ESRAR TARLALARI VE GEÇMİŞ?
Eklenme: 6/27/2013 12:00:00 AM

Maşallah mı diyelim?

Yoksa Garip bir hal mi?

Veyahut zafiyetlerin gün ışığına çıkışı mı?

Ne diyelim?

Her ne dersek diyelim hakikat orta yerde artık...

Şuan ki mevcudiyet.

Bize diyor ki;

Şehr-i Diyarbakır "esrar" tarlasına dönüşmüş?

Ne yazık ki öyle!

***

İşte hal-i vaziyet!

Baksanıza, "yer-gök" esrar tarlası!

Günlerdir.

Dört bir tarafta "seri" operasyonlar yapılıyor.

Hava destekli,

Kara destekli,

İHA destekli

Yani komplike bir "işbirliğiyle" mücadele var.

***

Ana eksen de!

Malumunuzdur, Lice, Kulp, Hani, Kocaköy ve Hazro!

Beri de; çüngüş ve çermik.

Tonlarca esrar!

Milyonlarca tane de Hint keneviri.

Biç biç bitmiyor?

Polis.

Asker, Özel Harekatçı.

Bir de, MİT'ten alınan istihbarat.

Hepsinin "ortak" çabasıyla şafak baskınları yapılıyor.

***

Eee.

Biz de, mesleğin gereği olarak, takip ediyoruz!

Sizlerde haberdar oluyorsunuzdur.

Hakikatten.

Yürütülen operasyonlar "alkışlanacağı" gibi takdire de şayandır.

Tarihseldir diyorum.

Şöyle ki,

Son yıllarda en istikrarlı "uyuşturucuyla" mücadele yapılıyor.

Özelliklen de; son iki yıl!

***

Hele hele.

Son üç gündür, yürütülen operasyon!

Her ne kadar.

Şehir içerisinde torbacılar kol geziyorsa da.

Derler ye; batağa karşı mücadele yüksek.

Şehir kıyısındaki Hevsel Bahçelerindeki "esrar" tarlalarının varlığı.

Burnumuzun dibinde.

Denilene göre;

Burada toplam 78 adet esrar tarlası tespit edilmiş.

***

Dile kolay 78 esrar tarlası.

Sahi Hevsel bahçelerinde "kaç" tarla var.

Buarada bir ton da esrar ele geçirilmiş

Esrarın ham maddesi olan;

398 bin adet de "Kök" Hintkeneviri.

İmhasına başlanmış, yakılıyor.

Öyle ki, yükselen dumanlar nedeniyle iki gündür şehir üzerinde kenevir kokusu hkim.

***

Evet.

Son 15 günlük bilnço hayl-i yüksek.

Geçtiğimiz yıla oranla; rekor kırılmış!

Tebrik edelim.

Gelirsek uyuşturucunun parasal ölçütüne.

60 milyon liradan söz ediliyor!

Tabi.

Kenevirlerin de esrara dönüştüğünü.

İmha edilen, "esrar tarlaları" da hesaba vurduğunuzda, karşınıza "Milyarlar" çıkıyor.

***

Türkiye.

Özellikle Güneydoğu.

Biliyoruz ki,

Dün olduğu gibi bugün de "uyuşturucunun" geçiş güzerghı olarak hep tercih edilmiştir.

Ve kısm-i bazda da; "üretim" noktası.

Yıllar yılıdır da, görüyoruz.

İran, Afganistan, Ermenistan ve Rusya.

Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine uyuşturucu ihraç ediliyor.

***

Uzman raporlarına göre;

Sadece Ortadoğuyu kapsayan uyuşturucunun kapital sirkülasyonu 500 milyon dolar.

Eee.

Az para değil.

Hayl-i iştah kabartmıyor değil.

Örgütlerin,

Uluslararası uyuşturucu şebekeleri "cirit" atışı da bundandır...

Yereldeki zafiyet.

Hele ki, bazı "çıkarcı" grupların, zayıflığı.

Seyri sıklaştırmıyor değil.

***

Neyse.

Ben farklı bir mülahaza geliştirmek istiyorum!

Tabi, bu "tartışmayı" alevlendirirken.

Birileri.

Özellikle, "operasyonel" bazda, yanlış anlaşılmaya gidilmesin.

Şöyle ki.

Amacım operasyonları,

Sağlanan başarıyı, çökertilen uyuşturucu ticaretini "gölgelemek" değil.

Bilakis, yüceltmek istiyorum.

***

çünkü.

Diyarbakır'da uyuşturucu kullanımının geldiği boyut korkunç düzeyde.

Ürküyorum.

Artık içmeyen yok.

Öyle ki, "İlkokul" çağındaki öğrenciler dahi, içmeye başladı.

Metruk yapılar,

Parklar, tren istasyonu.

Sur dipleri.

Kahvede, işyerinde hata resmi kurum mesaisinde bile içen içene.

Yani "vahim" derecede bir kullanım ve bağımlılık söz konusu.

***

Onun için de.

Uyuşturucu "bağımlılığındaki" vahim durum!

Yarınları "terörden" daha dehşetli tehdit etmektedir.

Bu hal-i vaziyetle polisiye mücadeleye, özellikle, "son iki yıldaki" performansa helal olsun diyorum.

"Şapka" çıkardığım gibi.

Bir baba olarak,

Bir Diyarbakır yaşayanı olarak,

Bir insan olarak, emeği gecen herkese "teşekkür" ediyorum ve minnettarım.

***

Ancak.

Bende algı dağınıklığı yaratan durum şu.

Özelliklen de,

Hevsel Bahçelerinde var olduğu söylenen 78 esrar tarlası!

Ve diğer ilçeler.

Beri yanda, "gözaltına alınanların" yok denilecek kadar olması.

Sorgulamak istiyorum.

***

Verilerle.

Dedik ya, Diyarbakır'ın dört bir yanı esrar tarlasına dönmüş.

Ki biliniyor ki.

Üç yıl önce de, Dört yıl önce, daha evvelki yıllarda da.

Bahse konu bölgelerde;

Daha azgın bir şekilde; "esrar" ekilip-biçiliyordu.

Ne var ki.

İki yıl öncesine kadar, "buralara" operasyon yapılmıyordu.

***

Ne esrar tarlaları.

Ne de tonlarca uyuşturucu ele geçmiyordu?

Ele geçen de yol kontrollerinde, ya da narko-terörle.

Denilirdi ki,

PKK uyuşturucunun "organizasyonunu" yapıyor.

Bağlantısı var.

***

Peki.

Ne oldu da; şu son iki yıldır, "ciddi bir" mücadele başlatıldı!

Hikmeti ne?

Zafiyet mi hsıldı?

Yoksa denildiği gibi, "bir devlet" politikası mıydı?

Veyahut, "devletin" mekanizmasındaki bazı çıkar çevrelerinin rantına göz yumulmaktı?

Nasıl izah edilebilinir bilmem?

Ama ortaya çıkan tabloya "çıplak gözle" bakmamak elde değil.

***

Aslında.

28 Şubat sorgusu yapılırken.

Nasıl ki,

Güneydoğu'daki faili meçhul cinayetler,

Toplu katliamlar,

Sorgusuz-sualsiz, infazlar.

Hayali suçlamalar,

Ranta dayalı, komplo teorilerinin gözardı edilmemesi gerektiğini ifade ediyorsak.

Diyorum ki;

Uyuşturucunun da, "bu meyanda" araştırma konusu edilmesi gerekmez mi?

Gerekli.

***

Hem de, ivedi.

Siyasilere bir çağrım var.

Haydi.

Meclise soru önergesi mi vereceksiniz?

Komisyon kurulmasını mı isteyeceksiniz?

Ne yaparsanız yapın.

Ama bir an evvel, Güneydoğu"daki "uyuşturucu" ikmalinin geçmişini deşin.

Bakalım.

Dibinde o döneme ilişkin nasıl bir "kirli" ilişkiler yumağı çıkacaktır.

Hep birlikte görelim.

Diyeceğim bu

Haksız mıyım?