HADİSELER BİR HAYLİ FAZLA!
Eklenme: 9/29/2009 12:00:00 AM

Akşam saatlerinde bilgisayarın başına geçip; düşünmeye koyuldum. Bugünkü yazıya hangi meseleyi konu ederek, başlayayım diye! Bir süre ekrana baktım. Tabi o da açılan beyaz sayfayla bana bakıyor? Tuşlara ne zaman dokunacağım diye. Sonra elime kalemi alıp 'neleri ve hangi meseleleri' konu edebileceğim anlamında satır başlarını karalamaya başladım. Öncelik tabi ki yerel olması münasebetiyle; bu yöne bakış attım. Haftanın ilk gününde neler oldu - neler bitti! Geçen haftadan bu haftaya aktarılan nedir? Önemine binaen alt alta mevzuları satırbaşlarıyla sıraladım!

***

Elbette ki ilk mesele; Diyarbakırspor-Bursaspor maçında 'çirkin olduğu kadar ahlaksızca' atılan siyasi sloganlar. Ve bunun akabinde çıkan olaylardan dolayı 'yaralananların' olması! Dün mevzuuya bir hayli geniş yer vermiştim. Durumun ilk değil ve son olmayacağını. Bunların zaman içerisinde sürekli 'tekrarlanacağını'! Ve bunun 'altındaki' nedenleri? Engellenilmesi ve bu tür 'çirkinliklerin' tekrar edilmemesi yönünde; neler yapılması gerektiğini, 'satır arası' geniş vaziyette yazdım. En önemlisi de; Bursaspora ikinci yarıda yapacağımız 'ağırlamada' göstermemiz gereken 'misafirperverliği de' ifade etmiştim.

***

DİYARBAKIRSPOR 'SON BULSUN' DEDİ! Tabi bir de Diyarbakırspor 'yönetimine' çağrıda bulunmuştum; mevzuya aklıselim bir yaklaşım gösterilmesi için. Futbol Federasyonu 'nezdinde', ciddi yaptırımlara gidilmesi ve burada 'diş gösterilmesini' istemiştim. Dün bu anlamda önemli gelişme oldu. Başkan Çetin'in Federasyon'a 'kesin uyarı' niteliği taşıyan 'Ligden çekiliriz' tepkisi, yankı bulmuş olacak ki 'önemli bir buluşma' gerçekleşti. Bursaspor Kulüp Başkanı Yazıcı, Diyarbakırspor Kulüp Başkanı Çetin ve Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener kameraların karşısına geçti. Ortak basın toplantısıyla 'yaşanan çirkinliğe' dikkat çekip, bundan sonrası 'ağır müeyyidelerin' uygulanacağı mesajını verdi.

***

Olumlu ve istenilen bir buluşma! Bu da demektir ki; Diyarbakırspor 'yabana' atılacak, ya da kulak arkası edilecek bir kulüp olmadığıdır. Her ne kadar; Diyarbakır'dan 'nemalananlar' durumla alakalı 'kıllarını' kıpırdatmadıysa da, 'mangalda kül bırakmayan' sözlerin sahibi konuşmadıysa da. Diyarbakırspor dün 'Türkiye' kamuoyu önünde 'yaptırım' anlamında 'rüştünü' gösterdi. Ve Fair Play bir kent, kulüp ve taraftara sahip olduğu gerçeği. Evet! 'Bu son olsun' temennisiyle; artık 'çirkinlikleri, ahlaksızlıkları' gündemimizden çıkarıp, güzellikleri ve futbolun 'temaşa' ruhunu işleyelim. En önemlisi; Cumartesi günü Adana'da yapacağımız İstanbul Büyükşehir Belediyespor karşısında 'kaybedilen' üç puanın telafisine odaklananım.

***

Bu meseleye nokta koyarken; 'bin nasihatten' daha iyi gelebilecek bir 'derin ve düşündüren' Mevla'dan 'özlü sözler' aktarmak istiyorum. Hani ustadın dediği gibi; 'okumak yetmez, düşünmek de gerekir'! Bakınız; Mevlana ne diyor? *Vazifesini tam yerine getirmemiş olanın vicdan yarasına ne mazeretin devası ne ilacın şifası deva getirmiş. *Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok. *Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir. *Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak.

***

D.Ü'DEKİ SIR DOLU YANGIN VAKASI?

Meselelere ilişkin aldığım notların satır başlarından ikincisi; Dicle Üniversitesi'ndeki 'yangın' muamması. Üniversite'nin 'önem' ve hassasiyet isteyen 'arşiv' bölümünde yangın çıkmış. Birçok 'önemli' belge yanmış. Bazıları da; 'yarı yanık' vaziyette! Yangının çıkış nedeni 'muamma'! Ve bunla alakalı idarenin başlattığı bir soruşturma var. Bilemiyorum! Zaten bir meslektaşım da sormuş; 'Bu yangının' arkasında bir çapan oğlanı olabilir diye! Hak vermemek elde değil! Şuan için ileri sürülen olasılıklar zayıf ihtimaller. Ve dikkat edin; yangın 'gece saat 22.00'de çıkmış!

***

Rektör Yardımcısı Aytekin Sır açıklıyor: 'Burası saymanlığın arşivi. Evraklar çok değerli evraklar. 2008 yılına ait Sayıştay'ın denetim evrakları. İkinci nüshaları bulunuyordu. Orjinallari iyi ki Sayıştay'da. Sabotaj ihtimali olabilir?"! Yangın haberi 'İha' ajansının özel haberi! Haberde dikkat edilen bir cümle; kafamı kurcalamıyor değildi? Bu cümle neden kullanılmış diye? 'Sayıştayın Fikri Canoruç hakkında 200 milyon liralık belgelenmeyen kayıp para ile ilgili olarak hazırladığı tutanak ve belgelerin tamamı kül olurken.' diye devam ediyor haber! Bu cümle doğal olarak insanın aklına şu soruyu getirtiyor! 'Eski yönetim mi, yangını çıkardı?' diye!

***

Durumu çakmayan için 'vahim' bir ifade. Kafalarda 'onlarca' soru? Ama işin mevzuatı ve gidişatını bildiğiniz zaman, duraksıyorsunuz 'nasıl olur?' Sonra da çakıyorsunuz; böyle bir belge böyle bir tespit tutanağı vuku ise; 'nerde adalet, nerde hukuk, nerde yasa, nerde yönetim, nerde Sayıştay'! Böyle bir 'silsile' durumun hâsıl olabilmesinin 'zayıflığını' göz önüne getirdiğinizde; 'farklı bir' durum bu kez hâsıl oluyor? Doğal olarak dün bu soruyla muhatap oldum! İtham edilen Dicle Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Fikri Canoruç tarafından. Çünkü 'abonesi' olduğumuz İha'nın haberini 'aynen' vermişiz!

***

Canoruç haklı anlamında 'kurulan cümleye' bir hayli tepkiliydi! 'Asılsız ve gerçekle bağdaşmayan bir tanım'! Neyse! Yangın'da 'bir hinlik' söz konusu! Onu önümüzdeki günlerde yürütülen soruşturmanın selametiyle öğreneceğiz. Yine meslektaşımın ifade ettiği gibi! Bu 'yangının' akıbeti de diğer 'ithamların' sonuçsuz kalışıyla 'muktedir' olursa. Ki inşallah olmaz. Çünkü Üniversitenin 'sicili' biraz güvensiz! Aslında 'Yangınla' alakalı olup-biten konuşmaya ilişkin Mevlana'nın güzel bir sözü var? Cuk diye de oturuyor. *"Gerçek kokusuyla, ahmağı kandıran yalan sözün kokusu, miskle sarımsak kokusu gibi, söz söyleyenin soluğundan anlaşılır"

***

KÜÇÜK LEYLA'NIN AKIBETİ NE OLDU?

Ve gözüyaşlı Baykuşak ailesi! Bugün nerdeyse bir ayı bitecek! Evden çıkıp bir daha geri dönmeyen 8 yaşındaki Leyla kızları. Çalmadık kapı-gitmedik makam, sormadık mekan kalmadı? Nerde? Akıbeti meçhul! Aslında garip bir durum var. Ülkenin genelinde; 'çocuk yaştakilerin' kayıp sayısında giderek; ciddi bir artış olması. İstanbul, İzmir, Kayseri, Diyarbakır! Dün bunla alakalı arşivi karıştırdım; kayıp haberlerinin verileri şu rakamı veriyor. Son bir ay içerisinde '3 ila 16 yaş' arası kayıp çocuk sayısı; 55.

***

Küçümsenecek bir rakam değil! Burda küçük Leyla için kuşku götüren; 'organ mafyası mı' kaçırdı ihtimali ağırlıkta. Diyarbakır polisi 'küçük' İlköğretim 2. Sınıf Öğrencisi Leyla'nın 'bulunması' için; yoğun bir çalışma sarf ediyor. Ki bu anlamda Asayiş Şube Müdürü ve 'ekiplerinin' hassasiyetine bizzat tanık oldum. Evet! Leyla'nın ailesi çığlık çığlığa. 'Devlet baba leylamızı bulsun' diye! Aslında burada biraz da; toplumsal duyarlılık gerekli? Hem aileye, hem de polise 'yardımcı' olabilme anlamında; 'görme, duyma ve duyarlılık'!

***

Bakın bu anlamda "Diyarbakır'ın Derman Babası" Yılmaz Acu! Geçtiğimiz hafta; çok 'taktir ve örnek' teşkil eden bir davranış gösterdi. Leyla'nın onlarca fotoğrafını 'motosikletine' yapıştırarak, Diyarbakır'ı 'sokak sokak-cadde cadde' dolaştı. 'Birilerinin dikkatini çekmek' için! Acu'yla geçtiğimiz gün konuştum; 'Küçük Leyla'nın akıbetinden bi haber var mı diye? 'Henüz yok' cevabını verirken; umutsuz değildi! İstanbul'a, Ankara'ya 'Ulusal Gazete ve Televizyonlara' Küçük Leyla'nın bulunması ve ülke gündemine getirilmesi yönünde, çıkacağım. 'Leylayı ne olursunuz bize verin?' diyeceğim! Acu'yu taktir etmemek elde değil.

***

Yazıyı baba Veysel Baykuşak'ın; 'Bakkala şampuan almaya giden kızım bir daha dönmedi' sözünü hatırlatarak, bitirmek isterken. Vicdan sahibi herkese bir çağrım var! Özellikle de Leyla'nın 'akıbetinden' haberdar olanlara! 'Ne olur? Ona dokunmayın ve ardından gözü yaşlı anne-baba' bırakmayın! Bırakın; 'sevgi kucağında' büyüsün! Bırakın 'okul' sırasında arkadaşlarıyla buluşup, yarının büyükleri olabilme 'hayat maratonuna' dahil olsun. Çünkü 'Leyla küçük, çünkü Leyla güçsüz ve herşeyden be haberdar"!

***

VE DTP'LİLERİN YARGILANACAĞI KRİTİK DAVA?

Bakın bunun için de; Mevlana nasıl bir 'özlü söz' sıralıyor! *Bir kötülük yaptıktan sonra pişmanlık hissetmek Allah'ın inayet ve muhabbetine mazhar olmanın delilidir. Ve bize ayrılan 'sütun' bugünlük için doldu. Daha; 'ülke gündemine' ilişkin meselelerin satır başlarına dahi gelmedik. Çünkü 'yereldeki' mevzular çok! Onları da önümüzdeki zamana bırakalım. Ama DTP'li Milletvekillerinin 'ifadeye çağrılma' davaları bugün bir hayli 'mesai' alacak gibi görünüyor. Mayıs ayından beridir ki 'diken' üzerinde bir mevzuu! Köksal Toptan 'ikna' edemedi; DTP'lileri ifadeye gitmeleri için. Şimdi ki Meclis Başkanı Şahin'in de; 'ikna' edeceğini sanmıyorum. Neyse! Herşey 'aklıselim' bir aktiflikte giderse; ülke, millet ve bölge açısından iyi olacak. Biz bugün her şeyi takip edeceğiz! Ve tabi ki; 'sonucunu da' varılan noktayı da sizlere aktaracağız. Siz bizi takip etmeye devem edin..