Elibol'u Kim niye öldürdü?
Eklenme: 12/7/2011 12:00:00 AM

Murat Elibol. 21 yaşındaydı. Üniversite öğrencisi. Çınar ilçesinde, oturuyordu. Eğitimini, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde görüyordu. 72. şiddetindeki, Deprem'den sağ kurtulmuştu. Eğitim'e, Üniversitesi ara verdiği için o da zorunlu olarak memleketi, Diyarbakır'da bulunuyordu.

* * *

Sosyal ve siyasal alana yabancı değildi. Aktifti. Hafta sonu, BDP'nin 'Buradayım. İrademe Sahip Çıkıyorum' mitingine katıldı. Akşam, saatlerinde miting dağılınca, kendisi de buradan ayrıldı. Her toplumsal eylem ve miting sonrasında bildik "korsan gösteri" ve eylemler, o gün de yaşandı. Taş, Molotof ve gaz bombalı karşılığı sahneler.

* * *

Derken, Polis izinsiz gösterileri bastırdı. Bölgede sakin bir ortam gelişirken haber geldi. Elibol, Lezgin caddesinde "sırtından" tek kurşunla vurulmuş halde yerde diye. Ambulans, hastane, doktor derken, "kurtarılamayarak" yaşamını yitirdi. Tek kurşun, Enseye yakın. Ve planlı, takibe haiz, bir "cinayete" kurban gitti. Tabi, O andaki gösterilere katılmış mı, katılmamış mı? Taş atanlardan mı değil mi, belli değil?

* * *

İlk oluşan; Genel kanı ve tabi ki, fısıltı hâkimiyetiyle. Elibol'u için, "Polis öldürdü?" haberleri, sürküle edildi. Haber merkezlerine, İnternet sitelerinde yer aldı; "Üniversiteli genç polis kurşunuyla öldürüldü" diye? Kısa süre sonra; İl Emniyet Müdürlüğünden, Ve sonra İl Valisi Mustafa Toprak'tan resmi açıklama geldi. "İddialar doğru değil. Polise leke sürülemez.". Çünkü denildi ki; "Saldırıda kullanılan silah, 7. 65 mm çapında." Yani, Emniyet Teşkilatı bu minvalde silah yok ve kullanmıyor.

* * *

Görgü tanıkları var. Dediklerine göre, "Cadde üzerinde polis yoktu. Bu esnada sakallı bir kişi, Murat Elibol'u kovalamaya başlıyor. Bir süre sonra arkadan montundan yakalıyor. Ancak montu üzerinden çıkıyor. O yine kaçmaya devam ediyor. Bu sırada sakallı kişi; Belinden çıkardığı silahla tek el ateş ediyor. Elibol yere düşerken, sakallı kişi yanına gelip bir tekme vuruyor. Sonra da oradan kaçıyor. O zaman, denilmeye başlandı, "Elibol'u kim niye öldürdü?'

 

***

Evet, Yapılan açıklamalara göre Cinayette, kullanılan silah elde değil. Sadece; "kurşun" mermisinden söz ediliyor. O da var mı yok mu belli değil. Balistik, İncelemesi ve bunun ruhsatlı mı ruhsatsız mı silaha ait olduğu, henüz açıklanmış değil? Soruşturmanın, Şuan ki, aşamasından da haberdar değiliz. Cinayet için kayıtlara geçen haliyle, Adli mi, siyasi mi veya başka bir "vakanın" gelişmesi mi, belli değil. Bir nev-i; Durum ve cinayet "faili meçhul" görünüyor.

* * *

Ancak, Şu net ifade edilebilinir. Ki ediyorum. Failler bulunmadıkça. Cinayetin, "Sırrı" çözülmedikçe, ciddi bir bilgi kirliliği gelişir ki; "envai" senaryo üretilir. Ve buna kimse, "nedendir" diyemez. Tabi burada her şey, "Devlet" üzerinde, zanlı konumunda kalınır. "Ya polis, ya kontra".

* * *

Bilemiyorum. Elde, MOBESE kayıtları mutlaka vardır. O bölgede, Esnafların kendilerine göre aldıkları "güvenlik" tedbirleri ve kameralar da olsa gerek. Teknolojinin, en donanımlı imkanlarına, Diyarbakır polisi sahip. Bu veri ve görüntülerden yola çıkılarak. Cinayetin, aydınlatılması açısından, "elde edilmiş" bir veri var mı? Çünkü Lezgin Caddesi öyle tenha, "kuş uçmaz, kervan geçmez" bir yer değil. Elde bir de; görgü tanıkları var.

* * *

Yani, bir yol haritasıyla" bu "cinayet" çözülmeli. Yoksa, Katledilen Aydın Erdem. Bismil'de lise öğrencisi, İbrahim Ok'un "akıbetine" uğrarlar. O zaman da; Devlet, Adalet ve tabi ki, Siyasal iktidar "vebal" altında kalır.

* * *

Bakınız; Üniversite öğrencisi Aydın Erdem, Lise öğrencisi İbrahim Ok'ta, "Toplumsal" olaylardan hemen sonra "silahla" ve tek kurşunla vurularak öldürüldü. Cinayetlerin, işleniş biçimi ve sonuçları "tıpa tıp" benziyor. O gün de, Denildi ki, failleri yakalanacak. Soruşturma sürüyor, elde bilgi ve bulgular var. Ama bugün o cinayetlerle alakalı, Ne fail, ne müsebbip ne de, zanlı olabilecek biri yok? Tıpkı, 30 yıldan buyana Güneydoğu'da işlenen. Ve 17 bin olarak, telaffuz edilen "faili meçhul" cinayet vakası gibi.

* * *

Tozlu, raflara alındı, "faili belli" değil diye. Buarada, Aydın Erdem cinayetiyle ilgili şüpheli, sıfatıyla yargılanan "4 polis" hakkında takipsizlik kararı verildi. Tabi, polislerle alakalı karar "delil" yetersizliğinden. Lakin, Aydın ailesinin İçişleri Bakanlığı hakkında açtığı "tazminat" davası vardı. İşte o davayla alakalı; çarpıcı bir o kadar da, "düşündüren" bir gelişme yaşandı. Şöyle ki; Davada savunma yapan Bakanlık Erdem için şu iddiada bulunuyor... Diyor ki; Erdem yasadışı bir eylemin içinde fiilen bulunmuştur. Dolayısı ile ölenin kusurlu davranışı idarenin eylemi ile zarar arasındaki illiyet bağını kesmiştir." Bu ne demektir; "Devlet'in o an için koruması altında değil. Ne hali varsa?"

* * *

Sonuç itibariyle; Eğer mevcut iktidar. Ve tabi ki, devletin kurumları. Bu işle, resmi yönde soruşturma noktasında alakalı olanlar. Şuan ki, Sürece "eski tas eski" hamam dedirtmiyorlarsa ve demiyorlarsa. Kendilerini, Zan altında bırakan ve "çözümsüz haliyle" vicdanlara mahkûm bırakacak. Provokasyon, Kokan ve yeniden toplumsal "gerilim" yaratarak, "şiddet" ateşini fitilleme gayesi bulunan. Güneydoğu'da, Uzun süreden beri iştah kabartılan, 1995'teki "cinayetler" serisinin müsebbibi; karanlık, müesseselerin diyebileceğim icraatı olan, bu cinayetler "göz ardı" edilmemeli.

* * *

Devlet nizamı. Elibol, Cinayetini, "aydınlatmalı". Ki; "güven ve istikrar" duygusu, zedelenmesin. Yoksa Korku imparatorluğunu yaratanların ekmeğine, cinayet faili meçhul kaldığı sürece, "yağ ve bal" olur. Azgınlaşacağı gibi; Yeni faili meçhul cinayet ve olaylara da, "iştah" kabartırlar. Nitekim, Elibol cinayetiyle alakalı, Bağlar'da bir hayl-i farklı "söylentiler" dolaşmakta. Bir ölçüde; Yeniden Hizbullah-PKK çatışması yaratmak. O nedenle; Diyorum ki bu kanlar; yerde kalmasın. Bırakılmasın. Çünkü, Bu Devletin, Hükümetin ve Adaletin "asli görevi" olduğu gibi, toplumsal "bütünlüğün de" teminat dolgusudur.