HASAR TESPİT KOMİSYONLARI…
Eklenme: 11/30/2016 12:00:00 AM

Buradan…

İlgili ve yetkililere duyurulur…

Özellikle de; İl'in valisine…

Sur'da uzun süredir…

Ve son bir haftadan beri de Bağlar'daki "terörün verdiği" zarara dair, tespitlere tepkiler var…

Hem de; çok yoğun eleştiriler!

Ki dün, Söz Gazetesinin manşet haberiydi…

"Yine Mağdur edildik!"

***

Denilen o ki…

Adil…

Hakkaniyete sahip…

"Yerli yerinde" bir, zarar-ziyan tespiti yapılmıyor…

Komisyon üyeleri…

Ki bazıları için; "keyfi ve bilinmez bir tutum" içerisinde…

Bırakın zararın yüzde ellisini…

Yüzde 10'u bile "karşılanmayacak" meblağ belirliyor…

İtirazlarımızı da kabul eden yok…

***

Kaymakama gidiyoruz…

Komisyona gidiyoruz…

Şikâyet dilekçesi veriyoruz; "ama kimseden ses" yok…

Ne gelen var…

Ne de, akıbetimize dair bilgi veren var…

Bir önemli itham da…

Denilene göre…

Bazı komisyon üyeleri; "bilinçli" bir faaliyet içerisinde.

Düşük "meblağ" gösteriyor…

Ki vatandaş ile devlet karşı karşıya gelsin!

Tehlikeli bir durum...

***

Bağlar'da tahrip olan evler.

İki binanın yıkım kararı alındı.

Ama!

Halen yüzlerce ev ki büyük bölümü "ön cepheler" yıkılmış vaziyette…

Buraların akıbeti ne olacak?

Yıkılacak mı?

Yıkılmayacak mı?

Onarılacak mı, bu noktada devlet desteği olacak mı?

Bu yönde alınan bir cevap yok…

Belirsizlik var…

***

Kimi evimize dönemiyoruz…

Kimi harap olan işyerimizi açamıyoruz…

Ne olacak, durumumuz?

Ki önümüz kış…

Yeni mağduriyetler "yaşanmasın" diye…

Kollar sıvanmalı!

Velhasıl.

"Yine mağdur edildik" diyen, ahalinin sesini ilgililer duymalı…

***

ELÇİ'Yİ ANMA'DA AK PARTİ YOKTU?

Neden?

Evet.

Tahir Elçi'nin "ölüm yıl dönümüne" dair etkinlikte.

Neden AK Parti'den, herhangi bir "temsilci" yoktu?

Ki AK Partili birçok hukukçu olmasına rağmen.

Dünkü yazıma dair, birçok okur işte bu soruyu sordu?

Neden, AK Partiden kimse orda bulunmadı?

***

Doğrusu!

Ben de yadırgadığım gibi sormak da istiyorum…

Neden kimse yoktu?

Olsaydı…

Sanmıyorum ki, "arıza-i bir durum" vuku bulmuş olurdu?

Bilakis…

Diyarbakır'ın bir değerine "sahip çıkılmış" olunurdu?

***

Bir iki kelamla da…

Haince girişilen saldırı; "lanetlenirdi?"

Biz de bu olayı telin ediyoruz.

Ve faillerinin de ortaya çıkması için; "elimizden geleni" yapmalıyız denilseydi!

Bu hem insani…

Hem acı paylaşımı…

Hem de, Diyarbakır ahilisi başta olmak üzere herkesi; "kucaklama-sahiplenme" olurdu?

***

İşte bu yapılmadığı için.

CHP. Ve onun avenesine mensup olanlar.

Önceki gün, Cirit attı.

Siyasal iktidarı "zan altında" bırakan fikri beyanla siyasi devşirmede bulundu.

Büyük bir eksiklik.

Zaten bu eksiklik yüzünden değil midir ki?

AK Parti, Güneydoğu'da hep "AKP" olarak anılmaktadır.

***

TAM DA BU EVREDE?

Tuğrul Türkeş ne diyor?

"İdam'a red oyu veririm"

Çünkü…

"İdam yasallaşsa da, geriye rücu etmez."

Yani.

“Ne FETÖ ne de APO", bu yasa hükmüyle "idam" edilemez!

Yasaları geriye işletirsek!

İşte o zaman…

Tüm "Dünya'ya kapıları kapatmış oluruz"

Bu da büyük bir tehlike…

Bunu derken, "Bahçeli tuzağına da dikkat" çekiyor…

O ne eski kurttur diyerek…

***

Peki.

Mehmet Ali Şahin ne diyor.

HDP'li Milletvekili.

Ve Belediye Başkanları için.

"Tutuklanmasalardı daha iyi olurdu?"

Bunu derken.

"Tahliyeleriyle alakalı da" yol gösterdi.

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru ki Mehmet Haberal'la ilgili verilen kararı, hatırlatarak…

***

Neden bu, beyan!

Demokratik bir ülkede parlamento aritmetiği.

"Ölüm ve kesinleşmiş mahkeme kararıyla" ancak değişmelidir…

Bunu, Meclis Başkanlığı yapmış biri olarak, düşünüyorum…

***

AK Parti'de son dönemin iki farklı sesi.

Türkeş..

Ve Şahin..

Peki, Partinin önemli isimleri ne diyor?

Mesela; Numan Kurtulmuş…

"Biz öyle düşünmeyiz" diyerek, cevap veriyor.

***

Ya Şahin için her daim polemikte olan Mehmet Metiner…

Fezlekeleri yargıya taşıyan biz…

Yargıya işinizi yapın diyen biz…

Tutuklamaları da yanlış bulmuyorum..

(Şahin'i)..

Ben bunu bir çelişki olarak değerlendiriyorum"

***

Farklı sesleri…

Birileri kendi içinde; "Zenginlik" olarak görebilir…

Ya da olabilirlik diye…

Ama!

Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine gidilirken..

Anayasa değişikliği için; "son rötuşlar" yapılırken..

Siyasi partiler..

Gelişmelere dair, "konseptler" geliştirirken!

Farklı sesler…

Egemen kültür karşısında; AK Parti'de arıza-i duruma neden olabilir?

Sizce...

***

DOKUZU BEŞ GEÇE Mİ?

Ne diyoruz!

Yargı…

Bağımsız ve tarafsız olmalı…

Hele ki…

"İdeolojik" hiçbir yönü olmamalı…

Aksi durum, zıvanadır…

Adaletsizlik olur…

Ki tüm "hükmü" geçersiz sayılır..

***

Bunu niye aktardım…

Şunun için…

Bilen biliyor; Akit Tv…

Atatürk'ün ölüm yıl dönümüne dair bir haber yapmış…

O gün…

Yani, 10 Kasım'da…

Haberin başlığında da şöyle yazmış..

"Zulüm 1938'de son buldu.."

***

Atatürk..

Ne derdi, "basın" için…

Basın hürdür, sansür edilemez…

Ne var ki…

Savcılık,"bu ifadeye" dair, soruşturma açmış…

Sonra da iddianame hazırlanmış…

İddianameyi, Küçükçekmece 5. Asliye Ceza Mahkemesi kabul etmiş..

Ve davanın görülmesine karar vermiş..

***

Elbette ki…

Yasal zeminde bir suç var ise…

"O suç" cezai noktada, görülmeli…

Ki ne diyoruz?

Adil ve bağımsız adaletin kestiği "parmak acımaz"

Neyse!

Mahkeme ilk duruşma tarihini verirken, saatte belirlemiş…

9'u beş gece…

***

Vaziyet!

İki günden bu yana "sosyal medya" konusu..

Ki, Hürriyet'e de manşet oldu..

İki eksenli, "laf" yetiştirme var…

Ama ana tema şu…

Mahkemeden sanığa "al sana kapak!"

***

Dün, Akit duruşma saatine dair bilgi aktardı…

Gelen duruşma "davetiyesinde" saat 09.00…

Ama ne hikmetse…

UYAP'ta dosya bilgisi bölümüne; 9'u 5 geçe" yazılmış!

Birileri…

Yine birilerinin nam-ı hesabına; iş bilmiş!

***

Ne diyelim?

Burası Türkiye!

Her an her şey olabileceği gibi…

Kerameti kendinden menkuller çok..

Yani, memleketin değil…

İnsanın çakılı "çivisi" çıkmış…