Olmaz mı? Olur hem de icrası elzemli olur.. Madem ki; bu seçim hem ülke ve hem de millet için bir beka meselesini teşkil ediyor.. Ki, iç beka kadar, dış bekayı da ilgilendiriyor.. O zaman; ya herro, ya merroo? tavrını ortaya koymalı.. Tabi bu duruş seçmen için; ama sorgulayıcı bir nokta olmalı?!
***
Lakin partiler düzeyinde durum daha bir farklı.. Seçim bilaistisna tüm partiler için; liderleri ve kendileri için beka meselesine dönmesi ürkütücü.. Herkes varlığını koruma modunda!.. İktidar da, muhalefet de tüm cepheleriyle, kendilerini koruma, kollama ve sürdürme, gayreti ve politikasıyla; her yol mübah diyerek, aksiyonel yola girmiş durumda!
***
Nitekim, bu kulvarda bütün kozlarını kullanıp, mahirliklerini sergileyebilmede, özgürler desekte, aman yıkım olmasın?.. Denir ya iki taraf için de; ateş serbest?.. İsteyen istediği sözün vaadini verebilir, isteyen ülke yönetiminde kısmi değişime, ittifak getirebilir de!.. CHPye yeni dahil olanların söylem ve eylemlerine dair vaatler gibi!!..
***
Tek bir nüans öne sürülüyor!!!.. O da, kendi varlıklarına binaen beka niteliğindeki seçimde; ittifak ve vaatlerde tarafların seçmen karşısında, kendileriyle çelişkiye düşmemesi gerektiği gerçeği!!!. Bir saniye bu nüans, bu seçim için geçerli olamaz.? çünkü, her yol mübah demedik mi?.. Artık, kural ve ilkelerin önemi kalmadı siyasi partiler için ve liderleri dahil?!
***
Zaten, liderlerin dışındaki diğer siyasi figürlerin ağızlarından dökülenler, partiyi bağlamıyor artık?!.. Ayıplayan da yok, yadırgayan da yok?. Ama artısı varsa; alkışlayanı, destekleyeni çok.. Yeter ki; ver coşkuyu?.. Siyasetin en popüler kültürü nabza göre şerbet oldu..
***
Kim, milli ruhu, Kuva-i Milliyeyi, ya da Atatürkü!.. Veyahut, Türkiyenin küresel güç olması.. On büyük ekonomiye sahipliği.. Ya da çağın önemine özgü söz sahipliğini; takıyor!!.. Hiçbiri önemli değil; tek önem arz edici kendi bekalarının geleceğe taşıyabilmek!..
***
İşte seçmenin de bu noktada kendi bekasını koruması lazım..çünkü mevzunun gidişatı misak-i milli sınırlarına kadar, dayanmaktadır.. Yani zor bir süreç, zor bir sınav ve zor bir seçim olacak, yeni yüzyılın, bir asırlık devr-i senesi! Ha gayret diyelim de; ülkenin bekasını, kendi bekalarına kurban etmesinler yeter!
***
ALTILI MASADAN MÜJDE VAR?!
Neymiş o müjde?!.. Altılı masa 10uncu buluşmasında ortak karar almış zatı liderler.? Artık; Cumhurbaşkanı adayı için, istişare süreci başlatılacakAçıklama aynen şöyle; Genel başkanlar arasında ortak cumhurbaşkanı adayının tespiti ile ilgili istişarelerin başlatılmasına karar verdik..
***
İyi de bugüne kadar icra ettiğiniz istişareler neyin nesiydi? Onlar toplantı, bu kez istişare olacak?.. Bir de şu okkalı, altı çizili cümle deklare edilmiş.. Cumhuriyetimizi gerçek ve kmil bir demokratik düzen ile taçlandıracak bir dönemi başlatmaktır Ne diyelim; haydi kolay gelsin..
***
Bakalım, reis adaylığı istişare süreci, ne kadar zaman tüketimine gidecek.. Eee; zamandan bol ne var.? İyi de, seçime 5 ay kaldı?.. Biraz geç olunmaz mı?..
***
BİR MÜJDE DE OLİGARŞİDEN
Aynı altılı masada varılan bir hüküm daha var?.. O da, seçilen cumhurbaşkanına altılı masada bulunan Parti Liderleri karar sürecinde imza yetkisine sahip olacak.. Davutoğlu dün bunu açıkladı?!.. Peki, bu açıkça bir oligarşik yapı, anlayış ve yönetim biçimini oluşturmaz mı?!..
***
Düşünün; millet cumhurbaşkanını seçecek.. O kişi de yüzde 50 artı biri alacak.. Ama, yüzde 1 dahi hükmü olmayan, seçilip meclise dahi gitmeyecek olan, altılı masanın bir üyesi; seçilen cumhurbaşkanına hükmedecek, kararda imza yetkisine sahip olacak. O imza olmazsa, alınan karar hükümsüzleşecek..?
***
Sivil iradeye bir darbe mi, Anayasal bir ihlal durumu mu ne derseniz bilmem!.. Ama tek adamdan dem vuranların; milletin seçtiğine tahakküm etmeye dair, hükümferman vermeleri; neyle izah edilebilinir ki?!.. Garip bir müjde; sekreter cumhurbaşkanlığı dönemine yelken açılıyor gibi!
***
SON SÖZ, REİSİN!
Eee, olması gereken de o!.. Yüzde 50 artı biri olmasının gereği bu değil mi?!.. Son sözün, sahibi olmak.. Neyse; buna birileri tek adam diye bir laf geliştiriyorsa da; toplumda son dönemde; memnuniyet içeriyor..
***
Özellikle de, kamuda çalışan sabit gelire sahip işçi ve memurlar için!.. Maaş zammı, sosyal haklar ölçeğinde, bakanlıkların, sendikaların, sözleşmeye dair istişarelerinde; bir de reis ne der, ondan bir ikram var mı beklentisi oluştu
***
İşte son hamle!.. Memur ve emekliye gelen yüzde 5 artış.. Yani, ahalide memnuniyet oluşturmayan, sevince dönmeyen iş ve işlem noktasında, genel kanı ve beklenti; reisin bir dokunuşu olabilir, gelebilir Bu da siyasetin yeni bir ivme kazanmasıdır
***
Nitekim, erken seçim tartışmalarına da reisten bir dokunuş geldi!.. Ne diyor; mevsimi dikkate alarak, seçim takviminde biraz değişiklik olabilir?!.. Tabi bu değişiklik erken seçim ünvanı alır mı almaz mı onu, beyan edilecek zaman gösterecek!?..
***
İMAMOĞLUNUN GAYESİ!..
Aslında nettir, Ekrem İmamoğlunun hal-i hazırda ortaya koyduğu siyasi tavır ve söylemlerindeki temel hedef.. Kendisi tipik bir agresif söz dinlemez, asi futbolcu, misali siyasi sahada herkesle, itişip kalkmaktadır..
***
Kavga etmediği!.. Yumruklaşmadığı.? Küfürleşmediği.. Kumpas geliştirmediği.. Enva-i hal ve tavır sergilemediği kimse kalmadı.. Siyasi sahada kırmızı kart görme, saha dışına atılma adına denir ya; sinir harbi yaratıyor
***
İktidar kanadıyla didişmesine, kavgasına bir anlam verilebilir!.. Ama velakin, kendi parti liderine, başkan yardımcılarına, dahası örgütlü yapılanmada duayenliğiyle bilinen, kendisine seçim kazandıran, Kaftancıoğlu ile kavgası!..
***
Tabi YSKyı da bir kenarda tutarsak.? Yargı mensuplarına yönelik, tehditleri.. Özetle; siyasetin tüm kulvarlarında kendisinin izole edilmesi yönünde, her türlü agresifliği sergiliyor.. Gidişat; ahali yönünde destek zayıfladığı gibi her şeye müstahaksın deme noktasına doğru ilerliyor.. Sizce
***
GÜNÜN SÖZÜ
Sadece Allaha inanın. Gerisi inanılacak gibi değil.
Failed to load the video