28 Şubat.

O gün ve bugün!

Anılıyor.

Tartışılıyor ve eleştiriliyor.

Bugün!

17 yıl geçti, "serüvenin" üzerinden!

Ne demişlerdi.

"Bu süreç, bin yıl sürer-yaşar".

***

Ne oldu?

Enselendilendiler.

"Ensesine" şaplak vuruldu.

Peki!

Biçilen "ömür" tükendi mi?

Hayır.

Bugünkü;

Hal-i vaziyetinde, "kamuflaj" kimlik aldı.

***

İsimler.

Görev alanı.

Ve meknlar "değişti".

Ancak.

Strateji aynı.

Zaten.

Vesayet hkimiyetinde; "plan" değişmez!

***

Hatırlayın!

28 Şubat'ın o günkü resimlerini.

Ve "destekçilerini".

Tabi ki.

Bugünkü "olup-biten" kumpasları, kıyaslayarak!

O gün.

En etkili çevreler.

Kişiler.

Kurumlar.

Hepsi.

Medyası, yazarı-çizeri, iş erbabı!

28 Şubatçıydı.

***

Ney di; Fadime Şahinler.

Müslüm Gündüzler.

Kurgulu haberler.

Gazete, manşetleri.

Tutulan dal peki neydi "irticaaaaa".

Türkiye İran olacak, deniliyordu.

***

Tanklar yürüdü.

Üniversiteler ayaklandı.

Rektörler yürüdü.

Cumhuriyet mitingleri yapıldı.

Resmi törenlerde; "askerler" siyasileri aşağılıyordu?

***

Başbakan'a küfer eden mi?

Bakan'a "yağlı kazığı" gösteren mi?

Namazıyla.

İnancıyla "alay" edilenler mi?

Neler yoktu ki?

Felsefe; "siyasileri" itibarsızlaştırmak.

***

Plan iyi işledi.

Medya.

Yargı.

Asker.

Ve iş dünyası işbirliğiyle; "Koalisyonlu hükümetlerle, "zilendiler."

***

Özellikle.

Asker o günde biliyordu.

İktidara "gelinmezdi".

çünkü o evre artık; "çağın" gerisindeydi.

Olsa olsa.

"Vesayete piyon" siyasi oluşumlar olurdu.

Nitekim oldu!

Kanlı kansız.

Yağlı kazık misali.

***

Dedim ya!

O gün;

En etkili zevat, bila istisna 28 Şubatçıydı.

Bilerek.

Ya da bilmeyerek diyelim!

Kumpasın, "figüran ve mezeleriydi".

Faizler.

Banka hortumlamaları.

***

Ve dün.

Öyle 2011'e gitmeyelim.

17 Aralık'la ikmal olalım.

O güne kadar.

Ki hali hazır, etrafınıza bakın!

Hepsi.

Firesiz; 28 Şubat'a karşı.

Düşman.

***

Peki bugün.

Yine aynı; kesim!

Etkili zevat.

İşbirliği içerisinde.

Kumpasın figüranları olarak, arz-ı endam ediyorlar.

O gün gerekçe "İrtica"idi..

Değişti.

Yerine; "yolsuzluk ve rüşvet" konuldu.

***

Asker yürümüyor.

Ama tabeler yürüyor.

Telekulak iş başında.

Montajlı ses kayıtları.

Tıpkı;

Müslüm Gündüz ve Fadima Şahin "aşkı" gibi..

***

İlginç olan da.

28 Şubat'ın "mağdurları" ile "o günün" aktörleri!

Aynı felsede; kol kola yürüyorlar.

Fetullah Gülen!

28 Şubat'ta bu ülkeyi terk etmedi mi?

"İrticacı" diye.

Korktu, "idam edilir, hapse atılırım" diyerek, kaçtı.

***

Şimdi!

O "bin yıl sürecek" diyen zihniyetle.

"Bu adam muhtar olamaz" diyen gün oğlu medyayla!

40 yıllık ürünü olan;

Polisteki,

Yargıdaki,

Bürokrasideki "abiler-ablalarla" siyasal iktidarı "itibarsızlaştırıyor".

***

Yani..

Demokrasiye,

Milli iradeye "kumpas" kuruyor.

Kimin nam-ı hesabına!

Pek tabi ki;

Ülkenin.

Milletin.

77 milyon Türkiye insanının namı hesabına değil?

***

"Vesayetçi" güçlerin.

Küresel sermayedarların.

Batının.

Dış güçlerin.

İsrail'in, ABD'nin değirmenine "su taşıma" misali, "görev" ifa ediyor.

Hem de.

Türkiye "ayaklarının" üzerinde durma gayreti içerisinde olduğu bir dönemde.

***

Hatırlayın.

28 Şubat sürecinde idi..

Kalemin dili köşesinde şöyle bir yazı kaleme almıştım.

Üniformalılara söslenerek demiştim ki!

"Üniformanızı çıkarın, gelin siyaset yapın."

O yazım, Erzurum'daki "tatbikat" esnasında konuşan Paşa'ya yönelikti.

***

Dün Başbakan Erdoğan Burdur'da benzer şekilde seslendi.

Okyanus ötesine.

Pensilvanya sakini, Gülen Hocaefendiye yönelik!

"Ey hoca, eğer bir yanlışın yoksa Pensilvanya'da durma.

Senin vatanın Türkiye ise, buyur vatanına gel.

Siyaset de yapacaksan, çık meydanlarda siyaset yap"

***

Evet!

28 Şubat.

Ve 17 Aralık benzerlikleri nettir.

Bilmeliyiz!

İkisi de "aynı değirmene" su taşıdı/taşıyor

Onun için.

Sivilleşelim.

Demokratikleşelim.

Ama vesayetlerin,

Sandık dışı oluşumların "sakın ola" tuzaklarına düşmeyelim.

***

Bu ülke.

Bu millet bunun acısını çok çekti.

Yeni acılar.

Yeni çatışma ve şiddet ortamları.

Faili meçhuller.

Toplu katliam ve cezaevi ölümleri yaşanmasın!

Yanlış mıyım?

Hayırlı Cumalar.