Öncelikle… "Çözüm süreci…Milli Birlik ve Kardeşlik projesi..."
Yani, adına ne denilirse denilsin..
Kürt meselesinde..
Hükümet… Pek tabi ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan "patentli" yol haritası "eskisi" gibi olmayacak..…
Görünen o ki, Kandil ve HDP'siz "yol" yürünecek…
***
Bu durumun gerekçesi açık… O da, hal-i hazırdaki; "yaşanan ve yaşatılanlar…"
Hendek ve barikat siyaseti.. Zamansız ilan edilen; Öz Yönetim..
Öz Savunma söylemi ve diktesi… Tabi, HDP'nin de "siyasi mekanizmayı" işletmemesi..
Aksine, barikatın arkasına geçmesi…
Tüm bunlar; "yeni bir yol seyrine" gerekçe gösteriliyor, hükümet ve devlet cephesi tarafından…
***
"Muhtarlarla" 19. buluşmasında, Erdoğan bu konuda net konuştu…
"Kandil ve HDP muhatap olmayacak.."
Bu ifadeyi nasıl okumak gerekir… Demektir ki… "Yeni bir süreç" işleyecek…
Bu da, "fikri" bir hazırlığın olduğunu gösteriyor…
Ki hükümet kanadından da; beyanlar var..
***
Birebir görüştüğüm isimler de zikrediyor… Yeni yol haritasına ilişkin…
Özetle ifade edilen… "Beklentileri.. Talepleri.. Sorunun çözümüne dair kriterlerden haberdarız..
Hepsi de.. Anayasal zemin… Ve demokratik adımlar'a dairdir…
Biz bu adımlarımızı atarız.. Bunun için de; "kimseyi muhatap" almayız..
Muhatap halk…
***
Tabi aynı minvalde…
Eğer ki.. "Silah bırakma iradesi, örgütte hasıl olursa..
Kandil de. Oslo ve Çözüm sürecine dair zaman diliminde; "göstermediği" samimiyeti gösterirse…
Bu noktada da, "adımlar" geliştirilebilinir… Ama hazırda; "muhatap" eski muhataplar olmayacak..
***
Lakin şu da görünmüyor değil… Bugüne kadar.. "Kürt meselesinde" muhatap alınmayan..
Herhangi bir "fikir" dahi sorulmayan… Bölgenin bir çok "dinamikleriyle", hükümet şuan dirsek teması içerisinde…
Görünen o ki… Atılacak bir çok adımda; "bu güçler" köprü vazifesi görecek…
***
Şu da ifade ediliyor… Bölge dinamiklerinin yansıra…
Cuma günü parti kongresi var…
HDP…
Parti kongresindeki "yeni bir yönetim" değişikliği olursa..
Siyasi alanda "söz sahibi" hakimiyetine dair, irade ortaya çıkarsa…
Yani, Kandil ve Hendek "siyasetinin" arkasına geçmeyip "bir saniye" diyerek, "Çözüm siyasi aktörlerin masasında" derse…
***
Ki bu kulislerde konuşuluyor… Farklı bir; "muhatap" modeliyle, yeniden HDP sürece dahil edilebilinir…
Tabi; bölgenin diğer Kürt aktörleriyle birlikte… Hatip Dicle.. Leyla Zana.. Celal Doğan gibi isimler de; "görev" alabilir/verilebilinir…
***
Sanmıyorum ki… Siyasi deneyimi yüksek kadro oluşursa…
Laubalikten uzak… Sözünü esirgemeyen..
Ama doğrudan da taviz vermeyen..
Samimiyet karinesini "varlık" ilkesi olarak kabul eden, kuvvetli bir yapıyı, "hükümet te, beştepe de" muhatap kabul eder…
Kürt siyasal hareketinin… Şuan en acil yapması ve oluşturması gereken de budur..
"Kuvvetli, dirayetli, siyasi deneyimi yüksek" kadroyla yeni bir yol seyrine adım atmak…
***
Bu arada; Bülent Arınç'ın önceki gün bir demeci vardı..
Kürdistan'da yayın yapan bir tv'de… Süreç açısından şöyle demişti…
"Muhatap Öcalan olacaktır.. Olmalıdır.?"
Net bir tavır ve ifade… Arınç "tecrübeli" bir siyasetçi.. Ak Parti'den "emekli" ise de, bizatihi içinde ne olup-bittiğinden haberdar…
***
Durduk yere de; kesin bir ifadeyle.. "Muhatap Öcalan olacaktır" demez…
Yani, sonuç itibariyle… Kürt meselesi… Bu hafta başı itibariyle; "yeni bir yol" seyrine girecek…
Ama böyle, ama şöyle!… Çünkü, akan kan, dökülen gözyaşı herkes için…
Siyasal.. Sosyal.. Ekonomik ve Kültürel.. Yani hayatın her akışı açısından; "bıçak kemiğe" dayanmıştır..
***
Nitekim!… Önceki yazılarımda hep şunu ifade ettim… Ve sorguladım…
"Neden, Öcalan kozu" kullanılmıyor?
Yeniden, 21 Mart Newroz'unu beklemeye gerek yok…
Her ölüm.. Her cenaze.. Her şiddet..
Demokrasiyi… İnsan Haklarını askıya almaktadır…
Vahim bir toplumsal "kırılmaya" neden oluyor ki..
Yarın tüm taraflar; "bırakın" barışın dilini kullanmayı.. "Yan yana, aynı sokakta yürümeye" dahi tahammül gösterilmez olunur…
***
Ki şuan… Öcalan'ın muhatap alınmasına "MHP'nin" dışında, başka bir siyasi akımın karşı çıkması veya tepkisi, zor…
Gelmez… Hele ki, Kürt siyasal akımından "karşı bir duruş" beklenilmez..
Gelirse, "varlıklarının, liderlerinin" inkarı olur.. Ki, cesaret eden de olmaz..
Kandil de, "Öcalan'ı" gözden çıkarma refleksine, giremez…
***
Dolayısıyla… "Yeter artık.. Bu kan akmasın.. Hendekler, barikatlar kalksın.. Silahlar sussun.. Barış olsun"
Denilerek, geliştirilen tam yol haritalarına "toplum" her adımı destekleme hazır…
Yeter ki; "barışçıl bir samimiyet" ortaya konulsun…
Ne diyordu Leyla Zana…
"Barış olacaksa.. Bunu ancak, Erdoğan ve Öcalan sağlayabilir.."
Ki bu tarihsel gerçekçi ifade; hala da ter-ü taze, güven tesisiyle "başurulabilinecek" güçtür…
***
Ki sıcak gelişme..
Leyla Zana'nın, Cumhurbaşkanından "istediği" randevu'ya olumlu yanıt geldi..
Erdoğan.
Dün Cuma namazı sonrası, bu noktada konuştu…
"Kendisiyle görüşebiliriz.."
Bu görüşmenin gerilimli atmosferi bir ölçüde "düşürebileceğine" inandığım gibi..
Önümüzdeki haftanın; "huzur ortamına" dair bir çok merhale katedilebilinir..
Yeter ki halis bir niyet olsun…