Hanefiler bölümüyle yetinelim mi?
Eklenme: 10/6/2012 12:00:00 AM

Tarihi Ulu Camii.

Yani İslam lemi için;

5inci Harem-i Şerif diye kabul edilen mabet!

Ki;

Anadoluda ilk cami olma özelliğine sahip burası.

Kiliseden,

Camiye dönüştürülmüş ender bir mekn!

Yeryüzünde;

4 Mezhepten de ibadetin yapılabileceği tek camii.

İslam ordularının 639 yılında Diyarbakırı fetih etmesinden bugüne kadar; ibadete açık.

Namaz kılınıyor.

Ne Diyarbakır,

Ne de peygamber ve sehabeler diyarı olma özelliğiyle, işgal altına girmemiştir.

Özetle;

Diyarbakırın, Üstadın ifadesiyle göz bebeğidir Ulu Camii!

***

Evet,

Ulu Caminin bu kısa tarihçesini anlatma faslından sonra, merama geçelim.

Malumunuz üzre;

Cami tüm müştemilatıyla üç yıldan buyana, tadilatta.

Yani; restore ediliyor.

Doğrusu,

Restorasyonuna başlandığı günden itibaren.

Hatta ihale evresi dhil olmak üzere.

O günden bugüne çok ciddi;

Şaibeleri içerisinde barındıran polemik ve eleştirilere sahne oldu.

***

Özellikle,

Geçtiğimiz yıl olup-bitenin yargıya taşınması.

Bazı kişilerin gözaltına alınması.

Özellikle;

Cami çatısında,

Kamyonlarca güvercin gübresi çıkarıldığı iddiası;

Yılın 365 gününde,

Kesintisiz 8 saat süreyle kompresörlerin çalıştırıldığı.

Bilim kurulunun sürekli fikir değiştirmesi.

Bazı kurul üyeleriyle ilgili, iddialar!

Anlayacağınız;

Akıl-almaz organizasyonlarla haksız kazanç sağlanılması gibi, ithamlar havada uçuştu.

Velhasıl,

O gün ne yazdıysak.

Polisçe ve Valilikçe yapılan tüm açıklamalardaki soru işaretleri.

Bugün dahi; cevap bulmuş-verilmiş değil.

Yargıdaki akıbet nedir o da meçhul!

***

Neyse!

Üç yıllık zaman dilimi,

Ve 9 milyon liralık (eski parayla 9 trilyon) harcama neticesinde, Hanefiler bölümü, nihayet ibadete açıldı.

Aslında;

Geçtiğimiz Ramazan-ı Şerifte gayri resmi ibadete açılmıştı.

Kadir Gecesi.

O mukaddes gece de, dört dilde Mevlid-i Şerif dahi okunmuştu.

çünkü,

Suriçi halkı,

Özellikle Camii cemati için, caminin üç yıl süreyle kapalı kalması.

Derler ya;

Bıçak kemiğe dayandı misali, hayli tepki ve eleştiri geliyordu.

Ne bitmez bir restorasyon diye!

***

Dün;

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,

Ve Gıda, Tarım Bakanı Mehdi Ekerin da katılımıyla resmi açılış yapıldı.

Cuma,

Gününün hayr-i ve namazının da feyziyle, törene biz de katıldık.

Sayın Vakıflar Bölge Müdürü Metin Evsenin daveti üzerine katıldık!

Tabi düşünce olarak;

Böyle bir eserin yıllar sonra da olsa restore edilmesi!

Diyarbakır için.

Özellikle İslam lemi için, önemlidir ve büyük bir kazanımdır.

Gerek,

Kent ahalisinin ibedetini yerine getirmesi,

Gerekse, tarihi ve turistik bir kimliğe sahip olması açısından!

***

Aslında;

Henüz Caminin tüm restorasyonu bitmiş değil.

Abdest alma yerleri.

Tuvaletler.

Şafiiler.

Ve Kütüphaneler bölümü.

Caminin girişindeki eksikler.

çevre düzenlemesi.

Elbette ki,

Bunlar zaman içerisinde tamamlanacak.

Olması gerektiği gibi...

***

Ama diyeceksiniz ki;

3 yılda sadece Hanefiler bölümü, ancak bitirilebilindi.

Ya diğer bölümler ne zaman bitecek.

Her biri üç yıl sürerse.

Şafiler,

Kütüphane, avlu ve dış cephe.

Matematiksel,

Olarak ancak ve ancak restorasyon işi, 15 yılda bitebilir.

Demek ki;

Harem-i Şerif 15 yıl sonra tüm müştemilatıyla, hizmette olacak!

Sahi,

Bu tarih tüketilince yeniden başa dönülmeyecek mi?

Ne diyelim; ikinci bir restorasyon dönemi başlamaz mı?

Öyle görünüyor ki;

Ulu cami ömrü-billah restorasyon cenderesinde bulunacak!

***

Ne diyelim?

Lakin benim sorgum açılış töreni

Birileri yazımı, ortaya çıkan eseri gölgeleme olarak algılamasın.

Böyle bir algı oluşursa,

O da; O düşüncenin zafiyetini gösterir.

Olup-biteni anlattım.

Doğru değil diyen varsa, buyrun!

Gelelim;

Tüm restorasyon tamamlanmadan sırf Hanefiler Bölümü için devlet töreni yapmaya gerek var mıydı sorusuna?

Madem Müslümanlıktan,

Madem hak ve hukuktan bahsediliyor.

Ki bunun için de; böylesi eserler onarılıyor.

***

O zaman;

Sadece Hanefiler Bölümü için değer miydi?

Geliş-gidiş, uçak, yemek-içme!

Nerden bakarsan; 100 bin lira.

Bu masrafa yazık değil mi?

Yoksa,

Devlet akıl almaz derecede zenginleşmiş de bizim haberimiz mi yok (!).

Sanmıyorum.!

İşsizlik,

Açlık, sefalet ve yoksulluk, diz boyu!

***

Bir ayrıntı da;

AK Partinin bu açılıştaki görkemli kalabalığı!

Pardon; katılımsızlığı.

Maşallah!

Bir taraftan açılış töreni,

Diğer taraftan, Cuma ve Cuma namazı.

Ama bakıyoruz ki; böylesi bir günde beklenen kalabalık yok.

Bakan ve milletvekilleri.

Korumaları, protokol üyeleri.

Resmi davetlileri, AK Partililer hepsini rakama vurursanız, çok cüzi bir görüntü yansıyor objektiflere!

Bu nasıl organizasyon?

***

Böyle bir açılışın AK Partiye getirisi ne?

Başbakan Yardımcısının geldiği açılışta hem de tarihi Ulu Camideki cemaat diğer camilerin altında kalıyorsa bundan ne anlam çıkarmak lazım?

Ben bir düzüne anlam çıkardım.

Ancak önemli olan;

Bu soruyu ve anlamı AK Parti cephesinin kendisine sorup çıkarması gerekir.

Ama nerdeeee?

Velhasıl,

Her şeye rağmen

Diyarbakır dün tarihi esinti,

Siyasi hareketlilik ve bol mesajlar aldı!

***

Not;

Pazar Sohbetinin bu haftaki konuğu,

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten.

Ortadoğu,

Tezkere,

Müzakere tartışmaları,

Ve Diyarbakırın sosyo-ekonomik meselelerini tartışacağız.

Pazar günü;

Saat 13.00te Söz-Uzay tv ortak yapımıyla, ekranlarınızda olacak!