HOŞ BİR DURUM DEĞİL!…
Eklenme: 4/29/2021 12:00:00 AM

Koruma keyfiyeti mi?

Kerameti kendinden menkul bir hal-i durum mu?..

Yoksa, bir siyasi hasap sorgulama biçimi mi?..

Ya da, kral benim mahiyetli, kralcılık mı?

Hepsinden öte; prosedürün işleme konularak var olan geçmişe dair tabuları yıkmak mı?...

Her ne ise; AK Parti İl Yönetimi ile Vali Münir Karaloğlunu bir araya getiren ziyaretin öncesi ve sonrasında yaşananlar; pek hoş bir durum içermiyor

***

Hele ki

Biri devleti temsil eden makam..

Diğeri hükümeti temsil eden siyasi partinin İl Temsilcisi!

Bir nevi; yasama ve yürütme kimliğiyle böylesi bir gerilimin adresi olmaları tartışılır hale alması, garip bir durum!!

çünkü, şık bir hal-i vaziyet değildir..

Bir yanlışlıktır..

Bir kusurdur..

Bir geleneği bozma halidir?

Umarım; kuvvetler ayrılığı noktasında yaşanan ya da yaşatılan hoşnutsuzluğun hamuru aşırı su almaz!

***

Aksi taktirde, kent kısır bir çekişmenin içerisine düşer..

Salgının yaşandığı..

Ekonomik ve sosyal sıkıntıların kol gezdiği..

Yani enva-i olumsuzlukların, yaşanıp yaşatıldığı evrede bu mevzuya zaman kaybetmememiz gerekir..

Ama şunu da, herkes iyi idrak etmelidir..

Denir ya herkes haddini ve sınırı bilecek

***

KÖR BİR BİAT!...

İşte hal-i vaziyet!...

Bizi biz yapan değerleri tarumar ettik?..

Bizi bizden eden değerlerin peşine düştük?

Bizi tekçi yapan..

Bizi vesayetçi kılan..

Bizi ideolojinin cenderesine sıkıştıran

Bizi, kutuplaştıran, hizipleştiren, düşüncelerin girdabına kapıldık!!

İnsani..

Vicdani..

Rahmani..

Yani, yaşam medeniyetimizi, duygularımızı maddiyatın kölesi yaptı

Vahşi, katı, yırtıcı bir karakter haline geldik

Sosyal, siyasal, kültürel kadar ekonomik kulvarda ayrıştıran, bölen, böldüren olduk!!...

Bizi batının,

Bizi batılın,

Bizi dünya maddiyatına kul ettiren hayata abandık!!..

***

Manevi duygulardan, soyutlandıran!

Şefkati,

Merhameti,

Yardımlaşmayı,

Birlikte yaşayabilme, ahlak ve geleneğini menfaate kurban ettik

çıkarı, rantı, haksız kazancı benimsedik!..

Hasılı tüm bunların mihrabı nedir diye sorulsa!?..

Sahi yanıt ne olur?..

Bir mahalle baskısı mı?.

Bir kutuplaşmanın mihrabı mı?

Yoksa, tek dişi kalmış medeni canavarlaşmadır?

Yanıtınız hangi şık olursa olsun o sizi bağlar!?..

Ancak vaki olan şudur ki;

Tarihimizden,

Kültürümüzden,

Medeniyetimizden,

Dilimizden,

İnancımızdan,

Kutsal değerlerimizden kendimizi soyutlamamızın getirmiş olduğu; felaket batağında boğuluyoruz!

çünkü, körü körüne bir biat edilmişlik haliyle, battıkça batıyoruz

***

Fikir de,

Düşünce de,

Yaşam biçimi de,

Yediğimiz,

İçtiğimiz,

Giydiğimiz,

Öyle ki oturup-kalkma durumumuz bile bu kültürün vesayeti altında bulunuyor!.

Siyasi ve ideolojik..

Hangi alanı kapsarsa kapsasın, radikal bir tarafgirlik şuursuzluğu söz konusu..

O mahalle baskısı..

O kutuplaşmanın getirdiği biat ahlakı kişiyi, grubu, toplumu alenice köleleştiriyor?!..

Öylesi bir mantık dışı sirayet ediciliği var ki

Sizi de..

çevrenizi de..

Yaşananları da, sorgulama aklından uzaklaştırıyor

***

Ne hazindir ki?..

Siyasal ve sosyal yaşamımız tamamen; bu kültürün mahkumiyeti altında...

Kişinin varlığı bile; sen ben odaklı!!..

Bendensen, yaşarsın

Benden değilsen, yoksun!..

Kısacası, hal-i vaziyet perişanlığı ötesinde, haraptır!..

çıkış ve çözüm!..

Eğer ki beşer olduğumuzun farkına varırsak!..

Eğer ki; kör biat edicilik fikrinden kendimizi arındırırsak!..

Eğer ki, maddiyatın yakıcı ve yıkıcı, menfaatperestliğinden kurtulursak!

Eğer ki, siyasi ve ideolojik ayrışmanın savaşından, kendimizi kurtarabilirsek

Belki o zaman pak bir zihinle arayışa girebiliriz!..

Biz insanmışız diye

Yoksa ne mümkün gaflet ve delaletin batağından kurtulmamız?!

***

İTİRAZLAR VAR!

Neye mi?..

Şu tam kapanma kararında Bina ve Site yöneticilerine verilen yetki!

Genelgeye göre!

17 günlük sokağa çıkma yasağı uygulamasında; Site ve apartman yöneticileri bina sakinleri dışarı çıkmaları halinde, uyarma yetkisi verildi

***

İşte bu yetkiye, ciddi bir tepki var!..

Doğrusu ben de böyle bir yetkiye vakıf değildim..

Okurlardan gelen, tepki üzerine bilgilendim..

Baktım genelgeye aynen de öyle..

Bina yöneticisi binadan çıkanları uyarabilme yetkisine sahip!

İtirazın gerekçesi şu!

Polisin, askerin, zabıtanın, bekçinin, yani kamusal yetkiye sahip olan..

Ki belli bir eğitimden geçmiş, profesyonel kişiler olmalarına rağmen!..

Yasal mevzuatların, genelgelerin uygulamalarında, vatandaşla nasıl arıza- durum içeren diyaloglarına şahit oluyoruz..

O diyalogların nerelerde sonuçlandığını da!...

***

Şimdi hal bu iken!..

Sivil yaşamdaki kraldan daha çok kralcı düşüncenin hakimiyetiyle, böylesi bir yetkilinin bina yöneticisine verilmesi..

Yani zabıta görevi, çok suları kaynatır

Her ne kadar komşu komşunun külüne muhtaç ise de, 17 günün sıkıcı hali, gerilen sinir uçları..

Hiyerarşiyi fena şekilde; gerer!

Şu maske takıp takmama konusunda; kavgaların, gürültülerin, bıçaklamaların, yumrukların hesap sorma fatura kesme haline dönüştüğünü görmek lazım..

Özetle; bina yöneticisine zabıta görevi komşuluk hiyerarşisini fena şekilde bozar!

Ben şimdiden aman ha aman diyorum!?.

Bu vazife tevdi durumunu gözden geçirelim!?..

Yarın, demedi demeyin!

Bu arada yasaklar, başladı...

GÜNÜN SÖZÜ

Nerede tıkırtı, orada buluntu korosundaki marazi beyinler rüzgar gibi estiriyor?