28 Şubat.
Ya da, 7 Şubat,
Veyahut 17 Aralık.
Hadiseler açısında; aralarında ne gibi fark var?
Sizi bilmem.
Bence hiç fark yok.
Hepsi bir.
O gün, "terör" bahaneydi...
Bugün "yolsuzluk" ifşası bahane.
***
Aslında sadece;
Tarih.
Kişiler.
Ve kullanılan argümanlar.
İddia edilenler farklı
Ama temel amaç ve ana hedef aynı.
Gaye; Ülkede "egemen güç" olmak!
Milli iradeye rağmen, hakimiyet kurmak.
***
Dün, "Derin devlet" diyorduk.
Bugün, "Paralel yapı" diyoruz.
İkisi de aynı.
Hafızalarımızı tazeleyelim...
28 Şubat'ın dönemini.
Aktörler
Hele ki, 1991 ila 2000 yılları arasında Güneydoğu varlık gösteren "egemen güçler".
Özellikle, JİTEM?
Ki halen varlığı ile yokluğu "inkr" edilemiyor.
Cuntavari!
***
O dönemde nasıl bir rüzgr esiyordu?
"Egemen gücün" hükmü, Ülkenin her karış toprağında hkimdi.
Yaygın olarak bölgemizde.
Yapı itibariyle "korku" imparatorluğuydu.
Onlar ne derse o?
Sorgusuz-sualsiz biat edilirdi.
Ahali nizami devletten çok, onun yapısından korkardı-korkuyordu?
çünkü astığı astık-kestiği kestikti.
Despot bir rejim!
***
Başbakan'a,
Bakan'a,
Milletvekillerine,
İş adamına,
Siyasetçiye,
Bürokrata,
Akademisyene,
Yazana-çizene,
Gazeteciye,
Düşünene,
Sivil Toplum Örgütü temsilcilerine "dediğim" dedik ti?
***
Yoksa.
Enva-i "kumpaslar" kurulurdu?
Kimi korkuyla dizayn edilirdi.
Kimi de suikastlar ikmal edilerek susturuldu?
Bugün ölüm yok.
Ama "sindirme" ve kayırma var.
Biri kanlı,
Biri kansız.
Yani, dün ne idiyse, bugün de aynı.
Görmek gerekir gerçekleri idrak ederek.
Dün öldürülüyordu,
Bugün itibarsızlaştırılıyor?
***
Dedim ya, 28 Şubat!
O gün JİTEM'di en "baba egemen" güç!
Devlet-millet sakarya denilirdi.
Ardından, "en alçakça" kirli işler organize edilirdi.
Devletin içerisine sızmış;
İtirafçısı,
Koruyucusu,
Subayı,
Albayı,
Generali "ittifak" içerisinde hareket ederdi.
***
En önemlisi, Yargıya sızanlar!
HSYK mı, YARSAV mı?
Kimler değirmenlerine su taşımıyordu ku?
Mesela, o dönemin meşhur Diyarbakır DGM Başsavcısı gibi!
Ucuz ve cüzdan sevdalısı olanlar.
Bir de bugün ki gibi, bir kaç satılmış kalem!
Yandaş gazeteciler.
Bazı çıkarcı İş adamları.
Feodaliteden beslenenlerde eksik değildi mevcut yapıda.
***
Hepsi!
Hücresel yapıya, belli bir eksen içerisinde kolektif hareket ederlerdi.
Kendilerine has.
Devlet içinde, "devlet" yapısı oluşturmuşlardı.
Yolsuzluk, rüşvet,
Uyuşturucu,
Hayali ihracat,
Fuhuş sektörü dahi onların egemenliği altındaydı.
Mafya-devlet-siyasetçi!
***
Özellikle, kendilerine uymayan,
Zihniyetlerine boyun eğmeyen,
Karşı çıkan var olsaydı, anında "diskalifiye" edilirdi?
Her kim olursa olsun!
Anında saf dışı.
Kanlı-kansız misali çarkın dışına atılırdı?
***
Fişlemeler mi,
Hayali suçlamalar mı?
Yok, örgüte yardım yataklık ettin,
Yok, örgüt üyesisin,
Yok, vatan hainisin "denilerek" derdest edilirdi.
Ya, gözaltına alınıp, işkenceden geçirilirdi.
Ya ıssız bir bölgeye götürüp "kafasına" sıkılarak infaz edilirdi.
Ya da, elinde-avucunda ne varsa alınıp, züğürt edilirdi.
Veyahut demir parmaklıklar arkasına mahkm edilirdi.
1993 yılındaki "ölümlere-öldürülmelere" bakıldığında "derin yapının" hikmeti net görülür?
***
O dönemde!
Ne yazık ki siyasal iktidarlar da, "vasıfsızdı".
Hükümet ve muhalefet dhil.
Emir eri gibi.
Direnç gösterme.
Karşı çıkış,
Hukuku işletme gibi "demokratik hukuk devleti" nizamı icra edilmiyordu.
Bilakis, "biat" edilirdi.
Kelle ve koltuk "elden" gitmesin diye!
***
Hükümet kurdurulurdu,
Bakan atanırdı,
Milletvekili seçtirildi?
Tek egemen güç; "derin devlet ve JİTEM".
***
Peki bugün.
Manzara farklı ama senaryo aynı.
Her ne kadar.
Bugünkü hükümet,
Geçmişteki hükümetlerin aksine paralel yapıya karşı "dik" duruşu varsa da.
Biraz da; "iç çamaşırlarındaki" kirliliktendir.
çünkü biliyor ki.
Sindiği an "kelle de, koltuk da" tabi ki itibar da elden gider.
Tarih tekerrürden ibarettir derler ya.
Hükümet geçmişteki "akıbetleri" görüyor?
***
Son gelişmelere bakalım.
Özellikle;
17 Aralık'taki yolsuzluk ve rüşvet neşteriyle gelişen hadiseler zinciri.
Kirlilik var.
Ama bu kirliliğin "sirayet" alanı ve "gayeler" ülkeyi ve milleti farklı bir eksene doğru sürüklüyor.
Şöyle ki, saflar açısından.
***
Resme bakın.
Hükümet!
Cunta "ile işbirliği" içerisinde girdi.
Eski, "vesayetçi" generallerle sevişir gibi.
Ergenekon!
Ve onun emir erlerini masumane bir yapıymış gibi "söylem" geliştirmeye başladı.
Hatta onlara "kumpas" kurulmuş.
Yeniden yargılansınlar denilir hale gelindi.
Yani, Saf değişikliği.
***
Ya, Hizmet Hareketi.
O da dünün cuntasına siyasi bahçe olan yapıyla, işbirliği yapmaya başladı.
CHP ile ittifak kurmuş.
Ki 2011'e kadar, mevcut hükümetin kankasıydı.
Ergenekonu çökerten,
Balyoza balyoz indirendi.
Şimdi, bu yapının "siyasi" garantörü oldu.
Hükümete karşı "paralel" düşman.
***
Velhasıl!
Şu hakikati iyi görmek ve okumak lazım!
Senaryo açık ve nettir!
Hepsinin tek gayesi var.
Ne demokratik, çağdaş, hukuk devleti kurmak?
Ne de, şeffaf, pak ve temiz bir gelecek ikmal etmek.
Amaç!
Milli iradeye rağmen "egemen güç" olmak.
***
İşte Türkiye bu;
Egemen güç sevdalılarını,
Sevdasında olanları,
Gayretkeşlerini iyi görmeli, fırsat vermemeli.
"Dur" demeli.
Bunlar safdışı edildiğinde, işte o zaman Türkiye gerçek manada, "bağımsız, özgür, demokratik" bir ülke olur.
Yoksa, "vesayetçi" yapılar her dönemde varlık gösterecektir.
çünkü, Anayasa ve Kanun ile Nizamlar "buna" musait!..