..Ve yılın ilk günündeyiz! Maşallah; tevafuk etti. Yeni yılın ilk gününün 'Cuma' gününe denk gelmesi. Bu da 'hayra' alamettir. Demek oluyor ki; 2010 yılı 'hayırlı ve bereketli' geçecek! Hem ülkemiz, hem milletimiz, hem de bölgemiz açısından. Haydi, hayırlısı diyelim. 2010 yılının ilk günü! Yani yeni yılın ilk günü ve sabahındayız! Ve yılın ilk yazısıyla 'huzurdayız'! Öncelikle; Yeni Yılınız Kutlu olsun! Huzur, mutluluk, sağlık, barış, kardeşlik ve özgürlüklerin 'ölümsüzlük' kazandığı bir yıl dileğiyle. 'İnsani' değerleri öne çıkan bu duyguların 'payidarlığı' hep içinizde olsun.
***
İsterseniz mukaddes 'cuma' gününe tevafuk eden yeni yılın ilk gününe 'güzelliklerle' başlangıç edelim! O nedenle diyorum ki; bulunduğunuz yerde şöyle bir geriye çekilip; derin bi nefes alın. Sonra 'olumsuzluklardan' arınmış bir ruh haliyle; 'oh be' deyip; 2010 yılı 'güzel geçecek ve geçmeli' diyelim. Özellikle de; 2009'dan üzerimize sinen sinir bozucu 'hadiseleri' bugüne özgü 'ti'ye alalım. Ki moralimiz yüksek olsun, öyle yeni yılı 'doyumsuz umutlarla' kucaklayalım. Hani bir deyim vardır; 'Yeni yıla nasıl girersen, bütün yıl öyle geçer' diye! İşte bu minvalde; biz de 'iyimserlik' arz eden duyguları öne çıkaran felsefi bir duruşla; 'Kötülükleri' düşünmeyelim!
***
Umut edelim! Öyle ya; 'umut' sihirli bir kelime. Çünkü en zor ve en çıkmaz denilen 'hadisede' kurtuluş 'umut' etmekte! Umut 'insanın' başarı gücü ve kazançtaki ilk adımıdır. Onun için de derler; İnsanın başına gelebilecek en büyük kötülük; 'ümitsizliktir'. Ve 'umutsuzluğa' kapılmaktır. Öyle ise! 'umut' denilen o sihirli ve güç veren duyguyu hiç ama hiç 'elden' bırakmayalım. Onun verdiği sinerjiyle; yarınlara, 2010'lara, geleceğe 'beklentilere' umutla bakalım. Çünkü 'umut' aynı zamanda bir yol haritasıdır; önündeki hadiselere karşı 'şekillenme' hamlenizdir. Yeter ki 'gücü' damarlarınızda hissedebilesiniz. Neyse! Güzellikler ve umutlar 'hep' hissedebilen içindir.
***
Bu faslı burada kapatırken, yazın ilk satırında 2009'un hadiselerini bugün için 'ti'ye alalım demiştim. Aslında bunu 2009'un literatürümüze geçen 'kavramlarıyla' değiştirelim. Malum; bir hayli kavram gelişti. Pek çok kavramla karşılaştığımız gibi; bir hayli de 'er meydanında' boğuştuk; 'olur-olmaz' diye! Ki halen de; 'gariplikler' içerisinde yaşıyoruz! İşte dün garip kavramlarla 'alakalı' hazır bir lokma geldi. Daha doğrusu; derleme bir haber! Eski yıldan; yeni yıla dahil olan 'kavramlar' diye! Doğrusu; bu 'kavram' kargaşası diyebileceğimiz 'literatürümüze' dahil olan 'tanımlar' ciddi hadiselerimize özgü. Yani 2009 yılı içerisinde; 'yaşanan' ve dengeleri 'sarsan' vakaları içermekte.
***
VE LİTERATÜRÜMÜZE DAHİL OLAN KAVRAMLAR!
Derlenen haber farklı bir çizim içeriyordu. Ancak ben; hem bölge hem de 'yazı' stili noktasında; kendimize göre dizayn ettik. Ölüm kuyuları": Güneydoğu'da faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturma çerçevesinde yapılan kazılar "ölüm kuyuları" kavramını literatüre kazandırdı. - "Ha...tir": Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir son KCK operasyonlarına tepkisini dile getirirken kullandığı bu söz ile eleştirilere hedef oldu. Fırsat eğitimi": Elazığ'ın Karakoçan ilçesi Koçyiğitler Piyade Taburu'nda Teğmen Mehmet Tümer'in ceza olarak bir askerin eline tutuşturduğu pimi çekilmiş bombanın patlaması sonucu 4 asker şehit oldu. Teğmen Tümer, savunmasında olayı "Fırsat eğitimi" sözleri ile savundu. Demokratik açılım": 2009'un en çok tartışılan kavramlarından biri demokratik açılım oldu.
***
- "One minuet" : Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın Davos'ta katıldığı panelde moderatörün taraflı tutumuna müdahale ederken kullandığı "One minuet" sözü hafızalara kazındı. - "Teğet geçti": Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın ekonomik krizle ilgili kullandığı "teğet geçti" ifadesi de uzun süre konuşuldu. - "Korsan Kararname": Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndaki tayin listesine son dakikada müdahale edildi. Üye Ali Suat Ertosun, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılarla davaya bakan 2 hâkimin yerlerinin değiştirilmesini istedi. Bunun üzerine görüşmeler kilitlendi. Yaz kararnamesi, ertelendi. Kriz 21 gün sonra sona erdi. Hadise literatüre korsan kararname sözleri ile geçti. - "Bizim mahkeme": Ergenekon sanığı Şener Eruygur'un karısı Mukaddes Eruygur'un internete düşen ses kaydında İstanbul 12. ve 14. mahkeme için kullandığı "o mahkemeler bizden" sözü 2009'un önemli notları arasındaydı.
***
- "Islak imza": İrtica ile mücadele eylem planı "ıslak imza" tartışması ile aylarca gündeme kaldı. - "Silah değil boru bunlar" : Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ düzenlediği basın toplantısında boş bir lav silahıyla basının karşısına çıkmış ve Ergenekon soruşturması çerçevesinde Poyrazköyde bulunan silahlar için "boru" yorumunda bulunmuştu. - "Asimetrik Psikolojik Harekat": Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un her basın toplantısında TSK'ya yönelik eleştirileri bu sözlerle nitelemesi 2009'un önemli argümanları arasında yer aldı. - "Kozmik oda": Seferberlik Tetkik Kurulunda yapılan arama Türkiye'nin siyasi hafızasına "kozmik oda" diye bir tabir de kazandırdı.
***
İNSANİ HAYAT FELSEFEMİZ!
Evet! Kavramlar ve bunların ekseninde' gelişen' fırtınalar. Ne diyelim; 'burası Türkiye'! 'Neler olmuyor neler yapılmıyor ki?'. 2009'da 'bu sözü' defalarca 'sakız çiğner' gibi ağzımızdan düşürmedik. Neyse! 2010 nasıl geçecek diye ' bir iç bunalım' yaratmak istemiyorum. Güne yazık olur. Onun için de ısrarlı; 'umut ve güzellikler' üzerinde durmaya çaba gösteriyorum. Ama zorluk da çekmiyor değilim. Çünkü 'kelimeler' hep; geçmişteki hadiselerin 'etkisiyle', dönüp-dolaşıp aynı noktaya geliyor. Ne olacak diye?
***
Sözün özü; ülke olarak, millet ve vatandaş olarak şu gerçeği idrak etmemiz gerekir; 2009'dan ders çıkarıp; 2010'a hadiseler ölçeğinde 'temel inşa' etmemiz gerek. Ki bunun da ilk adımı 'demokrasinin' güçlenmesi, sıkılı yumrukların da 'şiddete' dönüşmeden açılması. Laiklik, muhafazakârlık, milliyetçilik, devletçilik, dahası 'gerilimleri' körükleyen; dayatmacı anlayışları 'yermemiz' lazım. Bu eksendeki 'tansiyonu' düşürmeliyiz. Tek tip insan 'modeli' değil, her insan 'yaşayabilmeli' modelini, barışçıl ve demokratik ortamda kollamalıyız. Demem o ki; Kürt, Türk, Laz, Çerkez! Alevi, Sünni. Müslüman-gayri Müslüman. Renk, din ve dil. Önemli değil. Önemli olan; 'kendi yaşam ve düşüncemizi' ortak payda alanında yaşamak ve icra etmektir. Hayatı 'dayatmak' değil.
***
Sonuç itibariyle! Dün de ifade ettiğim gibi; 'acısıyla, tatlısıyla', sevabıyla, günahıyla bir yılı daha geride bıraktık. Aslında her şeyden önce 'giden' bir yıl; ömürden ve hayat cebimizden giden bir zamandır. Ama her şeye rağmen; yeni bir yıl yeni bir başlangıç diyelim. Ve öyle; hayata bakalım. Bir kez daha; yeni yılınız kutlu ve mutlu olsun!