Önce yerelden, başlayalım.. Ki, fikri takibimiz de bilinsin.. Yani, Diyarbakırdan bir iki sıcak başlıkla, sohbetimizi koyulaştıralım.. Sonrası, Ulusal.. Bir adım ötesi de, Uluslararası, mevzulara odaklanıp, haftanın ilk günü noktasında bir rotamız olsun! Öyle ya, düne vakıf olmayanın yarına dair fikri olmaz!...
***
AK PARTİ İL TEŞKİLATI NE OLDU?
Evet, Diyarbakır İl Başkanlığında henüz, görev dağılımına ilişkin, somut bir adım yok.. İstişareler, ziyaretler, alabildiğine var.. Sosyal medya bu minvalde yıkılıyor Yani, Başkan Şerif Aydının gelen-gideni, hayırlı olsun diyeni çok.. Ama velakin, Parti İl Teşkilatında yer alan elli küsur üzerindeki isim dahil, parti çevresi ve kent ahalisinin merak içerisinde olduğu; Parti İl Yönetimi kimlerden olacak, ne zaman oluşturulacak sorusuna yanıt verilmesi açısından, yönelen yok.. Böyle gidilse iyi mi olur?
***
Yazdım, bir kriz mi var, bir müdahale mi var, bir eş başkanlık dayatması mı söz konusu yoksa başka bir hal-i durum mu var?.. Malum, eski tas eski hamam misali seyrin gidişatından yana olan çok.. İl Başkanı Aydına geçmişin, tahribatına ilişkin, geleneği bozmama gibi bir dayatma olduğunu sanıyorum.. Hacı abiler, sükut ise, ikrar vakidir.. Neyse, yazımıza ve kent kamuoyunun merakına cevap verici yanıt yok.. Yeni haftaya bakalım.. Belki bir şeyler olabilir
***
423 İŞçİNİN ALIMI?
Büyükşehir, DİSKİ, Kayapınar, Sur ve Yenişehir İlçe Belediyelerine alınacak, 423 çeşitli iş koluna ilişkin personel alımıyla ilgili, geçen haftanın son mesai gününde, kuralar çekildi.. 3. Noter huzurunda.. İlgili kurumların kayyımlarının da, hazır bulunduğu ortamda, bilgisayar destekli, 423 asil, 423 de yedek belirlendi.. Her şey şeffaf olacak, hiçbir şüphe olmayacak, kayırma, adamcılık, particilik gibi laflar edilmesine fırsat verici, haller yaşanmayacak denilip duruldu..
***
Amma velakin, kura evresi ve sonrasında, yine bir dizi iddialar havada uçuşmadı değil?.. Soy isimlere bakın, neden kura çekiminde vatandaşlardan kimse içeri alınmadı, listeler önce belirlendi, canlı yayın denildi, peki listeler o esnada niye yayınlanmadı.. Yani yüzlerce soru ikmale geldi ve iş astarın gerisinde kaldı.. Peki bu kadar uğraş ve gelinen aşamanın, yargısına ne denilebilir; dönüp aynaya bakmak lazım der!! Kura öncesi, gündeme gelen yakınlara dair sözleşme kayırması, samimiyeti tuz-buz etti!!
***
BAY KEMALİN İSTİKRARLI SİYASETİ!
Mahirlik noktasında, maşallahı var.. Gelmiş-gitmiş siyasilere; bu kulvarda beş çeker.. Ki, eşi benzeri yok!.. Hele ki, rahmetli Süleyman Demirelin o meşhur, dün dündü, bugün bugündür sözü var ya!.. Bu söze, Bay Kemal rahmet okutup, gün değil saat diyor Vakıfsınızdır, şu soğan ve patates muhabbetiyle, siyasal iktidara etmediği laf kalmamıştı...
Ne diyordu, çiftçi perişan.. Soğanı, patatesi tarlada kaldı.. Ürünü çürüdü.. Ey hükümet diye seslenip durdu.. Ve öneride bulundu.. Yardım elini çiftçiye uzat diye, söylenip durdu.. Ve Şubat ayında, Meclis Kürsüsünde aynen şöyle seslendi Sen soğan üreticilerine para verip ürünlerini aldın, fakir fukaraya dağıttın, biz karşı mı çıktık?..
***
BEDAVA SOĞANA LAF ETMEK
Bay Kemalin bu çıkışına paralel iktidar da aynen öyle yaptı.. çiftçinin, tarladaki patatesini, soğanını satın aldı.. Biraz da abartılı alım oldu.. Satın alınan soğan ve patatesler, fakir-fukaraya o yerleşim biriminin en tepe isimlerinin gözetiminde, dağıtıldı.. Yani, hem çiftçi sevindi, hem de yoksul, dar gelirli, vatandaş sevindi
Peki, Nisan ayının ikinci haftasında Bay Kemal çıkıp ne dedi?.. Demesi gereken neydi, Ey çiftçiler, ey fakir ve yoksul aileler, bu bizim önerimizdi.. Hükümeti zorladık, dediğimizi yaptı.. Doğru bir iş yapıldı.. Maalesef, bunu demedi, imasında dahi bulunmadı?. çıkıp o istikrarsız politikasını bir kez daha sergiledi.. Ve dedi ki; Vatandaşa soğan dağıtıyor şimdi. Patates dağıtıyor şimdi. Şu akla bakın, şu mantığa bakın? CHPnin neden kaybettiğinin kilidi bu olsa gerek...
***
28 YIL OLDU KAYBEDELİ
O mu, tonton amcaydı.. Akıl küpüydü.. Yarınları gören, ufukları açan, Türkiyeye kabuk değiştirendi?.. Vesayetlere boyun eğen değildi.. Vücut yapısı küçüktü, ama ruhu ve karakteriyle devlerin deviydi ki, Türkiyeyi kısır döngülerden kurtarıp, büyüyen ülke moduna soktu Türkiyenin O karanlık ruhu, vesayetçi, cunta anlayışına da, direnendi?.. Bir dizi, suikasta maruz kaldı, en sonunda sabah kahvaltısında kararttılar Türkiyeyi!.? Ki, 28 Şubat Tonton Amcanın ölümüyle vücut buldu.. Evet, 28 yıl oldu Tonton Amcayı kaybedeli, ruhu şad olsun.. Mekanı cennet olsun..
***
AMİRALLERİN, AMİRALLERİ!
Öyle ya, bir gece yarısı, halt ettiler.. Yüce Türk milleti diye laf üretip, sonunda, riskli tehlikeli hareketler olabilir diyerek; e-muhtıra mahiyetiyle, demokrasiye balans ayarı çekmeye kalktılar El ense edilince, pislediklerini anladılar.. Şimdi, 104ü de; kim etti, kim pisledi, ne zaman pisledik deyip duruyorlar, kendi meşreplerinde!?.. Vay ki vay.. Bu ülke, bu topraklar, bu millet, denizlerimiz kimlere emanet edip, koruma ve kollama görevini vermişiz böyle! Yazıklar olsun bize ya! Demek ki, liyakat, ehliyet, samimiyet kadar, soy ve sop da önemli!
***
PAçOZ DİPLOMASİ!..
Büyüklerimiz boşuna dememişlerdir.. Ata düşmanından, torun dostu olmaz diye!.. Onun için de, Yunanistandan, Rumlardan!.. Hele ki, Osmanlının Viyana kıyılarına kadar dayandığı Avrupanın bugünkü devletçik ve veletleri; Bize dost, samimi ve yoldaş olamazlar
Neyse, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendiasın son ziyareti bir kez daha, diplomasinin nasıl da paçoz hale dönüşebileceğini gösterdi! Şeytan dilde ve ruhta kendini ifşa eder.. Nitekim, Dendiasın ağzından çıkan sözcükler bunun göstergesi!
***
Peki, çanakkalede, Dumlupınarda, İzmirde verilen mücadelede denize dökülen Atalarının bugünkü torunlarına, bel çıkan Avrupanın medeniyeti ve dostluğu nerde?.. Kalitesiz bir kumaş!.. Müzakere diyor, diyalog diyor, diplomasi diyor ama paçozluklarından da zerre-i miskal geri kalmıyorlar.. Söylenecek söz, Alayınıza tilili olup, selam dahi vermeye tenezzül etmememiz gerekir.. çünkü geçmişte hep, şımarttık onları!.. Birilerinin namı hesabına!
***
KIBRISTA 28 ŞUBAT SÜRECİ!
Eee, biz az mı yaşadık yani! Nice, 28 Şubatlar yaşayıp, durduk.. 28ler mi, 35ler mi, 45ler mi 27 Mayıs, 1960 mı?.. 1971.. Beri yanda, 12 Eylül 1980 mi?.. 28 Şubat.. 2007.. Gezi-Parkı.. 17-25 Aralık.. Hendek-Barikat ve 6-7 Ekim olayları.. Son olarak da, 15 Temmuz ihaneti! Bi bakalım, tüm bunların ana üreme kaynağı neydi; Laiklik, Laiklik, Laiklik Gitti, gitti, gitti laiklik deyip, duruldu!.. Dine, inanca, Kurana, ibadete, giyim-kuşama, ne prangalar atıldı, ne inkar ve asimilasyona uğratıldı.. Canlar, bedenler, yıllar, çağlar kurban edildi; yasakçı ve baskıcı zihniyetin, körüğüyle!?..
***
Şükürler olsun ki, bugün Türkiye sathında her ne kadar halen bazı kırıntılar söz konusu olsa bile!.. Geçmişin tahribatını üreten o haşin, baskıcı zihniyet ve yasakçı, totaliter anlayış yok!?. Yani, giderek terk edildi; Laiklik üzerinden, din ve inanç düşmanlığı!.. Ne var ki, yavru vatan dediğimiz!.. Kurtuluş ve bağımsızlığı için, kan dökerek bedel ödediğimiz!.. Kendimize göre İslam toprağı dediğimiz, Kıbrısta üreme gösteren, 28 Şubatın ruhu ne oluyor da dirilmeye başladı.. Postalsız bir zihin, kendini yaşatıyor.. Kıbrıs, Anayasa Mahkemesine bakar mısınız!
***
Akla ziyan bir karar.. Neymiş; Kuran Kursları Laikliğe aykırı faaliyetlerin odağı imiş.. Bu nedenle; Kuran Kurslarının kapatılması gerektiğine, hükmetmiş!.. Dile kolay 2018de açılan böylesi garabet bir davanın kararı, Ramazan-ı Şerife girildiği bir takvimde veriliyor Söylenecek söz!.. Tez elden, Anavatan tarafından, Yavru Vatana, 28 Şubatın ruhunu yaşatma gayreti içerisinde olan, laikliği dinsizlik diye gören, zihniyetin bertaraf etmesi gerekir! İnanca yönelik baskıcı ve yasakçı zihniyetin, yıllar yılı ülkemizde kimlerin nam-ı hesabına faaliyet gösterdiklerine de, inilmesi gerekir! Dedik ya, soy sopa bakılsın!?.
***
DİK DURSAYDIN BE ERKAN!?..
Ne yazık ki, dik duramadın, iki dakikada dönüş yaptın.. Bizi de, biz kime övgü yağdırmışız be demeye getirdin.. Evet, Gitarıyla bildiğimiz Erkan Oğur için diyorum Malum, İbrahim Kalınla şarkı söyleyip, gitar çaldı ya!
***
Mahallesinden gelen, sen solcusun, sağda ne işin var denilmesine, sanat özgürdür diyemeyerek, kendisine yakışmayan bir manevra yaptı Devrimciyim de devrimciyim.. Bir anlık dalgınlık.. Böyle olacağını bilineceğini düşünemedim gibisinde..
Bir nedamet, bir tövbekarlık!.. çağın solculuğu bu olsa gerek; hasımlık da hasımlık.?
***
GÜNÜN SÖZÜ
Ne kadar zengin olursan ol yiyebileceğin kadar yersin. Testiyi denize daldırsan alabileceği kadar alır, gerisi kalır.