GÜNEYDOĞU ALEV TOPU!
Eklenme: 6/17/2010 12:00:00 AM

Doğrusu; Güneydoğu şuan için "ateş" topu! Yanıyor, yakıyor. Hem de; herkesi. Yürekten, ciğerden, kalpten! Çünkü Silahlar "dehşetli" bir şekilde patlıyor. Bombalar ha keza. Mayın mı, roketatar mı, toplar mı; patlıyor. Ve ardından; "kör" bir ateş! Akan kanlar. Dökülen gözyaşları. Ve kaybedilen canlar. Acı bilânço arttıkça artıyor. Şiddet ve çatışma tırmandıkça tırmanıyor. Şehit cenazeleri! PKK'lı cenazeleri..

* * *

Tabi tüm bu "dehşetli" durum dağlarda icra oluyor. Ya ovada! Şehir merkezlerinde. Burda da; "aynı" minvalde durum işliyor. Eklentisi; Bu kez öfke. Körüklendikçe körükleniyor; kutuplaşıyor. Kürt-Türk diye! Yayılmacı bir şekilde; genişliyor. Atmosfer akla ziyan! Düşünüyorsun; Neden yeniden silahlar ölüm kusmaya başladı? Neden şiddet ve çatışma tercih edildi? Eylemleri "tırmandırmak" niye? Operasyonları yoğunlaştırmak niye? Kısır bir soru.

* * *

"Ateşi" söndürmek varken; neden "körükleniyor". Daha doğrusu; Ateşe yeni ateş ve ölümler eklemek niye! Yıllarca denendi. Bir değil, nerdeyse yarım yüzyıl etti. Hala da; "silah" hükümran! Daha üç ay önceydi! Herkeste; bir "umut" filizi vardı. Huzurlu bir ortam hâkimdi. Barıştan. Kürtlerin isteklerinden. Kimlik yapısından. Kürt açılımından. Hatta dağa çıkanların "ovaya" inmesine kadar. Konuşulur bir ortam söz konusuydu.

* * *

Ama ne oldu da; Her şey tersine döndü. Şiddet "tırmandı". Operasyonlar yoğunlaştı. "Kürt" kimliğinden söz edilmez olundu. Demokratik açılım rafa kaldırıldı. Barışa ve kardeşliğe olan "umut" beklentisi; karamsarlığa dönüştü. Ve mevzuya herkes; Su yerine "kova kova" benzin dökmeye başladı. PKK eylemlerini artırıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri de operasyonları. Tabi bu bir cephede.

* * *

Sivil cepheye baktığımızda da; aynı çatışma hâkim. Çünkü onlar da; "Karşılıklı" restleşmenin silahlarını çekmiş durumdalar. Siyasiler derseniz; ha keza. Bakınız bugün Diyarbakır'da görülecek olan; "Barış Grubu" davası! Kandil'den ve Mahmur'dan gelen grup! Bugün; "Terör Örgütü üyesi olmak, örgüt propagandası yapmak" başta olmak üzere bir dizi suç isnadıyla yargılanacaklar. Hatırlayın! "Barış Grubunun" gelişini.

* * *

Cengiz Candar'ın dediği gibi; "O gün de, biz pişmanlık yasasından yararlanmak için gelmedik dediler". Yani; Kandil'de silahları bırakarak geldiler. O gün bugünkü işlemler ve suçlamalar yapılmadı da; "8 ay sonra" yapılıyor. Şimdi bu durum; kafalarda şu intibayı geliştirmez mi? Özellikle; PKK cephesinde! "Demek silah bırakıp Türkiye'ye dönmek faydasız". Tam bu davanın arifesinde; KCK iddianamesi! Ki bu mevzu da başlı başına bir "meseleler silsilesi". 1.5 yıl sonra tamamlandı. Ve bugün üzerinde yapılan mülahazalar.

* * *

Dün KCK nın sanık avukatları "suç duyurusunda" bulundu. Gerekçe; "gizliliğin" ihlali. Savcılar hakkındaki bu "isnat" bakalım; nasıl bir kapsam alanı geliştirecek. Diğer yandan; "Taş atan çocukların" akıbeti. Trajik bir tablo! Bir taraftan bunlar. Diğer yandan; ölümler! Dikkat edin; hepsi ama hepsi bu ülkenin insanı. Kürt, Türk, Laz, Çerkez! Anlaşılmayan, uzlaşılmayan, buluşulmayan ve tabi ki paylaşılmayan tek nokta; "GÜÇ".

* * *

İşte bu güç "ne yazık ki" barış dili için kullanılmıyor. Her ne kadar "kullanılıyor" gibi zaman zaman ifadeler icra ediliyorsa da; "Samimiyette" hiç de öyle değil. Bu hem sosyal hem de siyasal anlamda kullanılmıyor. Onun için; Silahların susması, Akan kanın durması, Gözyaşlarının dinmesi, Barışın ve kardeşliğin hayat bulması. Kimliklerin "özgür", Düşüncelerin "hür". Hakların "eşitlik". Demokrasinin, İnsan Haklarının, Cumhuriyet'in "payidarlığıyla" var olabilmesi. Ancak ve ancak; "Tarafların" samimiyetiyle mümkün olabilir. Yani; ne zaman "samimiyet" o zaman çözüm! Yoksa Güneydoğu bugün "alev" topu! Yarın Türkiye alev topu!

* * *

NOT; Bu gece Regaip Kandili. Mübarek üç ayların müjdeleyicisi. Bu vesileyle; Tüm okurlarımın Regaip Kandilini tebrik ediyorum. Ve özlemle, hasretle kucaklamak istediğimiz; "Barışa, kardeşliğe, huzura ve istikrara" vesile olsun. Yanan "ateşe" su olsun.