GÜNEYDOĞU'YA YAKIŞAN 1 MAYIS KUTLAMASI
Eklenme: 5/2/2009 12:00:00 AM

Günün önemine binaen;
'Herkes' korku ve tedirginlik içerisindeydi.
Bende de 'aynı' duygular hakim di.
Çünkü gün 1 Mayıs 'günü' idi.
"Emek ve İşçi Bayramıydı'!
Güneydoğu üzerinde var olan 'kara bulutlar' katmerleşecek.
Yeni 'bulutlar' oluşacak. Meydanlar 'kan revan' edilecek.
Coplar, gaz bombaları, yapay fişekler 'kendilerine' özgü hedefler seçecek.
Kafası-gözü yarılmış, kanlar içerisinde yüzlerce 'emekçi'!
Beri yandan 'polisin' derdest edecekleri.
Anlayacağınız; 'var olan' ateş daha bir körüklenecek.
Yeni dalgalar estirilecekti.

***

İşte böylesi bir 'kâbus' vakiiydi.
Günün değer 'ölçüsünde' gidip-geliyordu.
Ama 'Şükürler' olsun ki; 'olmadı'!
Tabi bu olmadı sözü 'salt' Güneydoğu içindir.
Çünkü; Diyarbakır'da, Batman'da, Hakkari'de.
Hatta sınırın sıfır noktasındaki Şırnak'ta.
Van, Bitlis, Muş. Hepsinde 'İşçi ve emekçi', kol kola.
Meydanları doldurdu, 'gönüllerince ''bayramlarını' kutladı.
Davullu-zurnalı, 'halaylar' çekerek. 
Demek ki; 'istenilirse' oluyormuş.

***

Dağkapı meydanındaki 'kutlama' salt 'işçi' odaklı değildi.
Bundan iki ay önce, 5 ay önce 'çalışıp da', işine son veren işsizler de vardı.
Bugüne kadar kapıları aşındırıp iş sahibi olamayan işsizler ordusuna mensup olanlar da hazırdı.
Ki oradan yükselen 'mesajlarda' bu tespit sesli ifade edildi. 'İşsizlik ürkütüyor' diye.
Ve siyasal iktidara mesaj da vardı;
"Silahlar sussun demokrasi, barış, yokluk ve yoksulluk son bulsun, soframızda ekmek artık küçülmesin".
İşte Diyarbakır'da, Güneydoğu'nun hemen hemen genelinde 'Kutlamalar' bu satırın detayında kutlandı.
'Aş, İş ve Barış'!

***

Gel gelelim, İstanbul'a, Ankara'ya.
Yani Batı illerindeki 'kutlamalara'.
Güneydoğu'daki 'coşkulu' kutlamaların tam aksine.
Şiddetin, kanın, kavganın ve öfkenin 'hâkimiyeti' vardı.
1886 yılındaki 'orjinaliğiyle' kutlandı. Provokasyon.
Polis-işçi 'çatışması'.
Coplar mı, biber gazlı bombalar mı, veya misketli çatal lastikler mi.?
Yazık!
Ne 1 Mayıs'a, ne 'işçi emeğine', ne de 'Hukuk devletine' yakışmadı.

***

Ki ilk kez bu yıl 1 Mayıs 'resmi' olarak 'Emek ve İşçi Bayramı' olarak kutlandı.
Yani 'Bayram' olma yaşı, 1.  Emekleme döneminde.
Ama kutlamalara gelince; 1886 yılını hatırlatıyor.
1 Mayıs'ın 'çıkış' tarihi.
ABD'nin Chicago kentinde işçiler 1886 yılında '8 saatlik' iş günü için genel greve gidiyor.
Polis 'müdahalede' bulunuyor, çok sayıda 'işçi' ölüyor, bir o kadar da yaralanan.
Ortaya çıkan 'vahşi' tablodan 3 yıl sonra yani 1889'da '1 Mayıs İşçi Bayramı' ilan ediliyor.
O günden bugüne; 'hakların' savunulduğu gün olarak kutlanmakta.
Dünyanın 'dört' bir yanındaki ülkeler de.
Türkiye'de ise "1 Mayıs" hep korsan ve şiddet 'gölgesinde kutlandı.
Yani hala '1886'daki orjinal haline uygun biçimde 'polisin işçiyi', işçinin de 'polise' direndiği gün olarak kutlanıyor.
Ki en büyük kanlı '1 Mayısı' da 1977'de yaşadık.

***

Dün 32 yıl sonra, 'işçiler' yasaklı 'Taksim'e çıktı.
Taksim 'Emekçi ve İşçi' için 'derin' manalar içermekte.
Çünkü 'orda' verdiği ağır bir bedel var. Onlarca kaybı.
'Bu uğurda' verdiği 'Emekçi Şehitler' var.
Onun için de; 'Taksim' bir ölçü de 'Özgürlük' meydanıdır.
Dayanışma, emek 'meydanıdır'.
Ancak ne var ki; 'yine' yasakçı zihniyet ortamı gerdi.
Bildiğimiz 'kanlı ve savaş alanlarını' yansıtan görüntüler bir kez daha izletildi.
Ama şükürler olsun ki; 'Can kaybı' yok.

***

Şu artık iyi bilinmelidir.
'İnsan onuruna' yakışır arayışların hiç bir zaman sonu gelmez.
Gelmeyecek ve gelmemeli.
Birileri de; 'insanlık' para ve konfor peşinde koşan 'zombiler' topluluğuna indirgenmemeli.
Çünkü Tarih insanlığın onur mücadelesinin ve bu mücadelede karşılaştığı 'baskı ve sindirmelerle dolu.
Ki son 3040 yıldır insanlara 'insanlık' adına peşinde koşulacak hiçbir şey 'olmadığı' dayatıldı.
İnandırılmak istenildi. Hem değerlerinden 'arındırılarak'. Hem de inancından.
Kimliğinden ve düşüncesinden.
İşte bu 'ideoloji ve siyaset' artık itibar görmüyor.
Bunlar iflas etmiş durumda.
İnsanlar artık 'insanlığın' geleceği ve geleceğine dair 'hayal ve umutlar' beslemekte.
Daha özgürlükçü, daha demokrat, daha barışçıl ve daha güçlü 'yarınlar' için.
Mücadele etmekte ve bu onur için 'ter' dökmekte.

***

Eğer bu gün Türkiye 123 yıl sonra ' 1 Mayıs'ı' 'Emek ve İşçi' bayramı olarak kabul ediyorsa.
Ve bunu 'yasal' zeminde 'resmi' tatil olarak ilan ediyorsa. Meydanlar 'her ne kadar' provokasyonların gölgesinde 'yakışmayan' tablolar icra ediyorsa da.
Davulun-zurnanın, halayın 'coşkuyla' bütünleştiği, barışın, kardeşliğin, huzurun ve güvenin 'temin' edilmesine payda geliştiriliyorsa.
'İşsizliğin' korkunç rakamlar içerdiği.
Yoksulluk derecesinin 'altında' maaşların ödendiği.
Asgari ücretin 'bir haftalık' mutfak ihtiyacını karşılamadığı.
Gelir seviyesinin sürekli 'düşüş' gösterdiği bir zaman diliminde bulunuyor ise de.
Yoksulluğun, fakirliğin ve aşsızlığın 'acısını' yüreğinde, hatta iliklerine kadar 'yaşıyor' olabiliyorsa da.
Daha çok demokrasi, daha çok özgürlükten 'bahsedilip', 'yek vücut' olunabiliniyorsa.
Bu tamamen 'insanlık' onuruna verilen mücadelenin eseridir.
Yoksa 'siyasilerin' suyu-hürmetine 'gelişmiş' bir sonuç değildir.
Güzel bir hafta sonu dileğiyle.