HASTANEDE YEMEK BOYKOTUNU TETİKLEYEN..!
Eklenme: 10/5/2022 12:00:00 AM

Mevzu, çok çetrefilli?.. Siyasi, ideolojik çekişmenin yanısıra, yönetimsel yönde otoritenin sen ben hesabında olması, sendikal çekişme kadar, olayın silah çekip, şiddet kulvarına sokulmasında rol alan tarafın konumu da, bir o kadar sorgulayıcı? Sen kimsin, resmi bir kurumun elemanı mısın, yoksa yemek dağıtımının taşere edilmiş müteahhit elemanı mısın, ya da Öğretmen Evinin personeli misin!?.. Ki benim de, vücuda gelen hadisede kafa yorduğum, kritik nokta da, burası kim neyin hesabıyla elini silaha attı?!!..

***

Malum, Kadın Doğum ve çocuk Hastalıkları Hastanesinin hasta ve personel yemeği; dönemin idarecileri tarafından ne hikmetse, görülen lüzum üzerine denilerek yapılan bir protokolle, Diyarbakır Öğretmen Evine verildiğini biliyoruz O protokolün altına imza atanlar, şart ve koşulların kimlerin, kimin nam-ı hesabına kendilerine özgü hesaplarla yapıldığını bir çok kişi gibi, ben de biliyorum akçelerin nasıl akıtıldığı!.. Ve buradan da bir çok kez yazdım..

***

Öyle ki, yazılarımdan dolayı protokolün bir çok maddesi, dönemin İl Sağlık Müdürü ve Vali Yardımcısı arasındaki görüşmeler sonucu bilahare değişti.. Fahiş bir fiyat uygulaması o gün için söz konusuydu. KDVyi de idare ödüyordu Savunma ve ortaya konulan gerekçe de şuydu; Öğretmen Evi resmi bir kurum, hastane de bir resmi kurum pandemi dönemi var?.. Yani devletin iki kurumu arasında ticari bir alış veriş olmaz mı?.. Ne var?.. denildi.. Doğru ve sağlıklı, adım. Tabi, uzaktan bakıldığında hak vermemek elde değil..

***

Mönü hastane idaresi ve öğretmen evi, tabi bir de sendikaların işbirliğiyle belirlendiğini biliyoruz!.. Sağlıklı beslenme kriterlerinin önemsenilmesi gerekir.. Yemek, Öğretmen Evinin kendi bünyesinde kurduğu mutfakta pişiyor.. Buraya kadar her şey normal gözüküyor.. Ama velakin, işin yakınına varınca, davulun sesi uzaktan hoş gelir sözünü atıla düşürüyor.. Özellikle yemeğin sahaya çıkışı, dağıtımı ve servisinde, enva-i organizeli bir taşere organizasyonu karşınıza çıkıyor

***

Yani, müteahhitler silsilesi.. Gerek, mutfak için gerekli malzemeler, kuru baklagillerden tutun da, sebze, meyve et ve ekmeğe kadar sorgusuz sualsiz birilerine ihaleyi peşkeşe libas olarak kullanılan doğrudan alım işlemiyle yapılmakta? Ki burda, Öğretmen Evinde pişen, paketlenen yemeklerin dağıtımında da, aynı politikanın izlendiğini görüyoruz.. Kime hangi işlem ve ihale şekliyle; verildiği hep tartışılıyor..

***

Gazi Yaşargil ve Kadın Doğumdaki sürekli tansiyonu gerdiren, polemiklerin, kavgaların, boykotların oluşması da; yemeğin yemekhaneye intikalinden sonra başlıyor olması sorgulatıyor Birileri, sürekli bu noktayı kaşıyor Nitekim, Diyarbakırdaki mevcut yemek firmalarının ekseriyetinden gerek İl Sağlık Müdürlüğüne ve gerekse Milli Eğitim İl Müdürlüğüne bu minvalde yoğun şikayetlerde bulunduklarını da biliyoruz

***

İş haliyle, bu nasıl bir iş ve organizasyon, ne melem bir şey diyerek, hep şu ayrıntı sorgulanmaktadır Neden denetime ve sorgulamaya tabi değil. Şeffaflık niye yok? Doğrusu, bir süre önce Bakanlık Müfettişleri tarafından, yoğun şikayet ve isimsiz mektuplar sonucunda bir inceleme ve tahkikat yürütülmüştü. Ama işin akıbeti, her mevzuda olduğu gibi burda da, sonuçsuz..

***

Ne şikayet edenlerin gerçekçilik payı, ne de suçlanan kişi ve kurumların zan altında kalma haline; derman olunmadı.. Neyse, şimdilik bu kadar diyelim.. Bakalım, ilgili ve yetkili zevatın mevcut halle alakalı, konumlanacağı nokta, sergileyeceği tavır ve stratejisi ne olacak!? Bir neşter harekatı başlatılacak mı, yoksa daha öncekiler gibi, herkes kendi yolunda duruşuyla, ırak takılacak..

***

Dün, yemek imalathanesinde çalışanlar SES üyelerinden özür dileyip, yaşanan şiddeti tasvip etmediklerini duyurdular.. Bizi üzen bir hadise.. Ne diyelim, olmaması gerekirdi, oldu?.. Ama özünde; sır perdesi var.. İşte biz de vaziyete göre, bu sırın çözümü noktasında fikri takip gerçeğiyle çetrefilli hadisenin durumunu izlemeye devam ediyoruz.. çünkü bu hamur sürekli su alıyor..

***

OKURDAN GELEN..

Geçtiğimiz hafta, Öğrenci Taşıma ve İaşeyle alakalı yazıma, okurlar mesaj atmış.. Özellikle, Sur ilçesinin kırsalında eğitim ve öğretim gören, öğrencilere ilişkin gelen mesaj.. Benzer ifadeler söz konusu.. Ama özetle söylenen şu

***

Okullar açılalı, iki hafta oldu.. Ama hala, çocuklarımız, okullarına götürülmüyor. Taşıma işinin ihalesini alan, firma şoför bulamıyoruz gibisinden gülünç gerekçeler göstererek, çocuklarımızı taşımıyor. Milli Eğitime gittik, şikayet ettik, muhtarlarımız arıyor, yanıt yok.. Gelen araçlarla çocuklarımız karpuz misali istiflenerek, okula götürülüp, getiriliyor İmdat diyoruz..

***

Sur ilçesindeki öğrenci velilerinin serzenişlerinin ötesi böyle!.. Ki, önceki gün, sordum!.. Mevcut durum nasıl diye?.. Gelen yanıt, kısm-i olarak çözüme kavuştuğuna ilişkin.. Bazı aksaklıklar, hala devam ediyor.. Özellikle, okullara uzak yerleşim birimlerine gel-gitlerde imtina edenler var Kaçak güreşen minibüs sahipleri veya şoför ya da müteahhit firma.. Demek ki, tam teşekküllü bir sorumluluk üstlenmiş değil, ilgili ve yetkili kurumlar tarafından

***

Bu arada, çarkın içerisinde olanlardan birinde şöyle çarpıcı bir iddia geldi Dedi ki, İki haftadır taşımalı eğitime tabi olan ve okula gidemeyen öğrencilerden söz ediyorsunuz, yazıyorsunuz.. Siz bu öğrencilerin, iaşelerine ilişkin puantajlarına baktınız mı?!.. Bakarsanız hepsi, tam puantajlı.. Sanki öğrencilerin tümü okula gelmiş ve iaşelerini alıp yemiş gibi, tutulan tutanak ve puantajlar..

***

Ne kadar doğru ne kadar değil bilemiyorum!?. Ama iddiası bir yolsuzluk ve usulsüzlüğe işaret ettiği için, denir ya, irdelemek gerekmez mi?!.. Ben de, çok fazla işin detayına girmeden, buradan aktarıp, yetkililere bu iddialara bir ışık tutarsanız iyi olur.. Hem siz, hem kurum, hem de yemeği dağıtan firma ile okul idarecileri, zan altından kurtulur, şaibe ve gölgeler dağılır

***

GÜNÜN SÖZÜ

Nereye gittiğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin hiçbir önemi yoktur.

Failed to load the video