Hırçın siyasetin hedefi
Eklenme: 2/24/2014 12:00:00 AM

Sandık günü, yaklaşıyor.

Kala kala 35 gün kaldı!

Eee.

Sayılı günler tez geçer.

Peki, siyasi tansiyon ne lemde?

Hayli yüksek!

Gittikçe de "hırçınlaşan" bir hal alıyor.

Düşecek gibi değil.

Ta ki, "sandık günü" akşamına kadar sürer gerilimli olacak!

Sonrası Allah kerim!

***

Hal-i hazırda; tansiyon tavan!

Hele ki.

17 Aralık operasyonun etkisi!

25 Aralıkla gün yüzüne çıkan "paralel" yapı.

Ki evveliyatındaki, "kumpaslar".

Eksenindeki, "karşılıklı" hamleler.

Yani mevcut siyasi tabloyu değiştirme aksiyonu!

Peş peşe, "ikmale" çalışılıyor.

***

Velhasıl.

İktidar da karşı hamleler karşısında "sinir" harbi yaşıyor.

Kumpaslara.

Gelebilecek saldırılara.

Ulusal oluşumlar

Ya da Küresel "işbirliği" psikolojik hareketi.

Karşı tavırla "ha bire" hamle yapıyor.

Nasıl korunurum diye?

***

HSYK'dan tutun da.

MİT yasasına kadar.

Hele ki Devlet içerisindeki "paralel" yapının, tesirini düşürmeye yönelik, "görevden" almalar.

Valisi.

Emniyet müdürü.

Savcısı, Hkimi!

Müdürü, memuru.

Anlayacağınız "operasyonel" bir buhran yaşıyor hükümet!

***

Ne var ki.

İcra edilenler görünürde "dikiş" tutturmuyor gibi.

Boşu doluya,

Doluyu boşa vurma meselesine döndü.

Gittikçe de bir hal-i haraplığa sürükleniyor.

Sebebi de akil adamlarının giderek zafiyet göstermesi!

Bundan dolayı, vaziyet meçhul!

***

Ki bundan dolayıdır ki, konuşulan ve sorulan soru şu.

Hükümet mi, paralel yapıyı mı bitirecek?

Yoksa paralel yapı mı hükümeti bitirecek?

Doğrusu!

Daha açık net bir ifadeyle.

Anti-Erdoğan cephesi mi, zafere ulaşacak?

Yoksa Erdoğan hepsinin üstesinden gelecek?

Oslo gbi,

Gezi gibi,

Hakan Fidan mevzusu gibi, "alt" edecek mi?

***

Ne diyeyim!

Bu sorunun da cevabı şuan için yok.

çünkü her gün hava farklı bir değişim gösteriyor.

Onun için galiba kesin sonuç;

30 Mart'taki "sandık" sonucu gösterecektir.

Demokratik cevabı verecek sandık.

***

Şu da bilinmeli.

Bu cevap tüm taraflar için de geçerli.

Hem hükümet için.

Hem de paralel yapı için!

Pek tabi ki muhalefet için de.

Halk için de aynı meyanda, "cevap" mahiyetli bir sonuç olacak sandık!

***

Ama!

Hükümette.

Muhalefette.

Paralel yapı da.

Hizmet hareketi de.

Şu hakikati "görmezlikten" geliyorlar.

Türkiye eski Türkiye değil.

Mille İrade de öyle.

Yani halk "koalisyonlu" hükümetlerin dönemindeki halk değil.

***

Şantajı da,

Baskıyı da,

Diktatörce tutumu da,

Sipariş manşetleri de,

İstikrarı bozucu, kaygılar yaratan söylemleri de.

Kumpasları da.

Psikolojik hareketleri de "artık" yemiyor.

Kanmıyor.

Ve Siyasal iktidarı "alaşağı" edemiyor.

***

Halk farkına varmış.

Ve siyasi senaryoları artık net tahlil ediyor.

Menfaat için;

Sol mu, sağ mı, muhafazakar mı..

Libral mı, Demokrat mı..

Ya da, milliyetçi mi?

Ulusalcı, vesayetçi.

Ya da çağdaş, modernite mi?

Önem arz edici değil.

***

Gördü;

Farklı duruşlar bir noktada silinebiliniyor.

Varsa yoksa "iktidar" olabilmek.

Bunun için de her yol "mubah" deyip, yılana bile dost olunuyor.

Bir yıl önce söylenmiş olunsaydı.

Gülen cemaati.

Liderinden,

Fertlerine,

Medyasından, STK'larına kadar.

***

AK Parti ile olan "kader" birliğini "kapital" için bırakıp.

Sanki 40 yıllık "yol arkadaşıymış" gibi.

CHP'lilerle,

Solcularla,

Ulusalcılarla,

Küresel sermayelerle,

İşbirliği içerisinde kol kola hareket ediyor deselerdi inanır mıydınız?

Sanmıyorum.

***

Ama bugün!

Kol kola.

Koro halinde, "Uzun adamın" ölümünü istiyorlar.

Zaten!

Tek hedefleri de, "Başbakan Erdoğan".

Ne Ak Parti iktidarı,

Ne de hükümetin düşürülmesi.

Varsa yoksa Erdoğan'a itibar kaybettirmek.

Onun için bu yıkıcı cepheye; "Anti-Erdoğan" cephesi demek daha doğru olur.

***

Bakın!

BDP'yi bile "sindirme" gayretindeler.

Özellikle, Öcalan üzerinden.

Öyle ki, Öcalan'ın yıllar önceki sorgu kasetlerini, "manipülasyon" gayretiyle servis ettiler.

Atılan manşetler.

"Sizde AK Parti'nin arka bahçesi mi oldunuz?" diye.

Haydi, gelin siz de bize katılın.

***

Bu cephenin yarattığı kavga!

Bu siyasi gerilim.

Öyle görünüyor ki seçim süreciyle işlev görmeye devam edecek!

Psikolojik bir hareket!

Gaye, "seçmenin" aklını çelmek.

Erdoğan'ı "itibarsızlaştırmak".

Sandıkta; "kan kaybına" uğratmak

Ve Erdoğan'a "Köşk" yolunu kapatmak.

***

Becerirler mi?

Belki, peşin bir ifade olur.

Ama "yaratacakları" kan kaybı büyük olmaz!

Derler ya; "sinek" ısırığı.

çünkü bu nev-i "savaşların" tarihin sayfalarına "itibarsız savaşlar" diye geçmiştir.

Treni kaçırmak üzereler.

***

Ancak!

AK Parti,

Yolsuzlukların,

Usulsüzlüklerin,

Rüşvetin, çıkar ve menfaat ilişkilerini gözardı ederse,

Karanlık yapıları,

En önemlisi;

Ergenekon gibi "şer dokularla" işbirliği içerisine girerse

***

Ki bu konuda.

Halkta ciddi tereddüt yok değil.

Var.

17 Aralık tahliyeleri,

Ergenekon,

28 Şubatçıların "salı" verilmesi gibi.

***

Onun için;

"Milli irade" dışındaki güçlerden medet umulmamalı

30 Mart'ı bir "milat" olarak, göğüsleyip sonlandırmalı.

Aslında;

Siyaset kurumu için de,

Demokrasi için de; "hayat memat" meselesi bu seçimler!

çünkü, "üç seçime" gebe.

Cumhurbaşkanlığı,

Genel Seçimler.

Bir de araya "Anayasa" değişikliği eklenirse.

Ki öyle görünüyor.

Buyrun, 30 Mart'ın "üçüz" gebeliği!