GÖZALTI VE AÇILIM TRAFİĞİ
Eklenme: 9/16/2009 12:00:00 AM

Bazı okurlarım soruyor; DTP'lilere yönelik geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen ikinci gözaltı dalgasıyla alakalı 'düşüncemin' ne olduğunu?

Özellikle de bu gözaltı-tutuklamaların toplumsal mutabakatla yürütülen 'Kürt açılımı' sürecine zamanlama açısından nasıl bir yansıma gösterecek?

Pozitif ve negatif anlamda, getirisi mi, götürüsü mü yüksek olacak?

Aslında okurlarımın ekseriyeti 'gözaltıyla' alakalı tepkimi ve düşüncemi az-çok biliyorlar. Hele köşenin daimi olanlar tereddütsüz ifade eder?

"Düşüncelere ve söylemlere' pranga vurulamaz diye.

***

Bazı vakalar vardır icrasında telaffuz ederiz; 'Zamanı mıydı?'! Ya da 'Bu da nerden çıktı?' diye!

İşte 'gözaltı ve tutuklamaları da bu eksende değerlendiriyorum. 'Zamanı mıydı, nerden çıktı?

Hatırlarsanız; ilk dalgalanma 'Mahalli Seçimlerin' hemen sonrası icra edildi. Ve herkeste şu kanı oluşmuştu.

'Mahalli Seçimlerin' mağlubiyetininin intikamı alınıyor diye? O gün için şunu ifade etmiştim; genel kanı üzerine.

'Gaye' bu noktada icra ediliyorsa; 'çok vahim'!

***

Çünkü o 'tarihte', Türkiye'de çok önemli bir dalgalanma vardı. Özellikle 'Ergenekon' örgütü ve yapılanmasıyla alakalı.

Bir ölçüde 'kurumsal' anlamda devlet bünyesine çöreklenmiş 'kirlilikleri' işkembesinden atıyordu.

Ve bu gözaltıların 'özellikle' böylesi bir dönemde ülkenin aydınlık günlerini istemeyen güçlerin 'iştahını' kabartır.

Sokakları, meydanları 'şiddete' ve kaosa sürükler demiştim. Ki nitekim o günlerde birçok 'negatif' olaylar yaşandı.

Bugün için de; aynı korku ve düşünceyi taşımaktayım. Ki 'emarelerini' görmeye başladık.

***

Tam da; 'Kürt Meselesinin' çözümüne yönelik hayata geçirilmeye çalışılan 'açılım' sürecinin ivme kazandığı bir dönemde.

Güneydoğu'da 'tansiyon' yeniden yükseldi. Gözaltı-tutuklamaların yarattığı olumsuz hava, sokağa da yansıdı.

Hakkari'de, Şırnak'ta, Çukurca'da, Beytüşşebap'ta. Ve nitekim dün gece Diyarbakır şehir merkezinde atılan Molotof kokteyli.

Ha! Bu olumsuz ve şiddeti geliştiren 'ortamı' haklı ve doğru bulduğum anlaşılmasın. Bilakis 'şiddetle ve terörle' bir yere varılmayacağını ifade edenim. Ama bölge açısından şunu ifade ediyorum. Etki ve tepki'nin 'dozajını' iyi analiz etmemiz gerekir.

***

Bakınız! Dün bu minvalde yazılan-çizilenleri analiz edip-okurken şu üç soru gelişti. Yani 'birileri şunu diyebilir' anlamında?

Evet! Son gözaltı ve tutuklanmalara ilişkin!

Birileri şunu diyebilir; DTP'lilere yönelik gözaltılar tamamen 'Teknik Takip'e dayalı PKK ile bağlantılarının ortaya çıkarılmasına yöneliktir.

Bu Hukuki ve Anayasal zeminde bir bakış? Olabilir mi, olmayabilir mi; tartışılır.

Ama birileri şunu diyebilir; bu gözaltılar 'Kürt Açılımını' siyasal ve sosyal anlamda sabote etmeye yöneliktir.

Birileri de şunu diyebilir; gözaltılar DTP'nin içerisinde giderek güçlenen 'Şahin' kanadın tasfiye edilmesi.

Kürt Açılımına ilişkin süreçte 'güvercin' kanadın güçlenmesini sağlamaya yönelik?

***

Her ne ise! Hangi 'soruya ve fikre, hukuki nizama' dayalı icra ve niyeti kast ediyorsa, etsin.

Tabi bir de şuan için; 'kim neyle suçlanıyor?' bilmediğimiz gibi; kim suçlamasına nasıl bir ifade verdiğinden de be haberdarız.

Ancak şunu net ifade edebilirim; Zamanı mı, bu da nerden çıktı sorusunun 'inceliği ve hassasiyeti' iyi okunmalı.

Etkili ve yetkili, sorumlu ve muhataplar 'içinde bulunduğumuz zaman dilimini' yarınların güvencesi anlamında; göz ardı etmemeli.

Çünkü her düşüncenin yani hayata geçmesi anlamında üretilenin arkasında 'karar' vardır. Ama bilinmesi gereken de;

'Her kararın' önünde de planlar vardır. İşte iki taraf için de önemli olan 'etkisizleşmemedir'!

 

***

Evet! Kürt Açılımı'nın 'önüne' takoz olabilecek düşünceyi geliştiren 'gözaltı-tutuklamalarla' alakalı düşüncem bu.

Yansımaları ve getirisi-götürüsü de, detayında yer alıyor. Bundan sonrası 'sizin' yorum ve taktirinize.

Gelelim; 'açılımın' haftanın ilk gününe yansıması ve bu yansımanın geliştirdiği trafik.

Yoğun bir hareketlilik hasıl. Şöyle ki; 'dün' esen rüzgâr tamamen 'Açılımın' uluslararası 'saç' ayağına yönelikti.

Suriye, Irak, İran, Kuzey Irak, ABD ve tabi ki AB. Bu kulvarda ciddi bir 'diplomatik' trafik gelişmekte.

***

Malumunuz; Kürtler! Yani bizler salt Güneydoğu ve Kuzey Irak'la münhasır değiliz. Suriye var, İran var.

Avrupa var. Dahası Dünyanın birçok ülkesine dağılmışlığımız var. Her ne kadar 'iç mesele' diye görülüyorsa da.

Uluslararası 'dokusu' yüksek. O nedenle; 'içte' yürütülen açılım turları, dışarıda da yürütülmektedir.

Nitekim Dışişleri Bakanı Davutoğlu hafta başından beridir 'bu ülkeler' arasında mekik dokuyor.

Görüntü 'Kürtlerle alakalı resmi göstermiyorsa da, 'kapalı kapılar' ardında en ağır görüşülen mesele.

***

Yoksa Suriye Devlet Başkanı Esad durduğu yerde PKK saflarında olan 'Suriye kökenli' Kürtler için;

'Onları dağdan indiririz. Af ederiz' söylemini gündeme neden taşısın. Tam da Türkiye'ye 'ziyaret' edeceği günün arifesinde.

Davutoğlu'nun 'Bağdat ve Tahran' ziyaretlerinin hemen ardından; Türkiye'deki 'siyasi partilere' gidişi.

Dün Başbakan'a 'açılım' randevusu vermeyen Baykal, Davutoğlu'nu kabul etti. DSP, SP'ye gidildi.

Ve DTP Genel Başkanı Ahmet Türk başkanlığındaki 'heyet' dün Kuzey Irak'a gitti.

***

5 gün süreyle burada temaslarda bulunacak. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ki dün görüşüldü.

Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani ve diğer önemli isimlerle görüşmelerde bulunacak.

Türkiye'den giden ve 11 bine yakın Kürt'ün kaldığı 'Mahmur' kampı ziyaret edilecek, burada onlarla görüşülecek.

Her ne kadar 'Kandile' gidilmeyecek denilse bile, mutlaka 'mesajları' da buradan alacaklar.

Ki Türk, Süleymaniye'ye gitmeden önce havaalanında şu açılımı yaptı:

***

"Amacımız, çabamız gerçekten barışçıl bir sürecin gelişmesi yaşanan acılı süreçlerin sona ermesi, 30 yıllık çatışma sürecinin tamamen bitmesi. Kürtlerin de yaşadıkları bu topraklarda daha özgür daha eşit daha katılımcı bir noktada olmasıdır"

Türk, bir gazetecinin "Somut bir talebiniz olacak mı?" sorusuna ise, "Tabii bu diyalogdur, bir diyalog sürecidir. Hükümet tarafından da hazırlanmış bir yol haritası, bir proje yok. Burada önemli olan bu sorunu çözmeye yönelik niyetlerin ortaya çıkmasıdır. Bu konuda ciddiyetin ortaya çıkmasıdır. Bu konuda kararlıyız. Kararlılıkla barış için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ben her zaman sorunlarımızın iç dinamiklerle çözülmesini arzu ederdim. Ama günümüzdeki sorunlar zaten komşu ülkeleri de, bazen tüm dünyayı ilgilendiren sorunlar olarak önümüze geliyor. Bu çalışmanın başarılı olmasını ümit ediyorum" yanıtını verdi.

***

Mevzuunun 'uluslararası' trafiği önümüzdeki günlerde daha da artacak. Ancak Ankara'da dün gözden kaçan önemli bir 'görüşme' trafiği yaşandı.

Bir nevi MGK toplantısı. Tabi MGK toplantısında 'genellikle' dışa yansıması olan mevzuular konuşulup-tartışılır.

Ancak 'Köşk' eksenindeki dünkü görüşmeler 'kapalı kapılar' ardında icra edildi. Yani dışa yansıyan bir mevzuuya sahip olunamadı.

Çünkü Başbakan Erdoğan ilk önce 'MGK' üyesi Bakanlarla bir araya geldi. Uzun uzadıya.

Sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'la görüştü. Ve bu görüşme tamı tamına 2 saati aştı.

Bu görüşmenin ardından Erdoğan Köşk'e çıktı. Ve 1 saat 10 dakika görüştü.

***

Her ne kadar 'Köşk' görüşmesi için Başbakan Erdoğan'ın Ankara dışında olması nedeniyle Perşembe günkü görüşme bugüne ertelenmiş denildiyse de.

Aslında görüşmelerin ana ekseni ve yoğunluğu, Başbakan Erdoğan'ın iki gün önceki açıklamasında yatıyor. Neydi o açıklaması;

"Çözüme her zamankinden daha yakınız. Umutlarımız her zamankinden fazla ve biz bu işi mutlaka çözmeliyiz".

Demek ki; 'Kürt Açılımı' artık son rötuşlarında. Çünkü Bayramdan hemen sonra; Meclis açılıyor. Ve İlk oturum da, 'bu eksende' olacak.

Evet! Kürt sorunu ekseninde bir taraftan 'gözaltı' rüzgârı esiyor, bir taraftan da 'çözümün' adımları atılıyor.