Öyle ya bugün hadise bol!..Zaten 'yoğun' temponun hasıl olmadığı gün yok ki.. Ülkemizde ve bölgemizde 'bu minvalde' üstüne yoktur. O nedenle; 'tansiyon' takibi zordur. Değil saati, dakikaları bile birbirine uymuyor. Kimi an yüksek kimi an düşük, kimi an 'koma' misali. Dün de böylesi bir atmosfer hakimdi; hadiselerin yoğunluğu bakımından. Bugün farklı bir konsept geliştirelim dedik. Hadiseleri 'önemine' binaen konu edelim. Çünkü 'süzgece' alıp, konu seçiciliğine girersek 'bazı' hadiselerden sizi mahrup bırakmış oluruz. Ve bu mahrumiyet bizim de; fikrimizin ne olduğu 'sorusunu' askıda bıraktırır. Bundan dolayı 'değişime' girdik. Olup-biten hadiseleri 'kıssadan hisse' deyip, üzerine beyin jimnastiği yapalım..
***
'Bu yol haritasında' karar kıldıysak ki kılmış olduk. Öyle ise ilk mevzuya girelim.. Tabi ilk hadisede seçici olduğumu da ifade edeyim. Nedenine gelince!.. Yazıya girişte 'karamsarlık' yaratmamak ve var olan bunalımlı atmosfere, 'tuz biber' olmayayım diye.. Onun için de ilk hadiseyi 'sevindiren' ve kent yaşayanı olarak yüzümüzü güldürecek, 'rahat nefes' aldıracak bir 'projeden' söz etmek istiyorum. 'Sur içine hayat vermek ve tarihi gün ışığına çıkarmak, surları da gecekondu esaretinden kurtarmak"!..
***
SURLAR NEFES ALACAK?
İşte dün bu önemli projenin 'imzası' atıldı!.. TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş.. Protokole göre, Tarihi surların bir nevi 'çekirdek' kısmını teşkil eden İçkale'nın devamı olan Hazreti Süleyman Camisi başta olmak üzere.. Çevresinin temizlenmesi, peyzaj çalışmalarının yapılması ve 300'e yakın gecekondunun yıkılması.. Yani özet ifadeyle!.. Gecekondularda yaşayan vatandaşlar 'modern bir hayata' kavuşacak. Ve tabi ki; 'o güzelim' bakir diyebileceğimiz 'Surlar'!.. Gün ışığına kavuşacak. Ve artık Yıkım ve temizleme çalışmasından sonra hiçbir yapının yapılmasına izin verilmeyecek. Temizlenecek alanda Roma dönemine ait amfi tiyatro ve hamamın olduğu tahmin ediliyor. Hazreti Süleyman Camisi civarındaki gecekonduların bulunduğu alanda da ayrıca 'kazı çalışması' yapılacak..
***
TANIK TEHDİTLERİ
Kent ölçeğinde 'sevindiren' tek haber bu!.. Gelelim diğer gün içerisinde olup-bitenlere!.. Dün bu köşemde 'dillendirdiğim' iki konu vardı. Birincisi 'Güneydoğu'nun Ergenekonu dediğimiz Albay Cemal Temizöz 'davasıyla' alakalı sürpriz gelişmeler.. Çünkü bu 'davaya' son dönemlerde ciddi bir şekilde 'limon sıkılmaktadır. Öyle ki; 'artık' tanıklar da 'tehdit' edilir boyuta gelindi. Nitekim dün Diyarbakır Barosu ve bazı Sivil Toplum örgütleri 'ortak' açıklamada bulunarak, 'davanın' akibetini sorguladı. Baro Başkanı Emin Aktar bu yöndeki tepkisini şöyle dile getirdi: "Bu kayıtsız tutumdan cesaret alacak saldırganların bundan sonra daha pervasız bir şekilde mağdur ve tanıklara yöneleceğinden derin bir kuşku duymaktayız. Mağdurların ifadeleri bu davada maddi gerçeğin ortaya çıkması konusunda önemlidir. Adil yargılamayı etkilemek suretiyle karanlık dönemin aydınlanmasını engellemeye yönelik davranış, eylem ve tutumlara karşı kamu makamlarını gerekli etkin önlemleri ivedi olarak almaya davet ediyoruz"
***
Dikkat ederseniz Güneydoğu'nun 'karanlık' döneminin en önemli kurgu malzemesi 'tehdite' dayalı korku salmaktı. Devletin 'üniformasıyla', kendisine verilen 'makam yetkisiyle' ve eline aldığı 'silahlı güçle', feodalizmin dik alası uygulandı. Karşı çıkanlar 'ağanın maraba için' verdiği ferman gibi 'kimi zaman' infaz kimi zaman sürgün, kimi zaman da potansiyel suçlu gösterme. Bu davanın 'vuku' bulduğu günden itibaren hep sarf ettiğim bir gerçek vardır; 'şuan görünen' buz dağının bir yüzü. Ne zamanki; 'bu yüzün' diğer yüzüne vakıf olunursa işte o zaman Güneydoğu'nun 'kanayan' gerçeğinin yüzünu bulmuş oluruz. Ama ne yazık ki; 'hep' bir yüzle kalınmıştır. Gelinen ve uğranılan akıbette, 'Şemdinli, Susurluk' gibi 'elde var sıfır olmuştur. Şuan için; Silivri'de görülen Ergenekon'la, Diyarbakır'daki Cemal Temizöz ve diğer JİTEM davasının 'gidişatı' bildik rotada. Belli bir zaman dilimi sonrasında; 'İyi çocuklar' diye salı verilirse 'sürpriz' olmaz..
***
AYDIN KILIÇLARI ÇEKTİ?
Ve İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ahmet Aydın'ın İstanbul Vali Yardımcılığına atanması 'akıbeti?'!.. Bu alanda dün 'önemli ve ciddi' gelişmeler yaşandı. Bir ölçüde de 'kılıçlar' çekilmiş oldu. Şöyle ki; Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığının 'organizasyonuyla' bazı Sivil Toplum Örgütleri 'ortak açıklamada' bulundu. Aydın'ın 'göreve' iadesi ve siyasilerin bürokratların üzerindeki 'ellerinin' geri çekilmesini istedi. Diyarbakır kamuoyunda Aydın'ın bu görevden alınması Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker'in 'isteği' yönünde. Yani Eker'in 'tercihi'!.. Tabi kamuoyundaki bu intiba 'ne kadar doğru ne kadar yanlış' bilemiyorum. Ama mutlaka bir 'alaka' var ki; ciddi bir şekilde konuşuluyor.
***
Zaten Aydın da bu yönde 'kılıcı' çekti. Dün kendi isteği dışında yapılan atama kararını durdurma anlamında 'İdare Mahkemesine' başvurdu.. Bu da gösteriyor ki; Aydın'ın 'atamasıyla' alakalı hamur daha bir süre su alacak gibi gözüküyor. Çünkü 'mahkeme' kararı kısa sürede çıkar mı çıkmaz mı bilinmez, ama bilinen o ki 'karşılıklı' hamleler gelişmeye başlayacak. Şuan için; Aydın'ın 'kanadı' kamuoyunda daha bir 'ilgi' görüyor? Bu kararı alan siyasilerin 'hamlesi olacak mı? Onu da önümüzdeki günlerde göreceğiz. Nitekim; 'çifte standart' uygulamanın vuku bulduğu her mesele çok çabuk unutulmaz.
***
SAVCI'DAN BÜYÜK SÖZ!
Küçük Ceylan Önkol hadisesiyle alakalı Star gazetesinde dün bir haber vardı. Ürkütücü bir başlıkla verilen bir haberdi. "Hepiniz PKK yandaşısınız!". Bu sözü itham eden Lice Savcısı.. Ne kadar doğru bilemiyorum? Şayet bilgi kirliliği değilse 'vahim' bir ifade.. Yargıyı ve adaleti tecelli eden bir görevli; böyle bir düşünceye sahip olmamalı. Olursa o zaman 'tarafsızlığı' tartışılır olur.. Yargıyla alakalı ilginç bir vaka da, Ankara'da gelişti.. 'Kürt Açılımına' ilişkin 'çalıştay' hakkında soruşturma açıldı.. İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın öncülügünde gözeteci ve akademisyenlerin Polis Akademisinde 'katıldığı' çalıştay.. Ve dikkat edin Savcılığın açtığı soruşturmanın gerekçesi de "anayasa ihlali". Sözde 'basına kapalı' bölümde bu suç icra edilmiş. Korkulan odur ki; 'diğer' görüşmeler hakkında da yarın 'soruşturma' açılsın.. Onun için hep ifade ederim; 'Burası Türkiye'!.. Her an her şey olabilir?' diye!..
***
VE GÜNÜN YAZILAMAYANLARI?
Ve yine bize ayrılan sütünların son satırlarına geldik. Bakın daha; Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanı Prof. Dr. Bilal Eryılmaz'ın 'Kamu Eğiti' konusundaki seminerinden söz etmedik. ''Asayiş ve Çocuk Suçluluğu ile Mücadelede Önleyici Tedbirler ve Çok Fonksiyonlu İşbirliği Çalıştayı'''ına ilişkin 'ayrıntılardan' bahsetmedik. Emniyet müdürü Mustafa Sağlam'ın "Suçlu çocuk yoktur, suça itilen çocuk vardır olarak bakmak gerekir" sözüne hak veremedik.
***
Tabi bir de İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Ankara ve Diyarbakır şubeleri işbirliğiyle düzenlenen ''Uluslararası Katılımlı Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi'' Sempozyumu.. Ve sempozyumda Diyarbakır surlarının, bu toprakların mimari ve sanatsal birikiminin yaşayan en önemli anıtı ve kanıtı niteliğinde olduğuna vurgu yapamadık. Diyarbakır Eğitimciler Derneği'nin bu yıl Mesleki Eğitim ve Toplum Merkezi Projesi'yle, örgün ve yaygın eğitim dışında kalanları, mesleki yeterliliklerini artırarak iş sahibi yapacak olmasından bahsetmedik. Ve daha sayamadığım bir çok 'hadise'!.. Hayırlı Cumalar..