HER DEVRİMİN TRAVMASI VAR!
Eklenme: 6/27/2008 12:00:00 AM

StrBody "Geçirilen travmalardan mıdır? Yoksa; siyasi mülahazaların çirkefliğinden midir? Bilemiyorum.. Ama görünen manzaraya, tarif gerekmez misali; Ahali'nin ""ruh"" hali bozuk.. Paronoyak vaziyette.. Kimse kimseye güvenmiyor.. Ne saygı, ne sevgi ve ne de birliktelik söz konusu.. ""Kutuplaşma"" ve hizipleşme.. Kuşku ve güvensizlik hakim.. Durum böyle olunca da; ""zıt kutuplar"" oluşmaya başladı. Nitekim; şu anki batak durumumuz; ülke ahalisini ""derinden"" çökertiyor.. Çünkü; kamplara ayrılmış durumdayız..

* * *

Din eksenli mi dersin? İnanç eksenli mi dersin? Dil eksenli mi dersin? Renk eksenli mi dersin? Zengin eksenli mi dersin? Fakir eksenli mi dersin? Solcu mu, sağcı mı, liberal mi? Yoksa demokrat mı? Kısacası; herkes ""ahalinin"" bir paçasından tutmuş, kendisine çekiyor.. Gel benden ol; onlar ""tu kaka"" diye..

* * *

Ne yazık ki; hepsinin ""icra"" işleminin getirdiği fatura; ""sisli hava""!.. Mesela AK Parti'yle alakalı ""açılan kapatma"" davası sonrasındaki; siyasi mülahasalara dikkatle bakarsanız; sisli havanın ""mimardarları"", cımbızlı tezgahlar üretiyorlar.. Sayfalar dolusu ""konuşma"" metinlerinin, ""tek cümlesiyle"", hem ""yargılama"" hem de cezalandırma ""ahlaklarına"" yetiyor.. İşte son ""polemik"" malzemesi Dengir Mir Mehmet Fırat. New York Times gazetesine verdiği ""mülakatta"" ifade edilen sözler.. Ne demiş; ""Devrim Travması""!.. Önce şunu iyi idrak etmek gerekir.. Peşin hükümlü olmamak şartıyla.. Atatürk sevgisi ve düşüncelerine katılma ilkesi ayrı.. Ama; ""devrim"" ya da ""devrimler"" denildiğinde; şu gerçek tartışılmazdır.. Çünkü devrim; ""sosyal bir dengenin altüst oluşudur. Yani sarsıntı geçirmesidir"".. Böyle olunca da; elbette toplumun bazı kesimleri ""durumdan"" incinir.. Geçirdiği sarsıntı noktasında; ""ruhsal"" tepkiler oluşur..

* * *

Günlerdir bu durum ""polemik"" konusu.. Öyle ki; birileri ""durumdan"" kar payı elde etmek için; nerdeyse Fırat'ın üzerinden ""Dar ağacı"" geliştirme gayreti içerisinde.. Yazık!.. Bu ""dengesizliğin ve toplumsal kutuplaşmanın"" dik alası ve zararlı unsurudur.. İnanmıyorum ki; bu coğrafyada yaşayan herkes ""Atatürk'e karşı"" kin ve nefret beslesin.. Bu ülke için yaptıklarını ""inkar"" etmeyeceği gibi, sevgisini de esirgemez.. Ama; birileri ""Atatürk"" kalkanını kullanarak, onu ""toplumun"" yüreğinde soğutmakta.. Putlaştırma politikasıyla, ona karşı ""duygu"" düşüklüğüne neden olmakta.. Sonuç itibariyle; ""devrimler"" toplumlarda daima belli bir ""iz bırakmıştır"".. Olumlu veya olumsuz yönde, bunun etkisi de ""travmadır""..

* * *

GÜZEL'İN HEDEFİNDEKİLER.. Bu mevzuyu burda noktalarken, Hasan Celal Güzel'den küçük bir not. Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e yönelik sert çıkışı.. Haksız da değil.. Son günlerin ""felaket"" tellallığı Demirel'in, Baykal ve Bahçeli'yi geride bırakan ""üsluplarla"" durumu alevlendirdiğini biliyoruz.. Her gittiği yerde ""gerginlik"", her söylediği sözde bir bunalım.. İşte dün Güzel'i Demirel'e yüklenmede gördüm.. Bir sempozyumda konuşuyor; hedefinde Demirel var.. Söze Demirel'in, başörtülü öğrencilerin Suudi Arabistan'da okuması yönündeki tavsiyesini hatırlatarak başlıyor..

* * *

Ve şöyle devam ediyor: ""Yahu ne çabuk geçmişini unuttun. Meydanlarda din iman nutukları atarak milletin oylarını toplayan sen değil misin? Demokrat partiyi itlaf etmek, Anayasa Mahkemesi'nin avukatlığını yapmak, darbeci sözcülüğünü üstlenen sen değil misin? Yani Allah gecinden versin, Süleyman Bey ölürse arkasında bazı saf Ispartalılar ve devlet erkânından başka kimse gitmez. Süleyman Demirel'i gelmiş geçmiş en büyük siyasi münafık ilan ediyorum. Süleyman Demirel neye hazırlanıyor, biliyor musunuz? Belki fırsat bulup bir darbe olursa, yahu bu tecrübeli adam 28 Şubat'ta bize koltuk değnekliği yapmış. O zamanın Süleyman çavuşudur, bunu en iyisi Cumhurbaşkanı yapalım. Bir kere daha orasını kaparım hesabını yapıyor."" Güzel'in ""eleştirilerinden"", ANAP'ı mum gibi eriten Mesut Yılmaz da nasibini alıyor.. Ve şöyle yüklenir Yılmaz'a ""Bu arada bizim zavallı Mesut onbaşı da çıkmış ortaya darbe olacak, başbakan olacağının hesabını yapıyor. Hani bir laf vardı ya, Alanda kaçan mı var. Sabih Kanadoğlu var, Vural Savaş var, Abdurarahman Yalçınkaya var, Osman Paksüt var, sana mı ? kaldı başbakanlık."" Güzel eski politikacı, bahsettiği kişiler de ""konumlarının"" eski duayenleri.. Yani birbirlerinin ""ne mal olduğunu"" biliyorlar.. Araya girmeye gerek yok.. Onlar; birbirlerini iyi anlarlar..

* * *

GAP İDARESİ BAŞKANLIĞI NE OLDU? Gelelim Diyarbakır mevzuusuna.. Okurlarımın sorusuna gelelim. Ki bu konuda; her çarşıya çıkışımda muhatap olduğum soruların ekseriyetini teşkil ediyor.. Şu GAP İdaresi Başkanlığı'nın Diyarbakır'a kurulması girişimi ne oldu? diye.. Evet.. Onun mevzusu da; tıpkı yukardaki ""tezi"" beyinlerinde meşk eden siyasilerimizin ""sessizliğine"" gebe.. Bundan üç hafta önceydi; bazı sivil toplum örgütü temsilcileriyle bir araya geldik; ""duruma"" nasıl toplumsal bir baskı geliştirebiliriz diye.. Bir dizi fikir üretildi, yol haritası çizildi.. Bilinen ve olmaları gereken ""argümanların"" devreye sokulması yönünde.. Ama ne var ki; ""üzerinden"" günler geçti.. Haftalar geçti.. Hala ""hamle"" geliştirilmiş değil..

* * *

Kapalı kapılar ardında ""bir durum"" var ise bilmem.. Zaten; ne olduysa, bugüne kadar ne acılar çekmişsek ""hep kapalı kapılar"" ardındaki senaryolardan çekmişiz.. Çünkü; toplumun önündeki ""söylem"" başka, kapalı kapılar ardındaki söylem başka.. Tıpkı Diyarbakır'a gelen gazetecinin; ""taksi"" şoförüyle yaptığı muhabbet.. Sormuş kendisine gazeteci; Diyarbakır'da ne var ne yok? diye. O da; her zaman muhatap olduğu soruya nezaketle cevap veriyor.. ""Benim resmi görüşümü mü yoksa gayri resmi görüşümü mü"" soruyorsun.. Gayri resmi görüşüm; ""durum"" bedbah.. Resmi görüşüm ise ""Herşey fevkalede""!..

* * *

Dün İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ahmet Aydın'la telefonla konuşuyorum. Özel bir sohbet.. O da sordu şu ""GAP İdaresi Başkanlığı"" Diyarbakır'a kurulacak mı? diye.. Çünkü; kendisi de Diyarbakır'a gelen ""heyet ve gazetecilerden"" benzer soru alıyormuş.. Hani derler ya; ""Sağır sultan duydu"" ama ne var ki; siyasiler ve icraanın başındakiler duymadı.. Kulaklar tıkalı.. Diyorum ki; Kalkınma Ajansları kuruldu.. Diyarbakır yok.. GAP Eylem Planı diyorsunuz. Hayata geçirme anlamındaki yapının yüzde 65'ini Diyarbakır bölgesi teşkil ediyor.. O zaman bari; GAP İdaresi Başkanlığını Diyarbakır'a kurun.. Ki; Diyarbakır ahalisi ""evet bizler"" için birşeyler yapılıyor diyebilsin.. Yoksa; sizin varlığınız, icraatınız ve söylemleriniz ""Travma ile tramvayı"" birbirinden ayırt etmeyen, siyasi tezden ""ayrımınız"" olmaz.. Bizden söylemesi.."