"Teröre karşı" ortak tepki.
Ya da; "kınamak"..
İyi güzel..
"Al Bayrağını" gel, sloganı da makul görülebilir..
Eyvallah..
Hiç birine itiraz edecek değiliz..
Etmem de.
Herkes için..
Anayasal, demokratik bir haktır; "tepkisini" ortaya koyabilmek..
Olmalı da..
***
Çünkü..
Terör.. Şiddet.. Kan ve gözyaşı..
Ne bu ülkenin..
Ne bu milletin "ortak kaderi" olmamalı..
Hiç bir vicdan sahibi de..
"Böylesi bir vahşi" yaşamı kabul etmez..
Bel de vermez..
Ama velâkin; "çözüm" gerek.
***
Demem o ki..
Diyoruz ki; "terörü" telin edelim..
Karşı çıkalım..
Kan'ı durduralım..
Polis, asker, siviller ölmesin..
Gencecik evlatlar toprağa verilmesin..
Eline silah alanlar..
Ölmesin/öldürmesin, öldürülmesin diyoruz..
Ve ekliyoruz, barışı ivedi bir şekilde "inşa" edelim..
İyi de..
Nasıl olacak bu?
***
Ayrıştırarak mı?
Ötekileştirerek mi?
Öfkeyi..
Kin’i körükleyerek mi?
Toplumsal kırılmayı "yaratıcı" söylem ve eylemleri icra etmekle mi?
Kürdü, Türk'e.
Türkü de, Kürde vurdurarak mı?
Birbirlerine "düşman" kesilip, evini, işyerini, malını-mülkünü yakarak mı?
***
Coğrafik alana sıkıştırmakla mı?
Potansiyel suçlu muamelesi uygulanarak mı?
Olmamalı..
En alttakinden..
En tepedeki zevata kadar; "güvenlik" eksenli, fikri beyan ederek mi?
"Vur de vur.. Öl de ölelim" diyerek mi?
Ne mümkün?
***
1990'da gördük..
Ve bugünlere geldik..
Geriye dönüp bakalım; "neler yaşandı, neler söylendi?"
Eylem de..
Söylem de..
Fikriyatta ne yazık ki; "Çözüm süreci" rafa kaldırılmadığı zamanı saymazsak; "aynı tas aynı hamam" misali..
***
40 yılda yaşadıklarımız..
60 bin insan öldü..
Yüz binler yaralı, sakat kaldı..
Yerinden, yurdundan edilen; milyonlarca insan..?
İş.. Aş.. Kültür.. Değerler..
Hepsi, "asimile" olduğu gibi, toplumsal erozyona uğradı…
Şimdi gözü kara bir zihinle; "o günün" ipine sarılmışlar.
İnisiyatif "silaha" bırakılmış…
Şiddetin büyüttüğü neslin de, "ruhsal" dengesi, ateşi körüklüyor..
***
Vahim bir girift hal..
Nereye kadar gider bilmem?
Ama..
Kan aktığı, silahların konuştuğu..
Öfke ve kin'e dayalı; "söylemlerin" devam ettiği..
"Potansiyel suçlu" görme, garabeti yaşandığı sürece..
Terör de.. Şiddet de.. O.Hal de..
Cinayetler de.. Katliamlar da.. Faili meçhuller de..
Yargısız infazlar da…
Hız kesmeden; yüksek mille "devam eder?"
Peki, kaybeden kim?
Pek tabi ki; bu vatan, bu millet, bu ülke..
***
O'nun için..
"Vatan, millet, ülke" diyor isek..
Biz!
Hadisenin "şeklinden" çok..
Neden, niçin, nasıl ürediğine; "DNA'sına" inerek, ortadan kaldırabiliriz.
7 Haziran öncesini bir hatırlayalım; "Çözüm süreci.."
***
Yani.
Sandıklar açılmadan önceki gün..
Neydi?
Şiddet, terör, kan, gözyaşı ve silah var mıydı?
Konuşuyor muydu?
Ya da; "oluyordu da" biz bu kadar kafa yoruyor muyduk?
Olana da yol kazası diyorduk…
***
Ne oldu da?
Masa devrildi.. Bardaklar, tabaklar kırıldı.
Çatallar bir taraf dağıldı..
Sandalyeler..
Oturanlarıyla birlikte; savrulup, kaldılar..
Eller silaha gidildi..
PKK.. Askeri, polisi hedef almaya başladı..
Sivil dahil..
Hendekler kazıldı.. İlçelerde; kimlik kontrolü..
Yollar kesildi..
Mayınlar.. Bombalar peş peşe patladı..
***
Operasyonlar..
Hava harekatları..
Gözaltılar.. Sokağa çıkma yasağı..
Velhasıl..
Herşey bir anda kilitlendi..
Tıpkı; akıl kilitlenmesi gibi ki hal-i vaziyet şuan böyle seyrediyor.
Nereye kadar?
***
Herkes şu hakikati çok iyi biliyor..
PKK'da..
O'nun avanesi de..
Toplumun diğer tüm kesimi de..
Siyasal iktidar da..
Devletin tepesindeki zevatta..
"Silahın.. Ve Silahlanmanın" çözüm sağlayıcı olmadığını biliyor…
***
Ama ne hazindir ki..
Taraflar "zevahiri" kurtarma gibi "kısır" zihinle, işe sarıldıkları için "kan ve gözyaşına" mahkum edilmiş durumdayız..
Ve tüm bu kirli vaziyet; "bir iki oy" devşirmeye yönelik..
Siyasi kazanım için..
Peki, sandıkta bir şey çıkarır mı?
İşte bunda yanılıyorlar.
7 Haziran, 1 Kasım'ın "kardeşi" olacağını görecekler..
***
Hele hele..
Birbirlerini "şeytanileştirme" gayretkeşlikleri var ya..
Mesela..
HDP..
Siyasal mekanizma da; "Türkiye'yi bütünleştirebilecek" diyoruz.
Hükümette..
Çözümün, konuşulacak yerin "Meclis" olduğunu söylüyor..
Muhatap.. Siyasi alan..
***
Ama görünen o ki..
Farklı bir bakış ve zihin; üretiliyor şuan HDP için..
HDP karşıtlığı..
Tüm siyasi akımlar "onu" devre dışı bırakma..
Baraj altına düşürme; planı içerisinde..
Elbette ki, "siyasi rekabette" kimse kimseye oy kazandırmak istemez..
Ancak, "ötekileştirme" kampanyasıyla, "milliyetçilik" zihniyetiyle, bertaraf edilme, operasyonuna germemeli..
***
Ki aynı hamle..
Şuan, Kandil'den HDP'ye gelmektedir..
Silahla..
Şiddet eylemleriyle "alan hakimiyetini" siyasi mekanizmadan alıp, silahlı güce doğru kaydırmaktadır..
Bu da, HDP'yi güç ve siyasi söz geçirmişlik noktasında "minimize" ediyor..
Yani; HDP hızlı bir şekilde, "gayrimeşrulaştırılmak" isteniliyor.
Tehlikeli..
***
Yine!
Aynı istikamette, AK Parti de..
Hükümette..
Ciddi bir güven kaybına uğratılmak isteniliyor..
Bir taraftan; kendi hırsları..
Diğer taraftan kendi içindeki AKP'lilerin kumpası..
Ve küresel güçlerin de ürettikleriyle; "topyekun" istikrarsızlık yaratılmak isteniliyor..
Özetle!
Ülke ve millet, "terör ve şiddetin" sarmalıyla, seküler zihniyete mahkum ettirilmenin, "ağına" düşürülmeye çalışılıyor..
İşte, bunu görmek lazım..
***
Sonuç itibariyle…
Eğer ki;
Geminin batmasını istemiyorsak..
Hepimizin, "boğulma" tehlikesiyle yüz yüze gelmek istemiyorsak..
Türkiye'nin..
Suriye.. Irak.. Ve Mısır durumuna gelmesini istemiyorsak..
Bin yıllık; "birlikteliğimizin" bozulmasını istemiyorsak..
Etle-tırnağın birbirinden ayrılmasını istemiyorsak..
***
Beyler..
Aklı selim, "ortak akıl" üreterek..
Samimi.. Güven verici..
Hakkaniyete.. Hukukka.. Nizama.. Değerlere, eşitliğe dayalı; "sahtecilikten" uzak..
Timsahın değil.. İnsani gözyaşlarıyla..
Yeniden; "Demokrasi ve Barış" güçlerine, hayat verip, alan yaratın..
Ölüleri yarıştırmak yerine; "yaşayanları" yaşatmaya çalışalım..
***
Gelin…
Ateşkesin çığlığını atalım...
Silahların susması için, bağıralım...
Kimse ölmesin..
Kimse kimse için birbirini öldürmesin diyelim..
Çözümü..
Buzdolabından, raflardan "indirelim"..
Halkları.. Hakları "lütuf" değil, haklar olarak verelim..
***
Anayasa için..
Demokratik bir Türkiye için..
Barışı..
Ama kalıcı barışı tüm değerleri yaşatarak; "seslendirelim.."
Evet,
Bayrağımızı alalım elimize..
Yürüyelim..
Ama yaraları kaşıyıp, geçmişin sorgusuna takılmayalım..
***
DİYARBAKIR'DAN BARIŞ MİTİNGİ…
Ve Diyarbakır'da..
Gelin..
Hep birlikte… Tüm siyasi akımlar..
Tüm sivil düşünceler..
Tüm sendikal yapılar.. Ve tüm halklar…
Tek çatı altında..
Hiç bir siyasi "yapının" boyunduruğu altına girmeden..
İşte; Türkiyeleşen "Türkiye" diye buluşup..
"BARIŞ.. AŞİTİ" diyelim..
"YETER ARTIK.. ED-İ BESE" diyelim..
Çünkü, bu işin çözümü siyasi mekanizma olduğu kadar..
O'na güç veren.. Söz hakkı tanıyan..
Asli unsur olarak, "Bu ülkenin" 80 milyon kesimidir…
Haydi..
Diyarbakır'da "BARIŞIN" sesini yükselte mitingine hayat verelim..
Hep birlikte..
NOT...
Bu arada, Milletvekili aday listeleriyle ilgili Pazartesi günü sizlerle hasbi hal ederiz.