Unutmayalım!
Hele ki,
Türkiye'nin tarihsel süreci.
Yılları.
Seyir defteri.
Daha açık ifadeyle; "sicili", pek temiz değil.
Masumiyet mi?
Pek içermediği gibi yok diyebiliriz.
***
Enva-i, toplumsal "zulmü" vaki olduğu gibi.
Kesintileri de çoktur.
Demokrasi analında,
İnsan hakları alanında, özgürlükler alanında.
Pek tabi ki, Kimlik inkarı.
"Tekçi" zihniyet.
***
Onun için derim ki.
'Tarih" hiç ama hiç masum değil.
Geçmiş var.
Ama, "kozmik karanlık" yapısı, yüksek.
***
Dile kolay!
Bir gece vakti;
Başbakanını asan,
Bakanlarını "darağacına" çeken,
Ulemasını,
Din adamlarını, şeyhlerini "idam" eden.
***
Bir gece vakti;
Demokrasiyi askıya alan,
İhtilaller gerçekleştiren,
Ülke sağ-sol çatışması içerisinde,
Bir gecede, bıçak gibi kestiren, karanlık doku.
***
Var mı,
Önce idam, sonra yargılama, adaleti?
Yok.
Ama Türkiye gördü ve yaşadı.
En acımasız,
En hain ve sinsi, planların tezghıyla!
***
Öyle ki;
Hem hkim.
Hem savcı.
Hem, ferman kılıcı.
Ve aynı zamanda sehpanın, celldı.
Aynı kişi.
Aynı zihniyetle hükmü yerine getirmek!
***
"Netekim"
Neymiş.
Türkiyenin, birliği ve dirliği için.
Neymiş.
Cumhuriyeti, koruma, kollama için.
Atatürk'ün ilkelerine, "halel" getirmemek için.
Rejimi daim kılmak için.
Sevsinler.
***
Peki,
İdam ettirdikleri,
Darağacına çektikleri,
İnfazlarına onay verdiklerinin suçu neydi?
Tek suçları vardı?
O da;
Vatanını sevmek,
İnsanlığa saygı göstermek,
Eşit,
Özgürlükçü yaşamak.
***
Faşizme,
Emperyalizme, "köle" olmamak.
Biat edip ülkesine,
Milletine "ihanet" etmemek için.
Edene de, "karşı" durmak için.
Vatanın, birliği ve bütünlüğü için.
Hizmet edebilmek için.
***
Ama yok.
Ulusalcı ve vesayetçi zihniyet buna karşı!
Bu fikirde olan; onlar için "vatan haini"
Dün olduğu gibi bugün de aynı zihniyet kollamakta.
İlla ki, "kellesi" alınacak!
Sorgusuz-sualsiz!
***
İşte;
Önceki gün 6 Mayıs idi.
Türkiye'nin,
Masumiyet içermeyen, tarih sayfasında bu gün hayli önem arz edici.
6 Mayıs 1972.
Gecenin bir vakti.
Deniz, Yusuf ve Hüseyin idam edildi.
***
Bugün.
O katliamın, infazın, 40. yıl dönümü!
Yani üzerinden, 40 yıl geçti.
Ülkede değişen ne?
Bu süreç içerisinde, yaşanan ve yaşatılan ne oldu?
Aynı acı.
Aynı söylem, aynı infazlar; sıra dışı devam etti.
Tabi ki, "siyasi çelişkiler de" aynı minvalde, sürdü.
***
.Ve bu ölümler.
Tarih içerisindeki, benzerleri.
"Fermanın",
"İdam" onayının Meclis'teki çıkışı.
Bu meyanda; "hakikatlerle" de ne gariptir ki hep gizli tutuldu.
***
Tıpkı; "JİTEM" cinayetleri gibi.
Öldür.
Toprağa göm; sonra "örgüte havale" et.
Türk solu da.
Hele, devrimci geçinen, eyyamcı kesim var ki
Maazallah.
"Üç fidanın" ölümünde, aynı politika güdülmüyor.
Hala da.
***
Denildi ki;
Özellikle; "Milli Görüş" idama onay verdi.
Ama hakikate bakıldığında, "hiçte" öyle değil.
El kaldıranlar.
"İdama" evet diyenler.
Yine, statükocu.
Yine vesayetçi, Türk solunun aktörleri ağırlıkta görünüyor.
Listeleri uzun.
***
Bugün;
"Türk solunun" akıl hocası.
Derin kozmik yapının, "baş patronu"
Ulusalcıların,
Gözbebeği, "çoban sülo" lakaplı, Süleyman Demirel.
Hatta CHP'li Nihat Erim.
Ara dönemin, Başbakanı.
Eski sağcı, yeni ulusalcı.
***
Bakınız;
Kılıçdaroğlu'nun twitterine yanıt veren AK Parti İstanbul Milletvekili Bülent Turan'un hakikate dikkat çekişi.
CHP'li Kılıçdaroğlu;
"Tek suçları vatanı sevmektir, deyip anıyorum" diyor; Üç fidan için.
Turan'da, bu çelişkiye
24 Nisan 1972 yılındaki meclis tutanaklarıyla cevap vermiş.
"Hem asacaksın. hem anacaksın"
Olur mu?
***
Turan şöyle diyor:
"Yazıklar olsun hem asacaksınız hem üzüleceksiniz, biz de size inanacağız öylemi.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını asan sizin partiniz.
24 Nisan 1972'de Deniz Gezmiş'in Meclis'teki idam oylamasında 144 CHP milletvekilinden 97'si 'evet' demiş" diyerek çelişkiye dikkat çekiyor.
***
İşte o twitterler;
1972 yılında Meclis'teki üye sayısı 450 idi ve oylamaya 323 milletvekili katılmıştı.
273 milletvekili Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam edilmesine kabul oyu verirken 48 ret oyu çıkmış ve 2 de çekimser oy kullanılmıştı. Oylamaya katılmayan vekil sayısı ise 118 idi.
Deniz'leri idamdan kurtarmak için sadece 30 oya ihtiyaç vardı.
Ancak CHP'lilerin önemli bir kısmı Meclis'e bile gelmemişti.
***
Meclis'teki oylamada 144 CHP'liden idamlara hayır diyenlerin sayısı 47 idi.
O 48 ret oyu ise TİP'li Mehmet Ali Aybar'a aitti.
Senato'da 34 üyesi bulunan CHP'den idamlara hayır diyenlerin sayısı ise 18 idi. Üstelik idamlar sırasında 12 Mart ara rejim hükümetinin Başbakanı, eski CHP'li Nihat Erim'di.
***
Demek ki!
CHP'nin.
Hele ki, Türk solunun,
Ve tabi ki,
Dünün sağcısı, bugünün ulusalcıları; "o gün" vicdanlı olsalardı.
Ve O vicdanla hareket etseydiler; bugün o günün utancıyla ezilir miydik?
28 Şubatları,
Ergenekon vari yapıları yaşar mıydık?
Maalesef.
Ama vicdan ne gezer.
***
Bugün bile, "vicdanlar" askıda!
Ülke;
Barışa, kardeşliğe,
çözüme,
Akan kanın durmasına,
Silahların susmasına, "uğraş" verirken.
Onlar; "karşı" set oluşturup, olmaz diyorlar.
Diyeceğim;
Artık kimse, bu zihin fakirliğine inanmıyor.
Hele ki, "timsal gözyaşlarına' hiç!
***
Üç gideni 40 yıl önce kaybettik.
30 yıldır.
50 bin fidan, kaybettik.
Ama hala da;
Bu zihniyetin mirasçıları "kan ve ölüme" doymuyor.
Lakin boğulacaklar.
***
Evet.
Bugün; tarihsel bir gün.
PKK'nın,
Silahlı militanlarını "Kandil'e çekme süreciyle ilgili, takvimsel olarak ilk gün.
Hassasiyet.
Ve pür dikkat takibat hepimizde malum.
Heyecan dorukta.
***
Temennim odur ki;
Kazasız-belasız, şersiz, bir sonla noktalanması!
çünkü,
Ülke ve millet olarak ilk kez "barışa" bu kadar yakın olmuşuz.
Güvercini "elden" bırakmayalım.
Sağduyu; herkes için!