Hafta sonunun sıcak gelişmeleri nelerdi?
Eklenme: 11/28/2011 12:00:00 AM

Yeni, bir haftaya giriyoruz! Gündem, yoğun, kritik hadiseler de çözüm bulma anlamında masada. Polemikler ve Meclis koridorlarındaki "kulis" performansı yüksek. Öncelikle hafta sonu özetleri diyerek, hasb-i hal edelim. Bakalım; Cumartesi ve Pazar günü neler yaşandı?

* * *

Malum, Önceliğimiz daima yerelde. Evet, Nerdeyse, Üç hafta oldu. Diyarbakır'da onlarca okulda yaşanan "doğalgaz" faciası diyebileceğim, aksama hadisesi. Okulların, Kalorifer sistemli doğalgaz'a dönüştürülemediğinden, kaloriferler yanmıyor. Bu nedenle, havaların buz kestiği şu günlerde, "binlerce" öğrenci,  mağdur. Buz gibi sınıflarda ders görüyorlar. Buradan, birçok noktayı ele alarak yazdım-çizdim. Bu karda, kışta, buz kesen havada, "reva mı" bu yapılan diye sordum?

* * *

ÇOCUKLARI ÜŞÜTENLER HAKKINDA TAHİKKAT!

Önceki gün, İl Valisi bir önceki yazıma istinaden, başlattığı soruşturmaya paralel olarak. İhaleler de, ihaleleri alan firmalar ve komisyon üyeleri de, "soruşturma kapsamına" alınsın noktasındaki, çağrımı da, dikkate ederek, "çifte" tahkikat başlattı. Ve bu minvalde, yazılı açıklamada bulunarak, konunun "son aşamasını" bildirdi. Açıklamanın özeti şöyle: "-Okulların doğalgaza dönüşümlerinin ihale işlemleri ve kontrollük aşamaları ile ilgili Valiliğimizce inceleme başlatılmıştır. Günlük olarak ve her bir okul düzeyinde ayrı ayrı işlemlerin takibi ve işlerin bir an önce tamamlanması için; Vali Yardımcısı Zafer Engin Başkanlığında İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Süleyman İlge Ve Milli Eğitim Müdürlüğünde görevli Makine Mühendisi Muhsin Teyfur'dan oluşan komisyon kurulmuş olup işlerin tüm aşama takipleri yapılmaktadır. Okulların doğalgaza dönüşümü ile ilgili olarak 75 okulumuzun ihalesi yapılmış olup, 5 okulumuzun kazanlarının sökülmemesi, kış mevsiminin girmesi ve çocuklarımızın mağdur olmaması için doğalgaz dönüşüm işlemleri başlatılmamıştır.

* * *

 Doğalgaz dönüm işlemleri devam eden 70 okulumuzda 25.11.2011 tarihi itibari ile 42 okulumuzun doğalgaz dönüşüm iş ve işlemleri bitirilerek gaz verilmiş ve ısıtma sistemleri devreye girmiştir.  Doğalgaz dönüşüm işi bitirilen 8 okulumuzun ısıtma sistemi ile ilgili testleri Diyargaz Şirketi tarafından yapılmış, gaz verilerek ısıtılmaya hazır hale getirilmiştir. Bu 8 okulumuzda 26.11.2011 tarihi itibariyle ısıtma sistemleri devreye girecektir. 26.11.2011 Cumartesi günü 5 okul, 27.11.2011 Pazar günü 5 okul ve 29.11.2011 Salı günü 5 okul olmak üzere doğalgaz dönüşümü yapılan toplam 15 okulumuzun test işlemleri Diyargaz Şirketi tarafından yapılacaktır. İlgili gaz firması ile yüklenici firmanın teknik kapasitesi nedeniyle günlük olarak belli sayıda okulun test işlemi yapılabilmektedir. 02.12.2011 tarihine kadar ise 5 okulumuzun da doğalgaz dönüşüm iş ve işlemleri tamamlanıp tüm okullarımız ısınır hale getirilmiş olacaktır*.

* * *

Açıklamanın muhtevası bu. Yürekleri bir nevi ısıtan bilgi notları. Yani, ay sonuna kadar, "kaloriferi" yanmayan okul kalmayacak. Haydi hayırlısı. Tabi biline ki; takipten de vaz geçmiyoruz. Sahi, aylar süren "ihmalin" müsebbipleri. Ve ihalelerin, peşkeş haline ilişkin "şaibenin" organizatörleri. En önemlisi de, aleni bir şekilde, "öğrencilerin" hastalanmasına. Yüzlercesinin, devamsızlıkla "yüz yüze gelmesine"  sebep olanların "akıbetiyle" alakalı, soruşturma. Beklenti, bir ders-i ibret ihtiva etmesidir. Çünkü "bu hal-i durum" af edilecek, göz ardı edilecek, mesele değil. Bakalım; Sonuç neye hikmet edecek.

* * *

CHP'DEKİ İNKARCI POLİTİKA İNFAZI

Gelelim; CHP'nin "statükoculuğunu" perçinleştiren, "özür" infazına. Malum, Başbakan Erdoğan, "Dersim olaylarıyla" ilgili tarihi bir çıkış yaptı. Dedi ki; "Devlet adına, Dersimlilerden özür diliyorum". Yani, 1937 ila 1939 yılları arasında, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Celal Bayar, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'ın idaresindeki, bir iktidarı. "O bölgede" 13 bin insanın ölümüne. Binlerce insanın sürgün edilmesine. Evlerin, barkların, arazilerin "gasp" edilmesine neden olan, "dönemin" iktidar ve devlet nizamı'nın, "kendi vatandaşına" zulmünü ifade etti. Geçmişle, yüzleşmeli, tarihi hataların kabul edilmesi noktasında; "özür dilerim" dedi.

* * *

İşte, hakikatin kabulüyle yapılan bu "özür" ifadesine destek geldi. Desteği; CHP Diyarbakır İl Başkanı Muzaffer Değer verdi. Demokrasiye ve sosyal demokrat vasfına yakışır bir tavırla, destekledi. Bir CHP'li olarak; "Dersim halkından" özür diliyorum ve "o tarihle" yüzleşmesi" gerekir" dedi. Dersimli, olmasına rağmen; "Dersim gerçeğini" görmezden gelen "inkârcı" zihniyetin bağımlısı olan Kılıçdaroğlu CHP'nin, "Sosyal Demokrat Statükocu" vasfını yaşatan bir hal-i ruhiyatla, "infaz" yaptı.

* * *

Düşünüyorum; Kılıçdaroğlu "o statükocu" devlet anlayışını korumasaydı. Ki, o savunduğu devlet geleneği şuan yok. Özür dileseydi. Ve baba evine gidip, "hasret" giderseydi, deseydi ki, "evet geçmişte" büyük hatalar yapıldı. O hataları yapan da; Benim şuan lideri olduğum Parti'nin o dönemdeki iktidarıydı. Ama artık o hatalar tekrar edilmeyecek." Bunları; Diye bilme cesaretini gösterip deseydi; ne olurdu? İnanıyorum ki; Geçmişini inkâr eden zevat'ın kaybı yerine, büyük bir "erdemlik" arz-ıyla kazanım sahibi olurdu. Olmadı! Yapılan Değer'e, "Sen nasıl, Başbakan'ın "özür diliyorum" sözüne destek verirsin" denilip, görevden alındı.

* * *

Malum, Siyasi yüzsüzlüğün iğrençlik icra eden "iki yüzlü" yapısı. Görevden, alınmaya ilişkin alınan Parti kararında da, "kendini" gösterdi. Değer, sözde Milletvekilleri seçimlerinde "başarısız" olduğu için görevden alınmıştır. Hatta açıklamayı yaptığı esnada "görevden" alınmış. İl Başkanı değilmiş. Hani derler ya; "Yuh". Aynen de öyle; "yuh". Sormak gerekmez mi; Bugüne kadar hangi il teşkilatı lağıv edildi seçim başarısızlığından dolayı. CHP, Deklare etsin, "Diyarbakır" dışında var mı?

* * *

DEĞER VE TANRIKULU ÇEKİŞMESİ

Tesadüf o ki, "özür dilendiği" günde, bu karar alınıyor. Seçimler, biteli 5 ayı geçti. Peki, görevden alınan yani "lağıv edilen" il teşkilatına bu karar ilk etapta, "anında" faksla bildirilmez mi? Bildirilmedi. Telefonla, aktarılmaz mıydı? "Teşkilattan sorumlu" Genel Başkan tarafından "Sizi görevden aldık" diye. Ama yok. Açıklamasından, özrü beyanından günler sonra, "kargoyla" tebliğ ediliyor, Parti'nin 43 maddesine istinaden "görevden alıyoruz" diye. Dikkat edin; "Gizli oyla ve katılan üyelerin oy birliği ile görevden alınmasına karar verilmiştir" deniliyor. Yani, "gaye" başka.

* * *

Sözün özü; Tüm bu anlatımlar bir kenara. Özür de, özrün zamanlaması da, görevden alınma şekli de. Tamamen; tek "eksenlidir". O da; Baba'dan oğulla, nerdeyse yarım yüzyılı CHP'ye emek vermekle geçen, "Değer" ailesi. Ve partiye, Tepeden ısmarlama gelen Sezgin Tanrıkulu arasındaki "çekişmedir". İç hesaplaşma. Çünkü; Ne Değer Tanrkulu'nu partide hazmediyor? Ne de, Tanrıkulu, Değer'i partide görmek istiyor? Ki, ilk günden itibaren "kılıçlar" çekildiğini biliyoruz. Nitekim Değer demişti ki, Tanrıkulu babasının-annesinin yaşadığı kendi özbeöz köyünden; "CHP'ye oy" çıkmamış, kimse oy vermemiştir. CHP'ye katkısı ne olur?

* * *

Velhasıl, CHP'deki "hesaplaşma" şuan ki, hamiyetiyle. Tanrıkulu, Kazanan taraf olarak görülüyor. Ama; siyaset uzun soluklu bir maraton. Mesut Değer Ankara, Muzaffer Değer'de Diyarbakır ekseninde, "bu maratonda" nasıl hamleler geliştirecek? Bakalım; bir solukta, 50 yıllık CHP'deki siyasi mazilerinin üzerine çizik mi atıp, başka bir kulvara mı geçecekler. Yoksa denildiği gibi; Halen Parti Meclis Üyesi olan eski Parlamenter Mesut Değer. Siyasi, arenada vuruşa vuruşa, "mücadelesini CHP'nin çatısı altında mı" sürdürecek? Hep birlikte göreceğiz.

* * *

KCK VE ÖCALAN'IN AVUKATLARI

Bir de, KCK'nın "avukatlara" yönelik gözaltı ve tutuklama dalgası. Önceki gün, Ekseriyeti avukat toplam 69 kişi tutuklandı. Dün de, Şırnak ve Mardin bölgesinde 11 kişi tutuklandı. Yani; son 72 saat içerisinde, tutuklananların sayısı 80. Mevzu üzerinde "siyasi polemikler" orta yerde. Ancak, kafalardaki soru, "Öcalan avukatları" ve iddia edilen, icraatlarının, "bilinmezliği".

* * *

Ahmet Altan, Dün bu bilinmezliği, şu "ifadeyle" soruya çevirdi. Yani, gözden kaçan ya da kaçırılan noktayı, "zor bir soru ve cevab-ı da aynı minvalde" zor, bir ifadeyle deklare etti. Onun ağzıyla, biz soralım, cevabını ilgili ve alaka sahipleri versin diyerek. Soru şöyle; "Siz Apo'yla avukatlarının görüşmelerini dinlemiyor muydunuz, kayıtlara almıyor muydunuz, sizin gözetiminizde yapılan bu görüşmelerden o emirler nasıl çıkar?" Sahi, nasıl çıkar? Burda, bir arıza-i durum yok mu sizce?

* * *

BEDELLİ VE ŞİKE HAFTASI

Evet, Hafta bir hayli mevzuya gebe, olması munasebetiyle "siyasi kulislerde" çetin, hasb-i haller olacak? Malum, Vicdan-i red'in su aldığı, "Bedelli Askerlik" Meclis'te görüşülecek. 450 bine yakın kişi, "odaklı" mevzuya.. Bir de; Meclist'ten çıkıp "Köşk'e" onaya giden, "Şike yasası". Gül onaylayacak mı, onaylamayacak mı, herkesin cevap aradı soru bu? Lakin; Onaylasa, dilecekler ki, "hükümet" isterse, keyfiyete hasıl "yasa" çıkarabiliyor? Onaylamazsa, O zaman da denilecek mi, "Şike" cezası, bir cinayet cezası kadar olur mu? Yani, diyeceğim Gül'ün bu "şike" mevzuusuyla, bir hayli "zor" güreşi olacak? Bekleyip göreceğiz..