeler" içerisinde olmadan…
***
En önemlisi!
Halkının,
Seçmenin,
Gönüldaşlarının "sesine" kulak verebilen…
Siyaseti..
Silahın gölgesinde değil,
Düşüncelerin, fikirlerin, mülahazaların "ovasında" yapılması gerektiğine inanılmış olunsaydı!
***
Yani!
Ahmet ağabeyleri gibi, ağabeylikleri çoğaltabilseydi…
Çok ama çok, merhaleler aşılmış olunacaktı…
Kürtler.
Güneydoğu insanı..
Irak, Suriye, İran ve Türkiye…
Dörtlü coğrafik halimiz; "kaypak siyasete" mahkûm edilmezdi…
Türk'ün ifadesiyle; "dürüstlük" hakim olurdu..
***
Velhasıl!
Gelinen aşama itibariyle…
Her kim olursa olsun..
Hangi siyasi cenahta olursa olsun…
Genci, yaşlısı, bayanı!
Gözetmeksizin; "ortaya koyacağı" siyaset "dürüst" değilse!
Samimiyet "yok" ise!
O'nun zemin ve taban bulması; "mümkün" değil..
Çünkü…
Halk deyimiyle "maymun" gözünü açtı…
***
Bakalım.
Bahçeli ve Türk arasındaki; "esen rüzgar" farklı bir mecra geliştirebilir..
Özellikle, "ikilinin" görüşmesi sonrası…
Birileri "yine çomak" sokmaz ise..
Algı üretme, "sinsiliğine" gitmez ise..
Karşılıklı; "körükleme", gafletinde bulunulmaz ise..
İnanıyorum ki…
Demokratik düzen,
Barışçıl sürecin; "esintisine" vesile olunabilinir..
Yeter ki…
"Dürüstlük" temel felsefe ve ana ilke olsun…
Gerisi; "samimiyetle" ikmal olur..
***
HÜDA KAYA HANIM OLDU MU ŞİMDİ?
Şimdi.
Aynı mahallenin bir başka ismine bakalım…
HDP'li Hüda Kaya…
Dedik ya; "siyasi dürüstlük.."
Ama nerdeee?
Malum..
HDP referandum'da "hayır" şerrinde…
"Evet’te" muhalif…
***
Kaç yazım oldu?
Evet ile Hayır'cılar üzerinden; "karşılıklı" hakaretler…
Suçlamalar…
Tezviratların yayılır olması; "doğru" değil…
Şirretliktir…
Provokatif eylemlerle; "kutuplaşmayı" körükleyiciliktir..
Terk edin…
18 Maddenin "muhtevasına" inin..
Kişi, birey üzerinde "tezviratlar" üretmeyin diye..
***
Ama!
Ne yazık ki, "her iki mahallenin" trolleri..
Persleri..
Prensleri.
Prensesleri…
Parlak zekâyla; "yumurtlamaya" devam ediyorlar…
Akla ziyan bir dezenformasyonla!
***
Gelelim!…
HDP'li Hüda Kaya'ya…
Pek aşına olduğum biri değil…
Tanımam…
Bakınız…
"Evet'e" karşıtlığını, şu sözlerle beyan etmiş…
Demiş ki;
"İnancımıza göre, referandumda evet demenin karşılığı Allah'ı inkâr etmektir…"
Yok, daha neler?
Hayırcıları "nirvanaya" ulaştıran hallerinin en tepe koduna oturttu!
***
Ve bu acizliğine…
Zıvanadan çıkmış bir ruh haliyle…
Bir de..
Kur'an-ı Kerim'den iki ayeti örnek vererek; devam ettiriyor…
Doğrusu!…
Tefsiri…
Mevzuya "kılıf" getirme fetva hali…
Hükmü noktasında..
Hiç kuşkusuz ki, "muhatap", ehli tefsir sahipleridir…
Ben değilim...
***
Ama!
Ülkeyi tek başına yönetmek isteyen…
Ve bunu siyasi kulvarda yapmak isteyen…
Halkın..
Seçmenin "tercihi" noktasında hükme bağlayan..
Bir kimseyi..
Yani bir kişiyi…
Getirip;
"Allah'a ortak koşmak" la suçlamak…
Ve İslam'a göre bunun "şirk" olduğunu iddia etmek…
Bunu da;
Kur'an-ı Kerim'den iki ayet tefsirleyerek "iddiasının" ispatına örnek vermek...
El insaftan öte söylenecek benim sözüm yok..
Ama okurların, söyleyecekleri muhakak ki vardır.
***
Ve dikkat edin..
Kast edilen, "Allah'a ortak koşmakla" suçladığı kişi de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan..
Akla.. Mantığa..
İzana ve vicdana; "arıza-i" bir durum…
***
Ama diyeceğim o dur ki..
Marksizm’i,
Leninizm’i,
Sosyalizmi,
Laikliği,
Hatta Kemalizm’i bile; "savunan" bir partinin ferdi noktasında bulunurken…
***
Her ortam ve platformda…
"Din siyasete alet ediliyor" feveranlığı yapılırken…
Kaya'nın…
Sınırları "zorlayan" bu söylemi..
Siyasi propagandası…
Kendine İslami vasıf takan biri açısından..
"Ne yaman çelişki…"
Sanırım; dinden çıkma sözü bu tür tutumlar için olsa gerek…
Çünkü din istismarlığı var…
***
ANIRAN GEZEN!
Tiyatrocu, Müjdat Gezen..
Yine; "gevezelik" yapmış…
Yine "inliğini" kamuflaj etme gayretinde bulunmuş..
Eee..
Tarihsel "iki yüzlülüğü" anırmada, bulursa..
Hal-i vaziyet değişmez..
***
Demiş ki..
Fetullah Gülen'le "tek bir kare" fotoğrafı mı çıkarsınlar…
Taksim anıtının önünde; "iki saat" ANIRIRIM…
Sonra mı?
Sosyal medyada resimler..
Boy boy…
Kimler yok ki paylaşılan "o karelerde” Gezen' de var…
***
Teşvikiye İmamı..
Rumuzuyla, not düşmüş..
"Anıracak olan Gezen'e" dair..
Senin her konuşman bize anırma gibi geliyor…
Tabi ki, "darbukatör bayram”ı da hatırlatarak..
Bir resim de paylaşmış…
"Bu resimde ki kim? İkiz kardeşin Müjgan mı?
***
Lakin, resimde çok seçkin insanlar var…
Onları tenzih ederek…
Eee be Geveze Müjdat…
De hadi;
Merkepli halinle "anır da anır" belki sesini duyan olur…
Bakarsın..
Anırmanla, gelen "anıranların" çok olur..
Ne dersin…
***
Yanına!
İstersen, geldiğin meşrepten olan Uğur Dündar'ı..
Yılmaz Özdil'i de..
Ha unutmadan, Bekir Coşkun'u da al..
Öyle Taksime çıkın…
Daha bir albeniniz olur…
Yaşarı da; unutmayın!
İnanın "anırmanıza" geleniniz çok olur…