Her şey, aleni ve net işliyor.
çünkü hedef belli, bir taşla "iki kuş" vurma.
Pardon, Erdoğan ve Öcalan'ı vurmak.
Bu olursa, yani "taş" hedefi tutarsa ne olur?
Erdoğan da, Öcalan'da, "öncelikle" kendi tabanında.
Sonra, "Siyasal" hareketlerinde.
Ve tabi ki, "uluslararası" arenada itibarsızlaşacaklar.
çizik alacaklar.
Güven duyulmayacak kişiler kervanına itilecekler.
Tarihte, "tekerrür" edildiği gibi.
***
Hiç kuşkusuz ki, çözüm süreci de "akamete" uğramış olacak.
Ki en büyük hedefleri de bu.
30 yıllık "kirli savaş".
Asırlık, Kürt meselesi.
Yeniden "çatışmalı, kaotik, kavgalı" ortama sokulacak.
Tıpkı, 1990'lardaki gibi.
Kan, gözyaşı, şiddet, ölümler.
Faili meçhuller. Katliamlar. Toplu öldürmeler.
Göç. Baskı, inkr politikasıyla, 'her şey' güvenliğe odaklandırılacak...
Anlayacağınız, sinsi ve tarihi "karanlık" planlar bu eksende işliyor.
***
Gaye;
Türkiye güçlenmesin. Kan kaybetsin. Uluslararası arenada "söz sahibi" olmasın.
Ortadoğu'da ağabeylik yapamasın.
Ne ümmet. Ne de Osmanlı "ruhu" yaşatılmasın.
Her daim terör, şiddet, kavga ve fitne olsun. Huzur. Güven. Ve İstikrar olmasın.
Vesayet olsun. Elinde silah olan "güç bende" desin. Dışa bağımlılık olsun. Türkiye "beş sente muhtaç" olsun.
***
çünkü biliyorlar ki, "çözüm" olursa.
Erdoğan ve Öcalan "bu işin" üstesinden gelirse.
Hem kendi tabanlarında. Hem de, Dünyan "tarihinde" önemli isimler olarak yer alacaklar.
Kutsal liderler olarak anılacaklar.
Pek tabi ki Türkiye'de "ayağındaki" prangadan kurtularak, şahlanacak.
1.5 yıl içerisinde aldığı mesafeyi düşünürsek.
Yılların "intikamını" alarak, dörtnala büyüme koşusu yapacak.
Dünyanın en güçlü ekonomisine sahip ülke olacak.
***
Silaha, tanka, topa, tüfeğe, bombaya harcanan milyar dolarlar cepte kalacak.
Milli servetin hanesine girecek.
İş, aş, olarak geri dönecek.
Yükselen çıta. Gelişen, özgürlükçü, demokratik bir yönetim.
Kimliklerin tanımı. Velhasıl eşitlikçi bir "yaşam" alanı olacak.
Daha demokratik, daha çağdaş, daha özgürlükçü, daha eşit yaşam imknına millet kavuşacak.
Ortadoğu'da birçok ülke "gıpta" ederek, katılım göstermeye yönelecek
Nitekim, Kuzey Irak'ın şuan ki "niyeti" bu yönde. Mesela Rojova bölgesi de.
Belki de, başka bölgeler. Farklı, "federal, konfederal, özerlik, eyalet" sistemi gibi yönetim şekliyle, "Büyük Türkiye" inşa edilebilinir.
Tıpkı, Osmanlı döneminde olduğu gibi.
***
Nitekim Öcalan'ın hayali de bu yönde. 21 Mart Newroz'undaki "barış mesajında" şunu demişti.
"Misak-i Milli" sınırlarına ulaşmak. Ve Ümmet "olabilme" mücadelesine katkı sunulmalı." .
Ki Erdoğan'da aynı fikri hep beyan ediyor. "Yeniden, Ortadoğu'da Osmanlı ruhunu yaşatabilmek."
Hatırlarsak; "One minute" la, Ortadoğu'da bir Erdoğan rüzgrı estirilmişti.
İşte, bu hedefi bildikleri için "kumpas üzerine kumpas" kuruluyor.
Baronlar. Ergenekon. Uluslararası güçler. Ajanlar. Ve tabi ki, "içimizdeki" derin dokuya sahip olanlar.
Beyaz Kürtler. Beyaz Türkler. İş dünyasının "çıkarcı" ulusalcıları.
Ciddi bir ittifak içerisinde, "eski iktidarlarını" yeniden tesis etmek için çaba gösteriyorlar.
Ve bunun için de "Şeytanla" bile yatağa giriyorlar.
Hiç bir ilke, ahlak, kural, kaide yok yeter ki, "hesaplarına" ulaşabilsinler.
***
Nitekim! 7 Şubat'ta ilk çelme atılmaya çalışıldı.
Sürecin, çözümün en önemli aktörü olan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan.
Ve üzerinden, Erdoğan'ın "derdest" edilerek, cezaevine sokulma girişimi.
Oslo'yu nasıl bozdular. Kara bir propaganda.
Tarihe, MİT Krizi diye geçti. Sonra, Gezi Parkı eylemleri.
17 Aralık25 Aralık operasyonları. Peş peşe, "sıralandı" süreci sabote etmek ve Erdoğan'ı devirmek.
Ancak, hesaba katmadıkları bir şey var tüm bunların "olabilmesi" için, halk desteği şart.
Sokaklar gerilse de, "halk" desteği olmadan, anlam ifade etmez.
Ama halkın "barıştan ve istikrardan" yana tavırlı olması bu yöndeki "tüm hamleleri" etkileştirmede minimize etti.
Gelip-geçici misali.
***
Şimdi gün geldi, Erdoğan'ın Köşk'e çıkma zamanı.
10 Ağustos'ta seçim var. Kesin olmamakla birlikte, "tek aday" olarak, Erdoğan.
Rakipsiz! O zaman, Kürtleri "provoke" etmek gerekir.
Gezi de yapılamadı. 17 Aralık'ta katılım göstermedi.
Şimdi, "Erdoğan süreci oyalıyor" gayesi çözüm değil propagandasıyla, itibarsızlaştırmak.
Tabi ki, Öcalan'da "kendi hesabı" içerisinde, denilerek ortam kaotikleştirmek.
***
Hiç kuşkusuz ki, bu kumpas planı hazırlanırken çözümün aktörleri de burda bir zayıf nokta oluşturdu.
Yani, açık verdiler. Ki bunların detayını dünkü yazımda ifade etmiştim.
Dedik ama kimseyi dinletemedik.
Birinci aşama tamam. İkinci aşamaya gelindi; "haydi somut" adımlara.
İşte; burda bu "somut" adım olmayınca.
Kalekol inşaatları arttı. Gözaltılar. Hepsi yekn vaziyette "bahane" oldu.
Lice'deki 'gerilim" geliyorum diye çığlık çığlığa seslendi.
Gerekçesi ve aktörleri neyi hedefler hedeflesin.
Duyan olmadı, ileri gören hamle yapmadı; sonra, olan oldu.
***
Kan aktı. İki kişi sırtından vuruldu.
Sokaklar gerildi. Kavga, şiddet, eylemler tırmandı.
2. Taktik'te "Bayrak" indirme, gafleti. Ve bunun üzerinde, "yaratılan" fırtınalar.
Kandil'in Öcalan'ı "devre dışı bırakan" çıkışı.
Bundan etkilenen BDP'nin sertlik ifadesi.
Hükümetin "bedelini ödeyecekler" karşı sertliği.
Hepsi bir anda, ne yazık ki dramatik bir şekilde "çıkılmaz" sokak yarattı.
Bakalım bu sokaktan nasıl "çıkılacak".
Galiba iş yine Öcalan'a havale edilerek, "tansiyon" düşürülecek.
Yoksa dün "jet kararla" HDP'den İmralı'ya heyet gider miydi?
***
İmralı'dan gelecek mesaj ne olur bilmem.
Ama iki hafta önceki, mesajdan farklı olacağını sanmıyorum.
çünkü Öcalan "süreci ve kumpasları" çok iyi analız eden, bir dehaya sahip.
Bir pireye, yorgan yakmaz!
Nitekim bunu, Gezi eyleminde, 17 Aralık'la alakalı fikr-i beyanında gördük.
Onun için, Provokasyona dikkat" çekeceği gibi, sürecin saygısına vurgu yapacak.
Neyse, ne diyeceğini bugün göreceğiz!
***
Diyeceğim şu;
Kürtlere karşı "yeni bir tezgh" var. Bunu herkes bilmeli.
Özellikle, Kürtler. Ve Kürt siyasal harektı görmeli.
CHP'nin sinsi duruşunu.
Şöyle ki, iki haftadan buyana CHP Lideri Kılıçdaroğlu bağırıyor.
Güneydoğu, PKK'nın elinde. Hükümet nerde? Asayiş PKK'nın eline geçmiş.
Erdoğan, PKK'dan emir alıyor diye.
Yani, "Operasyonel faaliyet" provokasyonu.
Dün de Bayrak "indirme" hadisesine diyor ki. "O bayrak nasıl indirilir. Nerde asker?
***
Ne hazindir ki.
Bu beyanın verildiği saatlerde, onun Genel başkan Yardımcısı Lice'deydi.
Timsahın gözyaşlarını dökmek üzere.
Ve Kürtler de ona itibar ediyor.
Kısacası; net olmalıyız, aynaya bakışta göz kapamamalıyız.
Kendimizi görelim. çünkü bütün tezgahların hedefi açık ve net.
Erdoğan'ı "alaşağı" etmek. Öcalan'ı itibarsızlaştırmak.
Türkiye'yi yeniden "vesayet" ortamına sokmak.
Ötesi yok.
***
BÜYÜKTİMUR'LA GÜNDEM.
Bu arada haberiniz olsun;
Bu akşam, Büyüktimur'la gündem programı var.
Uzay Tvde.
Tüm bunları orada konuklarla "istişare" edeceğiz.
Şimdiden, sorularınızı ve iletmek istediklerinizi bekliyorum.