GÜNDEMİ HARMANLARSAK?
Eklenme: 8/1/2013 12:00:00 AM

CHP'li Gürsel Tekin.

Hal-i hazırda;

İstanbul Belediye Başkan adaylığına "göz" dikmiş.

"Ben olacağım!"

Partisi aday gösterir mi, göstermez mi, bilmem.

Ama;

Tekin'e göre durum "çantada keklik!".

***

Eee

Lideri "kendinden menkul" ise.

Hali vaziyetle.

Tekin "kendini" her makam ve koltukta görür.

Neyse!

İddialı bir söz de etmiş.

Demiş ki; "İstanbul'da 500 bin Kürt bana oy verir."

***

Vallahi mi?

BDP'nin, renkli ismi.

Sırrı Süreyya Önder.

Öyle ya, o da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına göz kırpımıyor.

Partim, destek verirse!

Tekin'e, tepkisel, bir fikri- beyanı var.

Şöyle bir cümle kurgulamış.

"Kürtler verseler verseler en iyi cinsinden sana bir mezura verirler, onunla da boyunun ölçüsünü alırsın."

***

Hiç kuşkusuz.

Tekin'e ben de sormak istiyorum.

CHP.

Güneydoğu'dan "oy almış mıdır ki?"

İstanbul'da.

Hemi de, "Kürtler'i inkr" eden bir politika güdülürken.

Hemi de, Anayasa'da "Kürtlerin" tanımına, karşı çıkılırken.

çözüme!

Hele ki, "barış" atmosferini, provoke edici siyaset üretilirken.

Size;

Kürtler oy verir mi?

***

Ne mümkün?

"Kürtler bana oy verecek" demekle iş bitmiyor.

Yok artık, öyle, beleş oylar

O eskidendi.

"Kürtler" her seçimde, "çantada keklik" diye görülürdü.

Ağzına bir parmak bal çal..

Duygularını sömür.. Ondan sonra da oylarını al.

Yok öyle.

Cebellezi dönemi bitmiştir.

***

Zaten.

Olmadığı için, prim verilmediği içindir ki.

CHP hali hazırda,

Güneydoğu'da hızla "tabela" partisi oluyor.

Baksana.

Diyarbakır'da, 1,5 yıl da bir düzüne "İl Teşkilatı" değişikliği yaptı..

Biri geldi, biri gitti.

Kadın teşkilat üyeleri bile istifa üstüne istifa etti.

Yani diyeceğim

Artık CHP'nin Güneydoğu'da "dikişi" tutmuyor.

***

PKK BUGÜN BİLE çEKİLEBİLİR?

Basına da yansıdı.

Deniliyor ki.

Sınır dışına çekilen PKK'lılar "geri" dönecek!

Tabi ki silahsız olarak.

Tabi ki, normal hayata katılmak üzere.

Hatta ilk grubun, 15 Ekim'de geleceği ifade ediliyor.

***

Haber teyid noktasında, kesin değil.

Ama velakin;

çözüm yolunda "güven" tesisi açısından ümit verici..

Önemli.

Hiç kuşkusuz ki, olumlu bir hamle olur...

***

Özellikle; sürecin kazanımı açısından.

Güç veren bir adım olur.

Ancak koşullar oluşursa.

Dün, Selahattin Demirtaş "şartlar" ölçeğinde konuştu.

Öcalan'la, son yapılan görüşmeye de atıf yaparak.

***

Demirtaş,

Öcalan'ın kendilerine Türkiye'de "özgürlüklere" ilişkin yasaların çıkarılması.

Ve Türkiye'nin demokratikleşmesi halinde;

Dağdaki silahlı PKK'lilerin bugün bile silahsız dönebileceklerini söylediğini ifade etti.

Demek ki;

Koşullar bugün oluşursa, "dağdan" inilecek.

***

BAYIK'IN 1 EYLÜL SÖZÜ!

Dönüş tarihi böyle konuşulurken.

Cemil Bayık.

Bir önceki beyanatını dün yeniden dillendirdi.

Dedi ki;

Artık adım atılması lazım.

1 Eylül son tarihtir.

1 Eylül'e kadar adım atılmazsa amacın çözüm değil, tasfiye ve katliam olduğu anlaşılacaktır".

Bu beyanında bir de "tehdit" eki vardı.

"Ama tasfiye mümkün değildir.

Elbette o zaman özgürlük hareketi ve Kürt halkı bu tasfiyeye karşı kendini savunacaktır".

***

Aslında.

Şuan ki, zaman tüneli şu mücadele eksenine dokudur.

Demokrasi,

Özgürlükler,

Ve totaliterizmin,

Güçlerin "derin" dokularındaki fobilerin "çekişme" arenası.

***

Kritik, kaygılı bir serüven.

Bakalım.

Hangi akıl "üstün" gelecek.

Doğrusu.

Temennim odur ki;

"Devlet aklı" fobilerinden arınmış bir zihinle, mevzuuyu "demokrasinin zenginliğiyle" buluşturur.

Aksi takdirde.

Sonraki adımları akla bile getirmek istemiyorum.

***

HAK İHLALLERİNDE DÜŞÜŞ?

Gelirsek.

Süreci ikmal ettiğimiz 6 aylık "huzur" profiline.

Malum.

çatışmasızlık bir süreç işliyor.

Operasyonlar yok.

Baskınlar, çatışma gerektiren hadiseler oluşmuyor.

Yani; "Ölen ve öldüren" yok!

Nazar değmesin.

Huzurumuz da bozulmasın.

***

Dün.

İHD son altı aylık raporu açıkladı.

Verilere göre.

Hak İhlalleri son 8 yıllık zaman diliminin "en düşüğünde".

Tabi ki,

Hak ihlalleri, "kırsal" alan için geçerli değil.

Şehirlerde.

İlçelerde, kurumlarda, yani yaşamın her alanında ciddi bir "hak" teminatı söz konusu.

Sevindirici.

***

Pek tabi ki.

Bu demek her şey süt liman anlamına gelmiyor.

Düşüş var.

Ama henüz bitmiş değil.

Hala da, "yargısız" infazlar söz konusudur.

çünkü "vesayetçi" zihniyet ve "devleti kutsayan", insanı değersiz gören, anlayış direnç gösteriyor.

***

İşte bu tortular.

Ancak ve ancak; "demokrasinin" güçlenmesiyle, temizlenebilinir.

Bilindiği gibi.

Uzun yıllar;

Türkiye, demokrasi üzerindeki otoriter yapıyla boğuştu.

Laikçi ve tek kültürcü

Askeri-bürokratik vesayetin tahakkümü altında inleyip-durdu.

***

Derler ya.

Daha yeni yeni nefes almaya başladı.

Üzerindeki;

Vesayetçi yapıları, attı, kendi benliğiyle buluştu.

Netice itibarıyla demokrasiyi yaşayarak öğreniyoruz.

Giderek de olgunlaştırıyor ve yerleştiriyoruz.

***

İşte.

Bu hali bütünlüğü, "kaybetmememiz" gerekir.

Hassasiyet şart.

"Güçlü demokrasiye" odaklı olmalı ki; "yarınlar" güven tesis etsin.

Yoksa.

Karşılıklı "diş ve güç" gösterimiyle, bir yere varılamayacağı gibi.

Varılan bir nokta var ise de o da; eldekilerin "tar-ü marı" ve geçmişe yeniden dönüş olur.

Ki bunun için de, "maazallah" demeliyiz.

***

ÖCALAN YÜRÜYÜŞÜ!

Yazıyı,

Nokta koymadan bir de uyarım var..

Daha açık ifadeyle; "hassasiyet" çağrımdır.

Bugün..

Öcalan için Diyarbakır'da "yürüyüş" planlanıyor.

BDP destekli!..

çağrım şu;

Aman ha aman dikkat..

***

Hassas bir zaman dilimi..

Olası provokatif eylemlere,

Girişim ve organizasyonlara da "prim" getiren, atmosfer oluşmasın.

Oluşmasına da; "imkan" tanınmasın.

Malum..

Pusu da bekleyen hayli "şer" yapılar vardır.

Barış..

çözüm ve istikrar "sağlanmasın" diye!