HERKES SORUMLU DAVRANSA!…
Ömer Büyüktimur
Eklenme: 2/6/2021 12:00:00 AM

Son bir kaç aya bakıyorum!.. Türkiye nasıl bir siyasi sürecin ikmalinde; yol alıyor.. Görünen; iki eksen?.. Birincisi, ana muhalefetin aksındaki iç karışıklık.. Yeni parti peydaları, uçkur hadiseleri, istifalar.. Beri yanda; beş benzemeze dair, ittifak aklın eforu..

***

Diğer eksende ise!.. 60lardan başlayıp, 80lere, 2000lere, 15 Temmuza kadar uzanan!.. Şiddeti, terörü, kan ve gözyaşı üzerinde kaos üretme, siyasetiyle vesayet kurma gayreti içerisinde olan iç ve dış güçlerin, vazgeçmedikleri sokağa dair aksiyonlu provokasyonlar!

***

Bu minvaldeki ateşin ilk kıvılcımı da, hep masumiyet karinesinden, çıkartılmaktadır.. İşte, Boğaziçi Üniversitesinde öğrencilerin, akademisyenlerin demokratik diye ifade ettiğimiz, protestolarının geldiği aşama da bunu gösteriyor Onun içindir ki, siyasetin kifayetsizleri, iştahlı iştahlı üzerinde tepiniyorlar!

***

Pusudaki kurtlar misali!.. Hemen; iç karışıklık, provokasyon, gerilimi körükleyen aktiviteleriyle, arz-ı endam ediyorlar!.. CHP ve HDPnin şiddet sevicilerinin ana aktörler olarak, sahada yer edinmeleri de bundandır.. Ne diyorlar; iktidar devrilsin, ülke yangın yerine dönsün razıyız diye..

***

Hazin olan da şudur ki, gelecek nesil diye övündüğümüz öğrencilerimiz de, bilim, ilmin, irfanın öğreticileri diye gururlandığımız akademisyenlerimiz de!.. Ve yine, fikriyle rol alan yazarımız, düşünürümüz, konuşanımız da, timsahın gözyaşlarını dökenlere, aldatmaktadır.. Peşlerinden gitmektedir.. Yalanlarına, alet olmaktadırlar

***

ABDnin üniversitedeki olaylarla ilgili gelişmeleri kaygıyla izliyoruz beyanatını, bizdeki zihin fakirleri, midelerinin bulanması gerekirken, demokrasiye destek olarak görüp, yorumlamaları da ayrı bir gaflet ve delalet, çukuru.. Ama görevleri bu diyeceksiniz?.. ABDnin kendi içindeki, demokrasi savunuculuğunu, protestolarda gördük, 4 insanın nasıl katledildiğini

***

Sonuç itibariyle; körüklenen ateşin tez elden, söndürülmesi gerekir.. Bunun için de, sahada her kim varsa, şöyle derin bir nefes alıp, sakinleşmesi gerekir.. Oyuna, oyunlara, provokasyonlara, sinsi ve şeytani hesaplara, gelmeden ne oluyor, bize deyip, relaks koduna girmesi gerekiyor

***

Özellikle de, kaşını çatan, yumruğunu sıkan, yüzüne maske takıp hamleye hazırlanan, gevşemeli?.. Sakinleşmeli.. Ve; geriye dönük sosyal mesafe deyip, geri adım atmalıdır?Tabi yöneticiler de, Rektör de, Akademisyenler de.. Yaşananlar hayır değil, şer getirici deme aklıyla, diyalog kültürüne odaklanmalıdır.

***

Marjinal örgütler.. Terör yapıları.. Tahrikçiler.. Provokatörler.. Ve; şiddetten siyasi rant devşirenler Yani; ateş körükleyicileri el birliği, güç birliği, fikir birliğiyle; ayıklanmalıdır?.. Pek tabi ki, alanda bulunan kolluk kuvvetleri de, daha ılıman, daha sağduyulu, daha, dikkatli ve hassasiyetle huzurlu güvenliğin tesis edilmesine, odaklansa!

***

En önemlisi de!.. Siyaset kurumu.. İster iktidar, ister muhalefet.. Hepsi ağızbirliği içerisinde, sulh sağlayıcı, yatıştırıcı, barışçıl ve çözüm üretici bir dili benimseyerek, misyonunu yerine getirse!.. Özetle, herkes ama herkes, atacağı geri adımla; biraz benden, biraz sizden deyip, hadiseyi Üniversitenin kampüsü içerisinde, tutabilse!

***

Toplumun sinir uçlarına ilişkin dokunuşlara dair provokatörce eylem ve söylem içerisinde olanlara; tavizsiz dur denilse! İncitici hallerde, hep bir ağızdan kınama getirsek.. Annelerin, babaların, üniversitedeki evlatlarına sizleri anlıyoruz, ama siz de bizi anlayın, eğitiminize, öğreniminize odaklanıp, birileri sizi ateşe atmasın diyerek, nasihat etme sorumluluğu üstlense!

***

Ve gelelim; Rektör atamalarına ilişkin arıza-i duruma!.. Yani, mevzuatın her yönüyle, istemezükleri doğuran haline, neşter atılması, çözüme kavuşturulması gerektiği gerçeği.. Her siyasal yapı iktidara gelmeden önce, YÖKe dair itirazını dillendirir, ama başa geldi mi; çözümsüzlüğe bırakır.. YÖK ve Üniversite yönetimleri, ciddi bir masa etrafında, tartışılıp sonuç alınmalı.. Ki yaşananlardan çıkarılması gereken ders-i ibret bu noktada olmalı!..

***

Demem o ki! Herkes ama herkes.. Sorumluluk ilkesi ve kültürüyle, demokrasi medeniyetiyle, kendini ve yaşananları sükunetle, sulhla yerine getirirse!.. Huzurun da, sükunetin de, barışın da gelmemesi mümkün değil?.. Dahası; sorunların daha selametle çözümlenebileceği, aklın salih duruşu da, kendini idame eder.. Yeter ki; birilerinin piyonu, uşağı, sinsi ve kirli fikriyatına meyil verilmesin, olunmasın!.

***

İYİ PARTİDE DOĞUM!?..

Olmasın mı? MHP doğurdu, AK Parti çifte doğum yaptı?.. CHP de üçüz doğurdu?.. Hatta, daha gelen varmış, sancı sürüyor?.. Eee, HDPde doğuma dair, gebe deniliyor Yani, Meclisteki partilerin hepsi doğum yapmışken, İyi Partinin geri kalmaması gerekir.. Yoksa; kısır diye laf edilirdi..

***

Neyse ki, Ümit Özdağ doğum yaptıracak.. Dün İyi Partiden kavgalı ayrılan Adana Milletvekili İsmail Koncuk açıkladı.. Özdağ ile yeni bir parti kuracağız diye.. Eeee.. Hayırlı uğurlu olsun.. Sahi; partinin ismi ne olacak?.. Bence en doğru isim Partisinden ayrılanlar Partisi?.. Sizce

***

Koncuk bir de hedef koymuş!.. Hedefimiz; kararsız milliyetçiler, kararsız Atatürkçüler Bu boşluğu doldurmak lazım Ne diyelim, kolay gelsin!

***

ALIŞKANLIKLAR

Bir bilgenin öğrencileri bir gün sormuşlar:

İnsanlar neden kötü alışkanlıkları daha kolay ve iyi alışkanlıkları daha zor edinirler? Neden iyi alışkanlıklarını uzun süre muhafaza edemiyorlar?

Yaşlı bilge:

Peki ben size şöyle bir soru sorayım:

Eğer iyi tohumu güneşte bırakırsak ve kötü, çürümüş tohumu toprağa gömersek ne olur sizce? demiş.

İyi tohum kuruyacak güneşte, kötü tohum ise hastalıklı filizler verecek

ve sağlıklı bir meyve oluşmayacak diye cevaplamış öğrenciler.

Bilge devam etmiş:

İnsanlar da bu şekilde davranır: İyilikleri ruhlarında saklayıp filizlerini

büyütmektense açığa çıkarıp kayıp ediyorlar.

Diğer yandan da günahlarını ve kötü taraflarını başkalarından saklamak için içlerinde gizliyorlar.

Onlar orada büyüyüp insanı kalbinden yok ediyorlar...

Ancak siz, bilge olun...

***

GÜNÜN SÖZÜ

- İyilik yapmaya devam et, karşındaki o iyiliğe layık olmasa bile, sen o iyiliğe layıksın...