HIRÇIN SİYASET ARENASI!
Eklenme: 2/5/2011 12:00:00 AM

Sahi; Demokrasiyle ilişkisini kesen... İnsan Hakları, Özgürlük, Adalet, Ve eşitlikle alış-verişini koparan! En önemlisi de; Siyasi alanda tamamen itibarsızlaşan. Özellikle de; Seçimden ve sandıktan, halkın çoğunluğundan umudunu kesenler. Bir de; Kendisine "demokrat" kimliği(!) çıkaranların bu duruma düşmesi. Sizce; Bu ikmalde olan siyasi aktiviteler, aktörler ve vesayet sahibi oluşumlar. Bunların; Aksi yöndeki dokusuyla buluşabilme babında ne yapar-lar? Mutlaka farklı düşünceleriniz olabilir.

* * *

Ama ortak paydada sanırım; Üç farklı yol var yapmaları gereken! Birincisi; Kendi içyapılarından kaynaklı bu itibarsız hali, itibarlı kılmak için! DNA'larında; Çok ciddi bir değişime, yeniliğe ve pek tabi ki de "yeni argümanları" hayata geçirmeleri gerekir! Az önceki; Kötü sicili bertaraf etme noktasında aksi bir siyasi aktivite içerisine girmeleri lazım. Yani; Özeleştiriye girmelidir! Neden, niçin ve nasıl bu duruma gelindi babında, sorgulamalı! Yok; İkinci seyre yönelmek istiyorsa! O zaman; Pılını-pırtısını toplayıp, bu arenadan çekilmesi gerekir. Ben yapamadım; Ben bu halka layık değilim, Bu iş benim işim değil, demeli! Ki; Bu yolu tercih eden siyasi oluşum ve aktörler her ne kadar "sicili bozuk" diye tarih sayfalarına alınıyorsa da. Özünde; Bahsedildiğinde, "kötüydü ama erdemliydi?" diye anılır!

* * *

Tabi bu bahsettiğim hal-i durum Türkiyemiz için "pek nadir" bir yol seyridir. Çünkü; Türkiye'de bu minvaldeki seyr-ü sefer aksi bir istikamet içermektedir. Tek bir yol benimsetilir? Ne; Siyasi özeleştiriye ne de değişime ve ne de bu arenadan çekiliyorum fikrine dâhil olmak! Ve ne de; Halktan ve parti tabanından gelen "sese" kulak verilmez! Ne varsa, Ne yoksa "liderin" fikriyatı ve sultasıdır. Tamamen; Antidemokratik bir vücut yapısıyla korku imparatorluğu yaratıp, daha dehşetli bir şekilde vesayet geliştirmeye çalışılır. Kısacası; Meşru yapıdan tamamen çıkar! Gayrimeşru; Vücut ikmaliyle, zorba, totaliter ve şiddet körükleyen atmosfere kurgu geliştirmeye başlar. Tıpkı; Cumhuriyet tarihinden günümüze dek "vesayete" dayalı, CHP "orijinli" yapıların söz sahibi edilmesi gibi.

* * *

Ama ne hikmetse; Hiç bir zaman "salt çoğunluklu" bir iktidar olamazlar. Daima; koalisyonlu, bölük-pörçük misali bir siyasi yapı ikmal ederler. İşte şimdi; Son aylarda yeniden "vesayetli" iktidar yaratma gayesiyle CHP görev yükleniyor. Ve vahim düzeyde icra ettiği tarihi "eksen" değişikliği; Tamamen, Jakoben bir düşünce hayata geçirme gayesiyle hareket etmektedir. Bakın; Seçim sath-i mailinde ucube bir fikriyatla; "Halkı isyana teşvik" etme babında çağrılarda bulunuyor. Hem de; Demokratik birçok yapıyı da "kendine" meze kurgusu yaparak, vahim düşüncelerini körüklüyor. Ey ahali; Sokağa dökülün, iktidara tepki gösterin, şiddeti benimseyin diye! Ana strateji; Türkiye "yönetilmez" idare edilemez ve iktidar istikrar sağlayamıyor gibi "karışıklık" üretici ortam yaratmak. Düne kadar; Kürtleri inkâr edici politika üreten! Öyle ki; MHP'nin "milliyetçi" ruhunu bile çalıp, kendisine giydiren CHP bugün, "Kürtleri" ağına alma gayretinde. Kendi safına; Alma gayretiyle "Kürtlerin" hakları üzerinden halk yardakçısı siyaset gütmenin planı içerisinde.

* * *

Toplum olarak artık şu gerçeğin farkındayız. Özellikle de; Kürtler CHP'nin bu "sinsi" düşüncesini çok iyi bilmektedir. Onun için de; Her ne kadar "transferler" icra ettiyse de, "mayası" tutmayan bir gayretin peşinde! Demem o ki; Bütün kamuoyu manipülasyonlarına. CHP, Ve MHP'nin de zaman zaman katılım gösterdiği muhalif siyasi kargaşa yaratıcı söylemlere. Yıllarca; Vesayetlerle "despot" kurumlar ünvanını toplumdan alan yapıların "diş göstermelerine" rağmen! Bugün; Siyasal iktidarın "zaman zaman" güven tesis etmemesine rağmen! Birçok sorunun; Çözümsüzlük içerisinde kilitlendiği vaki olmasına rağmen halk "değişimi" diyor ve dayatıyor. Ve Sokakları "şiddet" arenasına çevirmeye yönelik "halkı isyana teşvik" çağrılarına da sırt çeviriyor. Geçmişte; Gördü, yaşadı, bu tür yapıların toplumsal fayda getirici düşünce içermediğini.

* * *

Garipsediğim bir durum da; CHP'nin, MHP'nin, Hatta BDP'nin süreç açısından nasıl bir gaye içerdiğini algılayabiliyoruz. Ancak; AK Parti seçim arifesinde hırçın bir yapı icra etmesi, akla zarar! Düşüncem şu; Acaba üçüncü kez salt çoğunlukla iktidar olabileceğini gören AK Parti "şımarık oğlan" ruhuna mı kâmil oldu. Eğer bu düşünceyi; Ve yaramaz çocuk ruhunu devam ettirmeyi sürdürürse bu demektir ki "sokağa çağrı yapanların" ekmeğine yağ-baldır. Çünkü; Onların gayesidir siyasi arenayı "hırçınlaştırmak" ve germek! Tabi şu gerçeği de; Algılaması gerekir AK Parti'nin. Şımarık çocuk, Bir yere kadar sevilir, sonra kulağından tutulup, terbiye ikmali için ders-i ibret edilir.

* * *

Sonuç itibariyle; Siyaset şu eksenle 12 Haziran'a kadar kendini ikmal edecek. Muhalefet; Kışkırtıcı politikalar üretecek ki, "iktidara" zorba ve şiddet yanlısı görüntüsü kamuoyunda hâsıl olsun. Tabi; İktidar da "şımarık çocuk" ruhuna bağımlı kalırsa, bu "yeme" çok çabuk gelecek. Ülkenin de, 12 Haziran sonrası salih-i selameti tehlikeye girecek. Çünkü; Muhalif liderlerin "hezimet" sonrası, kullanabileceği argümanlara ihtiyaçları var. Kendi başarısızlıklarını; "gizleme" noktasında iktidarın zulmü görüntüsünü şal etme gayesinde olacaklar. Sahi; Yanlış mı düşünüyorum! Güzel bir hafta sonu dileğiyle!