Erdoğan'dan, Sonra AK Parti'nin seyri ne olur?
Eklenme: 12/6/2011 12:00:00 AM

Ah şu, Siyasi "hırs" var ya, ne hınzır bir hal! Yeter ki, Fırsat oluşsun, yeter ki, "imkân" gelişsin. Ve yeter ki, "Devri zaman" tükenmesin, "ne senaryolar" icra edilir? Kimler, Nasıl bir "post" giyip, "pusuya" yatar. Enva-i, Şeritlik hâsıl edilir ki, "hedefe" ulaşılabilinsin. Boşuna; Söylenmiş bir söz değil, "akıl sır erdirilmez" diye! Bakın, AK Parti'de şu günlerde "sergilenen" siyasi, mülahazalar!

* * *

Haftanın, En kavurucu sıcak sorusu; "Erdoğan'dan sonra? Yani, Erdoğan'dan sonra AK Parti'de ne olur? Ki bu soruya kıvılcım yakan, AK Parti içerisindeki "söylemler" oldu. Mesela, Bülent Arınçın durduk yerde, "Kimseye biat" etmişliğim yok sözü. Bu, Başbakan Erdoğan "olsa" bile ki, Erdoğan'a da "biat etmişliğim yok" dedi.

* * *

Diğer; Etki, Şike yasasıyla AK Parti'de oluşan "muhalefet". Ve bunla birlikte, Köşk'ten gelen veto'nun ateşlediği fitil. Özellikle, Şike yasası "kamuoyunda" ciddi bir farklı, "vicdan" sorgusu yarattı. Kişiye özel yasa diye. Peki, Onlara varsa, niye KCK ve Ergenekon ile diğer "tutuklulara" yok? Bir de, Yasanın "mağdurları da", memnun olmadığı bir, hal-i dalaşma var.

* * *

Bilindiği gibi; Yasa, AK Parti, CHP, MHP ve BDP'nin ittifakıyla çıktı. Köşk'ün, Vetosu gelince. Bu da şu anlama geldi; "Köşk" Meclis'in iradesinin üzerini çizdi. Nitekim; AK Partili bazı isimler ki Mustafa Elittaş şöyle dedi: "Gül'ün gerekçesine saygılıyız ama Meclis'in iradesi öne çıkar." Arınç ta, "Hayırlı olsun" ifadesini kullanırken, Meclis'e de şu göndermeyi yaptı. Hiçbir milletvekili tekrar Meclise getirmeye cesaret edemez CHP, MHP ve BDP'nin "eleştirileri de" ayrı bir mahal. Şimdi, Meclis ve AK Parti yeni bir formülle, arayışı var? Bakalım, ne olacak?

* * *

Evet, AK Parti ile Köşk 'arasındaki" köprü'de oluşan 'kırılgan" hal-i seyir bu. Ancak, Bu seyir doğal olarak, Erdoğan sonrası AK Parti ne olur, sorusunu "gündeme" getirdi? Çünkü, Erdoğan sonrası olabileceklerle alakalı "tarafgirlik" noktasında, paslardan söz ediliyor. Peşin, İfade edeyim ki, Erdoğan sonrası AK Parti için, "seçmen" açısından çalkantı. Liderlik, Babında ise ciddi bir "kaos" üreticiliği kaçınılmaz olacak... Şayet, Erdoğan Köşk'ten sonrası "ne haliniz varsa, görün" der ise.

* * *

Niye derseniz; Türkiye'nin şöyle 3040 yıllık siyasi tarihine baktığınızda, "tekerrürü" vakidir. Mesela; Doğruyol Partisi. Süleyman Demir'in rüzgarıyla, seyr-ü seferi hakimdi. Uzun, Süre "iktidarı" elinde, tutarak, ülke yönetiminde bulundu. Sonra, Demirel "Köşk"e kapağı attı. DYP'de "erimeye" başladı. Ve bugün; kapısı kilitli.

* * *

Anavatan. 12 Eylül'ün, Ardından "filizlendirildi", Turgut Özal başa geldi. Üst üste, İki dönem iktidarı tek başına yürüttü. Özal, Köşk'e çıktı. Anavatan, "koalisyonlara" düştü. Derken, Bugün Anavatan'ın "esamisi" bile okunmuyor.

* * *

Hiç kuşkusuz ki AK Parti, Erdoğan'ın şahsi rüzgârıyla, bu seyrin imkânlarına sahip oldu. Nitekim Anketler ve seçmenlerin görüşlerine baktığınızda. Orak, Tercih noktası "Partiden" çok, Erdoğanın şahsi münhasırdır. Erdoğan, Eğer 2015'te şuan ki "Anayasal" düzenlemelerle, Köşk'e çıkarsa. AK Parti'nin hedefinde olan; Cumhuriyet'in 100'üncü yılını gösteren, 2023'e tek başına iktidar olabilecek mi? Bunun için, AK Parti mevcut yasal ve seçim takvimiyle, 5'inci kez "iktidar" olması gerekir. Ya da, Başkanlık sistemiyle, "bu hedefe" seçim takvimini yükselterek ulaşabilecek?

* * *

Gelelim; Erdoğan sonrası, AK Partide olabilecek "liderlik" senaryolarına. Kim; AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olacak? Sazan gibi dalanlar var. Yazdılar da. Diyorlar ki; Cemil Çiçek, Bülent Arınç, Ali Babacan. Ve daha birçok, isimden söz ediyorlar. Bir kere, Bu üç isim de, parti tüzüğü gereği. Ki, Erdoğan için de geçerli olduğu için; 4'üncü kez, Milletvekili adayı olamıyorlar. Yani; 2015 seçimlerinde bahse konu zevat aday olup, seçilemeyecekler?

* * *

O zaman, Ezbercilerin sözlerinin gerçekleşebilmesi için; Ya parti tüzüğü değişikliğine gidilecek. Ya da, En yüksek oranda şansı olan Gül için, "ara bir formül" aranacak. Çünkü, Gül'ün görev süresi dediğim gibi 2014'te bitiyor. Milletvekilli, Seçimleri ise 2015'te. Arada; 11 aylık boşluk var.

* * *

Diyelim ki, Gül görev süresiyle, Köşk'ten indi. Geldi, AK Parti'de kaydını yaptı. Oldu, AK Partili mensubu, derken, seçildi mi Parti Genel Başkanlığına. Milletvekili, Seçimlerinde de, istediği yerden seçildi. AK Parti sandıktan salt çoğunlukla, 2015'i devirirse olur, Başbakan. Normal seyir bu. Ama gel gör ki; Cevap aranan, "tıkaç soru", Gül'ün köşkten inişiyle, seçim takvimi arasında yer alan 11 aylık boşluk. Bir yıl diyelim.

* * *

Bu boşluk, Nasıl bir aksiyonla, "giderilecek" işte meçhul olan senaryo bu? Mutlaka, AK Parti ve tabi ki Başbakan Erdoğan'ın kafasında "bir formül" var. Diyorum ki, O formül de şu olabilir. Birincisi, Ki Şike yasasında Gül'e sıcak mesaj veren, Bülent Arınç. Erdoğan'dan, Boşalan göreve 1011 Aylığına gelip, "ara" Başbakan olur. Tıpkı, Gül tereddütsüz, görevi Erdoğan'a bıraktığı gibi. "O da", Buyrun koltuk sizin diyecek. Bu olası noktasında, yüksek beklenti. İkincisi, Erdoğan'ın Başbakanlık görevinde "yükünü" hafifleten önemli isimlerden olan, Dışişleri Bakanı Davutoğlu.

* * *

Hem, Başbakanlık görevini hem de Dışişleri Bakanlığı görevini birlikte yürütür. 2015, Seçimlerinde "görevi", Abdullah Gül'e devreder. Bu olur mu, olmaz mı? Doğrusu, Yukarıda ifade ettiğim gibi. Eğer Erdoğan, Köşk'e çıkarsa. Tabiri caizse, Ne halleri varsa görsünler, diye bir siyasi duruş ortaya koyarsa. AK Parti'nin, Hali, Anavatan ve DYP'ninkinden daha bir nice olur.

* * *

Lakin; Erdoğan tez be tez AK Parti'yi "suyun mecrasına" bırakmaz. Öyle bir siyasi karakteri yok. Çünkü, Demirel ve Özal öyle yaptığını, Erdoğan biliyor. Bir nevi dersi ibreti hâsıl. Mutlaka, Bir yol haritası ortaya koyup, hedeflediği 2023'ü göğüsler. Aşağı, Yukarı Gül ve Erdoğan'ın "görev devri'nin" ara formülü, Davutoğlu katılımıyla. Üçlü, Yuvarlak masa, halkın da göstereceği olumlu tepkiyle, "mesele" aşılır.

* * *

Peki, Seçime 11 ay kala, bu meclis Erdoğan'ın köşke çıkışına "rıza" gösterir mi? Demez mi, Meclis güven tazelesin, onsan sonra Cumhurbaşkanı oylaması yapılsın? Ne diyelim, Daha zaman çok, "hamuru" suya ihtiyaç bir mesele. Çok konuşacağız, Çok ta senaryolar vaki edilecek, ama ortak ve görünen köy kılavuz istemez haliyetiyle. 29 Ağustos 2014, 2015'teki Milletvekili seçimlerine "çok ama çok", hissedar. Bir senaryo da; Cumhurbaşkanı, Genel Seçimler Ve Mahalli seçimler bir "takvim" yaprağına, sıkıştırılırsa şaşmayın. Velhasıl, Hepsine cevap ve hepsine net çözüm, "Kırmızı kaplı" Anayasa kitabının. Zaman, Ve takvim eksiltmeden "demokrasiye" inanmış sivil bir yapıya kavuşturulmasıdır. Özeti bu.